Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

81

14.04.2008, 09:30

Rahmet Peygamberi


Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle hazırladığımız ve 20 Nisan’da vereceğimizi duyurduğumuz özel ekle ilgili çalışmalarımız devam ediyor.

Evvelce Risâale-i Nur’daki Peygamberimizle (a.s.m.) alâkalı bahislerin toplu halde bir araya getirilmesiyle hazırlanan ve gazetemizle birlikte promosyon olarak verdiğimiz kitabın broşür ebadında daha küçük bir özeti niteliğindeki ekimizin Kutlu Doğum Haftası faaliyetlerine ayrı bir renk getireceğini düşünüyoruz.

Çünkü Peygamberimizin manevî şahsiyetini, misyonunu, insanlığa getirdiği evrensel mesajı en güzel şekilde anlatan izahlar, Kur’ân’ın bu çağa dersi ve mesajı olarak telif edilen “çağın tefsiri” Risâle-i Nur’da mevcut.

Gerçek şu ki, Rabbimizin bize son elçisi olarak gönderdiği Peygamberimizi ve onun vasıtasıyla indirilen mukaddes kitabımız Kur’ân'ı Kerimi anlayabilmek için, bu çağda Risâle-i Nur’un mutlaka okunması lâzım.

ışte 20 Nisan’da vereceğimiz ilâve, Risâle-i Nur’da Peygamberimizin manevî şahsiyetinin son derece orijinal ifade ve izahlarla anlatıldığı bahislerden derlenen bir çalışma.

Rengârenk bir gül bahçesinden derilmiş müstesna bir örnek olarak hazırlanan bu ilâvenin, okuyanlarda Risâle-i Nur’a ulaşma iştiyakı uyandıracak bir müşevvik olmasını da temennî ediyoruz.

Kâinatın Efendisini daha iyi tanıyıp sevmenin huzurunu yaşatacak bu değerli eserin, birtakım çevreler tarafından Batıda sürdürülmek istenen ‘çirkin kampanyalar’ sonrasında insanlıkta uyanan Peygamberimizi araştırma meyli, merak hissi ve tanıma ihtiyacını gidereceği kanaatini de taşıyoruz. Bu vesile ile “Rahman-ı Rahîm olan Allah’ın Furkan-ı Hakîmi arş-ı azimden üzerine indirdiği zat olan Efendimiz Muhammed’e (asm) ümmetinin iyilikleri adedince milyon salât ve milyon selâm olsun” diyoruz.

Peygamberimizi ve evrensel mesajını daha iyi anlamak için tertiplenen Kutlu Doğum Haftasında, çalışmamızın bu maksada nailiyetimize katkıda bulunması dileğiyle.

***

Ek talepleriniz için



“Risâle-i Nur’da Rahmet Peygamberi” adıyla hazırlanan ilâvemizi vereceğimiz 20 Nisan gazetesi için ek taleplerinizi, geçen hafta duyurduğumuz üzere, en geç yarın mesai saati bitimine kadar Abone ve Dağıtım Servisimize bildirmenizi rica ediyoruz.

Tel: 0 (212) 655 88 59’dan dahili (219-220)

***

Kutlu Doğum faaliyetleri

Kutlu Doğum Haftası boyunca değişik yerlerde düzenlenen faaliyetlerle ilgili duyurularımız, Ajanda köşemizde yayınlanıyor.

Yeri gelmişken hatırlatalım:

“Rahmet Peygamberi” ilâvemiz, bu faaliyetlerde katılımcılara dağıtılacak güzel ve anlamlı bir hediye olarak da değerlendirilebilir.

***

Tebrik mesajları


Gazetemizin yenilenmiş hali için tebrik mesajları almaya devam ediyoruz. Bu hafta da birkaçını sizlerle paylaşalım:

Orhan Alagöz: Gazetenin yeni yüzünü tebrik eder, emeği geçen tüm ekibi kutlarım.

***

Sami Seydioğlu: Yeni Asya’nın yeni hali dolayısıyla hem teşekkür, hem de tebrik ediyorum.

***

Ali Ünal: 1983 yılından beri sıkı takipçinizim. Yeni Asya benim için, sürekli eğitim aldığım bir okul, önümü aydınlatan bir el feneri. Yenilenmiş hali ile de Yeni Asya çok güzel oldu. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

***

Yakup Aslan: Gazetemizin yeni şeklini çok beğendim. Görsel açıdan çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. ınşaallah haberlerde de aktüaliteyi daha yakından yansıtabilmek için muhabir ağını da en kısa zamanda güçlendirirseniz çok daha güzel olur ve medyada hak ettiği yeri kısa zamanda alır.

***

Bestami Çiftçi: Gazetemizin yeni tasarımından dolayı tüm çalışan arkadaşlarımızı tebrik ederim. Hizmetlerimize faydalı olur inşaallah.

***

Eleştiriler için

Bu arada, özellikle yazı ve haberlerdeki harf puntolarının küçüldüğünden ve bazı yazıların sayfalardaki yerleşim tarzından şikâyetler de alıyoruz. Ve bunları değerlendiriyoruz.

Yeni Asya

14.04.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

82

24.04.2008, 14:57

Üstadın ıstanbul hayatı


Üstad Bediüzzaman’ın ıstanbul’a ilk gelişinin ve 2. Meşrutiyetin ilânının 100. yılını idrak ettiğimiz bu sene, bu anlamlı yıldönümünün çağrıştırdığı mânâlara ciddî katkıda bulunan önemli bir eser yayınlandı.

Abdulkadir Menek’in “Bediüzzaman Said Nursî: ıstanbul Hayatı” ismini taşıyan değerli çalışması, Yeni Asya Neşriyat arasında çıktı.

Bu çalışmada, Üstadın ıstanbul’a değişik vesilelerle yedi defa geldiği anlatılıyor ve her bir gelişiyle ilgili olarak farklı kaynaklarda dağınık şekilde yer alan bilgiler derli toplu halde okuyuculara sunuluyor. Bunlar arasında, pek bilinmeyen çok orijinal bilgilere rastlamak da mümkün.

Özellikle Medresetü’z-Zehra projesini padişaha sunmak için 1907 sonundaki ilk gelişi, padişaha ulaşmasının engellenmesi, Fatih’teki şekerci Hanında odasının kapısına “Burada her suale cevap verilir, fakat sual sorulmaz” yazısını asarak bütün ilim âleminin dikkatini çekişi, meşrutiyet tartışmalarına aktif şekilde katılıp hürriyete sahip çıkması ve 31 Mart sonrasında asılsız ithamlarla çıkarıldığı Örfî ıdare Mahkemesinde beraat ettikten kısa bir süre sonra ayrılışı, o dönemi yaşayan zatların hatıralarıyla da desteklenerek geniş şekilde anlatılıyor.

ıkinci gelişinin amacı, yine Medresetü’z Zehra’yı yeni padişaha anlatmak. Ve bu defa hem anlatıyor, hem de istediği desteği alarak Van’a dönüp medresesinin temelini atıyor. Ama ıkinci Dünya Harbinin patlak vermesi, inşaatın devamına imkân vermiyor. Üstad, talebeleriyle birlikte vatan müdafaası için cepheye koşuyor. Birçok talebesi şehit, kendisi esir düşüyor.

Üçüncü gelişi, esaret dönüşüne tevafuk ediyor. Büyük izzet ve itibarla karşılandığı, Darü’l-Hikmeti’l-ıslâmiyeye âza tayin edildiği ve ıngiliz işgaline karşı mücadele verdiği bir dönem bu.

Dördüncü gelişi, Van’da inzivada iken alınıp Batıya sürgün edilirken ıstanbul yoluyla getirilmesi; beşincisi 1950’den sonra Gençlik Rehberi mahkemesine katılmak için; altıncısı Samsun’daki Büyük Cihad dâvâsında bulunmak niyetiyle yola çıkıp ıstanbul’dan öteye gidemeyişi ve nihayet ömrünün sonlarına doğru veda ziyareti niteliğindeki bir günlük ıstanbul seyahati.

Detaylarını kitaba havale ediyor, Menek’i kutluyor, çalışmalarının devamını bekliyoruz.

***

Bir okuyucu mektubu

ızmit’teki kadîm okuyucularımızdan Cevdet Özdemir, gazetemizle ilgili düşüncelerini kâğıda döküp köşemize göndermiş. Birlikte okuyalım:

Yeni Asya’nın müsbet yayınlarıyla bütün insanlığa hizmet ettiği, dost ve düşmanın ittifakıyla netlik kazanmıştır. Bu gazetenin daha çok kişiye ulaşması için niye gayret etmeyelim?

Yeni Asya okuyan kardeşlerimden dileğim, çok yakınlarında bulunan kişilere, esnafa, akrabalarına günlük okudukları gazeteyi tanıtmaları. Herkes bunu yapsa netice alınmaz mı? Elbette alınır. Nitekim yapanlar var, biliyorlar.

Madem elimizde eşsiz bir hakikat rehberi ve onun istikamet levhaları mevcut; onun daha çok ellere ulaşması için çalışmamız gerekmiyor mu? Unutmayalım ki, gazetemize bir yeni okuyucu bulmak, bizim için ömür boyu kazandığımız maldan daha hayırlı olabilir.

Çünkü Yeni Asya okuyan, sadece şahsının değil, bütün ailesinin dünya ve ahiret hayatını kurtaracak bir Kur’ân tefsiriyle tanışır. Böylece Peygamberimizin (a.s.m.) “Seninle bir kişinin imanını kurtarması, sahralar dolusu koyun kurban etmekten hayırlıdır” müjdesindeki mükâfata nail olur. Bu mükâfat bize yetmez mi ki, gayret göstermeyelim?

Tanıdığım ilk günden bugüne kadar Yeni Asya beni hiç yanıltmadı. Kime hediye ettimse dua ettiler, memnun oldular.

Manen susamış gönüllerin ab-ı hayat kaynağı olarak iki hayatın şaşmaz rehberine götüren, bütün insanlığın mutluluğu için çırpınan gazetemizi daha çok insanın kurtuluşuna vesile yapmaya çalışmaktan bizi hangi sebep alıkoyabilir?

Onu her gün yeni bir kişiye ulaştırmak hedefimiz olsun. Bu hedefle çalışırsak asla pişman olmayız, ama çok mutlu oluruz.


Yeni Asya

21.04.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

83

29.04.2008, 09:25

Nur Menzilleri

Nur Menzilleri

GGeçen hafta, Abdülkadir Menek’in yeni çıkan “Bediüzzaman Said Nursî: ıstanbul Hayatı” kitabından söz etmiştik.

Bu hafta da ıslâm Yaşar’ın “Nur Menzilleri” isimli kitabını kısaca tanıtmak istiyoruz.

Yeni Asya Neşriyat’ın Takdim yazısında belirtildiği gibi, Bediüzzaman Hazretlerinin çileli ve bereketli ömrünün farklı safhalarını yaşadığı Bitlis, Van, Mardin, ıstanbul, Ankara, Burdur, Barla, Isparta, Eskişehir, Kastamonu, Emirdağ, Afyon ve Urfa... gibi menzilleri anlatan bir gezi-gözlem çalışması bu.

Ve yine Takdim’de ifade edildiği gibi:

“ıslâm Yaşar’ın Nur’a adadığı kaleminden satırlara dökülen Nur pırıltılarını görerek, belki de ‘Keşke şimdi oralarda olsam’ hasreti ile okuyacağınız, Nur menzillerini gezerken ihtiyaç duyacağınız rehber bir kitap. Nur Menzilleri elinizin altındaysa, o mekânları yabancılık çekmeden gezebilirsiniz.”

“Nur Menzilleri,” hem Üstadın dâvâsına ve Nur hizmetine farklı bir perspektiften baktırıp yeni mânâların keşfine, hem de önümüzdeki yaz için seyahat planlarını yapmadan önce orijinal alternatiflerin fark edilmesine vesile olup, yazarın ifadesiyle “Nur menzilleri seyahat rehberi” niteliğiyle başucu kitabı olarak el altında bulundurulacak çok istifadeli bir çalışma.

Kaliteli beyaz kâğıda basılmış ve anlatılan menzillerden çekilen renkli fotoğraflarla süslenmiş bu değerli çalışmayı mutlaka görün.

Eminiz, bir an önce baştan sona okuma iştiyakı duyacak, okuyunca sevdiklerinize de tavsiye ve hediye etmek isteyeceksiniz.

“Nur Menzilleri” ile, kütüphanelerimizdeki “ıslâm Yaşar külliyatı”na çok değerli yeni bir eser daha ilâve eden yazarımızı kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz.

***

Bir düzeltme mesajı

Zaman zaman gazetede yazılarını da neşrettiğimiz müdakkik okurlarımızdan Osman Zengin, geçen haftaki “Yeni Asya’dan size” için şöyle bir düzeltme notu göndermiş:

“Üstadın ıstanbul’a gelişleri anlatılırken, ikinci gelişi bölümündeki satırbaşının devamında zannederim o paragraf ikinci diye başladığından Birinci Dünya Savaşı yerine sehiv olarak ıkinci Dünya Savaşı denilmiş.

“Cevdet Özdemir kardeşimizin mektubunda geçen hadis-i şerifin de ‘Bir kişinin imanının kurtulmasına vesile olan, sahralar dolusu kırmızı koyun tasadduk etmiş gibi sevap alır’ şeklinde olması lâzım. Tasadduk etmekle kurban etmek aynı şeyler değil.

“Selâm ve muhabbetler.”

Biz de dikkati ve düzeltmeleri için Osman Zengin’e teşekkür ediyoruz.


Yeni Asya International 11 yaşında

1998 Nisan’ının sonlarında yayın hayatına başlayan haftalık Yeni Asya International gazetemiz, geçen hafta 10. hizmet yılını tamamlayarak 11. yılına girdi.

Avrupa ve özellikle Almanya’daki okuyucularımızın talepleriyle başlayan ve zaman içinde Avustralya’ya kadar uzanan bu önemli hizmet, on senedir her hafta düzenli olarak çıkan sayılarla devam ediyor.

Günlük gazeteden seçme yazı ve haberlerin yer aldığı Yeni Asya International, kısa süre önce birinci hamur kâğıda basılmaya başlandı, ardından Yeni Asya’daki görsel tasarım yenilikleri ona da uyarlandı ve böylece haftalık gazetemiz daha çekici bir görünüm kazandı.

Muhtevasını da geliştirme ve özellikle Almanca ve ıngilizce başta olmak üzere farklı dillere açılması yönündeki hazırlıklarımız ise devam ediyor.

ınşaallah yakın zamanda neticeleri alınır ve on yıldır istikrarlı bir şekilde devam eden bu önemli hizmet, dünyanın her köşesine Yeni Asya’nın ve Risale-i Nur’un mesajlarını ulaştıracak konuma gelir.

Bu vesileyle, Yeni Asya International’ın düzenli bir şekilde aksamadan bugünlere erişmesinde emeği geçen herkesi kutluyor, teşekkür ediyor ve gayretlerinin devamını diliyoruz.

Yeni Asya

28.04.2008

84

29.04.2008, 09:27

Yeni Asya International`in 11. hizmet yilini kutluyorum.Emegi gecenlere ve okuyucularina istikamet uzere hizmetli yillar diliyorum.Bu vesileyle benim icin cok muhim bir haber olan `Ingilizce ve Almanca basta olmak uzere` diger dillerde yayin yapma hazirligini butun ruhu canimla destekliyor dua ediyorum.
Allah razi olsun.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

85

06.05.2008, 21:57

Abdülmecid Nursî

Geçtiğimiz günlerde Yeni Asya Neşriyat arasında çıkan önemli bir kitap da Halil Uslu’nun imzasını taşıyor: Bediüzzaman’ın Kardeşi Abdülmecid Nursî.

Aslında bu kitap yeni değil; evvelce çıkan ve iki baskı yapan bir kitabın, genişletilmiş üçüncü baskısı. Çoktandır mevcudu yoktu. Yeni ilâve ve düzenlemelerle tekrar basılması isabet oldu.

Bu gibi, hizmetimiz ve misyonumuz açısından kaynak mesabesinde olan ve her an elimizin altında olması gereken başucu kitaplarının her zaman vitrinimizde bulunması lâzım.

Yazarımız Halil Uslu bu değerli çalışmasında, kendisinin de bizzat tanıma ve yakınında bulunma mazhariyetine eriştiği Abdülmecid Nursî’yi, başka şahitlerin de orijinal hatıralarıyla derli toplu bir şekilde anlatıyor.

Abdülmecid Nursî’nin birinci özelliği, Bediüzzaman Hazretlerinin kardeşi ve ondan ders almış en yakın talebelerinden biri olması.

ıkincisi, Üstadın bir bakıma Risale-i Nur’un mukaddemesi olarak Arapça telif ettiği Mesnevî-i Nuriye ve ışârâtü’l-ı’caz isimli eserlerin, yine Üstadın talebiyle Abdülmecid Nursî tarafından Türkçeye çevrilmiş olması.

Yani, bu paha biçilmez kıymetteki eserleri, Üstadın kendisine has ve orijinal ifade tarzına en yakın ve lâtif bir üslûpla Türkçe okuyabilmemizi Abdülmecid Nursî’ye borçluyuz.

Uslu’nun kitabında, Abdülmecid Nursî’nin bilinmeyen başka özellikleri de anlatılıyor.

Birinci Dünya Savaşında ağabeyiyle beraber onun da cephede kahramanca savaştığı, Bitlis müdafaasında şehit düşen yeğenleri Ubeyd’in (Nursî kardeşlerin büyük ablası Dürriye Hanımın oğlu) son anlarında yanında bulunduğu ve kendisinin kurtularak beraberindekilerle birlikte şam’a geçip bir süre orada kaldığı gibi.

Ağabeyi ve Üstadı kadar olmasa da, onun da hayatı çile ve zorluklarla geçmiş. Büyük bir vukufla ifa ettiği muallimlik ve müftülük gibi vazifelerden defaatle haksız yere azledilmiş. Evlâdı Fuad’ı genç yaşta toprağa vermenin acısını yaşamış. Ve Üstadının vefatından sonra, kabrinin nakli için mâlûm baskılara maruz kalmış.

Ama o, detayları kitapta görüleceği üzere, bütün bunlara imanından gelen sabır kuvvetiyle dayanıp, genç nesilleri iman ve ilimle teçhiz etme hizmetine ara vermeden devam etmiş.

Muhterem Mustafa Sungur’un Uslu’ya aktardığı hatırada belirtildiği gibi, Diyanet ışleri eski Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’den Konya eski Müftüsü Tahir Büyükkörükçü ve Prof. Dr. Hayreddin Karaman’a ve Abdülmecid Nursî’den ilim ve feyiz almış diğer bütün muhterem zevata kadar herkes, onun ilimde eşi bulunmaz bir derya ve hazine olduğunda müttefik.

Yazarımız Uslu, böyle bir zatı anlatmak için hazırladığı kitabıyla büyük hizmet ifa ediyor.

Yakınlarda kardeşi Mehdi Halıcı’yı berzah âlemine yolcu eden Feyzi Halıcı ve Bediüzzaman araştırmalarının öncü ismi Necmeddin şahiner’in takdim yazılarıyla neşredilen bu değerli çalışmasından dolayı Uslu’yu kutluyor, eseri bütün okurlarımıza hararetle tavsiye ediyoruz.

***

Cağaloğlu büromuz yeni yerinde

Uzun yıllardır Hamam Sokak, No: 4 adresinde hizmet vermekte olan ıstanbul-Cağaloğlu’ndaki satış ve irtibat büromuz yeni yerine taşındı. Bundan böyle ıstanbul Valiliği karşısı Cağaloğlu Yokuşu üzerinde bulunan Cemal Nadir Sok, Nur ışhanı, No: 2 adresinde hizmetini sürdürecek olan kitap satış mağazamızın açılış töreni, 10 Mayıs Cumartesi günü yapılacak. Okuyucularımız için bir buluşma mekânı olarak da tasarlanıp yeni baştan tefriş edilen büronun hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

***

Gecikme ve özür

Trabzon hattından dağılmakta olan gazetelerimiz, bize hizmet sağlayan havayolu şirketlerinin uçuş tarifeleri ile baskı saatlerimizin uyuşmaması sebebiyle bir süredir o bölgeye gecikmeli olarak ulaşıyor. Gecikmeler için özür diliyor, bu sorunun giderilmesi yönündeki çalışmalarımızın sürdüğünü ifade ediyoruz.

Yeni Asya

05.05.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

86

12.05.2008, 04:58

Yeni pencereler

Yeni Asya’da günlük veya haftalık yazılarıyla düzenli olarak okuyucularımızla buluşan yazarlarımız mâlûm.

Bunları yeni isimlerle takviye ederek yazı ailemizi genişletme arzumuz ve bu istikametteki aralıksız çalışmalarımız da.

Geçtiğimiz dönemde bu açıdan hepimizi sevindirip memnun eden güzel gelişmeler oldu.

Bunların bir kısmı bu köşede yazıldı.

Bir de araya başka konuların girmesi sebebiyle yazma fırsatı bulunamadığı için sessiz sedasız başlayıp devam eden yeni yazarlarımız var.

Bu hafta bunları hatırlatarak bu gecikmeyi telâfi etmek ve böylece yazar kadromuzdaki gelişmeyi derli toplu bir şekilde dikkatlerinize sunmak istiyoruz.

Bu meyanda ilk zikredeceğimiz isimlerden biri, çoktandır Lâhika köşesindeki hizmet eksenli yazılarıyla takip ettiğimiz Ahmet Özdemir.

Bir diğeri, derinlikli sosyal tahliller içeren yazılarıyla aramıza katılan Köprü dergisi editörü Ahmet Dursun.

Bu arada, evvelce düzenli olarak yazdığı halde bazı sebeplerle ara veren, ama tekrar başlayan Ali Oktay ve Meryem Tortuk imzalarını hatırlamamız gerekiyor.

Bunları zikrettikten sonra, önemli gelişmelerin yaşandığı bir diğer alan olarak, dış dünyaya açılan farklı pencereler niteliğindeki köşelerimizde yaşanan sevindirici artışa geçelim.

Bunlardan Avusturya ve Avustralya mektupları daha önce bu köşeye konu olmuştu.

Mikâil Yaprak imzalı Avusturya mektupları hayli zamandır düzenli olarak devam ediyor.

Avustralya mektuplarında, yazarımız Saadet Topuz’un özel sebeplerden kaynaklanan yoğunluğunun yol açtığı kısa fasıla, bilâhare hizmet nöbetini devralmak üzere beşinci kıt'aya giden Zeynep Ruhan-Ruhan Asya imzalarının devreye girmesiyle giderildi. Ama ilk fırsatta Saadet Topuz da tekrar aramıza dönecek ve Avustralya mektuplarını daha da zenginleşen içeriklerle hep birlikte devam ettirecekler. Fatih Yargı’nın arada bir de olsa gezi notlarıyla bu tabloyu tamamladığını ayrıca ilâve edelim.

Bir başka pencere, Said Hafızoğlu imzasıyla görmeye başladığımız Amerika mektubu.

Bir diğeri, H. Kübra Akdemir imzalı Hollanda mektubu.

Amerika ve Hollanda mektupları henüz periyodik bir istikrara oturmuş değil, ama inşaallah yakın zamanda o da olacak.

Ve geçen hafta bu listeye eklenen güzel bir sürpriz: Fatma Nur Zengin’in Mısır mektubu.

Bu fasılda, epey zaman öncesine kadar gayri muayyen fasılalarla da olsa devam eden Körfez mektupları cenahında Suna Durmaz’dan tekrar harekete geçme sinyalleri aldığımızı memnuniyetle kaydedelim.

şükrü Bulut’un Almanya mektubu niteliğindeki yazıları da bu tabloyu tamamlıyor.

Sırada dış pencereler faslında yeni ve farklı bir aşamanın eşiğinde olduğumuzu müjdesi var.

Bilindiği gibi, 23 Mart’ta gazeteyle birlikte verdiğimiz “Meşrutiyetin 100. yılında Batılı aydınların gözüyle Bediüzzaman Said Nursî” ilâvesini, konuyla ilgili olarak yabancı yazarların Yeni Asya için özel olarak kaleme aldıkları makalelerden oluşturmuştuk.

Bu yazarlardan bazıları, bundan böyle günlük gazetemiz için de düzenli olarak yazmaya başlayacaklar.

Bunlardan biri, Milwaukee Spanish Journal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Robert Miranda. Amerikan Ulusal Köşe Yazarları birincilik ödülü sahibi Latin Amerikalı aktivist Miranda, aslında ismini Da’ud Ali Selâm olarak değiştirmiş bir Müslüman. Kendisi bundan böyle haftalık yazılarıyla aramızda olacak.

Ve buna benzer sürprizlerimiz sürecek.

Son bir not: Lâhika başta olmak üzere, muhtelif sayfalarımıza gayrimuayyen fasılalarla yazı gönderen çok sayıda fahrî yazarımız da var; ama onları tek tek zikretmeye yerimiz müsait olmadığı için, isim tasrihini okurlarımızın dikkatine havale ile kendilerine teşekkür ediyoruz.

12.05.2008
Yeni Asya
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

87

26.05.2008, 22:28

Toplantı haftası

2008 bahar dönemi Temsilciler Toplantımız, bu hafta sonu yine ıstanbul’daki merkez binamızda yapılacak.

Bu vesileyle, 3 Kasım 2007’deki en son toplantıdan bu yana gazetemizle alâkalı olarak yaşanan gelişmeleri kısaca hatırlatmak istiyoruz.

* 39. yılımıza girdiğimiz 21 şubat’ta gazeteyle birlikte “Ses getiren manşetler” eki verdik. Hakkı müdafaa ve haksızlıklarla mücadelede tavizsiz istikrar çizgimizin belgesi niteliğindeki manşetlerimizden derlenen ve yayınlarımızın hedefi vurduğunun örneklerini toplu şekilde gözler önüne seren çalışma takdirle karşılandı.

* Üstadın vefatının 48. yıldönümü vesilesiyle “Meşrutiyetin 100. yılında Batılı aydınların gözüyle Bediüzzaman ve demokrasi” ilâvesi verdik. ılâvedeki yazılar Robert Miranda, Prof. Dr Thomas Michel, Prof. Dr. Oliver Leaman, Dr. Elmira Akhmetova ve Fred Reed tarafından Yeni Asya için özel olarak kaleme alındı.

* 23 Mart sayımızda Üstadın yaşayan talebe ve hizmetkârlarından Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin ve Mehmet Fırıncı ile yaptığımız yeni mülâkatları yayınladık.

* Yine 23 Mart’ta, Amerikalı Prof. Dr. Ian Markham’ın gazetemiz için kaleme aldığı “Hıristiyanlar Said Nursî’den ne öğrenebilir?” başlıklı orijinal makaleyi neşrettik.

* 23 Mart’taki önemli bir hamlemiz, sayfa tasarımlarımızı modern ve profesyonel bir anlayışla yenilememiz oldu. Uzman bir danışmanlığın rehberliğinde gerçekleştirdiğimiz bu yenilik, gazeteye daha farklı ve ciddî bir görüntü kazandırdı.

* Taze ve canlı fotoğraf kullanımı konusunda da ciddî bir aşama kaydettik. Ancak bu hamlenin, baskı teknolojimizde esaslı bir yenilenme ile tamamlanmasına ihtiyaç var.

* Hukuk sayfasıyla Çalışma Hayatımız köşelerini başlattık.

* Çocuklara yönelik “çizgi” eksiğimizi kısmen de olsa gidermek için “Bizim Aile” ve “Gün gün tarih” köşelerini açtık.

* Yazar kadromuzu Selim Gündüzalp, Kadir Akbaş, Ahmet Arıcan, Ahmet Dursun, Atike Özer, Suat Ünsal gibi yeni isimlerle takviye ettik. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor.

* Dış dünyaya açılan pencerelerimiz niteliğindeki köşelerimiz artıyor: Avustralya mektubu: Saadet Topuz/Ruhan Asya; Avusturya mektubu: Mikail Yaprak; Amerika mektubu: Zeki Hafızoğlu; Hollanda mektubu: H. Kübra Akdemir; Mısır mektubu: Fatma Nur Zengin.

* 23 Mart’taki özel ilâvemizde yazılarını yayınladığımız isimlerden Robert Miranda, gazete için haftalık yazılar yazmaya başladı. Yayınlanan ilk yazısında dünyanın karşı karşıya olduğu çevre felâketini işleyen Miranda, ikinci yazısında Latin Amerika’daki ıslâma yönelişi anlatıyor ve iki yazısında da Risale-i Nur’a atıf yapıyor.

* Aynı yazarlardan Elmira Akhmetova da zaman zaman gazeteye yazı gönderecek. Bu çerçevede kaleme aldığı ve önümüzdeki günlerde çıkacak olan ilk yazısında Akhmetova Rusya’da bazı çevrelerin tahrik ve tertipleri sonucu Risale-i Nur’a ve diğer ıslâmî eserlere yasak getirme girişimlerinin serencamını anlatarak bu gidişin varacağı yeri sorguluyor.

* Bu dönem gazeteyle birlikte verdiğimiz özel eklerin üçüncüsü Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle hazırlayıp 20 Nisan’da takdim ettiğimiz “Risale-i Nur’da Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m.)” ilâvesi oldu.

* Hukuk mücadelemiz açısından önemli bir gelişme olarak, “Deprem ilâhî ikazdır” dediği için 276 gün hapis yatan gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular hakkındaki mahkûmiyet kararı AıHM tarafından haksız bulundu ve bu sebeple Türkiye tazminata mahkûm edildi.

* Buna karşılık Yazıişleri Müdürümüz Faruk Çakır hakkında, yargıyı etkileme ve yayın yasağını ihlâl gibi suçlamalarla açılmış bazı dâvâlar sürerken, Karikatüristimiz ıbrahim Özdabak’a da bir karikatüründe Yargıtay Başsavcısına hakaret ettiği iddiasıyla dâvâ açıldı.

Toplantının hayra vesile olmasını diliyoruz.

19.05.2008
Yeni Asya
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

88

26.05.2008, 22:30

Toplantının ardından

2008 bahar dönemi Temsilciler Toplantımız, geçtiğimiz Cumartesi günü ıstanbul’daki merkez binamızda, Türkiye’nin dört bir yanından ve ayrıca Almanya, Avusturya, ısviçre ve Avustralya’dan gelen temsilcilerimizin iştirakiyle yapıldı.

Yönetim Kurulu Başkanı ve gazetemiz ımtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın toplantıyı açış konuşmasında, meşveret ve şûrânın önemi üzerinde durularak, gerek Üstadın hayatında, gerek sonrasında bütün hizmetlerin meşveret esası üzerinde yürüdüğü vurgulandı.

ıman hakikatlerini muhtaçların imdadına yetiştiren, cemiyetin iman ve ahlâkını güçlendiren, ülkedeki gelişmelerde müsbet bir tesir icra eden hizmetlerimizde istikametin muhafazasının bu meşveretlerin bir neticesi olduğu hatırlatılan konuşmada, “90’ların başında seçim esasına göre şekillenen meşveretimizin şahs-ı manevîsi bugüne kadar güzel hizmetlere vesile olarak varlığını sürdürdü” denildi.

ışleyiş sırasında meydana gelen aksaklık, sıkıntı ve problemlerin yine meşveretlerle aşıldığı hatırlatılan konuşmada, sebat, metanet, tesanüd ve ittifak mânâlarının ehemmiyetine de, lâhikalardan aktarılan cümlelerle dikkat çekildi:

“Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat ve metanet ve tesanüd ve ittifakınız, bu memlekete medar-ı iftihar olacak ve istikbalini kurtaracak derecededir.” (Kastamonu Lâhikası, s. 167)

“Mesleğimizde ihlâs-ı tâmmeden sonra en büyük esas, sebat ve metanettir. Ve o metanet cihetiyle şimdiye kadar çok vukuat var ki, öyleler, her biri yüze mukabil bu hizmet-i Nuriyede muvaffak olmuş âdi bir adam ve yirmi-otuz yaşında iken, altmış-yetmiş yaşındaki velilere tefevvuk etmişler var.” (şuâlar, s. 187)

“Bâhusus lillah için bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hattâ şöyle bir cemaatin şahs-ı manevîsi bir velî-i kâmil hükmüne geçebilir; inayata mazhar olur.” (Barla Lâhikası, s. 13)

“Kardeşlerim, evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itida-li dem ve ihtiyattır.” (şuâlar, s. 262)

Bu son toplantının da sebat, metanet ve tesanüdle samimî ittifakımızdan hâsıl olan bir şahs-ı manevînin tahakkukuna vesile olması temennîsiyle gerçekleşen toplantıda yapılan seçimlerle, yeni Yönetim Kurulu üyeleri şu isimlerden teşekkül etti:

Mehmet Kutlular,
şükrü Bulut,
Nejat Eren,
Hamza Kara,
Ali Vapurlu,
Bekir ıbiş,
Hasan şen,
Sami Cebeci,
Said Çamkerten,
Ali Kanıbir ve
Mesut Zaimoğlu.
Toplantının hayırlara vesile olması dileğiyle yeni Yönetim Kurulu üyelerini kutluyor, hayırlı hizmetlerde muvaffakiyetler niyaz ediyoruz.

***


Özdabak’a 125 dâvâsı

Çizerimiz ıbrahim Özdabak da mahkemelik olan Yeni Asya mensupları arasına katıldı. Bu gelişmeyi 20 Mayıs tarihli “Gitti 301, geldi 125” manşetimizle okurlarımıza duyurduk.

Aslında onca sıkıntıyla ve çok gecikmeli şekilde küçük rötuşlarla değiştirilen 301’in de bir yere gittiği yok. Ama basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlama yönündeki uygulamanın daha da inceltilmiş yöntemlerle sürdürüleceği bir döneme girdiğimiz anlaşılıyor. Buna göre, kurumlara yönelik eleştirilerde 301’in, kamu görevlilerinin şahsıyla ilgili olanlarda ise 125. maddenin uygulanacağı ifade ediliyor.

Özdabak da dâvâ konusu karikatüründe Yargıtay Başsavcısına “neşren hakaret”te bulunmakla suçlanıyor.

Özdabak’a açılan dâvânın haberi, çok sayıda internet sitesinin yanında, Today’s Zaman, Zaman, Vakit ve Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin yayın organı Bizim Gazete’de geniş şekilde yer buldu.

Bakalım, Başbakanın, kendisiyle ilgili bazı karikatürler için açtığı dâvâları ifade özgürlüğü gerekçesiyle reddeden yargı, Özdabak dâvâsında nasıl bir tavır sergileyecek?

26.05.2008
Yeni Asya
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

89

04.06.2008, 00:32

Gezi eki


Bir okul döneminin daha sonuna yaklaştık. ıki hafta sonra çocuklarımız karnelerini alacak, ilk ve ortaokullar tatile girecek. ÖSS’ye hazırlanan lise son sınıflar için ise ders sezonu bu hafta sonu kapanacak. Üniversiteler de bu ay içinde farklı tarihlerde tatile girecekler.

Mâlûm, aileler tatil programlarını çocuklarına göre yapıyorlar. Dolayısıyla, iki hafta sonrasından itibaren bu tatil planlarının uygulamaya konulacağı bir sürece gireceğiz. Ve bu sene Ramazan-ı şerifi de karşılayacağımız Eylül ayı başına kadar tatil devam edecek. Bu yılki yaz tatilinin bir diğer özelliği de, Temmuz’un ilk günlerinde Üç Aylara girecek ve kandil gecelerini tatil atmosferinde idrak edecek olmamız. Bu manidar buluşmanın, genelde tatil atmosferine hakim olan gaflet havasının daha kolay dağılmasına yardımcı olacağına inanıyoruz.

Tatile girerken okurlarımıza özel bir hediyemiz var. 6 Haziran Cuma günü gazeteyle birlikte vereceğimiz Gezi ekinde, tatilin meşru ölçüler içinde seyahat, yeni yerler görme, dinlenme ve okuma fırsatı olarak istifadeyle değerlendirilmesine yönelik yol gösterici tavsiyelerin yanı sıra, farklı tatil alternatiflerine dair bilgiler yer alıyor. ılgiyle okunacağına inanıyoruz.

6 Haziran gazetenizi şimdiden ayırtın.

***

Sabah’ta “özeleştiri ve ombudsman”

Gazetemiz ımtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın “Deprem ılâhî ikazdır” dediği için çarptırıldığı ve 276 günü infaz edilen hapis cezasının AıHM’den döndüğüne ilişkin habere sayfalarında yer vermeyen gazetelerden biri de Sabah’tı.

Oysa aynı Sabah, Kutlular’ın o sözü söylediği günlerde en insafsız hücumlarda bulunup en ağır hakaretleri savuran gazetelerin başında geliyordu. Ki, bunların bazı iğrenç örneklerini, diğer gazetelerden alınanlarla birlikte, 1 Mayıs günü gazetemizin birinci ve altıncı sayfalarında kupür olarak yayınlayıp hatırlattık.

Ardından, gazetedeki yayınlara ilişkin okuyucu eleştirilerinin cevaplandırıldığı “okur temsilcisi-ombudsman” köşesine 3 Mayıs günü şu mesajı gönderdik:

“Yeni Asya Gazetesi ımtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular 1999 yılında 17 Ağustos depremi için ‘ilâhî ikaz’ yorumu yaptığında ona en ağır hakaretlerde bulunanlardan biri maalesef Sabah gazetesiydi. Ve bilindiği gibi Kutlular o konuşması sebebiyle Ankara DGM’de yargılanıp mahkûm edildi ve 276 gün hapis yattı. Ancak bu mahkûmiyet kararı geçtiğimiz günlerde AıHM’den döndü. AıHM, Kutlular hakkındaki kararla Avrupa ınsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğüne ilişkin 10. maddesinin ihlâl edildiğine hükmetti ve Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti. Ne var ki, bu haber Sabah gazetesinde yer almadı. Köşe yazılarında da bu konuya değinen olmadı. Acaba niye? Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan’ın, 28 şubat sürecinde Sabah gazetesinde yapılan yayınlarla ilgili özeleştirilerde bulunduğunu hatırlıyoruz. Bu özeleştiriler, o dönemde Kutlular için yapılan yayınları kapsamıyor mu?”

Ne var ki, takip eden haftalarda, Pazartesi günleri yayınlanan “okur temsilcisi” köşelerinin hiçbirinde bu konuya değinilmedi.

Köşeyi hazırlayan Yavuz Baydar, geçen haftaki yazısında bir başka konuda kendilerine ulaşan okur tepkilerini cevaplarken “ıyi bir ombudsman âdil bir hakem olmaya çalışır” diyordu. (Sabah, 26.5.08 ) Ama görünüyor ki, bizim konumuza karşı sergilediği duyarsızlık, maalesef bu sözünü boşlukta bırakıyor.

Bu yazıdan iki gün sonraki Sabah’ta, Çin depremini “Tibet’e yapılanların karşılığı” olarak niteleyen sinema oyuncusu Sharon Stone’un değerlendirmesinin “Bir ‘deprem ilâhî adalet’ gafı daha” başlığıyla sürmanşete çekilmesi ise (28 Mayıs), söz konusu duyarsızlığın gerisinde daha derin sebepler bulunduğunu düşündürüyor.

28 şubat dönemi için “özeleştiri” adına ifade edilenlerin samimiyeti konusunda da çok ciddî kuşkular uyandıran bu durum, bakalım, Sabah grubunun yeni yönetiminde de sürecek mi?

Yeni Asya

02.06.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

90

16.06.2008, 23:15

Tatil ve gazeteniz

Tatil ve dinlenme mevsimi olarak görülen yaz aylarında özellikle büyük şehirlerden küçük yerleşim birimlerine doğru akan bir hareketlilik yaşanır. Turistik gezi ya da sıla-i rahim amaçlı bu yer değiştirmeler yaz boyunca devam eder.

Yayıncılar açısından bakıldığında bu hareketlilik, genelllikle gazete tirajlarına da olumsuz yönde yansır. Bu bakımdan yaz ve tatil ayları yayıncıları pek sevindirmez. Tiraj kayıplarından da en çok da bizim gibi abonelik ve elden dağıtım usulüyle okuyucusuna ulaşan gazeteler nasibini alır. Okuyucu, ya tatil hengâmesiyle, ya da gittiği ücra bir yerde gazetesini bulamaz ve gazetesiyle buluşamaz.

Yaz kayıplarını önlemek ve gittiği yerde gazetemizi okuyucusu ile buluşturmak için gerekli tedbirler alındı. Abone ve Dağıtım Servisimiz, yaz münasebeti ile yer değiştirmek durumunda kalan okuyucularımızın gittikleri yere gazetesini ulaştırma hazırlığı yaptı.

Okuyucularımız gittikleri yerin adresini Abone ve Dağıtım Servisine bir telefonla bildirmeleri halinde gazetelerine birkaç gün içinde ulaşmaları mümkün olacak. Servis yetkilileri, bu hizmetin Yay-Sat Dağıtım şirketi kanalıyla gazete giden yerlere verilebileceğini kaydedip, gazete istenecek yerin bayi kod numarasının önceden öğrenilmesinin gerektiğini belirtiyorlar.

Böyle bir imkânı bulamayanlar ya da gazetesi elden dağıtım yoluyla kendilerine ulaşan okuyucularımızın tatil süresince gazetelerinin biriktirilmesini ya da başkalarına ulaştırılmak üzere geçici adreslere yönlendirmeyi istemek de alternatif olarak düşünülebilir.

Bu açıdan tatile gidecek abonelerimize bir çağrımız olacak: Lütfen adres değişikliğinizi bize bildirin ki beraberliğimiz kesintisiz sürsün.

***

Özdabak ve Genç Yaklaşım'a ödül

Geçtiğimiz günlerde bir karikatüründen dolayı, hakkında TCK 125'ten “neşren hakaret” suçlamasıyla dâvâ açılmasının ve ardından küçük bir kazaya uğramanın sıkıntısını yaşayan çizerimiz ıbrahim Özdabak, Özel Burç Anadolu ıletişim Meslek Lisesi tarafından yılın karikatüristi seçilmenin mutluluğunu yaşadı.

Ertesi hafta da gençlik dergimiz Genç Yaklaşım, Bank Asya'nın koordinatörlüğünde Çevre ve Orman ve Millî Eğitim Bakanlıkları, Fatih Üniversitesi ve Fatih Koleji tarafından düzenlenen 16. Uluslararası Çevre Olimpiyatı kapsamında 2008 Çevre Basın Ödülleri Dergi Haberleri kategorisinde ödüle lâyık görüldü.

Özdabak'ı ve Genç Yaklaşım Yayın Koordinatörü Recep Bozdağ'ı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz


Yeni Asya

09.06.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

91

16.06.2008, 23:16

Özel dosyalar


Bir gazeteye orijinal kimliğini kazandıran önemli hususlardan biri de, yayınladığı özel haber ve dosyalar.

Sınırlı kadromuz ve dar imkânlarımızla bu alanda da kayda değer çalışmalara yer vermeye çalışıyoruz.

Bu çerçevede, geçtiğimiz haftalarda yayınladığımız özel dosyalardan bazılarını şöyle bir hatırlayalım.

Mustafa Gökmen’in Kosova röportajları, bağımsızlık sonrası Türkiye’deki Kosovalıların hissiyatını yansıttı.

Yine Gökmen’in AB süreci ve tarım, zeytinyağı, pamuk ve ipekböceği konulu röportaj ve araştırma dizileri, hayatımızda önemli yer tutan, ama fazla bilgi sahibi olmadığımız konulara ışık tuttu.

Ankara Büromuz Haber Müdürü Kemal Benek’in Güneydoğu dosyasında görüşlerini dile getiren kanaat önderleri ve hukukçular, terör sorununun sebepleri ve çareleri üzerine düşündürücü yorumlar yaptılar.

Yine Ankara Büromuzdan Cemil Yüzer’in 27 Mayıs röportajlarında, yol açtığı sıkıntılar günümüze kadar gelen bu meş’um darbenin arkaplanına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunuldu.

Bizim Aile dergimizin Editörü Tuba Nur Arıcan’ın yine 27 Mayıs’la ilgili “Darağacında sallanan bir demokrasinin hikâyesi” dizisinde, yakın tarihimizin bu hazin ve trajik olay farklı boyutlarıyla işlendi.

Faruk Çakır’ın Sudan ve Abdullah Eraçıkbaş’ın Tunus gezi notları, ıslâm dünyasının farklı coğrafyalarına değişik pencereler açtı.

Mehmet Ali Ergenekon’un Nur menzilleriyle ilgili gezi notları, tatil öncesinde o nurlu menzillerden lâtif rüzgârlar estirerek, okuyanlarda oralara gitme iştiyakı uyandırdı.

Dr. Selâhattin Karabıçak’ın, bir tıp kongresi için gittiği Avustralya izlenimlerini yazması için yaptığımız ricayı kırmayıp, uzun yıllar sonra kalemi tekrar eline alarak yazdığı ve güzel resimlerle süslediği gezi notları, beşinci kıt'aya bakışımızda yeni ufuklar açtı.

Ardından, yazarlarımız S. Bahattin ve Yasemin Yaşar, “Almanya’da Risâle-i Nur günleri” dizisiyle, yeryüzünü bir nur dershanesi haline getiren cennet-âsâ baharın Almanya bahçesinden nur kokulu rayihalar taşıdılar.

Yeni Asya’ya renk ve güç katan bu değerli çalışmalarda emeği geçen bütün arkadaşlarımıza tebrik ve teşekkürlerimizi iletiyor; farklı ve orijinal konularda yeni çalışmalarını bekliyoruz. Ve yeni dosya çalışmalarımızın da sırada olduğunu duyuruyoruz.

