Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

19.11.2007, 12:37

muzaffer ozak...

s.a.
okumanızı istediğim bir muhterem kişiliktir yazılanlar sadece hayatı gibi bunlarla yetinmeyip araştırınız belki aranızda tanımayan vardır...

hoca, gençlik yıllarında ayasofya camiinde tefsir dersleri alırken çok güzel bir rüya görür.peygamberimiz, hz. ali’nin tuttuğu bir devenin üzerindedir. hz. ali’nin diğer elinde ise meşhur kılıcı zülfikar bulunmaktadır. efendimiz ona sorar:
-müslüman mısın?
-evet.
-islam için başını verir misin?
muzaffer efendi yine “evet” cevabını verir. peygamberimiz başını kesmesi için hz. ali’ye talimat verir. allah’ın aslanı da, başını gövdesinden ayırır. hazret korku içinde uyanır. rüyayı kur’an-ı kerim hocasına anlatır. hocası bu son derece önemli rüyayı yorumlar ve der ki: “sen hz. ali efendimizin yoluna gireceksin ve bir tarikatın şeyhi olacaksın!”
gönül insanı ve aşk timsali muzaffer efendi’yi neseb itibariyle tanımak gerekirse; o 1916 yılında istanbul’da doğdu. babası hacı mehmet nuri efendi, annesi ise ayşe hanımdır. karagümrük’teki cerrahî tekkesinin bitişiğinde bulunan bir evde dünyaya gelen muzaffer ozak’ın babası âlim bir kimseydi. 2. abdülhamit devrinde huzur hocalığı yapmıştı.
annesi ayşe hanım ise, halvetî şeyhiseyyid hüseyin efendinin büyük torunudur. anne tarafından evlad-ı rasul’e bağlı olan efendi hazretleri, altı aylıkken babasını kaybetti. büyük abisinin de şehid düşmesi neticesinde aile fakir ve çaresiz bir hale düştü.
beş altı yaşlarındayken babasının arkadaşı seyyid şeyh abdurrahman efendi’nin himayesine girerek şeyh efendiden kur’an dersleri aldı. ortaokul yıllarında abdurrahman efendi’nin vefatı kendisini hayli sarsar. kur’an eğitimini fatih camii başimamı mehmet rasim efendinin talebesi olarak tamamladı.
hüsnü efendi’den sekiz yıl fıkıh ve hadis dersleri aldı. konumları gereği hem çalışıp hem okuyan muzaffer efendi müezzinlik ehliyetini aldıktan sonra ali yazıcı camiinde göreve başladı. muhtelif camilerde görev yaptıktan sonra beyazıd camii’ne tayin edildi. değişik hocalardan ilahî ve meşk dersleri aldı. hocası tarafından çok sevdiği gülsüm hanım’la evlenirler. vezneciler camii’ne imam olarak atanan muzaffer hoca bilahare yaklaşık 23 yıl süleymaniye camiinde fahri imamlık görevinde bulunur.
askerliği yapmadan önce, güzel sanatlar akademisi’nin ünlü hocalarından hat ve tezhip dersleri aldı yazmalar hakkında geniş bilgi sahibi oldu. yirmi yıl süren birinci evliliğinden hiç çocuğu olmadı. ikinci evliliğinden bir kız bir de erkek evladı dünyaya geldi.
ortadoğu ülkelerinin bir çoğuna defalarca gidip-gelen ve bu arada çok değişik zevatla tanışıp hayli istifade eden muzaffer ozak, en ziyade ilk şeyhi sami saruhaniyyül uşşakî’den faydalanır. nevşehirli hacı hayrullah ve atıf hoca’dan tefsir dersleri aldı. bütün bu hocalardan aldığı bilgilerle istanbul’da tam kırk iki camide otuz yıl vaaz etti.

muzaffer efendi avrupa’da
hiç şüphesiz muzaffer ozak hoca’nın en büyük özelliklerinden biri de dünyanın muhtelif ülkelerinde göze ve kulağa hoş gelen zikir meclisleri oluşturması.
almanya berlin’deki opera binasında yaptığı zikir meclisi, kendilerinin dışında bütün izleyicilerin de tevhid getirmesine sebep olur. devran için ayağa kalktığında salondaki gayr-i müslimler de aynı şekilde hareket edip zikre katıldılar.
kendisine: “siz müslüman olduğunuz halde hiçbir fark gözetmeksizin hıristiyanları da meclisinize kabul ediyor, onların da zikretmelerine izin veriyorsunuz. bunun sebebi ve hikmetini açıklar mısınız?” sorusuna şu karşılığı verdi:
-ben fakir bir müslüman ve bir şeyhim. allah diyen herkesi meclisime kabul eder; allah derim ve allah dedirtirim!”
bir çok gazete ve tv bu zikir ziyafetinden övgüyle bahsetmiştir. istanbul’da çıkan dünya gazetesi de paris muhabirine dayanarak “dervişlerimiz avrupalıları büyüledi” başlığıyla okuyucularına duyurdu.
türk tasavvuf ve tekke musikisinin göz kamaştıran ritmiyle ve ahengiyle avrupalıları kendinden geçiren hacı muzaffer efendi, dervişleriyle birlikte fransa’dan new york’a gitti. orada yaptığı zikirlerden sonra amerikalıları kendilerine hayran bıraktılar.
bilahare new york radyosunda bir programa konuk olarak çağrılır. önce ezan daha sonra da kur’an ve akabinden manasını vererek sürdürdüğü programını o kadar insan dinlemiş ki, özellikle kanada ve abd’nin diğer eyaletlerinden bir sürü insan hoca efendiyi görmeye gelmişler. bu olayı kendisi şöyle anlatıyor: “gözyaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım. nasıl ağlamasa idim ki, milyonlarca amerikalı, radyoları başında bizi dinliyorlar ve tevhid etmemizi bekliyorlardı. tevhid etmeye başladım ve benimle birlikte bütün amerikalı aşıklar da tevhide iştirak ettiler...”
müridinin epeycesi batıdan olan hoca efendi bir çok kimsenin ulaşamadığı kişilere el uzatmıştır.

sahaflar şeyhi muzaffer hoca
beyazıd camiinin yanındaki sahaflar çarşısındaki kitap dükkanında bulunduğu sürece, birçok kimseyi etkileyen muzaffer ozak; bir gün dükkana gelen bir çocuk için ayağa kalkıyor, sevgiyle birlikte saygı da gösteriyor. etrafındakilerin şaşkın bakışlarını görünce şunları söylüyor:
“bu çocuk osmanlı hanedanına mensuptur. nasıl saygı göstermeyelim ki, bizler onların sayesinde bu topraklarda oturuyoruz.”
bir akşam üstü de dükkana bir hanımefendi geliyor. “sizde padişah fermanı var mı?” diye soruyor. muzaffer hoca birkaç ferman gösteriyor. hanım fiyatını sorunca o zamanın parasıyla yüz lira diyor. kadın, “şimdi yanımda bu kadar para yok.” cevabını verdikten sonra çıkıp gidiyor. tam o sırada biri gelip, “tanıdınız mı, bu bayan neslişah sultan’dı” şeklinde konuşuyor.
neslişah sultan birkaç gün sonra gelip parasını vererek fermanları almak ister. muzaffer hoca: “aman efendim! bunlar sizin dedelerinizin... ne diye para alalım” diyerek para almak istemez. fakat neslişah sultan, indirimi dahi kabul etmeyerek, ilk defada söylenen yüz lirayı ödeyerek fermanları alır ve gidir.
kendisini bizzat ziyaret edip duasını aldığımdan kendimi bahtiyar hissediyorum. ilk gördüğümde şaşırdığımı itiraf etmeliyim. fakat sohbetini dinledikçe merakım arttı. “aşk yolu vuslat tariki” isimli eserini armağan ederek başımı okşadı. ilim muhibbi genç bir talebe için bu ne güzel bahtiyarlık.
cesur, hareketli ve atak bir müslümandı. bunun en bariz örneği, türkiye’nin mümtaz şahsiyeti ali fuat başgil vefat ettiğinde hiçbir müslüman cenazesini taşımaya cesaret edemiyor. polis ve jandarma alıp tenha bir yere defnetmeyi tasarlıyorlar. muzaffer hoca müridanıyla birlikte, tekbir ve tehlillerle cenazeyi alıp götürmüşler. kemal-i edeple defnetmişler.
hacı muzaffer efendi 13 şubat 1985 tarihinde hakka yürüdü. cenazesini yıkama görevini kâdirî şeyhi nazmi geylan baba yerine getirdi. namazını gönenli mehmet efendi hazretleri kıldırdı

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir