Muhabbet Fedâileri

»DETAY

Yeni Asya Taviz Vermez
Asya Haber Merkezi
07:57:31
14.02.2005
Yeni Asya Vakfında “Nur cemaatine içeriden bir bakış” konulu bir seminer veren yazarımız ıslâm Yaşar, “Nur Hareketinin bir misyonu varsa, ıslâmın bütün şeairlerine hassasiyetle sahip çıkmaktır. Bediüzzaman öyle yapmış. Hanım kardeşlerimizin başörtüsü mücadelesinde Yeni Asya cemaatinin vermiş olduğu haysiyet imtihanı bunu gösteriyor. Demek ki; bu cemaat şeairi muhafaza noktasında taviz vermez” dedi.
Yeni Asya Vakfı’nın düzenlediği geleneksel Cumartesi Toplantıları’nın bu haftaki oturumunda gazetemiz yazarlarından ıslâm Yaşar, “Nur Cemaatine ıçerden Bir Bakış” konulu bir seminer verdi. Süleymaniye’deki Yeni Asya Vakfı konferans salonunda gerçekleştirilen seminere ilgi bir hayli fazlaydı. Aynı zamanda Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatını romanlaştıran yazar olarak tanınan, Bediüzzaman Beşlemesi’nin yazarı ıslâm Yaşar, Nur Cemaatinin dünü, bugünü ve yarını hakkında içerden biri olarak fikirlerini beyan etti.
Seminere cemaate içerden bakmak ile dışardan bakmanın farklı şeyler olduğunu belirterek başlayan ıslâm Yaşar, “Cemaate bakış dışardan bakıldığı ve içerden bakıldığı zaman farklıdır. Dışardan bakan biri ancak cemaati heyeti umumiyesiyle görür ve genel hatlarıyla bir kanaat sahibi olur. Ancak içerden bakan teferruatı görür, derine iner. ıçerden bakış hem dışı içine alır hem de bütün teferruatı hazmetmeyi bilmeyi gerektirir. onun için dışardan bakan insanlar kanaat sahibi olurken hizmete önem vermezler, içerden bakan ise hizmete önem vermek, sorumluluk ve dava bilincinde olmak zorundadır” şeklinde konuştu.
“Dâvâsını bilen anlatabilir”
Cemaati ve dâvâsını bilen ve anlayanların ancak bunu anlatabileceklerini belirten ıslâm Yaşar, içerde olmanın mesuliyet demek olduğunu ancak sadece içerden bakmanın ve içerde kalmanın içine kapanıklığı doğuracağını, bu sebeple dışarıyı da göz önüne alarak davranmak, dış dünyayı hiçe saymadan mensubiyetini devam ettirmenin asıl davranış olacağını belirtti. Yaşar, bu durumun ancak içerden bakarken dışardaki bakışları da göz önünde bulundurmakla mümkün olabileceğini ifade etti.
Nur hareketinin temelleri sağlam
Seminerin başında cemaate içerden bakma fikrinin gerekçelerini bu şekilde anlatan ıslâm Yaşar, ilerleyen bölümlerde ise Nur Hareketinin kaynakları ve temelleri ile ilgili bilgiler verdi. Yaşar, Nur Hareketini başlatan Bediüzzaman Said Nursî’nin neseben ve soy bakımından çok sağlam bir yere dayandığını zira anne ve baba tarafından Peygamber Efendimizin şanlı soyuna mensub olduğunu belirtti. Bediüzzaman’ın çocukluğunu geçirdiği Nurs köyüne doğru, dinleyicileri hayali bir yolculuğa çıkaran ıslâm Yaşar, Bediüzzaman’ın yetiştiği şartlara bakıldığında Nur Hareketi’nin neden sağlam temellere dayanmış olduğunun açıkça görüldüğünü söyledi.
Milyonları peşinden sürükledi
Bediüzzaman Said Nursî’nin his ve düşünce dünyasında, Kur’ân hakikatlerini bütün dünyaya hakim kılma dâvâsının her zaman ilk sıralarda geldiğini belirten ıslâm Yaşar, “Bediüzzaman en çok ilme ve imana önem veriyordu. Peygamber Efendimizi bir kişi rüyasında görse ondan derhal şefaat diler. Halbuki Bediüzzaman başlatacağı iman ve Kur’ân hizmetinin temellerinin sağlam olması adına kendini önemsememiş ve dâvâsı için Peygamber’den ilim istemiştir” dedi. Çocukluğundan beri hayatının her devresinde ilme olan aşkıyla dikkatleri çeken Bediüzzaman’ın her hareketinin sağlam adımlar olduğunu belirten Yaşar, “O her davranışında geleceği planlıyor ve dünyayı içine düşmüş olduğu karanlıklardan kurtarmanın planlarını yapıyordu” dedi.
ılerleyen bölümlerde Bediüzzaman’ın hayatını akıcı bir üslûpla mücmel olarak anlatan ıslâm Yaşar, dinleyicilerin Bediüzzaman’ın çileyle dolu hayatını dinlerken duygulu anlar yaşamalarına sebep oldu.
ıslâm Yaşar bir dâvânın heyecanını inançtan, gücünü ilimden, sevgisini halktan alırsa ancak kalıcı olabileceğini ve netice vereceğini belirterek, işte bu heyecan, güç ve sevgi sayesinde Bediüzzaman’ın tek başına başlatmış olduğu Nurculuk çığırının, bütün dünyayı saran, milyonları peşinden sürükleyen bir çığır olduğunu ifade etti.
Yeni Asya asla taviz vermez
Bediüzzaman’ın hayatının son döneminde demokrasiyi ıslâmiyet adına, ıslâmla mezcetme, kaynaştırma mânâsında sahip çıktığını hatırlatan Yaşar, “Bediüzzaman 1950’de bu şuurla demokrat hükümetin önüne bazı hedefler koyar. Birincisi ezanı aslına çevirmek, ikincisi Kur’ân’ı radyolardan okutmak ve Risale-i Nur’u serbestçe neşrettirmek, üçüncüsü ise Ayasofya’yı ibadete açtırmak. Bunlardan ilk ikisi gerçekleştirildi. Fakat Ayasofya ibadete açılmadan önce Bediüzzaman hayata veda etti. Sonradan o hükümet de hayata veda etti” şeklinde konuştu. Bediüzzaman’ın “Ayasofya ıslâm’ın fecr-i sadıkıdır” dediğini hatırlatan ıslâm Yaşar, “Nur Hareketinin bir misyonu varsa ıslâm’ın bütün şeairlerine hassasiyetle sahip çıkmaktır. Bediüzzaman öyle yapmış. Hanım kardeşlerimizin başörtü mücadelesinde bu cemaatin vermiş olduğu haysiyet imtihanı bunu gösteriyor. Demekki şeair-i ıslâmiyeyi muhafaza noktasında bu cemaat taviz veremez. Verdiği zaman kendi özünden uzaklaşmış, kayıplar vermiş olur. Temeli sarsılır” dedi.
Kanayan yara Ayasofya
“Ayasofya’nın ibadete hâlâ açılmaması bazı noktalarda eksiklerimiz ve zaaflarımız olduğunu göstermektedir” diyen ıslâm Yaşar, bu eksiklerimizin hep kendi içimize bakıp dışa hiç bakmamamızdan kaynaklandığını ve içimize kapanık olduğumuzdan ileri geldiğini ifade etti.
ıslâm Yaşar bizim bu noktada yapacağımız şeyin, temeli çok sağlam olan bu Nur Hareketine, bu temele lâyık olan bir dış görünüm vermek olduğunu söyledi. Nur Hareketi’nin on beşe yakın fraksiyonlarının bulunmasının eğer hepsi Risâle-i Nur’un bütün eserlerine, eser ayrımı yapmadan aynı hassasiyetle yaklaşır, aralarına kalın duvarlar örmekten vazgeçerlerse, bunun bir eksiklik olmayacağını belirten ıslâm Yaşar “Herkes bulunduğu mevkide direk olmaya çalışsa, bu dâvâyı yüklense hiç bir sorun olmayacak. Ancak bazıları direk olmayı bırakıp cemaat içinde duvar olunca ve zamanla bu duvarlar kalınlaşınca bugün Nur Hareketi cemiyet içinde cılız zayıf bir çok guruptan ibaret gibi görünmek durumunda kalmıştır. Halbuki her bir gurubumuz bulunduğu noktada bu büyük şahs-ı manevinin bir tamamlayıcısı hükmünde olsa, bugün cemiyet içinde Nur cemaati bulunduğu noktanın çok ilerisinde olacaktı. Ancak ne yazıkki, 80’lerde meydana gelen ve bazı nefsî, hissî ve siyasî mülahazalardan kaynaklanan üzücü olaylar neticesinde durum bugünkü halini almıştır” dedi.
Risale-i Nur muhtevasında birleşilmeli
Seminerin soru cevap bölümünde ıslâm Yaşar’a birçok soru yöneltildi. Sorulan bir soru üzeine Yeni Asya Cemaati’nin içinde bulunduğu durumda Risâle-i Nur adına hizmet ettiğini ve direk olma vazifesini ifa ettiğini belirten ıslâm Yaşar “Bazı eksikler ve zaaflar taşınsada Yeni Asya cemaati mensuplarının üzerlerine düşen vazifeleri hakkıyla yerine getirdiğine inanıyorum” dedi. Nur cemaatindeki ayrılıklarla ilgili diğer bir soruya verdiği cevapta ise ıslâm Yaşar, Risale-i Nur’un bir kaç geniş dairesi olduğunu, Said Nursi’nin bu daireleri dost, kardeş ve talebe olarak vasfettiğini belirtti. Herkesi talebe dairesinde görmenin mümkün olamayacağını belirten ıslâm Yaşar, “Risâle-i Nurlara karşı samimiyet ve sadakatini muhafaza eden herkes bu halkada yerini alacaktır” dedi. Yaşar konuşmasına şöyle devam etti: “Risâle-i Nur talebeleri eser ayrımı yapmadan, Bediüzzaman’ın hayatındaki dönemler arasında ayrım yapmadan Risâle-i Nur’u yaşarsa bu cemaat zaten bir bütündür. Bir caminin ayrı ayrı bölümleri gibi bir çatının altındadır denilebilir. O halde Risâle-i Nur muhtevası üzerinde ayrılıklara bir son vermek gerekmektedir. Risâle-i Nur’un bütün eserlerine sahip çıkarak o muhtevada buluştuğumuz zaman ayrılıklar kendiliğinden ortadan kalkar zaten”.
Yeni Asya her alanda hizmet ediyor
Seminerin soru cevap bölümünün sonuna doğru Yeni Asya cemaati ile ilgili bir soru üzerine ıslâm Yaşar şunları söyledi: “Risâle-i Nur temelinin heyeti umumiyesine en uygun cemaat Yeni Asya hareketidir. Sebebi şu; Bediüzzaman bu hareketin temelini atarken çok geniş bir temel atmış. Her türlü içtimaî harekete ve dünyadaki tüm gelişmelere ayak uyduran ve onlara ıslâm adına sahip çıkan, şekillendiren bir bakış açısı ortaya koymuş. Dolayısıyla Bediüzzaman eserlerinde cemiyetimizin zaafa düşeceği hiçbir nokta bırakmamış. Risâle-i Nur cemaatlerinin çeşitlerine şöyle bir baktığımızda Bediüzzaman’ın orataya koyduğu bu geniş temelin her biriminde büyük ya da küçük adımlarla da olsa Yeni Asya gurubunun hizmet etmeye çalıştığını görüyoruz”.
şahsı manevinin çekirdeği Yeni Asya
ıslâm Yaşar cemaatlerin bütünleşmesinin Yeni Asya bünyesinde gerçekleşebileceğini ifade ederek, “Yeni Asya kendi tarzınca, Zübeyr Gündüzalp’ten tevarüs eden bazı hizmet metodlarınca, Bediüzzaman’ın atmış olduğu hizmet temellerinin eksiksiz olarak hepsinde yükselmeye çalışmış, yükselmeye çalışıyor. Bugün Nur hareketinin şahs-ı manevisi olabilecek, en azından şahs-ı manevinin çekirdeği olabilecek enerji, potansiyel, güç ve ihlâsa sahip olan cemaat Yeni Asya’dır. Diğer cemaatler de güçlü oldukları yönleriyle bu cemaatle kol kola girmeli ve Nur hareketinin şahs-ı manevisini bu cemaatin etrafında yeniden teşekkül ettirmelidir. Eğer Nur cemaati bir gün bütünleşebilecekse bunun potansiyel gücü ve çekirdeği Yeni Asya cemaatidir. ınşallah Yeni Asya, cennetâsâ baharın iklim sıcaklığı bulunduğunda yeniden neşvü nema edecek ve şahsı manevi, diğer cemaatlerin de iştirakiyle yeniden teşekkül edecektir.” şeklinde konuştu.
Umut YAVUZ / ıSTANBUL
14.02.2005

Akp´nin demokratligi ne kadar ciddi olabilir sizce?
Daha düne kadar saftirikce $eriat pe$inden ko$anlar
nasil oluyorda dünden bugüne elbise degi$tirir gibi demokrat
oluyorlar?
Acizane kanaatime göre,dikkatli olunmasi gerekir derim.
Yaptiklarini alki$larim,lakin yapilmasi gerekip´te kil payi
ilerliyemediklerinide ayiplarim.
Ehven-i $er katagorisine hele hic koyamam!!!

Allah razi olsun

Hocam gerekenleri söylenmi$.
Fazlasina gerek yok.

Ittihat ve ittifak´tan bahsi mevzu ediyorsunuz,
müslaman olduklari halde neden zerre kadar islamiyete
hizmet etmediler ve halen edemiyorlar?
Müslümanlari kafir ilan etmeklemi ittifaki saglamak
istediler?
Dedigim gibi, uzatmiya gerek yok.

$imdiki hükümetin niyetinde ciddi olmasini
Temenni ederim.

Lakin, yarin birgün maskelerin dü$eceginden ve milletin
yine hüzümete dü$eceginden ve Demokrasinin yine darbeler
yiyeceginden endi$e ederim.

Cenab-i hak ümmetin akibetini hayir eyliye!!!