***

Ramazan hediyesi ve temsilci buluşmaları

Yeni Asya, on bir ayın sultanı Ramazan’ı en değerli hediye ile karşılamaya hazırlanıyor. Kur’ân-ı Kerimin cüz cüz olarak hediye edilmesinin hedeflendiği kampanyanın ön tanıtımları başladı. ılki Konya’da, ikincisi ve üçüncüsü geçtiğimiz hafta sonu Adana ve şanlıurfa’da yapılan temsilci buluşmalarında kampanya dahilinde yürütülecek çalışmalar hakkında bilgi verildi. Toplantılara katılan müessesemiz yöneticileri temsilcilerimize hem kampanyayı, hem de yayınlarımızı anlattılar. Temsilcilerimizin hazırlıklı olmaya davet edildiği toplantılarda çalışma takvimi hakkında da bilgi verildi. Kupon neşrine 1 Eylül’de başlanacak olan ve Kur'ân cüzlerinin orijinal kutusunda peşinen verileceği kampanyanın tanıtım dokümanları ile örnek cüzler Ağustos ayı başlarında saha çalışması yapacak büro ve temsilcilerimize gönderilecek.

Mahallinde neşriyatla ilgilenen temsilcilerimizin katıldığı toplantılar 21 Haziran’da Samsun, 28 Haziran’da ızmir, 5 Temmuz’da da ıstanbul’da yapılacak.

Kampanya hakkında ayrıntılı bilgiler ilerleyen günlerde gazetemizde yayınlanacak.

Hepinize hayırlı haftalar diliyoruz.

Yeni Asya
16.06.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

92

26.06.2008, 23:49

Miranda misafirimizdi

23 Mart’ta verdiğimiz “Meşrutiyetin 100. yılında Batılı aydınların gözüyle Bediüzzaman ve demokrasi” ekimize bir makale ile katkıda bulunduktan sonra haftalık yazılarıyla Yeni Asya ailesine katılan Robert Miranda, Müslüman olduktan sonraki ismiyle Davud Ali Selâm, geçen hafta gazetemizin davetlisi olarak Türkiye’ye geldi.

Süleymaniye’deki Yeni Asya Vakfında misafir ettiğimiz Miranda, Yeni Asya’yı ziyaretinde gazetemiz mensuplarıyla tanışarak sohbet etti, çalışmalarımız hakkında bilgi aldı ve çok müsbet intibalar edindiğini söyledi.

Yeni Asya’da haftada bir yazmaya başladıktan sonra dünyanın çeşitli ülkelerinden yazılarıyla ilgili destekleyici mail mesajları aldığını, bazı konularda daha geniş açıklama talepleriyle sorulara muhatap olduğunu belirten Miranda, böyle bir irtibat ve hareketliliğe vesile olduğu için Yeni Asya’ya ayrıca teşekkürlerini bildirdi.

Okurlarımız hatırlayacaklardır; Miranda ile ilk tanışmamız, Genel Yayın Yönetmeni olduğu Milwakee Spanish Journal gazetesinin 23 Ekim 2007 tarihli sayısında çıkan yazısını 26 Ekim’de Yeni Asya’ya “Bediüzzaman’a kulak verelim: Çare ıslâm kardeşliği” başlığıyla manşet yapmamızla gerçekleşmişti.

Ardından Umut Yavuz, aynı konuda Miranda ile mail yoluyla bir mülâkat yapmış ve onu da manşetten yayınlamıştık. Sonra 23 Mart ilâvesi, akabinde haftalık yazılar geldi. Ziyaret esnasındaki görüşmelerde ise, aradaki işbirliğini daha ileri noktalara taşımak için yapabileceklerimiz üzerinde duruldu. Son derece fıtrî bir seyir içinde gelişen bu irtibatın, hizmetlerimiz açısından son derece güzel ve verimli neticeler vereceğini hissediyor, bunun için dua ediyoruz.

***

Miranda ıspanyol kökenli bir Müslüman. Ve birkaç hafta önce Yeni Asya’da çıkan bir yazısında ifade ettiği gibi, son yıllarda Latin Amerikalılar (Hispanikler) arasında ıslâm hızla yayılıyor. Ümit ediyoruz ki, Miranda’nın da gayretleriyle, Risale-i Nur’un o insanlara ulaştırılması bu süreci daha da hızlandıracak ve daha önemlisi, müstakim bir zemine oturtacak.

***


Süleyman Kurter ve ailesi


Aynı günlerde, 1970’li yıllardan beri ABD’de Risale-i Nur hizmetleriyle meşgul olan ve üniversitede Miranda’nın hocası olarak ona Risale-i Nur’u tanıtan Prof. Dr. Süleyman Kurter ve ailesi de Türkiye’de misafirimiz oldu.

Hatırlayacağınız gibi, yazarımız Cevher ılhan’ın Kurter’le ABD’nin durumu ve oradaki hizmetler hakkında yaptığı geniş bir mülâkatı geçen yılın son günlerinde gazetemizin “Aktüalite” sayfalarında yayınlamıştık.

Bu ziyaretinde Kurter’in ıspanyol asıllı Müslüman eşi Havva Hanımla oğulları ımran da beraberindeydi. Risaleleri ıspanyolcaya tercüme işinde yoğunlaşan Havva Hanımla yapılmış bir röportajı Bizim Aile dergimizde okuyacaksınız.

Bu arada şunu da belirtelim: Kurter, Miranda’nın Risale-i Nur’la tanışıp ıslâmı seçmesinde olduğu gibi, Yeni Asya’ya yazmasında da teşvikleriyle çok önemli bir rol oynamış.

***


Yeni Asya International


Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, geçen hafta sonunda Almanya’ya giderek, Yeni Asya International’ın da görüşüldüğü istişare toplantısına katıldı. Görüşmelerde, günlük gazeteden derlediğimiz seçmelerle hazırlanan bu haftalık gazetemizin, on yıl önce yola çıkarken öngörülen, ama şimdiye kadar şartları oluşmadığı için gerçekleştirme imkânı bulunamayan hedefler istikametinde geliştirilmesi için yapılacak hususlar değerlendirildi.

Bu çerçevede, ilk olarak gazeteye Almanca sayfaların ilâvesi kararlaştırıldı ve bunu yıl sonuna kadar gerçekleştirmek için gerekli görevlendirmeler yapıldı. Aynı şey bilâhare veya eşzamanlı olarak ıngilizce için de düşünülebilir. Tabiî bunun için öncelikle Avustralya’daki genç kadrolara iş düşüyor. Hayırlısı...

Yeni Asya


23.06.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

93

30.06.2008, 18:31

Okuma mevsimi

Okulların tatili ile başlayan zaman dilimi, son yıllarda okuma-yazma faaliyetlerine ara verilen bir dönem olarak görülüp, toplumun geniş kesimlerine de yaygınlaştırılmak isteniyor. Mutlu bir azınlığın sahiplendiği bu yanlış kanaat, sıcakların bastırması ile pekişmekte, tatil boşa geçirilmesi gereken bir zaman dilimi olarak algılanmaktadır. Özellikle dünyevîleşmenin hakim olduğu son yıllarda tatil, bir kısım ehl-i din tarafından da bu yönüyle “moda”laştırılmaktadır.

Bediüzzaman Said Nursî Emirdağ Lâhikası’nda yer alan “Bir Suale Mecburî Cevab”ın tetimmesidir” başlıklı bölümde tenbellik veya meşguliyetle ortaya çıkan bu ‘rehavet tehlikesi’ne şöyle dikkat çekiyor: “Aziz sıddık kardeşlerim,

“Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maîşet meşgalesi hengâmı ve şuhûr-u selâsenin çok sevaplı ibâdet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metânet ve vazife-i nûriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risâle-i Nûr’un hizmeti zararına bir atâlet, bir fütur ve tevakkuf başlar.

“Aziz kardeşlerim, siz kat'î biliniz ki, Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın. (s. 41)”

Bize göre tatil; sıla-i rahim yapma, dinlenme, farklı kültürel aktivitelere yönelme, tarihî yerleri gezme, bol bol okuma ve kâinatta bir resmigeçit halinde boy gösteren varlıkları tefekkür zamanı olarak değer kazanmalıdır. Yaz mevsimi de bu faaliyetler için güzel bir fırsat sunar.

Öyleyse, bu hakikatleri yaşamak ve yaz mevsimini okuma mevsimi yapmak isteyenleri, her yaştan okuyucumuza farklı alternatifler sunan okuma programlarına dâvet ediyoruz. Bu imkânı bulamayanlara da kâinat kitabı ile birlikte kâinatı okuyan Kur’ân-ı Kerim ve onun bu asra bakan tefsiri olan Risâle-i Nur eserlerini okumalarını tavsiye ederiz.

Vatan sathını bir mektep yapma azmi ile yola çıkan Yeni Asya Neşriyat satışa sunduğu değerli eserlerle okuyucularına bu konuda zengin bir tercih imkânı sağlamaktadır.

***


Meyve Risâlesi yeni tanzimle yayınlandı



Büyük boy külliyatın yeni tarzıyla neşrini tamamlayan Yeni Asya Neşriyat, cep boy risâlelerin dipnotlu, lügatçeli ve indeksli olarak yeni tanzimle yayınını sürdürüyor. Bu çerçevede Meyve Risâlesi de yeni tarzıyla satışa sunuldu. Makam olarak şuâlar isimli eserin 11. şuâsı olan Meyve Risâlesi, Denizli Hapishanesi’nde 1943-44’te Türkçe olarak telif edilmiştir.

Meyve Risâlesi, on bir Mesele’den oluşur ve her meselede ayrı bir konu ele alınır. Ele alınan konuların başlıcaları şunlardır:

Ömür sermayesinin ahirete müteallik kullanılması, ölüm hakikati, gerçek ve elemsiz lezzetin iman dairesinde bulunduğu, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına açılan “imanı kazanmak veya kaybetmek” dâvâsı (ki Bediüzzaman, bu dâvâ için “Eğer Alman ve ıngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâvâyı kazanmak için bilâtereddüt sarf edecek” der), gençlik nimetini istikamet dairesinde sarfetmek, fenlerin kendilerine has diliyle Allah’ı anlatması, Ahiret inancının diğer iman esaslarıyla ispatı; Ahiret inancının dünya ve ahiret saadetine, şahsî ve toplumsal hayatın mutluluğuna vesile olması; imanın bir bütün olduğu, parçalanma kabul etmediği, Kur’ân’daki tekrarların hikmeti, imanın bu dünyadaki güzel meyveleri, bazı âyetlerdeki i’caz nükteleri ve Meyve Risâlesine dair bazı Nur talebelerinin mektupları.

***


Beşleme kampanyasında son gün


Bediüzzaman Beşlemesi için 1 Haziran’da başlatılan indirim kampanyası bugün sona eriyor. Zamanın Sesi, Bediüzzaman, Said Nursî, Nurcular ve Muhabbet Fedaileri adlı kitaplardan oluşan seride Risâle-i Nur müellifi, onun ortaya koyduğu hareket ve talebelerinin dünden bugüne uzanan hayat seyri gözler önüne seriliyor. Bir nehir roman hüviyeti taşıyan beşlemeyi edebiyatçı-yazar ıslâm Yaşar kaleme aldı. Bediüzzaman’ın hayatını ve Nurculuk tarihini roman tadında okumak ve dostlarına tavsiye etmek isteyenler için bu bulunmaz fırsat kaçmaz.

Hepinize hayırlı haftalar diliyoruz.

Yeni Asya


30.06.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

94

09.07.2008, 22:33

Büyük Cevşen


Celcelutiye ilâveli Büyük Cevşen ve Türkçe açıklaması yeni çıktı.

Hizb-i Envari’l-Hakaikı’n-Nuriye veya diğer adıyla Büyük Cevşen, bizzat Bediüzzaman Hazretleri’nin Mecmuâtü’l-Ahzab’dan ve Risâle-i Nur’daki hakikatlerden derlediği bir duâ mecmuâsıdır.

Eser bir kaç bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde, okunması çok sevaplı ve faziletli olan Yasin, Fetih, Rahman, Mülk ve Nebe Sûreleriyle, Haşir ve Bakara Sûrelerinin son âyetleri yer almaktadır.

ıkinci bölümde, Cebrail’in (as) Peygamberimize (asm) vahiyle getirdiği, “Zırhı çıkar, bunu oku” dediği, içerisinde Cenâb-ı Hakkın bin bir ismiyle yapılan kıymettar duâların yer aldığı “Cevşen” bulunmaktadır.

Üçüncü bölümde, şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin (ks) tanzim ettiği “Evrâd-ı Kudsiye” yer almaktadır. Bu evrâdın yüz hasiyetinin ve faydasının bulunduğunu belirten Bedîüzzaman Hazretleri, şâh-ı Nakşibend’in bu duâyı, Peygamberimizden (asm) mânâ âleminde ders aldığını belirtmektedir.

Dördüncü bölüm, Peygamber Efendimize (asm) mânâ yönünden en mükemmel ve en câmî salâvâtların bulunduğu “Delâili’n-Nur”dur.

Beşinci bölüm, Bediüzzaman’ın “esmâ-i sitte-i meşhure” olarak tâbir ettiği altı ısm-i A’zam’la birlikte bazı âyetlerin yer aldığı “Sekîne”dir.

“Münâcât-ı Veyse’l-Karâni” isimli altıncı bölümde ise, Veysel Karanî Hazretlerinin münâcâtı bulunmaktadır.

“Duâ-i Tercüman-ı ısm-i Azam” ve “Duâ-i ısm-i Azam” isimli yedinci ve sekizinci bölümlerde, Cenâb-ı Hakk’ın pek çok ismi zikredilerek yapılan duâlar yer almaktadır.

Dokuzuncu bölümde, Hazret-i Osman’ın (ra) tanzim ettiği “Münâcâtü’l-Kur’ân” bulunmaktadır. Bu evraddaki duâ cümleleri, doğrudan doğruya âyetteki ifâdelerden alınmıştır. Bedîüzzaman bunun hakkında, “Bu münâcât aynen Cevşen ve Celcelutiye gibi gayet kudsîdir ve âyetlerin sarîh lâfızlarını alması cihetiyle onlardan daha yüksektir” demektedir.

Onuncu bölüm, “Tahmidiye”den meydana gelmiştir. Allah’ın ihsan ettiği nîmetler için çok geniş ve küllî hamdleri içine alan bu duânın, pek çok maddî ve mânevî hastalığa da şifâ olduğu belirtilmektedir.

Onbirinci bölümdeki Hülâsatü’l-Hülâsa, Allah’ın varlık ve birliğine, kâinatın ve içindeki mevcudâtın şehâdetini ihtivâ etmektedir. Âyetü’l-Kübrâ Risâlesinin özeti hükmünde olan bu bölüm hakkında Bediüzzaman, “Ara sıra bazı vakitte okunsa güzel olur, îmana kuvvet verir” demektedir.

“Tazarru ve Niyaz” başlıklı dört adet duânın da içinde yer aldığı Büyük Cevşen, Hz. Peygamber’in nazım şeklinde Hz. Ali’ye yazdırdığı, aslı vahiy olan Celcelûtiye kasidesi ile sona eriyor. Celcelûtiye’nin Süryânice bedî’ (eşsiz güzel) anlamına geldiğini söyleyen Bediüzzaman, bu duânın pek çok sırları sakladığını, gelecek zamana baktığını, istikbalden ve hatta Risâle-i Nur’dan haber verdiğini de ifade eder. (Mektûbât, s. 448)

Arapça metinler sağ, Türkçe mealler sol sayfada yer alacak şekilde tanzim edilen Büyük Cevşen şamua kâğıda baskılı, renkli, altın varaklı cilt bezli kapağıyla Yeni Asya Neşriyat tarafından okuyucuların istifadesine sunuldu.

***

Örnek Metinler’de kampanya

Yeni Asya Neşriyat, yaz aylarını okuma mevsimi yapmak isteyen okuyucularına katkısını kampanyalarla sürdürüyor. Son kampanya ile üç ciltlik Örnek Metinler şok fiyatlarla satışa sunuluyor. Birinci hamur kâğıda basılmış, tamamı renkli, bol fotoğraflarla desteklenmiş eser, Risâle-i Nur Külliyatını ilk ve orta öğretim öğrencilerinin anlayışına sunacak ders ve eğitim tekniği uygun olarak hazırlanmış. Risâle-i Nur Enstitüsü tarafından hazırlanan eserde orijinal metinle birlikte metni anlama çalışmaları, tamamlayıcı bilgiler, sorular, vecizeler ve lügatçe yer alıyor. Ünitelere ayrılmış eserde Risâle-i Nur’daki sistematiğe uygun bir sıra takip edilmiş.

1 Temmuz’da başlayıp 31 Temmuz’da sona erecek kampanyaya katılanlar üç ciltlik esere 45 lira yerine 25 liraya sahip olabilecekler.

Hepinize hayırlı haftalar diliyor, manevî ticaret mevsimi hükmündeki Üç Aylarınızı bir kez daha tebrik ediyoruz.

Yeni Asya


07.07.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

95

14.07.2008, 13:42

Üç acı kayıp


Geçtiğimiz günlerde bu dünyadaki hizmet ve vazifelerini tamamlayıp berzah âlemine göçen değerli isimlerden üçünü Yeni Asya ile olan özel ilgileri hasebiyle bu köşede de hayırla yad ederken, bu irtibatlarını kısaca ifade etmeye çalışalım.

Bu isimlerden biri, Marmara ılâhiyat Fakültesi emekli öğretim üyelerinden, ıslâmî Türk Edebiyatı kürsüsü kurucusu Doç. Dr. Neclâ Pekolcay.

Yeni Asya’nın kadîm okuyucuları, bu ismi özellikle 70’li yıllarda gazetede ve unutulmaz edebiyat eki Elif’te zaman zaman yayınlanan makalelerinden hatırlayacaklardır.

Özellikle Marmara ılâhiyat’ın ıstanbul Yüksek ıslâm Enstitüsü adıyla hizmet verdiği dönemde Pekolcay'la verimli bir müşterek mesai içindeydik.

Diğer isim, daha çok şair ve sanatçı kimliğiyle iştihar bulmuş olan Erdem Bayazıt.

Bayazıt’ın Yeni Asya yayın tarihinde iz bırakmış değerli katkısı, Risale-i Nur’daki sosyal ve siyasî yaklaşımların akademik bir disiplin içinde ele alındığı ilk eser niteliğini taşıyan, Safa Mürsel’in hazırladığı—ve sahasında hâlâ ilk ve tek olma özelliğini koruyan—“Bediüzzaman Said Nursî ve Devlet Felsefesi” kitabı hakkında kaleme alıp neşrettiği sitayişkâr makale.

Bayazıt’ı bazı fanatiklerin önyargılı ve haksız hücumlarına da hedef kılan bu makale, birtakım çevrelerde Bediüzzaman’a karşı mevcut olan mesafeli ve soğuk duruşun delinmesi açısından önemli bir hizmete vesile olmuştu.

Üçüncü isim ise, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı, ıstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı ve Teorik Fizik Kürsüsü Başkanlığı gibi görevlerde bulunmuş olan Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre.

Özemre ile ilk buluşmamız ve beraberliğimiz, Nobel ödüllü ilk Müslüman âlim olan Pakistanlı fizikçi merhum Prof. Dr. Abdüsselâm’ın 1981 yılındaki Türkiye ziyareti vesilesiyle oldu.

Söz konusu ziyaret, Özemre’nin başında bulunduğu ıÜ Fen Fakültesinin davetiyle gerçekleşmiş ve fakülte tarafından Abdüsselâm’a fahrî doktora payesi tevcih edilmişti.

Bir Müslüman ilim adamının Nobel kazanmasının önemini fark edip bunun hakkını vermeye çalışma gayreti, Özemre ile Yeni Asya’yı bir araya getiren çok anlamlı bir buluşma noktası oldu.

Abdüsselâm’ın elde ettiği başarının, bir zamanlar kâinat kitabını Kur’ân’ın rehberliğinde okuyarak dünyaya ilim, teknoloji ve medeniyette üstadlık yapmışken, sonradan bu vasfını kaybeden ıslâm dünyası için taşıdığı tarihî önemi idrak edip değerlendirme sorumluluğunu Türk üniversite camiası adına Özemre, medya adına da Yeni Asya paylaştı.

Pakistanlı fizikçinin Türkiye ziyareti, Fen Fakültesindeki ödül töreni, Abdüsselâm’ın ve Özemre’nin yaptıkları konuşmalar, o zaman 12 Eylül sebebiyle ismini Yeni Nesil olarak değiştirmek zorunda kalan Yeni Asya’da, Araştırma Merkezi Koordinatörü Ümit şimşek’in yakın ve enerjik takipleriyle günlerce manşetten takip edildi. Ayrıca Özemre’nin konuşması, Köprü dergisinin Ekim-1981 sayısında yayınlandı.

Özemre ile yıllar sonra Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olduğu ve Çernobil-radyasyon tartışmaları hengâmında görevden alındığı dönemde bir hafta arayla iki ayrı mülâkat yaptık. Barışçı nükleer enerji çalışmalarının o dönemdeki durumu, üzerinde emek vererek belli noktalara getirdikleri projeler, Çernobil ve radyasyon tartışmaları, Türkiye’nin ilim hedefleri, fen eğitimi ve ilim-din münasebetleri konusunda görüşlerini dile getirdiği bu mülâkatlar, yine Köprü’nün Mayıs-1987 sayısında neşredildi.

Özemre, Yeni Asya Yayınları olarak Abdüsselâm’ın “ıdealler ve Gerçekler” kitabını yayınlamamızdan duyduğu memnuniyetle takdir ve tebriklerini de iletmişti.

Aynı günlerde Hakkın rahmetine kavuşan Pekolcay 83, Bayazıt 69, Özemre 73 yaşındaydı.

Üçünü de hayırla ve rahmetle yad ediyoruz. Mekânları Cennet olsun

Yeni Asya

14.07.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

96

21.07.2008, 08:52

40. yıla doğru

40. yıla doğru

Geçtiğimiz 21 şubat’ta girdiğimiz 39. hizmet yılımızda, özellikle 23 Mart’ta yaptığımız görsel yenilenmeyi ve buna paralel olarak muhtevayı güçlendirme yönünde gerçekleştirdiğimiz yenilikleri biliyorsunuz.

Yeni Asya gibi “Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturma” ideal ve misyonuyla yola çıkıp çok büyük engel ve zorlukları aşarak bugünlere ulaşmayı başarmış bir gazetenin şu anda erişmiş olduğu merhale, karşı karşıya olduğu zorluk ve sıkıntılar nazara alındığında elbette ki takdire şayan bir başarı tablosu oluşturuyor.

Bu başarıda emeği geçen herkesi, bilhassa sayıları on binleri bulan isimsiz kahramanları tebrik ve takdir hisleriyle yad ediyoruz.

Ancak Risale-i Nur’un vermiş olduğu son derece önemli derslerden birinin, “Mevcuda iktifa dûnhimmetliktir” sözüyle dile getirildiğini ve aynı mânânın “ıki günü eşit olan, ziyandadır” kudsî ikazıyla da on dört asır öncesinden itibaren bir hayat prensibi olarak dikkatlerimize sunulduğunu bilen hizmet insanları için, gelişmenin, terakkînin, ilerlemenin sınırı, hududu ve sonu yok.

Evet, imkânlarımız her zaman olduğu gibi yine mahdut. Hattâ son dönemde bütün reel kesimi kıvrandıran darlık, sıkıntı ve krizden Yeni Asya da payını fazlasıyla alıyor.

Ama Yeni Asya’nın özelliği, hiçbir zaman sönmeyen ve sönmeyecek, sonsuz bir ideale hizmet için var olduğu gerçeği.

Bu gerçektir ki, onu 40 yıla yaklaşan zorlu hizmet yolculuğunda karşı karşıya kaldığı zorluk, engel, baskı, dayatma ve fitneleri aşarak bugünlere ulaşmasını mümkün kıldı.

Cenâb-ı Hakkın yardımı ve aynı idealler etrafında kenetlendiği değerli okurlarının hiçbir hal ve şartta eksilmeyen desteği ve duası sayesinde ayakta kalarak bugünlere erişen Yeni Asya, inşaallah ihlâs, istikamet ve tavizsiz istikrar çizgisinde daha nice yıllara ulaşacak ve daha nice hizmetlere imza atacaktır.

Buna bütün kalbimizle inanıyoruz.

Bu çerçevede, Allah nasip ederse 2009 21 şubat’ında idrak edeceğimiz 40. hizmet yılımıza yönelik düşünce temrinlerine çoktandır başlamış bulunuyoruz ve bu konuyu muhterem okuyucularımızla da paylaşmak istiyoruz.

40. yıl, hizmet tarihimizde önemli bir dönüm noktası. Dolayısıyla bu yılı, şânına lâyık hizmet hamleleriyle değerlendirmek için hepimize büyük görevler düşüyor.

Sizlerden ricamız, bu önemli yıl dönümü öncesinde, hepimizi bekleyen vazifelerle ilgili olarak, işin fikir yüküne de ortak olmanız ve bu sene içerisinde ne gibi hamle ve faaliyetler yapılabileceği konusunda fikir üreterek bizlere ulaştırmanız.

Halen Türkiye’nin çeşitli yerlerinde devam eden okuma programlarının teneffüs aralarında, istişare zeminlerinde, arkadaş ve aile sohbetlerinde bu konunun gündeme alınıp fikir ve proje geliştirilmesini ve sonuçların en kısa zamanda bize gönderilmesini bekliyor, değerli katkılarınız için şimdiden teşekkür ediyoruz.

***


Ramazan sayfası


Sayılı günler hızla geçiyor. Regaib Kandilini idrak ettiğimiz gece daha dün gibi. Ama üzerinden iki buçuk hafta geçti. Ve Üç Ayların ilki olan Receb-i şerifin 18. gününe eriştik. Haftaya 29 Temmuz Salı’yı 30 Temmuz Çarşamba’ya bağlayan gece Mi’rac Kandili. 3 Ağustos, şaban-ı şerifin ilk günü. 16 Ağustos Cumartesi’yi 17 Ağustos Pazar’a bağlayan gece Berat Kandili. Ve 1 Eylül Pazartesi de, Allah ömür verirse Ramazan-ı şerifi karşılayacağız.

Bunları hem şimdiden bir hatırlatma, hem de gazetemizin Ramazan sayfasına katkıda bulunmayı düşünen arkadaşlarımıza, çalışmalarını ona göre tanzim etmeleri mesajını iletme babında yazıyoruz.

Ve diyoruz ki:

Önümüzde bir ay gibi bir zaman kalmış durumda. Yani, çalışmalarınızı en geç 20 Ağustos günü elimizde olacak şekilde hızlandırmanız gerekiyor. Bekliyoruz.

21.07.2008

E-Posta: yeniasyadansize@yeniasya.com.tr

http://www.yeniasya.com.tr/2008/07/21/yazarlar/yasya.htm
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

97

28.07.2008, 13:11

Van mevlidi


Yazarımız Halil Uslu’nun geçen yıl 10-15 Aralık günlerinde gazetemizde yayınlanan “ıttihad-ı ıslâm ve Güneydoğu” başlıklı yazı dizisinin bir bölümünde hatırlattığı gibi, Van ilimizde 12 Eylül’e kadar devam eden çok güzel ve anlamlı bir gelenek vardı:

Bediüzzaman mevlidi.

Yıllarca süren bu mevlid, hem Peygamberimiz (a.s.m.) diğer peygamberler, gelmiş geçmiş maneviyat büyükleri, ıslâm âlimleri, evliyalar ve şehitlerle birlikte Bediüzzaman Hazretleri için duâ vesilesi oluyor, hem de Türkiye’nin dört bir yanından Nur talebelerini buluşturuyordu.

Van, Birinci Dünya Savaşı patlak vermeden önce Üstadın göl kıyısında Medresetüz-Zehra projesinin temelini attığı ve Horhor medresesinde talebelerine ilim öğrettiği; cumhuriyet sonrasında da, batıya sürgün edilinceye kadar Erek dağında uzlet hayatı yaşadığı, kıymetli hatıralarını barındıran çok özel bir belde.

Dolayısıyla, Bediüzzaman mevlidi için en uygun ve lâyık mahallerden biri.

Bu düşünceyle talebeleri bu mevlidi organize edip yıllarca devam ettirdiler. Ve o dönemin ulaşım zorluklarına rağmen mevlid her yıl çok sayıda Nur gönüllüsünü Van’a cezb etti.

Van mevlidlerinin güzel neticelerinden biri de, Halil Uslu’nun vurguladığı gibi, Müslümanlar arasındaki iman ve ıslâm kardeşliğini canlı tutarak birlik beraberlik mânâsının tahakkukuna vesile olması ve bu sayede insanlarımızı bölüp parçalamayı hedefleyen fitne ve tezgâhların bozulmasına katkıda bulunmasıydı.

Ama birçok güzel ve hayırlı faaliyet gibi bu anlamlı etkinlik de ne yazık ki, mâlûm zihniyetin gadrine kurban gitti. En son mevlidde, katılanlar, sanki bir suç örgütü mensuplarıymış gibi baskına uğradı; gözaltına alınanlar oldu.

Sonra da bir daha mevlid yapılmadı.

Aradan geçen zaman zarfında şanlıurfa’da her Ramazan ayının 25. gecesinde yapılagelen mevlidler istikrarlı bir şekilde devam etti.

1990’dan itibaren ise Ankara Kocatepe Camiindeki mevlidler başlatıldı. Gazetemizin organizatörlüğünde tertiplenen Bediüzzaman mevlidlerinin ilki, mâlûm cenahın kopardığı yaygara sonucu yine gözaltıları, soruşturmaları ve dâvâları beraberinde getirdi.

Aralarında, yakın zaman önce rahmet-i Rahman’a kavuşmuş olan Cemal Gündoğdu Hoca ile “Çamdağından esen yeller” şairi ve eski Yönetim Kurulu üyelerimizden Hilmi Doğan’ın da bulunduğu Yeni Asya mensupları, DGM’nin unutulmaz savcılarından Nusret Demiral’ın marifetiyle 15 gün nezarette tutuldu ve kanunî sürenin bitiminde mahkemece bırakıldı.

Ardından savcının 163’ten açtığı dâvâ ise, bu maddenin o günlerde Meclis tarafından kaldırılması neticesinde düştü.

Daha sonra Kocatepe mevlidleri istikrarlı bir şekilde devam etti. 17 Ağustos depreminin sonrasına tevafuk eden 1999 mevlidinde de yine bir gürültü koparıldı. Bu defaki sebep, gazetemiz ımtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın, gazetecilerin sorularını cevaplarken 28 şubat’ı eleştirip depremi ilâhî ikaz olarak nitelemesiydi.

Ve bu defa resmî gazap tam bir hışımla geldi.

Kutlular, 28 şubat’ta eski 163’ün yerine ikame edilen 312. maddeden yargılanıp mahkûm edildi, 276 gün hapis yattı, aynı mesajı veren yazılarından dolayı Yeni Asya yazarlarının neredeyse tamamı yargılandı, maddede bilâhare yapılan değişiklikler sebebiyle infaz edilmese de ceza alanlar oldu. Ve sonuncusu 2000 yılında yapılan Kocatepe mevlidlerine bir daha izin verilmedi.

Buna karşılık, şanlıurfa’da devam eden geleneksel mevlidlere ilâveten, son birkaç yıldır Ağrı Bediüzzaman mevlidleri yapmaya başladı.

Bütün bu serencamın ardından sözü getirmek istediğimiz yer şurası: Efsanevî Van mevlidleri, önümüzdeki 3 Ağustos Pazar günü Yukarı Nurşin Camiinde öğle namazını müteakiben okutulacak mevlidle tekrar başlıyor.

Bu gelişmenin, 12 Eylül tünelinden çıkışın da müjdesi olması dileğiyle, emeği geçen organizatörleri kutluyor, “Darısı 28 şubat mağduru Kocatepe mevlidine” diyoruz.

Yeni Asya

28.07.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

98

11.08.2008, 15:07

Kur’ân ayına Kur’ân hediyesi

Yeni Asya, Kur’ân ve duâ ayı Ramazan’ı, okuyucularına hediye etmeyi planladığı Cüz Cüz Kur’ân kampanyası ile karşılamaya hazırlanıyor.

Yaz aylarına girmeden gerçekleştirilen temsilci toplantıları ile başlayan kampanyanın hazırlıkları da hız kesmeden sürüyor.

Kupon neşrine 1 Eylül’de başlanacak kampanyada abone olan herkese cüzleri özel kabı içerisinde peşinen verilecek.

Bilgisayar hattı ile yazılmış ve telif hakkı Osmanlı Yayınevinde bulunan örnek cüzler, el ilânları ve afişlerle birlikte saha çalışması yapacak bütün temsilcilerimize gönderildi.

Mahallî tv ve radyolarda reklâm yayınlatmak isteyen büro ve temsilcilerimiz için de bir hatırlatmada bulunalım: Kampanya için hazırlatılan reklâm filmi cd’leri de bu hafta elinizde olacak. Arzu edenler ve erken çalışma yapmak isteyenlerin reklâm filmini www.yeniasya.com.tr adresimizden indirip kullanmaları da mümkün.

Tüm temsilcilerimiz kendilerine gönderilen örnek cüzlerle, abone kampanya çalışmalarına vakit geçirmeden başlayabilirler. Okuyucularımıza verilecek cüzlerin sevkiyatı yapılmakta olup, önümüzdeki günlerde bütün bölgelere mevcut ve yeni aboneler sayısınca cüzlerin gönderimi tamamlanacak.

Kampanya öncesi, geçmiş tecrübeleri paylaşmak ve yeni stratejiler geliştirmek için büro ve temsilcilerimizle yeniden bir araya gelmeyi planlamaktayız.

Abone çalışmalarına reklâm desteği de verilecek. Reklâm bütçemizin elverdiği imkânlar çerçevesinde bazı ulusal tv ve radyo kanallarında kampanya reklâmlarımız dönecek.

Kampanya için emek sarf edecek herkese, özellikle de ‘saha çalışması’ yapan kardeşlerimize başarılar diliyoruz.

Gayret bizden, tevfik Allah’tan...

Not: Daha fazla bilgi için 0212 655 88 59 (Dahili 219-220) no'lu telefondan Abone ve Dağıtım birimimizle irtibat kurabilirsiniz.


***

Ramazan sayfası

Üç Aylar ile birlikte Ramazan hazırlıkları da hız kazandı. Ramazan sayfası için daha önce de yaptığımız duyuruyu tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Babıalide Yeni Asya ile birlikte başlayan güzel bir gelenek olan ve bugün pekçok gazete tarafından benimsenen Ramazan sayfamız her yıl farklı bir şekil ve muhteva ile öne çıkmakta.

Önemli bir bölümü eli kalem tutan okuyucularımızın katkılarıyla hazırlanan sayfamız için, bu sene de aynı çağrıyı tekrarlamak istiyoruz. Çağrımız hem geçen yıllarda sayfamıza katkıda bulunan, hem de bu sene için hazırlık yapmış eser sahipleri için geçerli. Ramazan sayfasının mânâ ve muhtevasına uygun çalışmalarınızı önümüzdeki hafta elimizde olacak şekilde bekliyoruz. Mümkünse bilgisayar ortamında yazılmış, Ramazan sayfası formatına uygun, kısa, öz ve çarpıcı, tefekküre dayalı düz yazı, şiir ve fotoğraf çalışmalarınızı tezer@yeniasya.com.tr adresine bekliyoruz.


***

ımsakiyelerimiz hazır

Ramazan’ın ‘alâmet-i farika’larından biri olan imsakiyede sezon açıldı. Yeni Asya bu sene de beğenilen kalite ve çeşitleriyle piyasadaki yerini alacak.

Ürün yelpazesine yeni açılımlar getiren Yeni Asya ımsakiye birimi, dördü kuşe kâğıt, dördü de yaldızlı lüks gofreli karton baskılı olmak üzere sekiz çeşit imsakiyeyi müşterilerinin beğenisine sundu.

Birim yetkililerinin verdiği bilgiye göre, bire bir imsakiye örnekleri büro ve temsilciliklerimize gönderildi. Daha detaylı bilgi için ilgili birimimiz aranabilir.

Hepinize hayırlı haftalar diliyoruz.

YeniAsya


11.08.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

99

22.08.2008, 10:44

Cüz hamlemiz başlıyor

Ramazan-ı şerifteki hatim cüzü hamlemiz için çalışmalar hızlandı. Gazetemizdeki anonslar dünden itibaren başlarken, bazı televizyon kanalları, radyolar ve internet sitelerindeki kampanya reklamları da 25 Ağustos Pazartesi günü start alacak.

Bu arada, kampanya çerçevesinde yapılacak çalışmalar, hafta sonunda Kızılcahamam’da bir araya gelen temsilcilerimizle birlikte son kez gözden geçirilip değerlendirildi.

Hatırlanacağı gibi, üç sene önceki cüz kampanyamızda, tahminlerimizin çok üzerinde neticeler almış ve yoğun talep sebebiyle, cüz takımları için ikinci bir baskı daha yapmak zorunda kalmıştık.

Aynı başarının, bizi daha ileri noktalara taşıyarak tekrarlanmasını diliyoruz.

Tabiî, bunun için her zaman olduğu gibi yine elbirliğiyle çalışmamız gerekiyor.

***

Yeni Asya Ankara Sosyal Tesisleri

Ankara ile arası 65 kilometre olan sayfiye ilçesi Ayaş’a 10 kilometre mesâfedeki Oltan beldesinde toplam 12 dönüm arazi üzerine inşa edilecek Yeni Asya Ankara Sosyal Tesislerinin temeli, 24 Ağustos 2008 Pazar günü saat 11’de atılıyor.

Tesisin projesinin tamamlandığı bilgisi geçen yıl 3 Kasım’da ıstanbul’daki temsilciler toplantısında Yönetim Kurulu üyesi Ali Vapurlu tarafından verilmiş ve temel atma merasiminin 2008 ilkbaharında yapılmasının öngörüldüğü, 3 Aralık’ta bu köşede duyurulmuştu.

Bilâhare bu tarih 24 Ağustos olarak kesinleşti.

Toplam üç blok halinde konaklama ve toplantı binalarının yer alacağı 4 bin metrekarelik kapalı alanda kurulacak sosyal tesislerde, ikisi büyük, dördü küçük 6 toplantı, ikram ve ağırlama salonu bulunacak.

Tesislerde erkekler için üç katlı, âileler ve hanımlar için dört katlı ayrı bir blokta yapılacak 48 apart dairenin yanı sıra yemekhane, spor ve piknik alanları ile yürüyüş parkuru da olacak.

Başta Ankara ve ıç Anadolu bölgesi olmak üzere bütün Yeni Asya okuyucularına hizmet verecek Ankara Sosyal Tesislerinde, binlerce öğrencinin yaz ve kış okuma programları, eğitim çalışmaları, toplantılar ve diğer hizmetler gerçekleştirilebilecek.

Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular ve Yönetim Kurulu üyelerinin de hazır bulunacağı, ders ve duaların okunacağı temel atma merâsimine, Ankara ile çevre il ve ilçelerden okuyucularımızın katılması bekleniyor.

Bütün okuyucularımızın dâvetli olduğu Ankara-Ayaş Oltan kasabası Sağlık Ocağı altındaki inşaatın temel atma merâsimine gitmek için aynı gün saat 10’da Ankara Maltepe’deki Abdülkadir Özkan Vakfı önünden otobüs kalkacak.

ılgililer, böylesine hayırlı bir hizmet tesisi için okuyucularımızın destek ve dualarını beklediklerini bildirdiler.

Biz de şimdiden hayırlı olsun diyor, tesislerin hizmete vesile olmasını diliyoruz.

***

Miranda’ya bir mesaj


Haftalık yazılarına devam eden Robert Miranda’nın Türkiye ziyaretini anlattığı son yazısı üzerine Ordu-Ünye’den Dursun Penekli’nin, bizim kanalımızla kendisine gönderdiği tebrik mesajını birlikte okuyalım:

Yazılarınızı zevkle okuyorum, Allah ebediyyen razı olsun. Uzak diyarlardan hislerimize tercüman oluyorsunuz, ne güzel birşey.

13.08.2008 tarihli yazınızla Barla’yı hayalen bir kere daha yaşadım ve Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin baktığı pencereden siz bakarken ne hissettiyseniz ben de aynı şeyleri sekiz sene önce hissetmiştim, Yüce Rabbim bir daha gitmeyi sizlere ve bizlere nasib etsin.

Uzak diyarlardaki Nur talebelerine ve bütün Müslüman kardeşlere selâmlar. Kadir-i Zülcelâl Hazretleri sizleri ve bizleri ıslâm yolunda muvaffak etsin. Amin. Bir daha Türkiye’ye geldiğinizde Ünye’ye bekliyoruz. Baki selâmlar.

Yeni Asya

18.08.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

100

25.08.2008, 12:21

Çalışkan, Polat, Nutku...


Bugün 25 Ağustos 2008. Yani, ilk Genel Yayın Müdürümüz Mustafa Nezihi Polat’ın 38, Sağlık köşesi yazarımız Dr. Sadullah Nutku’nun da 36. vefat yıl dönümü.

O günkü ifade tarzıyla Umumî Neşriyat Müdürümüz ve Başyazarımız Mustafa Polat, Yeni Asya’nın kuruluş safahatında büyük emek ve gayret sarf etmiş, gecesini gündüzüne katarak çalışmış ve adeta ömrünün çok kısa olduğunu hissetmişçesine, o kısa zamana çok şey sığdırmak için fedakârca çırpınmıştı. Ve eksi sermaye ile, yani borçla çıkarılan gazetenin altıncı ayını doldurup nisbeten rahatlatıcı bir gelir kaynağına, yani resmî ilân hakkına kavuştuğu günlerde, hariçten yazı veren yazarlarımızdan birinin makalesini alıp gazeteye dönerken geçirdiği trafik kazasında şehadet şerbetini içmişti.

Son şahitlerden ve Yeni Asya’nın ilk dönem yazar kadrosundan Dr. Sadullah Nutku da, Sağlık köşesi için yazdığı yazılarda konuyu hep meselenin manevî ve imanî boyutuna getirir, her vesileyle okurlarını Risale-i Nur okuyup ondaki imanî ilâçları kullanmaya teşvik ederdi.

Nutku da Polat’tan iki yıl sonra, aynı gün yine bir trafik kazasında şehadet rütbesine erişmişti. Rahmetle yad ediyoruz.

***

Ceylan Çalışkan’ın 45. vefat yıl dönümü


22 Ağustos da, Üstadın yakın talebe ve hizmetkârlarından Ceylan Çalışkan’ın 45. vefat yıl dönümüydü. Onu da rahmetle anıyoruz.

***

Ajanda köşesi


Yönetim Kurulumuzun aldığı karar gereği, konferans, panel, seminer, okuyucu buluşmaları gibi etkinliklerin duyurulduğu Ajanda köşemizde bundan böyle, mahallerde yapılan dar katılımlı, periyodik, rutin ve “hizmet içi eğitim” mahiyetindeki seminer ve masa çalışmalarının ilânları yer almayacak.

Umuma açık olarak gerçekleştirilecek sempozyum, kongre, konferans, panel ve Bediüzzaman Said Nursî adına tertiplenecek mevlidler gibi faaliyetlere ilişkin duyuruların aynı köşede neşri için ise, sosyal komisyonların, söz konusu etkinlikle ilgili kararı mahallerindeki meşveret heyetine onaylatmış olmaları şartı aranacak.

Bu faaliyetlerin haberleştirilmesinde de aynı şartlar dikkate alınacak.

***

Cüz kampanyası


Cüz kampanyamızda son haftaya girdik. Cüzlerin mevcut tiraja tekabül eden miktarı mahallere ulaştı. Artışa bağlı olarak gelecek ilâve talepler de ânında karşılanacak ve cüzler Ramazan’dan önce herkesin elinde olacak.

Bu çerçevede şu âna kadar yüzde 100’ün üzerinde artış bildiren mahallerden Ankara, Alaçam, Bayburt, Kdz. Ereğli, Edincik ve ıstanbul-Samandıra’ya özellikle teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyor ve diğer mahallerin de müjdeli haberlerini bekliyoruz.

***

Silifke temsilcimiz Mustafa Ongun, cüz kampanyası ve yaz döneminde tirajı muhafaza çalışmaları için şu mesajı göndermiş:

“Cüzleri görenler abone olmak için Ramazan ayını bekliyorlar, fakat cüzler hemen teslim edilince ücretini vererek aboneliği başlatıyorlar. Silifke Bürosu olarak hedefimiz abone sayımızı yüzde 200 oranında arttırmak. Bu arada, yz mevsiminde mahallimizde gazete tirajımız hep artış göstermiştir. Çünkü tatil için gelen okuyucular abone olup gazetemize sahip çıkıyorlar. Köylerde, yaylalarda ve yazlıkta olan okuyucularımıza, gazetelerini günlük olarak ulaştırmanın huzurunu yaşarken merkezdeki okuyucularımıza da sabah ezanından evvel gazetelerini kapılarına bırakmanın hazzına varıyoruz.”

***

Çakır, Myanmar yolunda

Yazıişleri Müdürümüz Faruk Çakır, ınsanî Yardım Vakfı ıHH’nın davetlisi olarak, kasırga ve cunta kurbanı Myanmar’a gidiyor. Çakır, oradaki Müslümanlara dağıtılacak Ramazan yardımlarını yerinde görecek ve izlenimlerini döndükten sonra bizlerle paylaşacak.

Yeni Asya
25.08.2008
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir