şER DEVLETı ELBET BıR GÜN YOK OLACAKTIR
şer devletler, tıpkı şerir insanlar gibi, sonsuza kadar var olamazlar. Ve ısrail de müstesna değil.
ısrail ışgali: 1948-2008 bir etnik temizlik ve soykırım tarihi
ısrail yaklaşık altmış yıl önce etnik temizlik ve soykırımla birlikte gelen gayri meşru doğum merasimini henüz başlatadursun, nesepsiz velet Siyonizm ise akan diğer bir kan gölüyle altmışıncı yıldönümünü kutluyor.
27 Nisan 2008 Pazar günü ısrail “savunma” güçleri (daha uygun bir isimlendirme belki de Yahudi Wehrmacht [1] ’ ı olmalıydı) Kuzey Gazze’nin kenar mahallelerinden biri olan Beyt Hanun’da bir anne ile dört evladını katletti.
Bir Anne ve 4 Evladının Katliamı
Anlatılanlara göre Merkava tankından açılan top saldırısı esnasında anne ve evlatları kahvaltı yapmaktaydılar. Ateş sonucu aile hemencecik orada ölürken cesetleri etrafa saçıldı.
Çocuklar ve annelerinin etrafa dağılmış cesetlerinin kanlı fotoğrafları ve görüntüleri ısrail liderleri arasında ve Siyonist-Yahudi kamuoyu nazarında hiç de bir tepki doğurmadı. Ne de olsa, Nazi-zihniyetliler ve Nazi-yürekli Siyonistler bunu kırk yıldan daha uzun süredir yapmaktadırlar. Ve görünen o ki dünya, bu işlenen cinayetlere hayatta yaşanan birer gerçeklik olarak bakıyor. Bu, en azından ısrail’in Ortadoğu halklarına karşı işlediği suçlar karşısında dünyanın tepkisine nasıl baktığında ortaya çıkmaktadır.
Siyonist düşünce tarzına biraz aşina olan herhangi bir insan sizlere; ısrail işgal ordusu ne zaman herhangi iğrenç bir katliam işlese ısrail liderlerinin – kendilerinin de dahil oldukları –bu barbarca davranışları bir nefis muhasebesinden geçirme noktasında pek de gönüllü olmadıklarını söyleyeceklerdir. Bunun yerine onlar hemencecik hasbara [2] makinesini çalıştırıyorlar. Böylece dünyanın gözünden düşmemesi için ısrail’in herhangi yanlış bir işini aklamaya yardımcı olarak kamuoyu imajını zedeleyecek sonuçları kontrol altında tutuyorlar.
Nitekim bu şerir bebek katilleri, bizlere kurbanlarının ısrail ağır bombardımanı sonucu ölmediklerini; bilakis Filistinlilerin patlayıcıları nedeniyle öldüklerini söylemektedirler. Vallahi ne güzel?! Peki yine bu habis yalancılar Muhammed Durra’nın da Filistinli keskin bir nişancı tarafından ısrail’in imajını lekelemek için öldürüldüğünü iddia etmediler mi?
Bu elbette ısrail ordusunun toptan bir aileyi katlettiği ilk cinayet değil. Bu cinayetlerle hayatta kalma ve yaşam arasındaki insanlar “korku ve dehşet” ile yaşarken ısrail’in kendisi katliam ve cinayetlerle birlikte var oluyor. Ne de olsa ısrail’in tarihi kesintiye uğramayan, birbirine bağlı savaş suçları ve katliamların tarihi. Aslında bir insan azıcık ileriye giderek ısrail’in bizzat kendisinin insanlığa karşı bir suç teşkil ettiğini ve bu bağlamda sürekli bir suç işlendiğini söyleyebilir.
Gazze’deki en son katliam tecrit altında vuku bulmadı. Gazze şeridi’nin tamamı 1943 yılında Polanya’nın Varşova gettolarında uygulanan Nazi ablukasına ziyadesiyle benzeyen çok sert bir kuşatma altında çürüyüp gidiyor.
Dünya Kamuoyu ve Gizlenmek ıstenen Hakikat
Bu, yaşanan bir hakikat olup Avrupa’daki ve Kuzey Amerika’daki insanların birçoğu -en azından açık bir şekilde- kendilerini bu hakikati kabul etmeye yanaştırmıyor; çünkü bu, politik olarak yapılması doğru olmayan bir şey. Peki acaba Batı, omuzlarında bulunan soykırım suçluluğunu atmak için Filistin’de tam kapsamlı bir soykırım yapılmasına mı ihtiyaç hissediyor? Avrupa’nın soykırım kompleksinin uzun zamandır beklenen telafisinin en sonunda giderilmesi için her sabah ve her akşam Filistinli çocuklar mı katledilmeli?
Yaklaşık 1.5 milyonluk Gazze halkının yiyeceğe, işlerine, ilaca ve benzine ulaşmalarının engellenmesi sonucunda nüfusun büyük bir çoğunluğu zorla sefil bir yokluğa ve gerçek bir açlığa maruz bırakıldı.
Yerel sağlık merkezlerinde gerekli tıbbi tedavi göremeyen ve ihtiyaç duyulan ilaçları bulamayan insanlar ölmeleri için hastalıklarıyla yüz yüze bırakılıyor. Hissiz/merhametsiz Nazi-benzeri kuşatmanın direk sonucunda şimdiye kadar 200’den fazla masum Gazzeli hastanın hayatını kaybettiği biliniyor.
Tüm bu olaylar ısrailli devlet yetkililerin batılı televizyon kanallarında boy gösterip ısrail’in hiçbir şart altında Gazze’de “insani bir krizin” büyümesine izin vermeyeceği noktasında çoğu ilgisiz ve ahlaken kayıtsız batılı seyircileri ikna etmeye çalıştıkları esnada yaşanıyor. Ne ala! Uydurmalarının dışında bizler katliama, hırsızlığa, yalana dayanan şeytani ve dinsiz Siyonist bir ideolojiden daha fazla ne bekleyebiliriz ki?
ışgalin Gerçek Yüzü: Hırsızlık, Baskın ve Ahlaksızlık
Birinci sınıf askerlerini gecenin bir yarısında el Halil şehrindeki yetim okullarını ve yatılı diğer okulları basarak buralarda terör estirmeye gönderen bir devletten ne bekleyebiliriz ki?
Aileleri ısrail ordusu tarafından katledilen yetim ve öksüz çocuklar için bağışlanan yiyecekleri gasp eden bir devletten ne bekleyebiliriz ki?
Askerlerini depolara, ambarlara baskın yapmaya göndererek on yaş altındaki yetim çocukların geceliklerine varıncaya kadar ayakkabılarını ve elbiselerini çaldıran bir devletten ne bekleyebiliriz ki?
12 yaşındaki bir ilkokul öğrencisini katleden, ardından bu küçük kız çocuğunun ölüp ölmediğinden, kahraman askerlerin güvenliğine bir tehdit oluşturup oluşturmadığından emin olmak için kurbanın vücuduna 20 mermi daha boşaltan askerlerin devletinden ne bekleyebiliriz ki?
Barış gönüllülerini ordu buldozerleriyle katleden ve ardından da dünyaya “buldozer şoförü verilen talimatlara göre davranmış ve yanlış hiçbir şey yapmamıştır” diyen bir devletten ne bekleyebiliriz ki?
Kesin olan şu ki sözünü ettiğimiz bir devlet, yüzde yüz bir Nazi devletidir.
Evet, şahsen ben ısrail’in kaliteli bilim adamları yetiştirdiğini, iyi hastaneler inşa ettiğini, teknolojide, bilimde ve diğer alanlarda etkileyici başarılara imza attığını biliyorum.
Ancak bu dediklerimiz ahlaki anlamda pek de bir anlam ifade etmemektedir. Nazi Almanyası da birçok kaliteli bilim adamı yetiştirmişti, birçok kaliteli hastane inşa etmişti, bilimde ve teknolojide müessir başarılar göstermişti.
Tüm bunların yanında, acaba gelişmiş elektronik araçlar üreterek bu teknolojiyi beşiklerindeki bebeleri, kadınları ve diğer masum sivilleri öldürmek ve katletmek için kullanmak da neyin nesi oluyor?
ısrail: Zulüm, Soykırım ve Etnik Temizlik
Zulüm, toplu katliam ve etnik temizlik üzerine kurulu müreffeh bir devlet inşa etmek aslında neye işaret etmektedir?
ısrail dünyanın birçok kesiminde demokratik, dinç ve modern bir yapı olarak görünebilir. Ancak biz Filistinliler için ısrail, her zaman bir katil, bir hırsız ve bir yalancı olarak kalacaktır.
ısrail kendi ülkemizi bizden çaldı, insanımızı etnik temizliğe tabi tuttu, evlerimizi yıktı, kasabalarımızı ve köylerimizi tarumar etti, belki döneriz korkusuyla temiz su kaynaklarımızı zehirledi, ardından insanlarımızın büyük kısmını dünyanın dört bir yanına sürdü…Bu dediğimiz kategorideki insanların birçoğu ısrail liderleri ve sözcüleri tarafından şimdi arsız bir şekilde “teröristler” olarak isimlendiriliyor.
Doğrudur, ısrail askeri ve ekonomik olarak güçlü; dev sayıda nükleer silaha sahip, ısrail yanlısı baskı grupları Amerikan Hükümeti’ni ve dahi medyayı kontrol altında tutuyor ve ABD’de iş yapıyor.
Eee, ne peki?
şer devletler, tıpkı şerir insanlar gibi, sonsuza kadar var olamazlar. Ve ısrail de müstesna değil.
[1] Terim olarak “savunma gücü” anlamına gelen Wehrmacht kelimesi literatürde 1935’ten 1945 yılına kadar Almanya’nın birleşik silahlı güçlerini tanımlamaktaydı. Bu birleşik ordu Heer (kara), the Kriegsmarine (deniz) ve Luftwaffe (hava gücü) üçlüsünden oluşmaktaydı. Adolf Hitler’in Nazi Almanya’sındaki bu dev güç II. Dünya Harbinde etkin bir ol oynadı. Ordudaki asker sayısı 18.2 milyona ulaşmaktaydı. 2.3 milyon Wehrmacht askeri öldü, 550,000 asker çeşitli sebeplerle hayatını kaybetti; 2.0 milyon asker savaşta ve savaş sonrası kayboldu; 459,000 savaş esiri öldü, bunlardan 77,000 tanesi ABD, ıngiltere ve Fransa esiriydi.
[2] Hasbara terimi ıbranice’de açıklamak anlamına gelen fiilin, isim-fiil haline getirilmesi sonucu oluşan bir kelimedir. Yani, anlamı basit bir tabirle "açıklama"dır. Fakat bu kelime kullanım ve asıl kast edilen mana anlamında farklı bir anlam taşımaktadır. Özellikle söz konusu terim işgal devleti ısrail’in fanatik bir şekilde savunulması, avukatlığının yapılması bağlamında kullanılmaktadır.
Halid Amayre
Filistin Enformasyon Merkezi