Kapat gözlerini…Ve sözün özünü söyle.
Kapat gözlerini ki, haram bulaşmasın günaydınım değmiş gözlerine…Yusuf vurmuş kirpiklerine…
Kapat gözlerini… Kimse görmesin sen de gizlediğim akşamüstü hıçkırıklarını, arsız gülmelerimi… Gözlerine sakladığım o müebbet düşleri kimse bilmesin güzelim. Kapat gözlerini…
Sadece yıldızlara aşikardın sen… Ben sadece sana imtina…Sen sadece benim kalbime vurgun, ben sadece sana kenetli. Bırak dışımızdakileri gülüm…Mevsimi geçti söyledikleri sözcüklerin. Mevsimi geçti yalancı rüzgarların…Yalancı baharların mevsimi çoktan geçti.
Ben sana yükümlü, sen bana hükümlüsün çoktandır. Bırak dışımızdakileri…
Anlayan kalbe bu sınanma değildir. Ağrıyan kalbe bu yara değildir gülüm. Köküm sendedir benim. Toprağın ben de… Gök acıtır mı bu sevdayı? ındirmez mi bir gün rahmet yağmurlarını? Bu bir deneniş, bu bir sabrediş, bu bir hak ediştir var edenin katında…
şimdi kapat gözlerini… Ki, acısı vurmasın siyaha çalan yüzlerin. Ağır bir nazarın şeytandan okları kalbini acıtmasın… Nefesi nefsine çok gelenler sana bakmasın. Onlar bilmesinler gözlerindeki beni. Bendeki seni. Onlar kendi dünyalarında kimsesizliklerinin sorgusunda boşluğa düşenlerdir. Zannederler ki, ölüm gelmez onların mekanlarına… Zannederler ki, aşk yaşanmaz bir menekşenin diyarında. Yaşamayan ne bilir gülüm? Aşkı oturdukları makamları devretseler de bulamazlar. ıçlerinde bir inatçı sese teslim yaşayanlardır onlar. Evreni sarsamazlar, ölümü susturamazlar, aşkı dedikodularında boğamaz onlar. Onlar benlik savaşında, ben olma yarışında, belaların tuzağındadır. Kendilerinden dilleri bile davacıdır onların… Elleri davacıdır. Ayakları… Dostları var zannederler. Oysa dostları yoktur. Yalnız yaşarlar. Kalabalıkların içinde sanıp kendilerini yukarıdan bakabilmenin rahatlığıyla ahkam keserler sadece. Oysa kestikleri sadece insani ilişkilerdir. Bir yalana teslim, bir korkuya talim, bir aşka ziyandır onlar.
Sen kapat gözlerini.
Sadakatten yoksun olanlara ihanet anlatılmaz. Tahammülden anlamayana sabır sorulmaz. Hüznü yaşamayana sevinç aktarılmaz. Bırak gülüm bırak bunları… Biz aşkı bilmeyene aşkı anlatamayız. Dikenin acıtmadığından, gülün kokusuna sadece vurgun olduğumuzdan bahsetsek ne çıkar? Tecrid edildiğimiz zamanlardan, hayat verenin kavuşturduğu mekanlara gelmenin mutluluğunu kime nasıl anlatacaksın? Zaman sen de düğümlü. Ben sen de durdum. Sana beş kala değil, çeyrek kala değil. Tam sen de durdum işte. Miladım seninle başladı. Seninle boy verdi aşkım. Seninle sürgün oldu derdim. Seninle başladı sana yolculuğum.
Boş ver sen dışımızdakileri. Bu mevhum çiziklerin mefhuma yansıyan yanında ben sadece senin için bedel öderim. Ödenmeyecek bedellerin hesabını hakimler hakimine devrederim. Yeter ki sen kapat gözlerini…
Kapat gözlerini… Ki, kapıları açılsın göğün. Çözülsün düğümü firak-i sabahların… Peçesi kalksın yaldızlı yalanların. Perdesi insin gösterişli kışkırtmaların. Sıradanlaşan edibe bir söz düşürsün. Kalemin hükmü yitmedi. Sözün intikamı dinmedi. Kelimelerim kül olup yanmadı hicabımdan. Ama ayıbınızdan kelimeler utandığı için saklandılar hep sayfaların arkasına… Kötü taklitlerinize karşı kelimelerin taktiğiyle savaşmaya hazırsanız eğer çıkın karşıma… Yüzlerinizde muhbir yalakalığı, içinizde şiddetin harareti olsa ne çıkar!
Olsun sen kapat gözlerini… kimse ufkunun aydınlattığı sabahları göremesin diye…
Bir dar kapı önünde, incecik bir çizgide yol alırken siz,… Ve düşmemek için… Bir söze tutunmaya çalışırken, ben kapadığım gözlerimle inatla size bakmayacağım. şeytani nazarınız üzerime değmesin, nefsim kirlenmesin diye…Bakmayacağım size… Artık yazabileceğiniz eğreti bir hikaye olmayacak. Uyduracağınız yeni yalanlar… Aldatacağınız yeni insanlar. Kandırılmışlar ve satılmışlar olmayacak yanınızda… En yüce divandasınız. Hesap verin hesap gününün sahibine…. Hesap verin… Ki, ben hakkımı helal etmedim size… Ve asla helal etmeyeceğim.
--- Ayşe Nur Menekşe