Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

AşK-I BEKA

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "AşK-I BEKA"

Mesajlar: 356

Konum: ıstanbul

Meslek: RNK talebesi olmaya çalışan aciz bir abd

Hobiler: TürkTasavvuf Müziği,Klasik Türk Müziği

  • Özel mesaj gönder

1

02.03.2007, 00:17

Orhan Ali YILMAZ'ın şiirlerinden bir demet...

YILDIZLAR... 10. 08. 2001

Gecenin sâkinleri
Hem de o sessiz zâkirleri...
Dikmişler gözlerini küremize
Ediyorlar duâ hepimize...
Kimisi küçük kimisi büyük
Kırpıyorlar gözlerini hep birbirine...
Issız, ışıksız
Ve de yükseklerinde yerin
Daha bir yakın
Ve de oluyorlar daha bir parlak
Hem de görünüyorlar bize...
Artıyor sayıları bir de...

şu ışık kirliliği yok mu şu büyük şehirlerde!
Pek çok zevkimiz gibi
Alıp götürüyor da pek çok yıldızımızı...
Göstermiyor
Gizliyor onları yalancı ışıkların gölgesinde...
Onlar istiyorar ki bize baktıkları gibi
Bakılabilsin onlara da nazar-ı ibretimizle...
Sonra olsun o bakış
Ve de seyir
Hem de dönsün Mârifet-i ılâhî...

Her gece bayram var gökyüzünde...
Bayraklarla süslenmiş görebildiğince...

Yıldızlar
Direksiz, gazyağsız, odunsuz
Ve de kömürsüz gece lambaları...
Milyonlarca
Hatta milyarlarca yıldır parlayıp yanan...
Esrârengîz enerji kazanları..
Basit de maddeleri...
Hidrojen ve de helyum...
Dönüşüverdimi biri diğerine
Çıkıyor ortaya o kocaman ateş kazanları
Hem de fokur fokur kaynayan...
Milyonlarla ölçülen o muazzam sıcaklıkları...
Bize ulaşan ise sadece bir serinlik
Bir de uzaklık farkları...
Isısından ziyâde ışığına âşina
Hem de hasret nefsimizin hazları...
Hayâlimizin yazları...
şâirlerimizin nazları
Hem de şiirlerini "yaz!" ları...
Herbir yıldız oluyor birer mülhim-i hakîkat
Veriyor ellerine yazanların
Hayâl sûretini giymiş o müthiş hakîkatları...

"Dinle de yıldızları şu hutbe-i şîrînine,
Nâme-i nûrîn-i Hikmet, bak ne takrîr eylemiş..."




AY'IMIZ... 29. 07. 2001

Ay
Uydusu dünyâmızın
Işığı yok kendinden
Yansıtır ancak aldığını güneşten bize...
Dolaşmayı pek de sever
Görünmeyi bir de...
Gidersek her nereye o da gelir bizimle...
Bukalemun gibidir, girer şekilden şekile...
Önce incelir, bayrağımıza benzer
Olur gitttikçe yarım elma
Doluyor sonra da, oluyor dolunay
Her kamerî ayın on dördünde...
Olur takvimci gösterir günleri
Hem de ayları
Bir de zamânı bize...
Dolanır her gece bir başına koca semâyı
Aşağıda seyre dalar âşıklarla mâşûklar
Eşliğinde şarkıların, hem de şiirlerin
O güzelim mehtâbı...
Daha bir sever yazları
Sevdiği kadar geceleri...
Utandığı
Yoksa kıskandığın mı güneşten
Biraz gizler kendini gündüzleri...
Atmak için yorgunluğunu
Dinlenir mi yoksa ertesinde gecenin...
Eder sessiz sedâsız seyahât
Çıkarmaz hiç gürültü
Etmez rahatsız hiç kimseyi...
Taşırır ara sıra denizleri
Kuvvetince olur o çekimin med-cezir
Hem de gel-gitleri...
Denizcilere gösterir de yol
Olur deniz feneri...
Sevmez fazla yağmurlu
Hem de bulutlu geceleri
Bir delik arar kendini göstereceği
Hem de ışığını göndereceği...
Mahşerdeki hakîkî mümine ne kadar da benzer
Her ayın on dördüncü geceleri...






UYKU VE GECE... 23. 08. 2001

Gece
Bir günün diğer yarısı...
Karanlık, sükûnet, sessizlik...
ınsanın yalnızlığı
Hem de Allah'a daha bir yakınlığı...

Örtümüz
Rahatımız, rahatlığımız...
Uykumuz, uyuduğumuz...
Dinlendiğimiz
Kendimizi dinlendirdiğimiz...
Gafletimiz
Kalınca bir perdemiz...

Gecemiz
Karanlığın nurları...
Nurların daha bir parladığı...
Seslerin kesildiği...
Ölümün daha bir yakın hissedildiği...
Her şeyin geçiciliği...
Geçildiği...

Uykumuz
Ölümün küçük kardeşi...
Apayrı bir dünyâmız...
Hem de çok geniş bir sinemamız...
Seyrettiğimiz
Hem renkli, hem de üç boyutlu...
Bazen de renksiz...
Kendi filmimiz...
Kendimizi seyrettiğimiz...

O günde yaşadıklarımız...
Ya da geçmişe dönüşümüz...
Bazen de perdenin azıcık kalkması...
Geleceği, gelebilecekleri görüşümüzdü o rüyâlarımız...
Kimi zaman da kâbûsumuzdu onlar, o bizi çokça korkutan...
Korku filmlerindeki gibiydi âdeta onda seyrettiklerimiz...

Gece
Güzel bir güzel sadâ ile zikr-i hafînin o muhteşem zâkirleri...
Hem de güzel bir makam ile ilâhî zikrin o mübârek nâşirleri...

Gece
Yıldızların o muazzam seyranı...
Hem de gökyüzünün o haşmetli bayramı...
Kendilerini göstermenin zamânı...
Ay dedenin o ânı
Buldukça fırsat bulutlardan...



YAğMUR… 03. 07. 2001

Rahmet, bereket, bolluk…
Özlemişlik toprağı, öpmelik yerleri…
Hayattârlık, hayat verirlik, hayatını verirlik…
Hasret, hasretlilik suya
Kavuşulmalık toprağa, kavuşmalık…
Serinlik, perdelik güneşe, ısıya karşı
Teskinlik harârete, susamışlığa
ıçmelik, içilmelik, içilesilik…

Ağlaması gökyüzünün
Gözyaşlarıyla sükûneti, tesellîsi toprağın…
"Gökyüzü ağlamazsa yeryüzü nasıl güler!"
demişti o koca Mevlâna…

Yağmur
Damlalık, katre katre…
Aşağılara doğru iniş
Mütevâzilik, alçakgönüllülük…
Hidrojenle oksijenin tezevvücü
Birliği, birlikteliği, hayat arkadaşlığı…

Müjde
Gökgürültüsü
Gelişini haber veriş
Müjde ediş, önceden gelmesini bildiriş
Göz kırpış, iltifat ediş
Tıpkı şimşeğe benzemek gibi…
Kendini sevgilinin kollarına veriş
Belki de fedâ ediş sevgiliye
Cân ile Cânân gibi…

Rahmetin taşmaları, belki de gözyaşları…
Rahmete muhtaçların duâları
Rahmânü' r- Rahîm'e olan tazarrûları
Rahmet için, su için, hayât için…
Bir de yakarışları…
Gelişinin bilinmemesinin esrârı…
"Eğer duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var?" ( Furkân: 77 )
Kulluğun çok ince sırları…
Rubûbiyetin, Rab'lığın da muktezâları…

Orhan Ali YILMAZ

ılgilenenler için:

web: orhanaliyilmaz.com

mail: orhanaliyilmaz@gmail.com

mustecir

Stajyer

Mesajlar: 59

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

2

02.03.2007, 00:24

Gazeteden de takip ettiğimiz Orhan Ali Abimiz'in tefekkür yüklü şiirleri...
Tuuba lilgureba!

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir