Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

121

03.12.2008, 00:03

Kurban ilâvesi


Allah nasip ederse, önümüzdeki hafta başında bir Kurban Bayramını daha idrak etmiş olacağız. Pazar günü arefe, Pazartesi bayramın ilk günü.

Bu bayram öncesinde okuyucularımıza bir hediyemiz olacak: Kurban ilâvesi.

Arkadaşımız Umut Yavuz’un hazırladığı ve ılân Servisimizin özel ilân çalışmalarıyla desteklediği bu ilâvede yer alan bazı başlıklar:

n Kurban ve dindeki yeri.

n Kurban ibadetinin manevî anlamı.

n Kurbanla ilgili ilmihal bilgileri ve sıkça sorulan soruların cevapları.

n Kurban kesmenin şartları.

n Kurbanlık hayvanda, kesim esnasında ve kesim yerlerinde dikkat edilecek hususlar.

n Kurban etlerinin dağıtımı nasıl olmalı?

n Kurban etleri nasıl korunmalı ve saklanmalı?

n Bayramın toplumsal anlamı ve mesajı.

n Çocukların dünyasında bayramın yeri.

n Bayram namazı hakkında bilgiler.

n Risale-i Nur’da kurban.

Ve daha birçok konu...

Tabloid, yani yarım gazete boyunda hazırlanan Kurban ilâvemizi, önümüzdeki 5 Aralık Cuma günü gazeteyle birlikte okuyucularımıza takdim edeceğiz.

O günkü gazeteyle ilgili ek taleplerinizi şimdiden Abone ve Dağıtım Servisimize mail veya telefon yoluyla bildirmenizi ve bunun için 3 Aralık Çarşamba günü mesai saati bitimini geçirmemenizi rica ediyoruz.

***

Ajanda köşesi

Sistem ve çalışma esaslarıyla ilgili olarak son Temsilciler Toplantısına getirilip kabul edilen yeni düzenlemeler çerçevesinde, mahallerde tertiplenecek sosyal faaliyet ve etkinliklerin mahallî meşveret onayından geçtikten sonra hayata geçirilmesi; bu kuralın STK faaliyetleri için de geçerli olduğu ve ayrıca Risale-i Nur Enstitüsü adına yapılacak yerel faaliyetlerin şube değil, temsilcilik namına organize edilmesi gerektiği hususlarını hatırlatır; aksi halde söz konusu faaliyetlerin Ajanda köşemizde önceden duyurulması ile bilâhare gazetede haber olarak neşrinin mümkün olmayacağını bildiririz.

***

Büyük Cevşen, Namaz Tesbihatı,

Mu’cizat-ı Ahmediye

Son günlerde gazetede çıkan ilânlarda da duyurulduğu gibi, yeniden tanzim edilen Celcelûtiye ilâveli Büyük Cevşen (Hizbü’l-Hakaikı’n-Nuriye), biri sadece Arapça metin, diğeri asıl metnin yanında Türkçe Açıklamalı olmak üzere iki ayrı versiyonuyla okurların istifadesine sunulmuş bulunuyor. Kaliteli kâğıda renkli olarak basılan Cevşen’ler, altın varak bez ciltleri içinde okuyucularını bekliyor.

Kolay okunuşlu bilgisayar hattıyla yeniden yazılan Namaz Tesbihatı da, biri bez ciltli, diğeri karton kapaklı iki ayrı çeşidiyle hizmetinizde.

Ayrıca, Mu’cizat-ı Ahmediye (On Dokuzuncu Mektup) Risalesi’nin müstakil olarak neşredilip istifadeye sunulduğunu da ilâve edelim.

***

Bir mesaj

ızmir’den müdakkik ve gayyur okuyucumuz Bilâl Tunç’un mesajı:

“Mâşâallah birbirinden kıymetli yazarlarımızın birbirinden kıymetli yazıları daha da güzelleşti. Okumaya doyamıyoruz. ıbrahim Özdabak’ın karikatürleri... Hepsi hârika.

“Gazetemiz, kemmiyeten biraz küçülse de keyfiyyeten büyüdü. Kabuk biraz inceldi, ama öz güçlendi. Âdetâ; ‘Ziyâde ve noksan noktasında, hakîkatle sûret, ma’kûsen mütenâsibdirler. Yâni, sûret kalınlaştıkça, hakîkat inceleşir; sûret inceleştikçe, hakîkat o nisbette kuvvet bulur’ hakîkati tezâhür ediyor…

“Zaman zaman Yeni Asya gönüllüsü kardeşlerimiz hissiyâtlarını çok güzel dile getiriyorlar. Hepsine cân ü gönülden katılıyorum..

“Bizlere bu güzellikleri yaşatmak için cansipârâne bir gayretle çalışan Yeni Asya kahramanlarına selâmlar, şükranlar, muhabbetler sunuyorum. Rabbim onlardan râzı olsun.”

Yeni Asya

01.12.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

122

09.12.2008, 10:09

Kalpler birleşiyor


Bugün bayram. Kalplerin buluştuğu, dargınların barıştığı müstesna bir gün. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin yüklediği misyonla, ‘kalbleri ittihat ettiren’ zaman dilimlerinden biri. Bediüzzaman bunu “Nebî Aleyhisselâm, ubudiyet cihetiyle muvahhidînin kalblerini iyd (bayram) ve Cuma ve cemaat namazlarında ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor. Öyle bir sûrette ki, şu insan, Mâbûd-u Ezelînin azamet-i hitabına, hadsiz kalblerden ve dillerden çıkan sesler, duâlar, zikirlerle mukabele ediyor” şeklinde özetliyor.

ıdrak etmekte olduğumuz bu Kurban Bayramının da aynı mânâları bize yaşatması ve insanlığın çok ihtiyacı olan huzur, barış ve kardeşliğe vesile olmasını diliyoruz.

Bayram günleri sevinç günleridir. Bediüzzaman, böylesi bayram günlerinin sevincine şükürle mukabele edilmesi gerektiğini de söyler. Çünkü neşe ve sevincin arttığı bu günlerde, insanın gaflete düşmesi daha kolay olur. Onun içindir ki “Bayramlarda gaflet istilâ edip gayr-ı meşrû daireye sapmamak için, rivâyetlerde, zikrullaha ve şükre çok azîm tergîbât vardır” der. Bu günlerde Allah’ı daha çok anmalı ve daima şükür içerisinde bulunmalıdır. Bediüzzaman’a göre “şükür nimeti ziyadeleştirir, gaflet ise kaçırır.”

***

Bediüzzaman esasen, yaşadığımız şu âlemi de, kendi tâbiriyle “şehrâyin”, yani bir şenlik ve bayram yeri gibi görmüştür. Yaratılan varlıklar kendilerine verilen kabiliyet ve cihazlarla, bir bayram yeri hükmünde olan dünyanın güzellik ve nimetlerinden neşe ve şevk ile istifade etmektedirler. Bediüzzaman, Cenâb-ı Hakk’ın “herbir asrı, herbir seneyi, herbir mevsimi, hattâ bir cihette herbir günü, herbir kıt’ayı, birer taife ruhlu mahlûkatına ve nebatî masnuâtına birer resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmış” olduğunu söyler. Varlıklar, ılâhî kudret tarafından kendilerine takılan güzellikleri, yine Cenâb-ı Hakkın nazarına sergileyerek arz-ı endam etmektedirler.

ışte küçük bir kâinat olan insan da, böylesi bayram günlerinde, âlemde yaşanan bu bayram havasını, kendi ruhunda daha bir farklı hisseder.

Bediüzzaman, bayram günlerinde talebelerine yazmış olduğu mektuplarda, onların bayramını da tebrik ederek söze başlar. Bunlara bazı örnekler verelim:

* “Hem geçmiş, hem gelecek, hem maddî, hem mânevî bayramlarınızı ve mübarek gecelerinizi bütün ruh u canımla tebrik ve ettiğiniz ibadet ve duâların makbuliyetini rahmet-i ılâhiyeden bütün ruh u canımızla niyaz edip, isteyip, o mübarek duâlara âmin deriz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 333)

* “Sizin bayramınızı, leyle-i Kadrinizi, Ramazan-ı şerifte makbul duâlarınızı bütün ruh u canımla tebrik ve tes’id ediyorum. Cenâb-ı Hak, bu bayramın sürurunu, hakikî ve geniş ve umumî sürura mukaddeme ve vesile eylesin. Âmin.” (Kastamonu Lâhikası, s. 70)

Bediüzzaman bayram günlerini vesile ederek, Müslümanların manevî yönden asıl büyük bayramlarının ne zaman yaşanacağına da şu sözleriyle işaret etmiştir:

“Ruh u canımızla mübarek bayramınızı tebrik ediyoruz. ınşaallah, âlem-i ıslâmın da büyük bir bayramına yetişirsiniz. Cemahir-i müttefika-i ıslâmiyenin kudsî kanun-u esasiyelerinin menbaı olan Kur’ân-ı Hakîm, istikbale tam hâkim olup beşeriyete tam bir bayramı getireceğine çok emareler var.” (Emirdağ Lâhikası, s. 314)

Dünyanın Kur’ân’a teslim olarak, barış ve sükûna erdiği, insanlığın hakikî bayramı olacak huzur dolu günlere kavuşmak ümidi ve ibadetlerimizin bizi Cenâb-ı Allah’a yaklaştırması duâsıyla, Kurban Bayramınız mübarek olsun.

***

Mustafa Gökmen Gine’de

YASEM Koordinatörlüğünü de yürüten arkadaşımız Mustafa Gökmen, ınsanî Yardım Vakfı ıHH’nın dâvetlisi olarak Gine’ye gitti. Bayramı bu ülkede geçirecek olan Gökmen, vakfın burada dağıtacağı kurban yardımlarını yerinde izleyecek. Bir Kuzeybatı Afrika ülkesi olan Gine, zengin kaynaklarına rağmen siyasî çatışmaların istikrarsızlaştırıp fakir bıraktığı Afrika ülkelerinden birisi. Nüfusunun yüzde 85’i ise Müslüman. Gökmen gezi dönüşü izlenimlerini bizlerle paylaşacak.

Yeni Asya

08.12.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

123

21.12.2008, 02:30

Risale-i Nur ve Yeni Asya


Bu hafta da Bolu’dan yazan kadîm ve vefakâr Yeni Asya gönüllülerinden Selâhaddin Konyalıoğlu’nun mektubunu okuyalım:

Risale-i Nur’la Kur’ân’a hizmeti dâvâ edinen Yeni Asya misyonu, gazete, dergi ve kitap neşriyatı, Bediüzzaman’ı anma programları, paneller, okuma programları... ile Üstad Bediüzzaman’ın çağa ışık tutan fikirlerini, şeriat, cumhuriyet, demokrasi, hürriyet, temel haklar, din ve vicdan hürriyeti konularındaki yaklaşımlarını, istikbale dair tesbit ve müjdelerini 40 yıldır geniş kitlelere duyurmaya çalışıyor.

Geride kalan hizmetlerine baktığımızda, Yeni Asya’nın Risale-i Nur ölçüleri çerçevesindeki kararlı ve isabetli hizmetleri bizi şevke getirmeli.

şahs-ı manevîye dayalı iman Kur’ân dâvâsını şiar edinmiş Yeni Asya ekolü, bugüne kadar çok büyük hizmetler ifa etti, sinsi ve dessas planları bozdu, ıslâmî ölçülerin topluma yerleşip mal olmasına çok büyük katkılarda bulundu.

Risale-i Nur’u okuyan ve Yeni Asya’nın bu dâvâya yaptığı hizmeti bilen herkesin, bu tesbitlerimizi tasdik edeceğine inanıyoruz.

Onun için, iman Kur’ân dâvâmızın ölçü ve prensipleri istikametinde dünyadaki ve ülkemizdeki hadiselere isabetli teşhisler koyup müsbet çözümler getiren, menfî plan ve tuzakları deşifre edip bozarak akamete uğratan, zihinlerdeki sorulara doğru ve ikna edici cevaplar veren Yeni Asya bayrağının kıyamete kadar dalgalanması ve desteklenmesi, bu mânâların farkında olan herkes için bir vecibedir.

Geçmişte şu veya bu sebeple birtakım kırgınlıklar yaşanmış olabilir. Ama artık onlara takılma zamanında değiliz. Tam tersine, onları aşıp, enaniyetlerimizi şahs-ı manevî havuzunda eriterek ortak ideal için kabiliyet ve güçlerimizi birleştirmek mecburiyetindeyiz.

ılâhî bir tavzifle omuzlarımıza yüklenen bu yüce ve kudsî dâvânın gereğini yapmazsak, ahirette Üstadımızın yüzüne nasıl bakarız?

Ve Kur’ân dâvâsının asıl sahibi olan Rabbimize, Kâinatın Efendisine (a.s.m.) ne cevap veririz?

Peygamber Efendimiz “Senin vasıtanla bir kişinin imana gelmesi sahralar dolusu kırmızı koyundan hayırlıdır” buyuruyor.

Muazzez Üstadımız da “Hâlis bir Kur’ân hâdimi olarak ihlâsla on adama ders vermeyi, büyük kutbiyetle binler adamı irşaddan daha ehemmiyetli görüyorum ımanın bir hakikatini binlerce siyasete tercih ederim” diyor.

Bu ders ve mesajların muhatabı olan, Risale-i Nur’u tanıma bahtiyarlığına ermiş, iman ve Kur’ân dâvâsının bayraktarı Yeni Asya misyonuna ve idealine gönül vermiş bizler, iman fedaisi olma hedefiyle, “Mevcuda iktifa dûnhimmetliktir” düsturunun verdiği ikazı hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmamalı ve bu cehdle hizmetimize devam etmeliyiz.

Bu düşüncelerle, Bediüzzaman’ın dâvâsına ve Risale-i Nur hizmetine gönül verip ömrünü vakfedenlere sesleniyoruz:

Bu can bu tende duruyorken, lütfen acele edelim. Dâvânın özüne ve ruhuna sadakat ve metanetle, istikamet, ve itidal üzere, ihlâsla hareket edelim. Sayılı nefeslerimiz hitama ermeden, şahs-ı manevîmizin sesi olan Yeni Asya’nın daha gür çıkması için seferber olalım. Biz şimdi ne kadar çok çalışırsak, istikbaldeki aydınlık ve bahtiyar günlerdeki hissemiz o kadar fazla olur.

Unutmayalım ki, bu zaman şahıs değil, şahs-ı manevî zamanıdır. Hadiselerin dağlarvari dalgalarına ancak şahs-ı manevînin gücüyle dayanabiliriz. Nifak ehli sinsi planlarla şahısları çürütebilir. Onun için zaman, şahs-ı manevî kal’a-yı metîninde ıslâm fedaisi olma zamanıdır. Bunun dünyevî karşılığını görmeyebiliriz, ama uhrevî mükâfatı hiçbir dünyevî ölçüye sığmaz.

Gençliğimizden başlayıp bütün hayatımızı imana, mesaimizi ve istirahatimizi Risale-i Nur’a verelim. ıhlâsla gayret, fedakârlıkla hizmet şiarımız olsun. Neticeyi ise Allah’ın takdirine bırakıp tevekkül edelim. “ıman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder” hakikati ve “hizmetkârlığı makamata tercih” düsturunun şuuruyla bizleri şahs-ı manevîde istihdam etmesini Rabbimizden niyaz edelim.

Yeni Asya

15.12.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

124

22.12.2008, 18:05

Yeni Asya mektebi


Bu hafta, evvelce yine bu köşede düşündürücü ve duygulandırıcı, diğer yazarlarımıza da ilham kaynağı olan bir yazısını yayınladığımız, Rize-Pazar’dan Abdullah Uzun’un daha sonra gönderdiği yeni bir mektubunu takdim ediyoruz.

“Ben yaklaşık 20 senedir Yeni Nesil ve Yeni Asya’yı tanırım. Yeni Asya o zamandan bu yana hiç eskimedi. 20 sene önce de Yeni Asya idi, 20 sene sonra da; demek ki Asya benim gibi 20 sene önceki yeniliği bugün de muhafaza ediyor.

“Bu bir mektep. Hayat mektebi. Kendinizi tanımaya başlıyorken mekteple tanışıyorsunuz. Dünya hayatı bitince de dünyalık okulunuz paydos ediyor.

“Bu mektepten nice kardeşler geldi ve geçti. Acemi bir talebelik yaşayıp usta bir gazeteci olanlara kadar hep bu mektebin rahlelerinden ders alarak yetiştiler. Yeni Asya’dan zahiren ayrılanların iç duygularının hâlâ içten içe Yeni Asya demekte olduğunu hissediyorum. Her ne kadar cismaniyet olarak ayrılsalar da, ruhen bu okulun talebesidirler.

“Bu mektepten çoktan mezun olduğu halde diploma bırakanlar da var. Adeta ‘Siz kovsanız da biz gitmeyiz’ diyenler var. ışleri sadece hizmet olan bu kardeşlerimi kutluyorum. Önemli olan dâvâsız ve idealsiz bir yayın organında çalışmak değil, dâvâsı için herşeyi terk edip hizmete devam etmektir.

“Yeni Asya’yı anlatmaya kelimeler yetersiz kalır. Onun sayfalarında ictimaî hayattan tutun, fıkıh, enstitü, Risale-i Nur’a kadar... ne ararsanız bulabilirsiniz. Mâlûm başka gazeteler gibi göze hitap etmez. Gazeteyi okurken akıl, kalp ve ruh aynı anda hisse alırlar. Biri birisiz olmaz. Üçlü arkadaşlar aynı anda bir araya gelince bedene huzur şırınga ederler.

“Bazan az sayfayla çıkar. Gazete önünde bayi bana ‘Ya bu kadar az sayfalı gazeteye neden para veriyorsun?’ dediğinde güler geçerim. Sayfanın bolluğu ile gazetenin değerini ölçmeye çalışan bu kardeşime Yeni Asya’nın farkını nasıl anlatayım? Nereden bilecek bu gazetenin, sıradan gazeteden çok farklı bir misyon taşıdığını? Bu gazetede görev yapanların hangi amaç ve gaye için çalıştıklarını? Yeni Asya'yı alan okuyucunun bu gazeteyi neden tercih ettiğini nereden bilecek ki?

“Bu mektebin koca kütüphaneler dolduran kitapları da saymakla bitmez.

“Bir de dergileri var ki; Can Kardeş, Köprü, Bizim Aile, Genç Yaklaşım gibi; ilim saçıyor ülkemize, dünyaya.

“Avamın da, havassın da hisselerini alıp doyuma ulaşacağı bu mektepte okuyan nice isimsiz kahramanlar da var. Bunlar perde arkasında öncülere motivasyon sağlıyorlar. Varlıklarını her ne kadar göstermemeye çalışsalar da biz onların manevî dualarını hiçbir saniye üzerimizden eksik etmiyoruz.

“40 sene önce küçük bir han katında iki-üç cefakâr ve fedakâr ağabeyin attığı tohum bugün tüm dünyaya yayıldı. Dal budak saldı. Çiçekler açtı. Meyveler verdi. Vermeye de devam ediyor.

“Ben diyorum ki, herkesin bir Yeni Asya alma mecburiyeti vardır. Bugün yoksa yarın mutlaka olacaktır. Saygı ve selâmlarımı sunuyorum.”

***

Umut Yavuz Atina’da

Dış gezilerimizdeki hareketlilik sürüyor. Gezi izlenimlerini okuduğunuz Mustafa Gökmen’in ardından, Dış Haberler Servisimizin aktif elemanlarından Umut Yavuz da, 16 yaşındaki bir gencin polis kurşunu ile öldürülmesi sonucu anarşizm ve kaos tehlikesiyle yangın yerine dönen Yunanistan’a gitti. Son yaşanan olaylarla birlikte, Osmanlı medeniyetine ait kültür mirasını da yerinde görme ve inceleme imkânı bulacak olan Yavuz gezi dönüşü izlenimlerini bizlerle paylaşacak.


Hepinize hayırlı haftalar diliyoruz.

Yeni Asya

22.12.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

125

28.12.2008, 21:12

Yeni Asyadan Size

2008’de Yeni Asya





Geride bırakmak üzere olduğumuz 2008’in son günlerinde, senenin Yeni Asya açısından nasıl geçtiğini kısaca hatırlatmanın ve böylece bir anlamda okurlarımıza yıllık bilânço vermenin faydalı olacağını düşünüyoruz.

Belli başlı yayın hamlelerimiz şunlardı:

n39. hizmet yılımıza girdiğimiz 21 şubat’taki “Ses getiren manşetlerimiz” başlıklı ilâvemiz büyük takdir gördü ve ses getirdi.

nÜstadın vefatının 48. yıl dönümü vesilesiyle yine gazetemizin hediyesi olarak “Meşrutiyetin 100. yılında Batılı aydınların gözüyle Bediüzzaman ve Demokrasi” ilâvesi verdik. Bu ekte yer alan yazılar Robert Miranda, Prof. Dr. Thomas Michel, Prof. Dr. Oliver Leaman, Dr. Elmira Akhmetova ve Fred Reed tarafından Yeni Asya için özel olarak kaleme alındı.

nıstanbul başta olmak üzere birçok yerde Üstadı anma toplantıları, “Meşrutiyetin 100. yılında demokrasi” başlığı altında gerçekleşti.

n23 Mart sayımızda Üstadın yaşayan talebe ve hizmetkârlarından Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin ve Mehmet Fırıncı ile yaptığımız mülâkatları yayınladık.

nYine 23 Mart’taki önemli bir hamlemiz, sayfa tasarımlarımızı modern ve profesyonel bir anlayışla yenilememiz oldu. Uzman bir danışmanlığın rehberliğinde gerçekleştirdiğimiz bu yenilik, gazeteye daha farklı ve ciddî bir görüntü kazandırdı.

n23 Mart’taki özel ilâvemizde yazılarını yayınladığımız isimlerden Robert Miranda, gazete için haftalık yazılar yazmaya başladı.

nYazar kadromuzu Selim Gündüzalp, Kadir Akbaş, Ahmet Dursun ve Atike Özer gibi yeni isimlerle takviye ettik. On bir yıldır birlikte olduğumuz Mustafa Özcan maalesef ayrıldı, ama Umut Yavuz gibi genç yetenekler devreye girdi.

nDış dünyaya açılan pencerelerimiz niteliğindeki köşelerimizde memnuniyet verici bir gelişme kaydettik. Mikail Yaprak Avusturya, Ruhan Asya Avustralya, Said Hafızoğlu Amerika, Fatma Nur Zengin Mısır, Suna Durmaz Körfez, H. Kübra Akdemir Hollanda mektuplarıyla gazetemize güç kattılar ve katmaya devam ediyorlar.

nYine bu çerçevede Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz ve eşi, Bizim Aile Dergisi Yayın Koordinatörü Yasemin Güleçyüz ve sonradan ayrıca Dr. Selâhattin Karabıçak’ın Avustralya, S. Bahattin ve Yasemin Yaşar’ın Almanya, Nurullah Göker’in Hindistan, Faruk Çakır’ın Tayland-Myanmar, Umut Yavuz’un Kosova-Bosna, Mustafa Gökmen’in Gine notları ilgiyle takip edildi.

n20 Nisan’da Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle “Risale-i Nur’da Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m.),” 6 Haziran’da Gezi, 5 Aralık’ta Kurban Bayramı ekleri verdik.

nBaşörtüsü meselesinin çözümünü yıllardır ısrarla talep eden bir gazete olduğumuz halde, AKP’nin sorunu üniversitelerle sınırlı olarak ve anayasa değişikliği yoluyla çözme girişiminin isabetli olmadığını ve başka sıkıntılara yol açacağı kaygımızı, başından itibaren dile getirdik ve maalesef haklı çıktık.

nAynı şekilde, AB ve demokratikleşme reformlarındaki sektenin aşılamaması halinde faturanın her geçen gün daha da büyüyeceğine ısrarla dikkat çekmeye çalıştık ve maalesef bu hususta da haklı çıkmaya devam ediyoruz.

Bunları hatırlattıktan sonra 2009’a geçecek olursak: Bu noktada ilk ifade etmemiz gereken husus, bu sene içinde, önümüzdeki 21 şubat’ta aynı zamanda 40. yılımıza girecek olmamız.

Bu çok özel ve anlamlı yıl dönümüyle ilgili hazırlıklarımız devam ediyor.

39 yılda gerçekleşen yayın hizmet ve hamlelerinin hatırlatıldığı bir broşür, gazetede bu yıl dönümüne ilişkin okuyucuların katılımıyla gerçekleşecek bir özel “40. yıl tebrik ilânları kampanyası,” yine ıstanbul’da ve potansiyeli olan başka yerlerde 40. yıl kutlama toplantıları, gazetemizi çıktığı günden bu yana takip eden 40 yıllık okuyuculardan 40’ıyla özel röportajlar, bu kapsamda düşündüğümüz hazırlıklardan bazıları.


Sizlerin de katkılarınızı bekliyoruz.

29.12.2008

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

126

05.01.2009, 02:30

40. yıl çağrısı

Geçen hafta bu köşede çıkan “2008’de Yeni Asya” başlıklı yazıda, geride bıraktığımız yılda gerçekleşen belli başlı yayın ve hizmet hamlelerimizi kısa başlıklar halinde hatırlattıktan sonra sözü, Allah nasip ederse önümüzdeki 21 şubat’ta idrak edeceğimiz 40. yılımıza getirerek, bu yıldönümüyle ilgili hazırlıklarımız için şunları yazmıştık:

“40 yılda gerçekleşen yayın hizmet ve hamlelerinin hatırlatıldığı bir broşür, gazetede bu yıldönümüne ilişkin okuyucuların katılımıyla gerçekleşecek bir özel ‘40. yıl tebrik ilânları kampanyası,’ ıstanbul’da ve potansiyeli olan başka yerlerde 40. yıl kutlama toplantıları ve gazetemizi çıktığı günden beri takip eden 40 yıllık okuyuculardan 40’ıyla özel röportajlar, bu kapsamda düşündüğümüz hazırlıklardan bazıları.”

Bunları ifade ettikten sonra “Sizlerin de katkılarınızı bekliyoruz” çağrısıyla yazıyı bitirmiştik.

Bu hafta konuyu biraz daha açmak istiyoruz.

Geçen sene 21 şubat’ta, 39. yılımıza girerken okuyucularımıza takdim ettiğimiz “Ses getiren manşetler” broşürümüz vardı.

Yeni Asya’nın, yola çıktığı 1970 yılından bu yana takip ettiği “tavizsiz istikrar çizgisi”nde verdiği hizmetlerin, attığı manşetlerin, yaptığı yayınların boşa gitmediğini, zaman zaman hedefi 12’den vurduğunu, tirajla ve sayılarla ölçülemeyecek bir tesire sahip olduğunu ve bunu da fikirlerinin sağlamlığı ile bu fikirlere olan samimî, tavizsiz bağlılığından aldığını çarpıcı örneklerle ortaya koyan bu broşür büyük ilgi ve takdirle karşılandı.

Okuyucularımızın, gazetelerine olan inanç ve güvenlerini tahkim edip pekiştirdi, şevk ve azimlerini arttırdı.

şimdi 40. yıl vesilesiyle, bu broşürün daha kapsamlı bir versiyonu için çalışıyoruz. Geçen yılki çalışmada, 1993’ten 2008 başına kadarki dönemden örnekler yer alıyordu. Yeni vereceğimizde, kapsamı 21 şubat 1970’te çıkan ilk sayıdan günümüze uzanacak şekilde genişleteceğiz.

Ve bu broşürün de, geçen yılki gibi hem şevke medar olacağına, hem de Yeni Asya için öteden beri talep edilen etkili bir tanıtım dokümanı olarak kullanılacağına inanıyoruz.

40. yıl için düşündüğümüz bir diğer çalışma, bu yıldönümüne özel tebrik ilânları kampanyası olacak. Bu kampanyaya mahsus özel fiyatlarla, olabildiğince her okuyucumuzun 40. yıl coşkusuna, gazeteye ilân vermek suretiyle iştirakini sağlamak istiyoruz. Yaşadığımız kriz ortamında söz konusu kampanyanın gazete için ayrı bir destek olması, işin diğer bir vechesi.

40. yıl için düşündüğümüz başka bir etkinlik, önce ıstanbul’da okurlarımızın katılımıyla bir kutlama programı tertiplemek. Bu tür bir programı 36. yılımıza girerken, Beylikdüzü Kaya Ramada Otelinde gerçekleştirmiştik. şimdi de başka bir mekânda benzer bir program yapmayı planlıyoruz. Bu programı, potansiyeli olan başka yerlerde tekrarlamak da düşüncelerimiz arasında. Mahallerdeki okuyucularımızın konuyu şimdiden gündemlerine almalarını ve şartları uygun olup da “Biz de yapalım” diyenlerin bizimle irtibat kurmalarını rica ediyoruz.

Bir diğer başlık ise, gazetemizi çıktığı günden beri takip eden 40 yıllık okuyuculardan 40’ıyla özel röportajlar yapıp yayınlamak. Biliyoruz ki, her mahalde böylesi sâdık, vefakâr ve fedakâr okuyucularımız var. Hattâ bunların içinde, 39 yıldır aldığı gazetelerin hiçbirini zayi etmeyip ciltleterek saklayanlar dahi mevcut.

Sizlerden ricamız, bu çalışmanın kapsamına alınmasının uygun olacağını düşündüğünüz 40 yıllık okuyucularımızdan bizleri haberdar etmeniz, hattâ mümkünse söz konusu röportajları yapıp fotoğraflarıyla birlikte bize ulaştırmanız.

Bunlara ilâveten, sizlerin de teklif ve katkılarınızı bekliyoruz. 40. yılla ilgili olarak daha neler yapabiliriz? Düşüncelerinizi bize yazın. Bu köşede yayınlayarak, bütün Yeni Asya okurlarının müdavele-i efkârına açalım.

Ve 40. yılımızı, el, gönül ve fikir birliğiyle, bilumum sıkıntıları aşıp yeni hizmet hamlelerini gerçekleştirmenin vesilesi kılalım. Bekliyoruz...

05.01.2009 - Yeni Asya
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

127

11.01.2009, 22:12

40. yıla doğru

Yeni Asyadan Size

40. yıla doğru





Hatırlanacağı gibi, geçen haftaki yazımızda okuyucularımıza 40. yılımız için düşündüğümüz çalışmalar hakkında kısaca bilgi vermiş ve konuyla ilgili olarak sizlerin de görüş ve tekliflerinizle bu çalışmalara katkıda bulunmanızı istemiştik.

Malatya’dan Osman Yıldırım’ın mektubu, tam olarak bu çağrıya cevap niteliğinde olmasa da, Yeni Asya’nın temel çizgisini ve hizmetini nazara veren bir katkı olarak elimize ulaştı.

Bütün okuyucularımızla paylaşıyoruz:

***

Yeni Asya, 21 şubat 1970’ten günümüze kadar kendi alanında benzeri bulunmayan ve büyük bir boşluğu dolduran bir gazete. Ona gazete demekten öte, çok ulvî ve kudsî bir dâvânın nâşir-i efkârı konumundaki bir yayın organı demek daha doğru bir tanım olur.

Yeni Asya’nın yayın hayatına başlaması bir ihtiyaçtan doğmuştur.

Yeni Asya ulvî ve kudsî görevini ifa ederken kendisini hiçbir zaman dikensiz gül bahçesinde hissetmemiş ve böyle bir beklenti içinde de olmamıştır. Zaman olmuş, muarızları ona çamur atmaya çalışmış; zaman olmuş, dost bildiği çevrelerce çelmelenmek istenmiş; iftira ve karalamalara bile maruz kalmıştır.

Asrımızın müceddidi Bediüzzaman “Hayırlı işlerin çok muzır manileri olur” diyor. Yeni Asya da üstlenmiş olduğu kudsî dâvânın müdafiiliğini yaparken önüne çok muzır maniler çıkmış ve çıkmaya devam ediyor.

Yeni Asya şehir, bölge, ülke ölçeğinde değil, dünya, hatta kâinat ölçeğinde düşünmekte ve olayları bu bakış açısıyla yorumlamaktadır.

Bilhassa din gibi bütün kâinatın üzerinde bir konumda bulunan mukaddes bir değerin, “dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan” anlayışlar tarafından bilerek ya da bilmeyerek siyaset veya ticarete alet edilmesine karşı çıkmış, dinin dünyevî hedefler şöyle dursun, uhrevî amaçlara bile alet edilemeyeceğini savunmuştur.

Bunu yaparken, dinin siyasete alet edilmesinin en çok dine ve dindarlara zarar vereceği uyarısında bulunmuş ve bu kararlı duruşunun haklılığı, hadiselerle de ispatlanmıştır.

Yeni Asya’nın üzerinde durduğu önemli meselelerden biri de insan hak ve özgürlükleridir. Bu konuda da çok önemli görevler üstlenmiş, yine Bediüzzaman’ın “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” sözünden hareketle insanlar için hürriyetin çok büyük bir önem arz ettiğini vurgulamış, “Hürriyet imanın hassasıdır” hakikatini esas alarak hürriyetlerin gelişmesi noktasında tahşidat yapmış ve bu konuda da insanları şuurlandırma görevini yerine getirmeye çalışmıştır.

Hürriyetlerin demokratik sistemlerde yaşanabileceğinden hareketle, demokrasiyi savunmuş, “Demokrasi küfür rejimidir” diyenlere aldırış etmeden, ahlâkî ve manevî değerlerle teçhiz edilmiş bir demokrasi anlayışına sahip çıkmıştır.

Yeni Asya hiçbir zaman güçlünün yanında olmamış, hep hakkın ve haklının yanında olmayı kendisine şiar edinmiş, Bediüzzaman’ın “Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez” şeklinde ifade ettiği ölçüyü esas almıştır.

Yeni Asya günübirlik geçici rüzgârlardan etkilenerek sık sık fikir değiştirip menfaat peşinde koşmamış, istikrarlı ve istikametli bir şekilde hakkı ve hakikatı savunmuş ve savunmaya da devam etmektedir.

Yeni Asya bu dehşetli zamanın ahirzaman olduğunun şuuru içinde, hadiseleri bu zamana dair nebevî mesaj ve ölçülere göre isabetle yorumlamış; olayları gösterilmek istendiği şekliyle değil, arkaplanındaki gerçekleri görerek tahlil etmiş ve ona göre tavrını tayin etmiştir.

Bu tavrını ortaya koyarken, gerektiğinde bedel ödemeyi göze almış ve ödemiştir.

40. hizmet yılını kutlamaya hazırlanan Yeni Asya’ya, ulvî ve kudsî dâvâsında muvaffakiyetler diliyor, hakkı ve hakikatı savunma yolunda daha nice 40 yıllara erişmesi niyazıyla, “Allah ihlâs ve istikamet çizgisinde yar ve yardımcınız olsun” diyorum.

12.01.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

128

19.01.2009, 11:58

Yeni Asyadan Size

40. yıl mesajları





40. yıl çağrımıza cevaplar gelmeye devam ediyor. Cevapların bir kısmı, duyuruyu yaparken ifade ettiğimiz meramı tam olarak karşılamasa da, 40. yılın hizmet gündeminde yer tutmaya başladığını göstermesi cihetiyle önemli. Ve bu hafta da gelen mesajlardan ikisine yer veriyoruz:

Mustafa Ongun (Emekli Astsubay)-Silifke: Yayın hayatına başladığı 21 şubat 1970’ten bu yana tavizsiz istikrar çizgisiyle fiilî olarak gönül ve fikir birliği içinde bütün sıkıntılara rağmen bugünlere erişen ve bundan dolayı Cenâb-ı Hakka hamd ettiğimiz gazetemiz Yeni Asya’nın 40. hizmet yılında ve sonrasında da yeni yeni hizmet hamlelerini gerçekleştirmesi için duâ ediyoruz.

Biz Ongun ailesi olarak ilk sayısından itibaren gazetemizin okuyucuları olduğumuz gibi, zaman zaman bayilerdeki iade gazeteleri alarak başkalarına vermek suretiyle de tanıtımını yapıyoruz. Gazetemizin yanında diğer neşriyatımızın da takipçisiyiz.

ıki yıl Kıbrıs’ta, beş yıl Çorlu’da seyyar çantalı büro olarak hizmet vermeye çalıştık.

1985 yılından sonra da Silifke’de sabit Yeni Asya Bürosunda hizmete devam ediyoruz.

Gazetemizi çıktığı günden bu yana takip eden 40 yıllık okuyucularımızdan yalnızca 40 kişiyle özel röportajlar yazıp yayınlayacağınızı ifade etmişsiniz.

Biz de diyoruz ki; 40 değil de 440, hatta ne kadar 40 yıllık okuyucu varsa bunların tesbitinin mahallî bürolar vasıtasıyla yapılması ve büro olmayan mahallerde bu evsaftaki okuyucularımızın bizzat kendilerinin, özgeçmişleri ile birlikte fotoğraflarını gazetemize göndermeleri ve hepsinin yayınlanması çok daha uygun ve heyecan verici olur diye düşünüyoruz.

Böyle bir çalışmanın, eskiden beraber olduğumuz ve hizmet ettiğimiz kadîm dâvâ arkadaşlarımızın nerelerde bulunduğunu öğrenme açısından da faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Sizler hizmette olduğunuz sürece bizler de ölünceye kadar hizmette olacağız ve arkanızda duracağız ınşaallah.

Ağaçlar ayakta ölür...

***

Necat Yılmaz (Balıkesir): Bizim basın hizmetiyle alâkamız 1963’te başlar. O zamana kadarki tecrübelerimiz, Nur talebelerinin, çektikleri sıkıntılardan kurtulmak için bir gazeteye ihtiyaçları olduğunu gösterdi. Önce Ankara'da ıhlâs adlı bir gazete çıkarıldı. Örfî idare vardı, rahat vermedi. Sonra ızmir’de Zülfikar adıyla çıktı. Orada da aynı sıkıntı yaşandı. Ardından Uhuvvet gazetesiyle devam edildi. Bunlar hep 4’er sayfadan ibaret ve 25 kuruştan satılan gazetelerimizdi.

1965’ten sonra kısmî bir rahatlama yaşandı. Ve 1967’de, haftalık ıttihad gazetemiz yayına başladı. Sayfa adedi 18, fiyatı 1 liraydı. Tabloid boydaki bu gazetenin bir sayısını Arap âlemi için Arapça olarak yayınladık. 18’i Arapça, 6’sı Türkçe olmak üzere toplam 24 sayfa olarak. Bu gazetemiz de 12 Mart muhtırasına kadar büyük hizmetlere vesile oldu. Ama sonrasında yine mâlûm sıkıntılar yaşandı.

Ondan önce ise, günlük bir gazeteye duyulan ihtiyaç, Yeni Asya’nın doğmasına vesile oldu. 21 şubat 1970’te Yeni Asya yayın hayatına girdi.

Neşre başladıktan altı ay sonra resmî ilâna geçinceye kadar, Anadolu çapında dağıtıma verilmesinin zor olacağı söylenmişti. Ama biz “Ankara’ya her gün 1500 gazete isteriz” dedik ve gönderdiler, bu gazeteleri sattık.

1980 sonrasında olanlar da ayrı bir fasıl. Yeni Asya bu dönemde 476 gün kapalı tutuldu. Ama biz Yeni Nesil’i, o da kapatılınca Tasvir’i çıkardık. 1990’dan bu tarafa tekrar Yeni Asya olarak devam ediyor.

Biz bu dairedeki hizmetimizi 1978’den beri Balıkesir’de devam ettiriyoruz. Büroyu 1982’de açtık, o günden beri fasılasız devam ediyoruz.

Bu hizmet seferinde beraber yola çıktıklarımızdan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara uzun ömürler diliyoruz.

19.01.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

129

25.01.2009, 23:13

Zübeyir Gündüzalp kitabı

Zübeyir Gündüzalp kitabı





Allah nasip ederse, önümüzdeki 21 şubat’ta idrak edeceğimiz 40. hizmet yılımızla ilgili hazırlıklarımız devam ediyor.

Burada aralıksız sürdürdüğümüz istişareler, bu özel ve tarihî yıldönümünü kutlama programlarının yeni yeni katkılarla zenginleşmesini netice veriyor.

Bu çerçevede düşündüğümüz yeni hamlelerden biri, hayli zamandır ara verdiğimiz promosyon uygulamasına 21 şubat vesilesiyle tekrar dönerek, 40. yıla çok uygun düşen anlamlı bir hediyeyi okurlarımıza hediye etme kararı almamız oldu.

Hediyemiz, Yeni Asya’nın manevî mimarı Zübeyir Gündüzalp’le ilgili olarak ıbrahim Kaygusuz’un kaleme aldığı ve Yeni Asya Neşriyat arasında yayınlanan kitap.

Bilindiği gibi, Bediüzzaman Hazretlerinin önde gelen talebe ve hizmetkârlarından; onun hizmet tarzını en iyi bilen; Üstadın vefatından sonra Nur hizmetinin istikamet üzere devamında feraseti, basireti, dirayeti ve birleştiriciliği ile son derece önemli katkıları bulunan Gündüzalp, “Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuştuma” idealinin de takipçisi, teşvikçisi ve uygulayıcısı olmuş ve bu çerçevede günlük gazete olarak Yeni Asya’nın doğmasında büyük emek ve gayret göstermişti.

Kaygusuz’un Gündüzalp’le ilgili kitabını, 21 şubat’ta başlayacak kuponlar karşılığı okurlarımıza hediye edeceğiz.

Geniş bilgi ve anonslar bilâhare gazetemizde yayınlanacak. Ama sizler şimdiden çalışmaya başlayabilirsiniz.

***

40 yıllık okuyucular

40. yıl çerçevesinde düşündüğümüz çalışmalardan birinin, gazetemizi ilk çıktığı günden beri takip eden 40 yıllık okuyucularımızla röportajlar yapılması veya onların bu 40 yılın hikâyesini bizzat kaleme almaları olduğunu ifade etmiştik.

Bununla ilgili çalışmalar bize ulaşmaya başladı. Bu çalışmaya katılmayı düşündükleri halde nasıl yapacaklarını kestiremeyen temsilcilerimize veya fahrî olarak bu işi üstlenmeye hazır okuyucularımıza yardımcı olmak üzere birkaç sual hazırladık.

Röportajlar veya bizzat kaleme alınacak 40. yıl yazıları, bu suallere cevap verecek şekilde hazırlanabilir.

1. Yeni Asya gazetesi ile ilk olarak nerede ve ne zaman tanıştınız?

2. Sizi 40 sene boyunca Yeni Asya’ya bağlayan esas saikler nelerdir?

3. Yeni Asya’yı benzerlerinden farklı kılan, önde gelen ayırd edici özellikleri sizce nelerdir?

4. Yeni Asya’nın size ve ailenize kazandırdığı en önemli değerler neler olmuştur?

5. Bu 40 sene içinde Yeni Asya ile ilgili yaşadığınız hatıraların en ilgincini bizimle paylaşır mısınız?

***

21 şubat için ek talepler

Gazeteyle birlikte 40. yıl özel ilâvesi de vereceğimiz 21 şubat için ek taleplerinizi şimdiden gündeminize alıp, mahallinizdeki istişarelerde neticeye bağlayarak, gecikmeden Abone ve Dağıtım Servisimize bildirmenizi rica ediyoruz.

26.01.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

130

02.02.2009, 00:06

40 yıllık okuyucular

Yeni Asyadan Size

40 yıllık okuyucular





Daha önce duyurduğumuz ve hemen her hafta hatırlattığımız “40 yıllık okuyucular” çalışmasına ayrı bir önem veriyoruz. Çünkü 40 yıllık tavizsiz istikrar çizgisinin bugünlere ulaşmasında, söz konusu çalışmanın kapsamında yer alan isimsiz kahramanlarca teşkil edilen şahs-ı manevînin çok büyük emek ve fedakârlıkları var.

Onlardan, halen hayatta olup bu kırıksız çizginin devamına katkıda bulunmayı sürdüren ve aynı ideali çocuklarına da intikal ettiren muhterem zevata bir cemîle, kadirşinaslık ve vefa borcu olarak düşündüğümüz bu çalışmayı lütfen gündeminizin ön sıralarına alınız ve geçen hafta yazdığımız sorular ekseninde en kısa zamanda neticelendirerek bize ulaştırınız. Bekliyoruz.


***

Enver Tezer’in mesajı

Bu çağrımıza gelen cevaplardan, hacim olarak köşemize uygun nitelikte olanları burada yayınlıyoruz. Onlardan biri de, uzun yıllardır Balıkesir temsilciliğimizi yürüten muhterem Enver Tezer. ışte onun 40. yıl için yazdıkları:

“Gazetemizin 40. yılını tebrik ederim.

“Yeni Asya’dan önce aynı hizmette ıhlâs, Zülfikar, Uhuvvet ve ıttihad gazetelerimiz vardı.

“21 şubat 1970’te Yeni Asya hizmete girdi.

“Gazetemizin kendi matbaa tesisleri ise yıllar sonra Mustafa Sungur Ağabeyin dualarla şaltere bastığı bir törenle faaliyete geçti. O gün orada bulunmamız hasebiyle, o bayramı biz de yaşadık.

“Yeni Asya bugüne kadar Risale-i Nur prensiplerine sımsıkı bağlı kalarak tavizsiz çizgisini korumuş, hep hakkın ve haklının yanında olmuş, demokrasiyi savunmuştur.

“Hak bildiği yolda yürürken birçok engel ve sıkıntıyla karşılaşmış, ama hepsini aşarak yoluna devam etmiştir.

“Sınırlı imkânlarla çıkmasına rağmen okurlarına Risale-i Nur başta olmak üzere en güzel hediyeleri takdim etmekten geri durmamıştır.

“Bu hizmet yolunda emeği geçen cefakâr Yeni Asya kadrolarını tebrik eder, nice hizmet yıllarında Cenâb-ı Haktan sağlık ve muvaffakiyetler dilerim.”
***

Abdil Yıldırım’la röportajı

Bu dosya için, hayli geniş röportaj şeklinde yapılan çalışmalar da bize ulaşmaya başladı ki, hem kadîm bir okuyucumuz, hem de yazarımız olan Abdil Yıldırım’la Eskişehirli emektar okuyucularımızdan Süleyman Akkın’ın gerçekleştirdiği sohbet, bunun güzel örneklerinden biri. Onu da önümüzdeki günlerde yayınlayacağız.

Bu vesileyle hatırlatalım: Yıldırım, önce Yeni Asya’yı ve ardından gazete vasıtasıyla Risale-i Nur’u tanıyan bir okuyucu ve yazarımız. Onun bilhassa bu vasfı, Yeni Asya’nın en önemli özelliklerinden biri olan “insanları Risale-i Nur’la tanıştırma” hizmetinin çok orijinal ve müşahhas bir örrneğini teşkil ediyor.




40. yıl özel ilâvesi

21 şubat’ta gazeteyle birlikte vereceğimiz 40. yıl özel ilâvesi için hazırlıklarımız devam ediyor. Geçen yılki “Ses getiren manşetler” ekimizin daha genişletilmiş şekli olarak hazırlamakta olduğumuz bu ilâveyi bir hafta öncesinden basmayı planlıyoruz.

02.02.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

131

08.02.2009, 23:08

Kırk yıllık mücadele

Yeni Asyadan Size

Kırk yıllık mücadele




Bu hafta köşemiz, eski Yeni Asya’larda Kırkpınarlı Hasan imzasıyla pehlivan tefrikaları da yazan kırk yıllık okur ve yazarlarımızdan muhterem Hasan Aktunç’un:

***

Dile kolay. Yarım asra yakındır inancından en ufak bir taviz vermeden yoluna şuurla devam eden bir cerîde: Yeni Asya.

Kur’ân’dan, Sünnetten, ıslâmdan, Risale-i Nur’dan, Üstaddan bahseden tek bir gazete yok idi memleketimizde. Böyle bir gazeteye bütün Nur talebeleri hasretti. Bu özlemdir ki, Zübeyir Ağabeyi köprü üstünde gazete satmaya sevk etmişti. ışte bu ileri görüşlü muhteremin teşebbüsü ile, cerîdemizin kurulmasının talimatı verildi. Ama nasıl?

Ruhta zengin, ama maddede fakir bir cemaat böyle dev gibi bir tesisi nasıl kuracaktı?

Bütün yurda kardeş ve ağabeyler gönderildi. Maddî ve manevî destek istendi. Balıkesir’e de Hakkı Bozkurt tavzif edilmişti. O, durumu anlattıkça kalbimiz yerinden kopacak gibi oluyordu. Sanki bir rüya yaşıyorduk.

Ama bu cemaat nafakasından kesti; hanımlar bileziğini, küpesini sattı ve gayeye ulaşıldı.

Çıkan gazeteyi gözümüze, bağrımıza, kalbimize basa basa okumaya başlamıştık.

ıyi, ama bu nasıl devam edecekti?

Teknik yönü vardı, yazar kadrosu lâzımdı, dağıtım problemi, mâlî yükümlülükleri, v.s.

Bu maddî engeller iman gücü ile aşıldı.

Rahmetli Mustafa Polat, memleketini, Erzurum’da münteşir baba yayını Hürsöz’ü terk edip Yeni Asya’ya adapte oldu. Teknik işleri de o deruhde ediyordu. Başmakale onun kaleminden çıkıyordu. Gelen yazıları o okuyor, o yayınlıyordu. Elhasıl, beş-altı elemanın işini, yatağına uzanmadan, sandalyede şekerlemeler ile deruhde ediyordu. Nur içinde yatsın, Rabbim onu 28 yaşında bizden yanına aldı.

Yazar kadrosuna gelince... Astronomik ücretler ile yazı yazan muharrirler yerine, amatör bir yazı kadromuz ânî ve def’î olarak kısa zamanda vücuda geldi.

Kendi matbaa tesislerimizde basılmaya başladığımız o günü de hiç unutmam. Edirne’den Van’a kadar yüzlerce ihvan gelmişti. Sungur Ağabey ilk düğmeye basmış ve rotatifler duâlarla dönmeye başlamıştı.

Allah’a şükür, Yeni Asya dev basın arasında sesini yükselterek devam ediyordu. Fakat daha işin başından itibaren muarız kuvvetler işlemeye başladı ve bugüne kadar devam etti.

Önce safdil mübarek bir zümre “Risale-i Nur varken gazete ne oluyor?” deyip muhalefet etti. Hattâ Zübeyir Ağabeye “Sen çocuk musun, gazetecilik yapıyorsun?” diyenler çıktı. Ardından, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterip Yeni Asya’yı siyasetçilikle itham edenler oldu.

Böyleleri yüzde 90’ı Kur’ân ve Sünneti anlatan, Risale-i Nur kokan, Üstadı ve dâvâsını tanıtan Yeni Asya’nın nurundan kaçıp, ateş böceği misali ışıklardan medet arayan ve mantar gibi piyasaya çıkan matbuatın peşindeler.

Yeni Asya ki, defalarca, günlerce, haftalarca, aylarca, hattâ 12 Eylül sonrası bir yıldan fazla kapatıldı. Niçin? Hakikati neşretmekten bir milim taviz vermediği için.

Demek istiyorum ki, Yeni Asya bir ekoldür. Bâbıâli’nin imanlı ve muhafazakâr kalemlerinin yüzde 90’ı bu tedristen geçmiştir. Burada tegaddî edip başka yerlerde meyve veriyorlar.

Tirajımız az imiş. Kim dedi? Gayb perdesi bir açılsa, milyon, milyar kàrilerini bir görseler...

Allah’a şükür, kırk yıldır hiç aksatmadan Yeni Asya’yı okuyoruz ve son nefesimize kadar da okuyacağız.

Napolyon, hakaret olsun diye Keçecizade Fuat Paşaya sormuş:

“Dünyanın en kudretli devleti hangisidir?”

Paşa, “Biziz ekselans” demiş ve devam etmiş:

“Evet, biziz. Çünkü 600 senedir siz dışarıdan, biz içeriden bu devleti yıkamadık.”

Ben de diyorum ki:

En kavî biziz. Çünkü kırk senedir dostun düşmanın tehacümüne rağmen hâlâ ayaktayız.

09.02.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

132

15.02.2009, 21:59

Yeni Asya ve gençler

Yeni Asyadan Size

Yeni Asya ve gençler





Allah nasip ederse önümüzdeki 21 şubat Cumartesi günü idrak edeceğimiz 40. yılımızla ilgili anonslarımız sürerken, 40 yıllık okuyucularımızın yazıları veya onlarla yapılmış röportajlar da bize ulaşmaya devam ediyor. Bunları ınşaallah ayrı bir dosya halinde 21 şubat’tan itibaren gazetede yayınlayacağız.

Yeni Asya’nın halihazırdaki okuyucuları içinde, ilk sayısını çıkardığı 21 şubat 1970’ten beri gazeteyi aralıksız takip edip bu dâvâya sahip çıkan fedakâr kahramanların yanında, sonraki yıllarda bu kervana katılanlar da bir hayli fazla.

Nitekim altı yıl kadar önce yaptığımız bir ankette, mevcut okuyucu kitlemiz içinde Yeni Asya ile farklı tarihlerde tanışanlar, gruplar halinde tasnif edilerek ortaya konulmuştu ve bunların önemli bir kısmı 2000 yılı sonrasında Yeni Asya camiasına katılmıştı.

Bu durum, sağlam köklere yaslanan Yeni Asya’nın, aynı zamanda genç kuşaklara da açılıp hitap edebilen bir dinamizm ve hareketliliğe sahip olduğunun göstergesiydi.

Nitekim 40. yıl vesilesiyle bize ulaşan okuyucu mesajları içinde, son bir-iki yıl zarfında gazetemizle tanışan “çok genç” okurlarımızın yazdıkları da yer almaya başladı.

Onlardan biri, Kızılcahamam’dan ısmail Ünsal. Mesajını birlikte okuyalım:

“2003 yılında üniversite sınavını kazandım. Aynı yıl Kırşehir’de Risale-i Nur’u, Yeni Asya gazetesini ve cemaatini tanıdım. Zaman geçip Risale-i Nur’u okudukça kafamdaki soruların cevaplarını tek tek bulmaya başladım.

“Aslında bu çok garip bir durum değil, çünkü Risale-i Nur’u ilk defa okuyanlar bu duyguları genellikle hissederler.

“Sonra Yeni Asya gazetesini düşündüm. Zübeyir Ağabey ne kadar da haklıydı ‘Lahana yaprağı kadar da bir gazetemiz olsa’ dediğinde.

“Dünyada okurunun gazetesine bu derece sahiplendiği ve onunla bu kadar bütünleştiği başka bir gazete var mı? Sanmıyorum.

“Çünkü Yeni Asya ile okuru arasındaki nurdan halat çağımızın Kur’ân tefsiri Risale-i Nur ve Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’dir.

“Yeni Asya Nurların nâşir-i efkârı olmakla birlikte, yaşadığımız sosyal olayları Risale-i Nur penceresinden bize aktarmakta, adeta içtimaî hayatta pusulamız olmaktadır.

“Ayrıca gazetemiz dünyaya dağılmış ve dağılmakta olan cemaatimizin fikir birliğini temin etmektedir.

“Gazetemizde çıkan doğum, düğün, taziye gibi ilânları da çok önemsemekte ve takip etmeye çalışmaktayım. Çünkü Yeni Asya ailesindeki gelişmeleri o ilânlardan öğreniyorum.

“Üzerinde düşündüğüm ve önemsediğim en önemli nokta ise, yazarı Bediüzzaman Said Nursî olan tek gazete Yeni Asya’dır.

“Üstadımızın Lâhika sayfasında güncel olaylarla ilgili makalesine bakmak bana şevk verir. Cumhuriyet bayramı olur, Üstad ‘Ben dindar bir cumhuriyetçiyim’ der. Ermeni meselesi gündeme gelir, Üstad bu meseleyle ilgili görüşlerini aktarır. Başka bir açıdan düşünsen gazetede her gün bir sayfa Risale-i Nur yılda 365 sayfalık koca bir kitap olmaktadır. Kısacası Üstad gazetemizde her gün konuşmaktadır.

“Son söz olarak Yeni Asya’nın kırkıncı yılını tebrik etmekle birlikte, özellikle genç Yeni Asya okuyucusu arkadaşlarımızdan samimiyetle ve ihlâsla gazetemize sahip çıkmalarını, önümüzdeki nice kırk yılların bayraktarlığını yapmalarını canı gönülden temennî ediyorum.”


Dergilerden abone kampanyası


Aylık dergilerimiz Bizim Aile, Genç Yaklaşım, Can Kardeş ve Köprü’yü kapsayan kampanya ile yıllık abonelikte yüzde 35’e varan indirim sağlanıyor. Üç derginin yıllık toplam abone tutarının 180 liradan 150 liraya düşürüldüğü kampanyada, üç dergiye birden abone olan okuyuculara Köprü dergisi aboneliği hediye ediliyor. Ayrıca, sesli Risale-i Nur cd’si ile çocuk kitapları da aboneleri bekleyen hediyeler arasında. Fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ediyoruz.

16.02.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

133

15.02.2009, 22:05

ısmail Ünsalı Kırşehirde yetişmiş bir Yeni asya cemaati mensubu olması nedeniyle tebrik ederim. ısmail hem imani hemde siyasi bağlılıkta numunedir. ıyibir demokrattır ve aynı zamanda araştırmacıdır. mihenge vurmadan hiçbirşeyide kabul ettiremezsiniz. Zübeyr abiyi ve Mehmet Kutlular ağabayi genç yaşına rağmen hizmet prensibi olarak iyi algılamış ve nurları hayatına prensip edinmiştir.TEBRıKLER ıSMAıL KARDEş

134

02.03.2009, 12:07

40. yıl mesajları

Yeni Asyadan Size

40. yıl mesajları





Yeni Asya’nın 40. yılına girişi vesilesiyle gönderilen tebrik mesajlarından, haber sayfalarımıza tam olarak yansımayanları toplu şekilde ve özet halinde aktarıyoruz.

Süleyman Demirel (9. Cumhurbaşkanı): Başarılarınızın devamını dilerim.

Nazım Ekren (Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı): Yeni Asya gazetesinin 40. yılını kutlar, daha nice yıllara artan okuyucu kitlesi ve başarılarla ulaşmasını dilerim.

Mehmet Mehdi Eker (Tarım ve Köyişleri Bakanı): Kuruluş yıl dönümünüzü kutlarım.

Ertuğrul Günay (Kültür ve Turizm Bakanı): Yıl dönümünüzü kutlarım.

Prof. Dr. Ömer Dinçer (ıstanbul Milletvekili): Doğru ve objektif habercilik anlayışı içinde yayın hayatını sürdüren Yeni Asya’nın 40. kuruluş yıl dönümünü en içten dileklerimle kutlarım.

Mehmed Denizolgun (ıstanbul Milletvekili): 40. yılınızın hayırlı olması temennîsiyle.

ıdris Güllüce (ıstanbul Milletvekili): Nice başarılı yıllar dileğiyle.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş Milletvekili): Başarılarınızın devamını dilerim.

Efkan Ala (Başbakanlık Müsteşarı): Gazetenizin 40. yıl dönümünü en içten duygularımla kutlar, daha nice başarılı yıllar temennîsiyle en iyi dileklerimi sunarım.

Muammer Güler (ıstanbul Valisi): Türk basınında yerini aldığı günden bu yana ilkeli yayınları doğrultusunda 40. yılına ulaşan Yeni Asya gazetesine daha nice yıllar temennîsiyle.

Salih Melek (BasınYayın ve Enformasyon Genel Müdürü): Basınımızda fikir gazeteciliğinin saygın kuruluşlarından biri olan Yeni Asya gazetesi, Türk medyasında yeri doldurulamaz bir öneme sahiptir. Başarılı ve güvenilir gazeteciliğinizin bundan sonra da aynı anlayışla devam edeceğine olan inancımla 40. kuruluş yıl dönümünüzü kutlarım.

Selâmi Öztürk (Kadıköy Belediye Başkanı): 40. kuruluş yıl dönümünüzü en içten duygularımla kutlar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Hüseyin Turan (Silivri Belediye Başkanı): Millî değerlerimizin gençliğe ve nesillere aktarılmasındaki katkılarınızdan dolayı sizleri kutlar, başarılarınızın devamını ve nice 40. yıllara erişmenizi dilerim.

Doç. Dr. Sabri Erdil (DP Genel Başkan Yardımcısı): Demokrasiyi hayat tarzı haline getirmiş olan gazetenizin 40. yılını kutlarım.

Atilla Palangalı (DP Kütahya ıl Başkanı) ve ılhami Özatağ (DP GıK üyesi): 40. yılınızı en içten duygularımızla kutlar, nice 40 yıllara erişmenizi dileriz. Yaptığınız yayınları, ülkemize ve demokrasimize sağladığınız katkıları takdirle takip ediyoruz.

Alaaddin Varol (AK Parti Çankaya ılçe Başkanı): Milletimizin her türlü hissiyatına tercüman, olan tarafsız yayın düsturuyla hareket eden yayın kuruluşunuzun 40. yılını kutlarız.

***

21 şubat’tan sonra 23 Mart

40. hizmet yılımıza girdik. Bu vesileyle 21 şubat günü gazeteyle birlikte verdiğimiz ekte, 39 yıl boyunca attığımız 14 bine yakın manşetten—ki geçtiğimiz 27 şubat Cuma günü 14 bininci sayımızı da çıkardık—“tavizsiz istikrar çizgimiz”i gözler önüne seren bazı örnekleri okurlarımıza sunduk. Aslında bunlar çok daha geniş şekilde işlenmeye lâyık, ama mâlûm kriz ortamında ancak bu kadarını yapabildik. Önümüzdeki süreçte ınşaallah daha detaylı ve doyurucu çalışmaları yapacak imkânlara da erişiriz.

Bu arada 21 şubat’ta kuponlarını vermeye başladığımız Zübeyir Gündüzalp kitabıyla ilgili abone çalışmalarının hız kesmeden devamını diliyor ve bekliyoruz. Türkiye’de Risale-i Nur’u bilen, Yeni Asya’ya aşina ve Zübeyir Gündüzalp’i tanıyan çok büyük bir kitle var. Abone çalışmalarımızı o adreslerde yoğunlaştırırsak güzel neticeler alabileceğimize inanıyoruz.

40 yıllık okurlarımızın hatıra ve izlenimleri ilgi ve heyecanla takip ediliyor.

Ve 21 şubat’tan sonra, Üstadı 49. vefat yıl dönümünde anacağımız 23 Mart’a hazırlanıyoruz.

02.03.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

135

09.03.2009, 14:00

Yeni Asya ve seçim




Geçtiğimiz günlerde ıstanbul’da toplanan Siyasî Heyetimizin, 29 Mart yerel seçimiyle ilgili olarak yaptığı görüşme ve değerlendirmelerden çıkan neticeleri kısaca özetlersek:

* Kurulduğu günden beri, kamuoyunca çok iyi bilindiği gibi DP-AP-DYP çizgisine destek vermiş olan Yeni Asya, bu çizginin şu andaki partiler içerisinde DP tarafından devam ettirildiği tesbit ve kanaatiyle, 29 Mart yerel seçiminde bu partiye oy verilmesi gerektiğini düşünüyor.

* 1970’ten bugüne kadar yapılan genel ve yerel seçimlerin hiçbirinde değişmemiş olan bu tercih, Risale-i Nur’daki ölçüleri esas alarak yapılan meşveretlerde alınan kararlara dayanıyor.

* 29 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimde bu tercihin değiştirilmesini gerektiren farklı ve tutarlı bir gerekçe bulunmuyor.

* Günübirlik rüzgârlardan ve geçici dalgalanmalardan etkilenmeyen bu tercihin, geçmişte herhangi bir menfaat ve pazarlıkla kesinlikle hiçbir ilgisi olmadığı gibi, günümüzde de yok. DP tercihi tamamen ölçü ve prensip temeline dayanan bir değerlendirmenin yansıması.

* Bu seçimde de DP’ye oy desteği verilmesinin Risale-i Nur’da mevcut çok sayıdaki dayanaklarından biri, Emirdağ Lâhikasında “Nur Talebeleri ve Nurcu üniversite gençliği namına Sadık, Sungur, Ziya” imzasıyla neşredilen bir mektuptaki “Nurcular Demokratlara bir nokta-i istinaddır” ifadesi (s. 527).

* Bu çerçevede, mahallerdeki siyasî heyet üyelerinin seçim öncesi DP teşkilâtlarını ve adayları ziyaret edip moral desteği vermelerine de ihtiyaç bulunduğu ve bu çeşit ziyaretlerin yapılıp temasların kurulduğu yerlerde müsbet neticeler alındığı hatırlatılıyor.

***

YENı ASYA VE SıYASET

Bu konuya temas ederken, evvelce 4.12.1995 tarihinde bu köşede yayınlanıp, daha sonra da ihtiyaç oldukça tekrar neşredilen “Yeni Asya ve siyaset” başlıklı yazıdan bazı bölümleri yeniden hatırlatmakta fayda görüyoruz.

* Yeni Asya’nın siyasetle ilgili görüşlerini belirleyen ölçüler, diğer konularda olduğu gibi, yine Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinden alınmıştır. Bu eserlerden derlenen konuyla ilgili pasajların bir araya getirildiği “Risale-i Nur Külliyatından Siyasî Tesbitler: Beyanat ve Tenvirler” isimli kitap, Yeni Asya Neşriyat tarafından yayınlanmıştır.

* Yeni Asya, doğrudan ülke yönetimine talip olma anlamındaki siyasetin üstünde ve dışındadır. Yayın hayatı boyunca, hiçbir siyasî parti oluşumuna kaynaklık etmemiştir.

* Siyasî partileri demokratik sistemin aslî ve anayasadaki ifadesiyle “vazgeçilmez” unsurları olarak gören Yeni Asya, millet nezdinde destek bulan her siyasî partiyi bir “vâkıa” olarak kabullenir, saygıyla karşılar ve olumlu hizmetlerine destek verir.

* Siyasete “fiilen” talip olmaktan titizlikle kaçınan Yeni Asya, mevcut partiler arasındaki tercihini ise hiçbir zaman gizlememiş, her zaman açıklıkla ortaya koyup müdafaa etmiştir.

* Bediüzzaman, DP’yi “vatan, millet ve ıslâmiyet namına” desteklediğini açıkça ifade etmişti. Yeni Asya da, hiçbir menfaat karşılığı olmaksızın, aksine bu tavrından dolayı zarar görmeyi de göze alarak, siyasî tercihini açıkça ortaya koymuş ve ısrarla savunmuştur.

* Yeni Asya’nın siyasî tercihi, körü körüne bir destek anlamını taşımaz. Bu tercihin getirdiği destek, millet iradesi ve demokratik sistemin kuralları çerçevesinde, ülkeye, millete ve dine hizmeti esas alan icraat için söz konusudur. Bu çerçevenin dışına taşan yanlış anlayış ve uygulamalar ise, Yeni Asya’yı her zaman karşısında bulmuştur.

* Yeni Asya, Bediüzzaman’a dayanarak ortaya koyduğu bu tercihin, ülke ve dünya gerçekleri karşısında en mâkul ve gerçekçi alternatifin yolunu açtığı; hislere, heveslere ve macera arayışlarına prim vermeyen bir hizmet anlayışını yansıttığı inancındadır.

09.03.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

136

16.03.2009, 07:54

23 Mart'a doğru

23 Mart’a bir hafta kaldı. Önümüzdeki Pazartesi 23 Mart. Yani Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin 49. vefat yıldönümü.

Her sene olduğu gibi, bu yıl da 23 Mart sayımız özel bir muhteva ile çıkacak. Ve o gün okurlarımıza gazetenin yanında özel bir ek verme geleneğimizi bu yıl da devam ettireceğiz.

23 Mart ilâvemizin bu yılki konusu küresel finans krizi. Bu krizin sebep ve çareleriyle ilgili olarak Risale-i Nur’daki izahlardan, tam da meselenin püf noktalarına ışık tutan bahisleri derledik ve “ıktisat Rehberi” olarak yapılması gerektiğini düşündüğümüz ayrı bir çalışmanın çekirdeğini oluşturacak şekilde bir araya getirdik.

Bu izahlarda, krizi ortaya çıkaran sebeplerin, materyalist Batı medeniyetine vücut veren yanlış prensipler olduğu; ıslâmın zekât emriyle faiz yasağına uyulmamasının, sürekli bir kriz ortamını beslediği; medeniyet imkânlarının insanları çalışma şevkinden uzaklaştırıp tembelleştirmek, eğlence ve sefahete yönlendirmek için kullanıldığı; zarurî olmayan ihtiyaçların ihtiyaçmış gibi gösterilmek suretiyle israf ve tüketim çılgınlığının körüklendiği; çıkış yolunun şükür, iktisat ve kanaat prensiplerine göre yaşanan sade bir hayat tarzında olduğu; kâinatın da hiçbir şeyin israfına ve hor kullanılmasına izin vermeyen iktisat ölçüleriyle yaratıldığı ve insanın bu ölçülere uygun yaşadığı nisbette huzura kavuşabileceği gibi hususlara dikkat çekiliyor.

ılâvemizde ayrıca, bu prensipleri kendi hayatında en mükemmel şekilde yaşayarak örnek olan Üstadın yakın hizmetinde bulunmuş talebelerinden muhterem Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin ve Mehmet Fırıncı ile yaptığımız mülâkatlar da yer alacak.

Kısaca, bu 23 Mart sayımız da gündeme damgasını vurup bugünün en çok konuşulan problemiyle ilgili doğru teşhis ve sağlıklı tedavi çarelerini ortaya koyan orijinal ve tarihî bir belge niteliğinde olacak.

Gazetenizi şimdiden ayırtın. O gün için ek taleplerinizi de son âna bırakmadan, Abone Servisimize bir an önce bildirin.

***

IV. Ulusal Risale-i Nur Kongresi

Krizin sebep ve çareleriyle ilgili olarak Risale-i Nur’da yer alan tesbitler, 23 Mart’tan hemen önce gerçekleşecek olan “Küresel kriz ve Said Nursî’nin iktisat görüşü” konulu IV. Ulusal Risale-i Nur Kongresinde de tahlil edilecek.

21 Mart Cumartesi günü “Din ve iktisat; Toplum, ahlâk ve iktisat; Siyaset, ideolojiler ve iktisat; Felsefe, medeniyet ve iktisat; Çevre ve iktisat” başlıkları, beş ayrı masa çalışmasına konu olacak ve sonuç bildirileri, 22 Mart Pazar günü Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında 14:30’da başlayacak olan panelde açıklanacak.

Ayrıca panelistler, konuyla ilgili görüşlerini de detaylı şekilde anlatacaklar. Av. Kadir Akbaş’ın yöneteceği panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Ahmet Battal, Prof. Dr. Bünyamin Duran, Dr. Yusuf Kaplan ve Ali Bulaç iştirak edecek.

***

Eski Said Dönemi Eserleri

Üstadı 49. vefat yıldönümünde anarken, bu vesileyle onun görüşlerini daha iyi anlamayı amaçlayan etkinlikler çerçevesinde müjdeli bir haber de Yeni Asya Neşriyat’tan geldi.

Yıllardır arzu edilen ve beklenen bir çalışma nihayet sonuçlandı ve Eski Said Dönemi Eserleri, Risale-i Nur Külliyatının şimdiye kadar neşrolunan eserleri gibi yeni bir tanzimle hazırlanarak okuyucuların hizmetine sunuldu.

Eserin muhtevası şöyle:

* Makaleler (24 adet); * Divan-ı Harb-i Örfî; * Nutuk; * Münâzarât; * Hutbe-i şamiye; * Devaü’l-Yeis; * Nokta; * Hutuvat-ı Sitte; * Sünûhat; * Rumuz; * şuaat; * Tulûat; * ışarat; * Hakikat Çekirdekleri I ve II; * Lemaat.

Bazıları mevcut eserlerde münderic olan, bir kısmı müstakil cep kitapları halinde neşredilmiş bulunan, bir kısmı da yayınlanmış eserlerin hiçbirinde mevcut olmayan Eski Said eserlerini tek cilt halinde toplayan kitabın çok büyük bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz.

16.03.2009
Yeni Asya
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

137

23.03.2009, 09:21

Dünden bugüne 23 Mart lar

Dünden bugüne 23 Mart’lar




“Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturma” idealiyle yola çıkan Yeni Asya’nın, Üstadın vefat yıl dönümlerini de, bilhassa 1990’lı yılların sonlarından itibaren, onun aktüel gündeme ışık tutan fikirlerini nazara verme fırsatı olarak değerlendirmeyi gelenek haline getirdiğini biliyorsunuz.

Geçtiğimiz yıllardaki 23 Mart manşetlerini hatırlarsak, bunu daha iyi görebiliriz:

1998: Son müceddid.

1999: Söz Bediüzzaman’ın.

2000: 21. yüzyıla mesaj.

2001: Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlâl.

2002: Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.

2003: Ümitvar olunuz.

2004: Aranan formül Bediüzzaman’da.

2005: Biz muhabbet fedaileriyiz.

2006: Bediüzzaman—Medeniyetin üstadı Hz. Muhammed’dir (a.s.m.).

2007: Çağımızın Mevlânâ’sı.

2008: Ben dindar bir cumhuriyetçiyim.

(Ayrıca, geçen yıl 21 şubat’ta verdiğimiz “Ses getiren manşetler” ve bu sene 40. yıl hediyesi olarak takdim ettiğimiz “Vicdanın ve sağduyunun sesi” eklerimizde bir kısmını hatırlattığımız birçok manşetimizle de Üstadı ve Risale-i Nur’u nazara vermeye çalıştık.)

Bunlara ilâveten, 2003’ten itibaren 23 Mart’larda özel ekler vermeyi gelenek haline getirdiğimizi de hatırlayalım:

2003: Ümitvar olunuz; şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, ıslâmın sadâsı olacak.

2004: Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında, dünya barışı için Müslüman-Hıristiyan diyalogu (Prof. Dr. Thomas Michel’in tebliğleri).

2005’te ek vermedik, ama Üstadın talebeleri Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı ve Ahmet Aytimur’la yaptığımız röportajlarla çok özel, tarihî ve unutulmayacak bir 23 Mart sayısı çıkardık.

2006: Türkiye’nin şansı Bediüzzaman modeli.

2007: Biz muhabbet fedaileriyiz.

2008: Meşrutiyetin 100. yılında Batılı aydınların gözüyle Bediüzzaman ve demokrasi (Fred A. Reed, Thomas Michel, Elmira Akhmetova, Robert Miranda ve Oliver Leaman’ın Yeni Asya için özel olarak kaleme aldıkları makaleler.)

Bugün bir 23 Mart’ı daha idrak etmiş bulunuyoruz. Ve Üstadın vefatının 49. yıl dönümüne tekabül eden 2009 23’ünde de yine özel bir sayı ile okuyucularımızın huzurundayız.

Bu yıl ağırlıklı gündem küresel finans krizi olunca, 23 Mart ekimizin konusunu buna göre tesbit ettik.

Gazetenin hediyesi olarak takdim ettiğimiz “ılâhî ikaz: Kriz” ekinde, Risale-i Nur’dan konuya ışık tutan bahisleri derleyerek bir araya getirdik.

Aktarılan pasaj veya cümlelerin altlarında verilen kelime anlamlarının da yardımıyla bu eki anlayarak okuyan bir insan, krizin hangi sebeplerden kaynaklandığını; kâinatta ve fıtratta israfa yer vermeyen Yaratıcının, gönderdiği dinle de israfı men ettiğini; krizin bu ılâhî emre uymamaktan kaynaklandığını; buna ilâveten Kur’ân’ın faiz yasağı ile zekât emrine kulak verilmemesinin de önemli sebeplerden olduğunu; çıkış yolunun iman, şükür, iktisat, kanaat ve her konuda ölçülü davranmak gibi prensiplerde bulunduğunu görüp anlayabilir; ve bu konuları daha geniş şekilde Risale-i Nur’daki orijinal kaynaklarından okuma iştiyakı duyabilir.

Ekimizi zenginleştiren bir katkı da, yine Üstadın talebeleriyle yapmayı gelenek haline getirdiğimiz röportajlar oldu. Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin ve Mehmet Fırıncı, hem krizle ilgili olarak Risale-i Nur’un ve Üstadın bakış açısını yansıtan açıklamalar yaptılar, hem de Nur hizmetlerindeki son gelişmelere ilişkin müjdeli “havadis-i nuriye”yi aktardılar. Kendilerine teşekkür ediyor, “Allah razı olsun” diyoruz.

Bir teşekkür de, ekimizin muhteva çalışmalarını omuzlayan ısmail Tezer’le, her yıl olduğu gibi bu sene de teknik düzenlemeyi mükemmel bir şekilde gerçekleştiren ıbrahim Özdabak’a.

Son söz: Allah, Üstadımızdan razı olsun.

23.03.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

138

30.03.2009, 07:21

ıyi ki Yeni Asya var

“ıyi ki Yeni Asya var”





Önceki hafta Hurşit Tolon’un Yeni Asya’ya sataştığı ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran sözleri. Geçen hafta 23 Mart özel sayımız ve “ılâhî ikaz: Kriz” ilâvemiz. O günkü gazetemizin ve ekinin de ses getirmesi. Ve sağduyuya hitap eden, sakin, seviyeli, olgun, yapıcı bir üslûpla yapılan seçim yayınları.

ışte bu yoğun ve hareketli akışın okuyucu dünyasındaki akislerini yansıtan bazı mesajlar:

***

Esra Sena Cevahirli: Gazetemizin manşetindeki kocaman “Çıkış Risale-i Nur’da” başlığını görünce çok duygulandım. Tüm sayfa Üstad ve Risale-i Nur diye bağırıyor sanki. Basın dünyasında bakıyorum da böyle bir manşeti atıp insanların dikkatini Risale-i Nur’a çevirecek Yeni Asya’dan başka gazete yok. ıyi ki gazetemiz var, iyi ki bu misyonu yüklenmiş ağabeylerimiz var. Allah bizleri de hayırlı hizmetlerde bulunma şerefiyle şereflendirir ınşaallah. Allah yar ve yardımcımız olsun.

***

Bilal Tunç: Yeni Asya’nın neşriyât âlemine teşrif yıl dönümünün ardından IV. Millî Risâlei Nur Kongresi, “ılâhî ikaz: Kriz” ilâvesi ve Bizim Radyo’da “Zamânın Sesi”nin neşri. Hârika gelişmeler. Emeği geçen herkesten Allah râzı olsun. Alkışlıyoruz. Kâinât alkışlıyor, Üstâd alkışlıyor, Server-i Kâinât alkışlıyor. Selâmlar. Sevgiler.

***

şahin Tokmak: Sizleri Üstad alkışlıyor. Bizler de desteklemeye devam ediyoruz. Verdiğiniz “ılâhî ikaz: Kriz” ilâvesi harika. ınşaallah hizmetlerimize de bu hareketlilik yansıyacak. Allah Nurun hâdimlerinden razı olsun

***

Ömer-Suna-Beyza Çaloğlu: Sevgili Yeni Asya! Birkaç lahana yaprağının üst kademelerde nasıl dikkatle tetkik edildiğini ve ses getirdiğini bizlere ve dahası görmek istemeyenlere sarahaten gösterdiğiniz, Bediüzzaman’ın eserleri ile yoğrulmuş gazetemizi mânâ-yı ismî ile değil de mânâ-yı harfî ile okumamız ve sahip çıkmamız gerektiğini hatırlattığınız için, gazetede emeği olan tüm ahiret kardeşlerimize can ü gönülden teşekkür eder; Rabbimizin sizden ve bizden ebeden razı olmasını niyaz ederiz. Nice nice kırk yıllara hep birlikte erişmek temennîsiyle.

***

şevki Adem: Seçimle ilgili yayınlarınızı dikkatle okudum. Yorumlarınızı ve fikirlerinizi ispatlama şeklinizi çok beğendim. Yorumlarınızdaki kardeşliği rencide etmeyen üslûbunuzu dikkate değer buluyorum. Herşeyin birbirine karıştığı siyaset âleminde Üstadın penceresinden sunduğunuz fikirler harika.

***

23 Mart günü gazetemizi arayan bir okuyucu, kendisinin “inançlı biri olmadığını” belirterek, o gün Yeni Asya’yı aldığını ve çok beğendiğini ifade etti. Gazetemizin özellikle krizle ilgili son günlerde yaptığı yayınları takdir ettiğini söyleyen okuyucu, kendisinin de yıllar önce uluslararası finans alanında çalıştığını ve o yıllarda “Bu iş böyle gitmez” dediğini anlattı. “Bugün piyasada ne kadar Yeni Asya varsa toplayacağım ve ‘Artık okunacak gazete kalmadı’ diyen arkadaşlarımın önüne koyup, ‘ışte okunacak gazete’ diyeceğim” şeklinde konuşan ve ismini açıklamayan okuyucu, Abone Servisinden nasıl abone olacağı konusunda bilgi aldığını aktardıktan sonra, tebrik ve teşekkürle sözlerini tamamladı.

***

23 Mart özel sayımız için gösterdikleri yoğun ve örnek gayretten dolayı ıstanbul, Ankara, Antalya, Isparta, Erzurum, Bursa, ızmir, Ödemiş, Zonguldak, Çorum, Adana, Batman, Eskişehir, Bolu, Balıkesir, Adapazarı, Samsun, Uşak, Kırıkkale, Alanya, Burdur, Tekirdağ, Ağrı, Yalova, Kumluca, Akşehir, Erciş, Trabzon, Viranşehir, Birecik, Rize, Tokat, Kütahya, Antakya, Karabük, Ladik, Siirt, Afyon, Elazığ, Malatya, Yozgat, Bandırma, ızmit, Kastamonu ile, ismini yazamadığımız diğer mahallerdeki okuyucu ve temsilcilerimize teşekkür ediyor, Allah razı olsun diyor, başarılarının devamını diliyoruz.

30.03.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

139

08.04.2009, 07:24

Yeni Asyadan Size

Kutlu Doğum hediyesi





Geleneksel 21 şubat ve 23 Mart eklerimize ilâveten, geçen yıl Kutlu Doğum vesilesiyle de özel bir ek vermeye başladığımızı biliyorsunuz.

20 Nisan 2008 günü verdiğimiz ekte, Peygamberimizle (a.s.m.) ilgili olarak Risale-i Nur’da yer alan orijinal izahlar derlenerek sunulmuş ve bu çalışma takdirle karşılanmıştı.

Bu yıl Kutlu Doğum hediyelerimizin ikincisini hazırlıyoruz. Muhtevası hakkında kısaca şu bilgiyi verebiliriz:

Bildiğiniz gibi, 23 Mart ekimizin konusu “ılâhî ikaz: Kriz” başlığıyla ifade edilmişti. 21 Nisan’da vereceğimiz Kutlu Doğum ilâvemizin konusu da Peygamberimizin (a.s.m.) Sünnetinde iktisat. Konu çerçevesinde Sünnet-i Seniyyenin bu hususa ilişkin bahisleri, hadisler ve canlı örneklerle anlatılacak. Bu çalışmanın, 23 Mart ekimizi tamamlayıp ayrı bir istifadeye vesile olacağını düşünüyoruz.

***

21 Nisan Salı günü vereceğimiz ilâvemiz için ek taleplerinizi en geç 17 Nisan Perşembe akşamına kadar Abone Servisimize bildirmenizi rica ediyoruz.

***

Bu vesileyle, yeri gelmişken, 23 Mart ilâvemizle ilgili olarak geçen haftaki köşemizde yer darlığı yüzünden çok kısa bir ifadeyle temas edip geçtiğimiz hususu biraz açalım:

O yazıda, 23 Mart ekimizin ses getirdiğinden bahsetmiştik. 26 Mart tarihli gazetemizin “Medya-politik’ sayfasında bunları aktardık. Ama kaçırmış olabilecek okurlarımıza da buradan özet bir bilgi sunmakta fayda var.

Söz konusu ekimiz, 25 Mart günü Cumhuriyet gazetesinde “Ekonomik kriz ılâhî ikaz” başlıklı genişçe bir habere konu oldu. Haberde, Yeni Asya tarafından basılan ve üniversitelerin önünde dağıtılan “dergi”de Risale-i Nur’dan alıntılar yapıldığı; Nur cemaatinin önde gelen isimlerinden ve Said Nursî’nin öğrencilerinden olan Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin ve Mehmet Fırıncı ile yapılan söyleşilere yer verildiği; söyleşi ve alıntılarda ekonomik krizden kurtulmanın çaresinin ıktisat Risâlesi’nde olduğunun savunulduğu belirtildi.

Aynı gün Radikal’de çıkan “Bedüzzaman’ın kurtuluş reçetesi” başlıklı yazısında Türker Alkan da, 23 Mart tarihli gazetemizin “Çıkış yolu Risale-i Nur’da” manşetini konu edinmiş; “Finans krizini doğuran medeniyet buhranı, Bediüzzaman’ın iman hizmetiyle aşılır” mesajımızla birlikte Mustafa Sungur’un “Çare ıktisat Risâlesi’nde,” Abdullah Yeğin’in “ıktisat Risâlesi’ni çok iyi okuyup tatbik etmemiz lâzım” ve Mehmet Fırıncı’nın “Vatikan da ıslâmın koyduğu sistemden başka bir çare olmadığı için, bizzarure bunu ifade etme ihtiyacı duydu” beyanlarını geniş şekilde aktarmış; ancak aralarda kendince alaycı yorumlar yapmıştı.

Alkan’ın yazısını iktibasen yayınlayıp, bu istihzaî değerlendirmelerine cevabımızı da hemen yanına maddeler halinde koyduk ve ayrıca yazarın kendisine de ilettik. Ama sonrasında ondan mukabil bir cevap çıkmadı.

Daha evvelce de aynı yazar deprem için yapılan “ılâhî ikaz” yorumunu eleştirirken Yeni Asya’ya yine sataşmış ve verdiğimiz cevap üzerine geri atmak zorunda kalmıştı...

***

12 Eylül öncesinde, diğer müsbet neticeleri yanında insanlarımız arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmesi cihetiyle de önemli hizmetlere vesile olarak yıllarca devam eden, ama ihtilâl sonrasında yapılamayan Van’daki Bediüzzaman mevlidleri, geçen yıl 3 Ağustos’ta tekrar başlatılmış ve yine çok güzel bir kaynaşmaya vesile olmuştu.

şanlıurfa’da yıllardır aralıksız devam eden mevlidlere ilâveten Van’ın tekrar başlaması sevinçle karşılanır ve “Darısı Isparta ve Kocatepe mevlidlerine” denilirken, Bursa sürpriz yaparak, dün tarihî Ulucami’de Bediüzzaman mevlidi okuttu. Tebrik ediyor, devamını diliyoruz.

Aynı dileğimiz yakınlarda iki sene yapılıp arkası gelmeyen Ağrı mevlidleri için de geçerli.

06.04.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

140

13.04.2009, 12:35

Yine Yeni Asya farkı





Geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran kayda değer olaylardan biri, NATO Genel Sekreterliğine yapılan tayindi. Daha doğrusu, bu tayinin Türkiye’ye takdim biçimiydi. Hükümet ve Cumhurbaşkanı, Danimarka Başbakanı Rasmussen’in bu göreve getirilmesine karşı çıktılar, ama sonuçta Rasmussen yine NATO Genel Sekreteri oldu. Bu kararın kabulü için Türkiye tarafından NATO’ya dikte ettirildiği söylenen şartlar ise, Obama’nın garantör olduğu yönündeki açıklamalara rağmen pek işlerlik kazanmış gibi görünmüyor. Nitekim Rasmussen ıstanbul’daki konuşmalarında ne karikatür krizindeki tutumu için özür diledi, ne de Roj TV’nin kapatılacağı yönünde kesin bir açıklamada bulundu. Buna rağmen, bütün bunlar hiç yaşanmamış gibi, Rasmussen’le Erdoğan kahkahalarla gülerken görüntülendi.

NATO zirvesinin asıl üzerinde durulması gereken sonuçlarından biri ise, Fransa’nın 1966’da ayrıldığı ittifakın askerî kanadına sessiz sedasız geri dönmesiydi. Türkiye veto hakkını, AB yolunda kendisine en çok engel çıkaran Fransa’ya karşı kullanması gerekirken bu yola gitmedi ve Sarkozy Fransa’sının dönüşüne onay verdi. Tıpkı 12 Eylül yönetiminin, aynı şeyi Yunanistan için yaptığı gibi.

Medyanın ağırlıklı bir kesimi Rasmussen skandalını, “Türkiye dik durdu, bilek güreşini kazandı, dediğini yaptırdı, AB’ye boyun eğdirdi” havasında parlatarak ve asıl meseleyi örtbas ederek sunarken, Yeni Asya, 6 Nisan’da attığı “Rasmussen krizi Sarkozy’ye yaradı” manşetiyle hedefi bir kez daha 12’den vurdu.

Sonraki günlerin gündemini belirleyen bir manşet oldu bu. Hem Rasmussen olayının gerçekte hükümet ve bir kısım medya tarafından yansıtılmak istendiği gibi olmadığına, hem de işin gözden kaçırılmak istenen Fransa boyutuna ilişkin yorumlar, medyada ve siyasette bu manşetten sonra öne çıkarılmaya başlandı.

Ve hükümet de Rasmussen olayını “ikinci bir Davos” haline getirip kullanamadı. Tam tersine, estirmek istediği havanın hilâfına oluşan atmosfer karşısında büyük sıkıntıya girdi.

Böylece, Yeni Asya farkı bir kez daha kendisini gösterdi. Dolduruşa gelmeyen; olayların arkaplanındaki gerçekleri görüp sezebilen bir feraset ve bakış açısıyla gündemin akışında ve şekillenmesinde etkili olabildiğini bu vesileyle yine gözler önüne serdi.

Tahdis-i nimet olarak kayda geçiriyoruz.

***

Aşağıdaki mesaj, genç okurlarımızdan Merve ıriyarı’nın imzasını taşıyor:

“En büyük dâvâsı Risale-i Nur, önderi büyük Üstad Bediüzzaman Said Nursî’dir Yeni Asya’mızın. Tüm gazetelerden farklıdır. Nuru yayar çevresine. Tüm yazarlardan farklıdır yazarları. Nur’un askeridir onlar.

“Yeni Asya yanında oldu hep başörtülü bacılarının, destek verdi her zaman. ‘Taviz vermeyin, bu Allah’ın emri’ dedi.

“Risaleleri tanıtmayı en büyük görev bildi kendisine. Tanıttı, yaydı tüm dünyaya. Birçok kişinin yaralarına merhem oldu.

“Hiçbir haberinde yalan koymadı gazeteye. En doğruyu en temiz şekilde sundu bizlere. Allah’tan korktu bir tek. Onun dışında kimsenin yaptıklarından korkmadı. Allah en büyük gücü verdi ona. Peygamber sabrından bir parça verdi Yaradan, Yeni Asya gönüllülerine.

“Yeni Asya hiçbir zorluğa başını eğmeyip dik tuttu. Ne bir korkusu, ne bir endişesi oldu.

“Üstadı kötülemek isteyenlere her zaman en güzel cevabı verdi. Onu ezmek ve silmek isteyenlerin kötü niyetli planlarını bozdu.

“Ey Üstadım! Bu devirde yaşamak zor. Dışarısı fitne kazanı, kimse göründüğü gibi değil. Sen bizi talebelerin say. Bizler olamayız senin dönemindeki talebelerin gibi. Ama eğer Yeni Asya’mız olmasaydı şu an işimiz çok daha zor olurdu. Sen gazetede emeği geçen herkesten razı ol Allah’ım, Sen gazetemizde emeği geçen herkesi cennetine koy. Nice uzun yıllar Yeni Asya, Allah seni başımızdan eksik etmesin.”

13.04.2009

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

Bu konuyu değerlendir