Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

nevfel

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "nevfel"

Mesajlar: 411

Hobiler: müzik,kitap,radyo,bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

1

20.07.2007, 13:59

Sevmeyi bilmeyene bilmeyi sevmek ne ki

Nur-ı aynım, iki gözüm, Bildin mi neydi sabır? Ya neydi kirpiğinin kıvrımına tutulup kalan burukluk? Hani neydi nesre çevrilemeyen söz? Neydi bilgiye adanmış ayazların derununu dolduran acı? Sabır bir aydınlık, sabır bir teselli... Büyük Sahra’ya yağmur, istiridyeye inci... Sabır göz pınarlarını kurutan ferahlık; sabır hüzünler kulübesinin ışığı...Nur-ı aynım, iki gözüm, Bildin mi neydi sabır? Haşre dek yokluğa hüküm giymiş bir güzelin kadehindeki iksir miydi; son gezginin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçek mi, ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebek mi? Karlı caddelerin kıyısında açmış ayın ondördü zambaklar bilir sabrı, nur-ı aynım, altın şehirlere uçan ebabiller bilir.Bir hazine ki... Tek miskali Yusuflar satın alır...Bir hazine ki...Bir hikaye anlat bana sabra dair, nur-ı aynım, bir hikaye anlat; gerçek olsun. Kalbinin rengi damlarken hani, çekik gözlü nakışlar vururdu sevinçleri, onu anlat. Yanağına düşen her güneş damlası yeni mağlubiyetler asardı boynuna ve eksik olan şey hep bir adım önde giderdi hani, onu anlat. Sabrı bildin mi nur-ı aynım, bildin mi sabrı? Hani yağmur çamur okula gidip de tipi boran kapıda bekleyen var ya?!.. Hani masumiyeti Kandehar tepelerinden boşluğa bir şahin gibi süzülen beyaz kuğu?!.. Sonsuz köşeli dayatmalarda hani zamanı biriktiren nazenin yasemen var ya?!.. Hani nisan dallarında vurulup kanı akmayan kanarya?!.. Helvaya durdu korukları, acımsılık lezzet oluyor dimağlarında. Onlar ki, soluk almadan bekleyişlerin sırrını öğrendiler kalpleri henüz durmadan, ve bulamayacakları çarelere adreslenmiş mektupların, açılmayacak kapılara gizlenmiş umutların sırrına erdiler; adı sabırdı!.. ısteksiz gülüşler serpildi kanayan yaralara nur-ı aynım, sabır adına bilinçsiz köşelere asılan afişler kirlendi, yolların üstüne uzaklar düştü, hep uzaklar... Karşılıksız sevmelerin şarkısı eski plaklarda kaldı iki gözüm, ve bir gece daha sancıdı yıldızlar, bir gece daha... şimdi geceler en ince yerinden bölünmede nur-ı aynım, şehir bir denize doğru ağlamakta. Sabır adına, ve umut adına... Kol kanat edinip umutları, bereketli baharlara bir koşu başlar mı acep? Mum gibi eriyen ve mum rengince üzülenlerin; yandıkça ağlayan ve gözyaşlarınca yananların can ipliklerinde dumanı tütmez alevler parıldıyor, aydınlıklar tel tel yüzlerine vuruyor. Mutsuzluğun beslediği uzak arzular değil oysa umutsuzluk... Ve yakınlarda, çok yakınlarda bir sabır heykelinin eli değiyor eline. Zirvede bir imtihan var nur-ı aynım, zirvede bir imtihan var.

ıskender Pala
Ne zaman bir hicran bestesi duysam
Gözlerim mechule dalıyor Anne...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir