Süleyman Nazif ve Abdülhak şinasi birlikte yemek yerken, şinasi garsonu çağırır ve su ister.
şinasi’nin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:
-Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir. Süleyman Nazif ve Abdülhak şinasi birlikte yemek yerken, şinasi garsonu çağırır ve su ister.
şinasi’nin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:
-Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir.
...............................................
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında
ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.
ımam-ı Azam hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek
kenara çekildiğinde, yanındakiler neden böyle yaptığını sormuşlar.
Hazret, düşünmeden cevap vermiş
--Onun boynuzları var, benim ise aklım.
Alaaddin Başar’a:
--şeytan,niçin meyhaneye gidenlere vesvese vermiyor? diye sorduklarında:
--Vermez tabi, demiş. Eğer verse kazayla camiye giderler.