Her zaman ellerim üşürdü... bu gün içim üşüyor derken sanaydı sitemim be.
Anlatıcaklarım gerçeklerden oluşan yazı birikintisi işte, “yaz yaz nereye kadar” da dedim hep, çoğu zaman anlattım sana bunları. şimdi ise yokluğunda daha bir hissediyorum herşeyi. Sen ise çoktan vazgeçmiş....
Hep gidiyorum dedim senden kaçtığım noktalarda gittim dedim gidemedim, yarım kaldı tüm sözlerim. Kimi zaman şiirlerde, çoğu zaman da şarkılarda kaldın hep. Ben istemedim seni bir kalıba sıdırmayı. Gel dedim gelmedin...suç bende de değil, sende de!
ılk başlarda sana anlatmıştım hayallerimi korkmuştum tepkilerinden, “kaybetmek bumuydu Allah’ım” demiştim sessizce. ıçimi seninle ısıtmayı öğrendiğim zamanlarda yokluğunun soğukluğundan çıkmaz oldu ellerim. Ne zaman elimi atsam, ne zaman anlatmak istesem kimi zaman... arkamda yalnızlığın hınzır uğultusu.
Haftalar geçti, aylar ve hatta yıllar... ben sana çoğaldıkça sen benden eksiliyordun, görüyordum, acıyordum kendime, sensizliğin çığ gibi büyümesimiydi senden arta kalan? Neydi peki ?
Kelimeler mi kafiyesiz kaldı, sensizliğin tarifi ne olmalı peki. Yokluğunun oyuncağımıydı peki yalnızlığım? Her an ve her gece aklımda olman tesadüfmüydü?
Tamam pes ediyorum dediğimde her zaman gözlerim dolu dolu oluyor, vapurdan atlamak geçer içimden o an... senden hep senden uzaktayken vazgeçiyorum. Yoksa sen benden uzaktasın diye mi vazgeçtin? Gelmek istediğimde peki neden gel demedin, gel desen gelecektim oysa!
Dudadığımda yarım bir şarkı, yüreğimde sadece hasret... bekliyorum!