Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.10.2009, 19:30

“Bediüzzaman’ı arıyorum”


“Bediüzzaman’ı arıyorum”


45 yaşlarında bir bayan, yana yakıla Kocaeli Yeni Asya Bürosu’na gider, “Şükür buldum” sizi der. “Ben Bediüzzaman’ı arıyorum. Nihayet sizin sayenizde bulacağıma inandım. Hani siz geçen sene Mart ayında bir Bediüzzaman eki vermiştiniz ya, onu zevk ve heyecanla okudum. Bu ülke Bediüzzaman gibi bilginlere sahip olduğu için çok şanslı. O broşürden öğrendiğime göre Bediüzzaman gerçekten bizim için büyük bir nimet. Onun görüş ve düşünceleri beni mestetti. Tekrar tekrar okudum o broşürü. Onu yakından tanımak, eserlerini okumak istiyorum. Nihayet size ulaştım.”

17-18 Ekim Cumartesi-Pazar günleri Konya Ilgın Grand İpek Palas Termal Otel’de Yeni Asya Gazetesi temsilciler toplantısında Kocaeli Yeni Asya Bürosu temsilcimiz Salih Oral anlattı bu hatırayı.

Gerçekten ufacık bir ışık bile arayış içinde olan insanlara yetiyor. Kimbilir nice insan bu hakikatler yanıbaşında olduğu halde habersiz. Haberi olsa bu bayan gibi nasıl sevincinden uçacak! Önemli olan ise bizim bu hususta ne gibi katkılarda bulunduğumuz.

İşte sönmez iman ve Kur’ân hakikatlerini muhtaç gönüllere ulaştırma gayreti mutluluk için yetiyor bu işin şuurunda olan insanlara.

O günkü istişare toplantısında Ramazan ayında gerçekleştirdiğimiz promosyon kitaplarıyla ilgili sonuçları değerlendirdik ve ilerde yapacağımız yeni hamlelerle ilgili çalışmalar üzerinde durduk.

Arkadaşlar her zamanki gibi heyecan yüklü idiler. Bu heyecan, aşk, şevk ve gayret bulunduğu müddetçe başaramayacağımız ne olabilirdi? Bugüne kadar yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen bu şevk sönmemişti, sönmezdi. Çünkü Üstad’ın ifadesiyle, “Geçici, dünyevî musibetlerin sonları ekseriyetle ferahlı ve hayırlı oluyor. Ve madem hakkalyakîn derecesinde yakînî bir kat’î kanaatımız var ki, biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir.”1
İman ve Kur’ân hizmeti işte böylesine yüce, kudsî ve büyük bir hizmet… Böyle bir hakikate, yüz bin can olsa, feda edilse yine ucuz düşmez mi?
Bu inanç, duygu ve düşüncedeki arkadaşlarımızın nefis ve kesif gayretleri Ramazan hamlesini sevindirici sonuçlarla noktalandırmıştı. Gösterilecek gayretler bir sonraki hamleler için de ümit bahşediyordu.

Yetmiş küsûr yaşlarında olmalarına rağmen Necati Yılmaz ve Enver Tezer ağabeylerimiz büyük bir iştiyakla Balıkesir’den toplantıya katılmışlardı. Enver Tezer ağabeyimizin anlattığı bir hatıra da bizi duygulandırdı. Birgün bir genç büroya uğrayıp, “Ben sizin gazeteniz sayesinde namaza başladım” demiş. Hapishanede gazetemizi tanımış, namaza başlamış, namazın ve sair ibadetlerin ruh ve esaslarını anlatan Risâle-i Nurları nasıl elde edebileceğini öğrenmek için oraya gelmiş. Onun ıslah-ı hâl edişi hapishane müdürünün dikkatini çekmiş, altı ayda bir dışarı çıkma izni vermiş ve bundan istifade ile büroyu bulmuş.

Daha nice güzel anekdotlar var gazete hamlesiyle ilgili. Bir sonraki makalemizde de bunlar üzerinde duralım inşaallah.

Dipnot:

1- Şualar, s. 277.

Şaban Döğen

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

2

20.10.2009, 23:10

Bu bürolarin masraflari cok ama böyle hizmet verdikleri icin az bile..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Bu konuyu değerlendir