Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

17.09.2003, 09:39

Demokrasinin kara günü

Bugün 17 Eylül... Bediüzzaman’ın ifâdesiyle “ıslâm kahramanı” Merhum Başbakan Adnan Menderes’in ipe götürüldüğü gün. Yani 17 Eylül cinâyetinin 42. yıldönümü.

42 yıl önce bugün Adnan Menderes, Fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, Türk demokrasi tarihi için daima ‘kara leke’ olarak anılacak bir kararla idam edildi. 27 Mayıs 1960 sabahı devrilen DP iktidarının yöneticileri, Millî Birlik Komitesi tarafından Yassıada’da kurulmuş olağanüstü bir mahkeme olan Yüksek Adalet Divanına çıkarıldı. Mahkeme, “anayasayı ihlal” ile suçladığı DP yöneticilerinden 15’ine idam, diğerlerine de ağır hapis cezaları verdi. ıdam cezalarından 12’si MBK tarafından müebbet hapse çevrildi. DP iktidarının Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise idam edildi. Menderes, ‘son arzusu’ sorulduğunda, “Vatanı ve milleti Allah refah içinde bıraksın” dedi.

Eski başbakanlardan Adnan Menderes ile eski bakanlardan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, idamlarının 42. yıldönümünde bir kez daha anılıyor. Hâlâ tartışma konusu yapılan idam kararları, Türk demokrasi tarihinde ‘kara bir leke’ olarak görülüyor.

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra tutuklanarak Yassıada’ya tıkan güç Başbakanı ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamına karar vermişti.


27 MAYIS ıHTıLÂLı

DP’yi iktidardan düşürmek, birçok subay için hukukî ve ekonomik sorunların çözümü, ülkeyi ve demokrasiyi kurtarmanın vazgeçilmez ön şartı olarak ileri sürülmüştü. Silâhlı Kuvvetler’in çeşitli kademelerinde Milli Birlik Komitesi (MBK) adı altında örgütlenen bu subaylar, 27 Mayıs 1960 sabahı planlı bir şekilde harekete geçerek, DP iktidarını devirip yönetime el koydular. Sabahın ilk saatlerinde yayınlanan ihtilal bildirisinde, “Bugün, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve en son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır” denildi. Hareketin demokrasiyi kurtarmak için yapıldığı, hiçbir şahsa ve zümreye karşı olmadığı, en kısa sürede seçimlere gidileceği ve yönetimin sivillere devredileceği ileri sürüldü. 27 Mayıs 1960 sabahı devrilen DP iktidarının yöneticileri, MBK tarafından Yassıada’da kurulmuş olağanüstü bir mahkeme olan Yüksek Adalet Divanında yargılandı. Mahkeme, “Anayasayı ihlâl” ile suçladığı DP yöneticilerinden 15’ine idam, diğerlerine de ağır hapis cezaları verdi. ıdam cezalarından 12’si MBK tarafından müebbet hapse çevrildi. DP iktidarının Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise idam edildi.


MENDERES KıMDıR?

1899 yılında Aydın’da doğan Andan Menderes, eğitim hayatına ızmir ıttihat ve Terakki Mektebinde başladı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedek subay olarak askerliğini yaptı. Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın Teşkilatı’nı kurarak başkanı oldu. Böylece siyasete adım atan Menderes, bu parti kapatılınca CHP’ye üye oldu ve 1931 yılında Aydın Milletvekili seçildi. Partide yaptığı muhalefetten dolayı, Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edilen Menderes, Demokrat Partinin 7 Ocak 1946’da kurulmasına önderlik edenler arasında yer aldı. 1946 seçimlerinde Demokrat Partiden Kütahya Milletvekili olarak meclise giren Menderes, partide Celal Bayar’dan sonra ikinci adam durumuna geldi. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde oyların 53.5’ini alarak iktidar olan DP’nin 10 senelik iktidarının tek başbakanı olarak döneme damgasını vuran Menderes, iktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan darbeyle iktidardan indirilen Menderes, Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanınca yargılanarak idama mahkum edildi. Karar 17 Eylül 1961 tarihinde infaz edildi.


MENDERES’ıN SON DAKıKALARI

Menderes’e MBK’nın idam kararı, kendisine ayrılan misafir salonunda bildirildi. Kararı dinlerken titreyen Menderes, son arzusu sorulduğu zaman bir sigara istedi. Sigarasını içerken “Dünyadan ayrıldığım şu anda, ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildirin. Vatanı ve milleti Allah, refah içinde bıraksın” diyen Menderes, sabaha karşı saat 02.31’de darağacında asılmak suretiyle idam edildi.

Menderes’in darağacına götürülürken, usule uygun olarak bilekleri arkasına bağlanmıştı.


ZORLU VE POLATKAN’IN SON DAKıKALARI

ıdam hükümlerinin onaylandığına ilişkin karar, önce Zorlu’ya bildirildi. Kararı sükunetle dinleyen Zorlu, başını öne eğerek hafif ve titrek bir sesle “Vazifemi yaptığımı zannediyordum. Siz de vazifenizi yaptınız, zahmetler çektiniz. Kader bu imiş” diye konuştu. Son arzusu sorulduğu zaman bir mektup yazmak istediğini söyleyen Zorlu’nun mektubu vasiyetname havasındaydı. Zorlu hakkındaki idam kararı sabah infaz edildi. Zorlu’nun ölüm cezasının infazından sonra gardiyan zaten uyanık olan Polatkan’ı salona getirdi. Polatkan, hakkındaki kararı dinlerken ürperdi. ımamın dinî telkininden sonra, son arzusu sorusuna cevap olarak, aile bireylerine iyi niyet ve temennilerini ifade eden birkaç söz söyledi. Polatkan, idam edildiğinde saat sabah 06.15’ti. Kısa bir sürede hayata veda eden Menderes, Zorlu ve Polatkan, birer saat ipte asılı bırakıldılar. 17 Eylül 1990’da Yassıada’dan naaşları alınan Menderes, Zorlu ve Polatkan, devlet töreni ile ıstanbul Vatan Caddesinde yaptırılan Anıtmezar’da toprağa verildi.


ADNAN MENDERES’ıN Eşı BERıN HANIMIN DUYGU DOLU MEKTUPLARI

Berin Hanım, eşinin Yassıada’ya götürüldüğünü gazetelerden öğrendi. Bu tarihten sonra mektup yazmaya başlayan Berin Hanım, en çok mektuplarının 50 kelimeyi geçmesine izin verilmemesinden yakındı.13 Haziran 1960 tarihli mektubunda Berin Hanım şöyle sesleniyordu eşine: “Adnancığım, 3 gündür senden bir haber alamadığım için çok meraktayım. 2 gündür Yassıada’ya götürüldüğünü öğrenemediğim için büyük üzüntüdeyim. Sıhhat ve selametle bize seni kavuşturması için Allah’a yalvarıyoruz. Burada ikimiz pek yalnız kaldık.” Berin Hanım, 14 Temmuz tarihli mektubunda eşine hasretini şöyle dile getiriyordu: “Elbette hakikatler anlaşılacak, selaâmetle çıkacaksın. Gün geçtikçe hasret ve iştiyakımızın ne derece olduğunu söylemek lüzumsuz. Allah, artık çilemizi kâfi görecek. Seni bize selametle kavuşturacak.”

Duruşmaları gazete ve radyodan takip eden Berin Hanım, bir mektubunda “Her gün bir iskemle üzerinde oturduğunu, iki üç mahkeme olduğunu düşündükçe, Allah’a aklımı muhafaza et diye yalvarıyorum” ifadesini kullandı. Berin Hanım, bir başka mektubunda eşine şöyle seslendi: “Dün gece radyodan müdafaanı hıçkırıklar içinde dinledim. Kalbim duracak zannediyordum. ışlemediğiniz, en küçük kabahatiniz olmayan dâvâların müdafaalarını yapmanız ve buna mecbur olmanız beni nasıl kahrediyor bilemezsin. Çünkü sizin kadar günahsız sanık olmamıştır.”


SON MEKTUP

Mahkemeler sonuçlandı ve Yassıada Mahkemesi Adnan Menderes için idam talebinde bulundu. Kararın onaylanmasından sonra tamamen yıkılan Berin Hanım’ın son mektubu ise şöyle: “Elimde kalem düşünüyorum. Bu tarifi imkansız muzdarip günlerimizde sana ne yazayım? Sen orada yapayalnız kıvranırken sana ne söyleyeyim? Her lâf mânâsız geliyor bana. Havadan sudan bahsedilince kızıyorum. ‘Bu kadar büyük ızdırap karşısında hâlâ böyle mânâsız konuşulur mu?’ diyorum. Halbuki seni biraz oyalayabilecek, kendini unutturacak ne söyleyebilirim ki? Allah bugüne kadar sabır ve metanet ihsan eyledi. Yalvarırım sana metin ve sabırlı ol. Kalp huzuru içinde olman lazım.”

Bir Yassıada tutuklusu olan Faruk Nafiz Çamlıbel, Berin Hanım’ın duygu dolu mektupları için şu şiirini kaleme aldı:

“Duymamış belli hayatında bir eş hasretini
Yaşamış, taş gibi toprak gibi mahrum acıdan
Ne bilir bir kâğıdın canlara can kattığını
Başımız dertli şu her gün geciken postacıdan.”

2

14.11.2007, 03:08

Çıktığı o şehadet makamında, bizden inayetini eksik etmesin inşallah..Rabbim, tüm amellerimizden, hissedar etsin. amin.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir