Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

41

01.10.2005, 19:52

Atatürkçülük mü, putperestlik mi?

Atatürkçülük mü, putperestlik mi?

Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye Avrupa Karma Parlamentosu Eşbaşkan Yardımcısı Andrew Duff’ı eleştirdi. Güneri Civaoğlu’nun yazısından anlaşılıyor ki, askerler bir süre bekledi, baktı ki siviller Duff’a “ağzının payını vermiyor”, cumhuriyeti koruma ve kollama adına taşı gediğine oturttular! Biraz komik olmuyor mu? Bir ıngiliz parlamenter, Türk gazetecileriyle konuşuyor; aklına eseni söylüyor: “Bu asker kafasıyla AB’ye giremezsiniz. Militarist zihniyetten kurtulmanız gerek. Ancak bunu devlet dairelerine Atatürk’ün resmini asarak yapamazsınız. Kemalizm milliyetçiliği artık eskidi” diyor. Genelkurmay bunu hemen not ediyor. Sivil bir siyasetçinin cevap vermesi bir süre bekleniyor. Sivillerden ses çıkmayınca, asker, Andrew Duff’a haddini bildiriyor. Maalesef, böylece, Duff, haklı çıkmış oluyor. Çünkü, onun da eleştirdiği gibi, asker gene sahne ışıklarının altında, yabancı bir politikacıya cevap yetiştirme çabasında. Atatürk’e hayran olabilirsiniz, ama putperestlik mertebesine varan bir üslûp ile her yere Atatürk’ün resmini asmak, her meydana Atatürk’ün heykelini dikmek, modern dünyada makûl karşılanmıyor. ıngiliz parlamenter de kendi şahsi düşüncelerini dile getirmiş. Meselâ ben de, Atatürkçülüğü değil ama “putperestliği” reddediyorum.

Nazlı Ilıcak / Bugün, 29.9.2005

42

02.10.2005, 15:23

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Ben bu düşünce yapısını anlamıyorum işte. Bu ülke onun ilkeleri doğrultusunda kuruldu, ıslam düşmanlığı bazı kurumlarda düstur olmuş devletin, sen bu ilkelere bağlı mısın peki? Memnun musun?

Bu ülke kurulmaz, çünkü ülke vatandır. Bu devlet kuruldu dersen anlarım. Bu devleti Atatürk kurdu diyerek, ne lanet insanlar başımızda bize zulmediyor onun yüzünden diyerek ona hakaret de edebilirsin, bak nasıl da laik yaptık, zart zurt yaptık diye övebilirsin de, bu senin devletin kötülüklerinden, dinden imandan ne kadar anladığına bağlıdır.

Gözden önce, kendi zihninde, kalbinde ve ruhunda bunu açıklığa kavuştur, vicdanını dinle.


Aşağıda Emirdağ Lahikası Sf. 247 Y.Asya Neşriyat basımından bir alıntı koyacağım, bu alıntı, Üstad Bediüzzaman'ın , ısmet ınönü'ye yazdığı bir mektubun bir parçasıdır.



Alıntı sahibi ""[url=http://www.risaleinurenstitusu.com/index.asp?Section=Kulliyat&Book=EmirdagLahikasi&Page=247"

Emirdağ Lahikası s. 247 Y.A.N [/url]"]Evet, mahkemede ispat ettiğim gibi, "şerefler, müsbet hayırlar, maddi-manevi ganimetler orduya, cemaate verilir, tevzi edilir; kusurlar, menfi icraatlar başa, reise verilir" diye bir kaide-i hakikatle, "Kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemal e verilmez; belki kusurlar, hatalar yalnız ona verilir" diye, beni onu sevmemekle itham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve şereflerini kırmakla itham edip, onlara hain-i millet nazarıyla bakıyorum. Bu hakikati mahkemede ispat ettiğim gibi, onun muannid dostlarına da ispat etmeye hazırım. Ben, bu mübarek milletin bahadır ordusunun milyonlar efradı ve zabitlerini severim; hürmetlerini, haysiyetlerini elimden geldiği kadar muhafaza ediyorum. Benim karşımdaki garazkar muarızlarım, birtek adamı sevmek yolunda milyonlar efrada manen ihanet, belki adavet ediyorlar.



Eğer zahmet edip de, başından sonuna kadar 5.şuayı da okursanız, artık Üstad mı, M.Kemal mi karar verirsiniz.


ılk önce haklısın ülke-devlet kavramında gerçekten büyük hata yaptım açıklamak istediğim devletti ama o konuda haklısın şimdiden kusura bakmayın.
Bu devlet Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda kuruldu.Devlet ülkeyi yönetir.Devlet yıkıldığında bir ülke başa geçemez herkes mi başa geçecek elbette hayır eğer devlete zarar geldiğinde birkesin devlet olmak isteyecektir.Türkiyede ise o kadar çok kesim varki devlet yıkıldığı anda başa geçmek isteyip bu ülkenin altını üstüne getirir.(Başa gelen vatanseverde olabilir ama tıpkı taht kavgası olduğu gibi buradada başa geçmek isterken ulusa zarar verirler)

Heleki bu zamanda heleki Türkiyenin kökünü kazımak isteyenler varken.şuan durum içaçıcı değil ama bunu nedeni bu ilkeleri korumamaktır.


Umarım yanlış anlıyorumdur ancak sen bana mesak atarken hakaret ediyormuşsun gibi geliyor büyük ihtimalle yanılıyorumdur çünkü özellikle bir zahmet şunu oku diyorsn elbette okurum zaten soru sormuştum ama cevabını tam alamadım neyse canın sağolsun.

Öyle bir hal oluşmuş ki sanki Atatürk sevmek onu savunmak islam düşmalığı oluşmuş gibi ben kendimi açıklamam herkesin dini kendine ne kadar müslüman olduğumuda söylemem ama bu düşünce yanlış diyorum sadece.

Alıntı

Gözden önce, kendi zihninde, kalbinde ve ruhunda bunu açıklığa kavuştur, vicdanını dinle.

Yani sen bir vicdanını bir dinle söylemiyim dedim ama ALLAH aşkına sevr anlaşması ile bu vatan giderken Kurtuluş mücadelesi başladı.Bunu Atatürk önderliğinde başladı ama bunu kazanan onlardı.Eğer bu ülke o kurtuluş mücadelesi olmasa sen bırak camiye gitmeyi gitmeyi sana ALLAH(c.c)adını almayı bile yasaklarlardı.Bugün camiye giderbiliyorsun islamı yaşayabiliyorsun bu Atatürk ve onun arkadaşları sayesindedir.

NOT:ılginçtirki bazıları bana şunu der neden Atatürk kazandı diyorsunuz kazanan Türk milleti(buna burada yaşayan ırklar dahil)değilmi?
Elbette öyle ama dünya böyle her zaman o savaşın yada zaferin önderi ön planda olur.Mesele kudüsü fetheden Sellahaddin Eyyübi deriz halbuki onal birleşen müslümanlar bu zaferi kazandı yada ne bileyim herhangi bir savaştada her zaman lider ön plana çıkar bununla Atatürk ilgisi yok.
TÜM şEHıTLERıMıZı RAHMETLE ANIYORUM.


Sonra işte Atatürk hakkında din hakkında konular var.Orası beni ilgilendirmez ister Atatürk müslümandır ister başka dinden o onun seçimi dinde zorlama yoktur.Ama bildiğim kadarıyla müslümandı.Ancak Atatürk zorla işte bayanların oralarını açtırmıyor falan ışTE ORADA DUR eğer öyleyse hanımı latife hanım neden kapalı idi.Burada asılsız iddialara gülüyorum.

Ben tarafsız gözle bakmaya çalışıyorum.Yanlışları da var diyorum mesela ezan türkçe olması gibi.Ancak siz herşeye karşısınız bende hemen olarak sizin görüşlerinizin doğruluğuna nasıl inanabilirim ki?

Not:Göz ile ilgili bir soru sormuştum o konuda bilgim yok eğer bişeyler yazarsanız memnun olurum şimdiden teşekkürler.
Ben yasadkça Kur'an'in bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayaginin tozuyum

43

02.10.2005, 21:05

Alıntı sahibi ""Borz""

Sonra işte Atatürk hakkında din hakkında konular var.Orası beni ilgilendirmez ister Atatürk müslümandır ister başka dinden o onun seçimi dinde zorlama yoktur.Ama bildiğim kadarıyla müslümandı.Ancak Atatürk zorla işte bayanların oralarını açtırmıyor falan ışTE ORADA DUR eğer öyleyse hanımı latife hanım neden kapalı idi.Burada asılsız iddialara gülüyorum.

Ben tarafsız gözle bakmaya çalışıyorum.Yanlışları da var diyorum mesela ezan türkçe olması gibi.Ancak siz herşeye karşısınız bende hemen olarak sizin görüşlerinizin doğruluğuna nasıl inanabilirim ki?

Not:Göz ile ilgili bir soru sormuştum o konuda bilgim yok eğer bişeyler yazarsanız memnun olurum şimdiden teşekkürler.


Kardeşim, burda hata yapıyorsun. Bunun zıddına dair şahitler çok, bu başlığa konu olan habere bakarsan, aynı zatta zorla açtırdığını söylüyor. Göz ile ilgili konuşmama gerek yok. Lütfen haberi okuyun, 5. şua'yı okuyun sonra müzakere edelim. ılkeler konusuna gelirsen, zulümlerin kaynağı o ilkeler. Bizim uymak zorunda olduğumuz ilkeler, Kur'an-ı Kerim' dedir. ımam hutbede ne der, dinledin mi hiç, "KalAllahu teala ahsenihi fi kitabihi'l-muhkem" , "Allahu teala en güzelini, muhkem kitabında söylemiştir." .Ona muhalif olan ilkeler tın da değildir benim için. Kaldı ki, bunlar bizim ülkemizin ilerlemesine çoğu kez mani olmuştur. Bu ilkelere sıkı sıkı bağlı olan odun zihniyet, 10 15 yılda bir alışkanlık olarak darbe yapmıştır, işleri karıştırmıştır. Zulüm de hep bu cenahtan geliyor. Daha neresini savunacaksın. Tükürürüm böyle ilkelerin içine.

Burdan benim bu ülkeyi bölmeyi çalıştığımı zannetmeyin. Bölünüse, herkes iktidar kavgasına girecek, iç savaş çıkacak, bunu da ben adım gibi biliyor, tahmin edebiliyorum. Ama siz böyle yaparak, o nato mermer nato kafa zihniyeti savunuyorsunuz, onlara destek veriyorsunuz.

Asabiyim, hakaret etmek niyetinde değilim, daha gurbete alışamadım. ımzamda da belirttiğim gibi....
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

44

03.10.2005, 18:31

Assalamu Aleykum


Alıntı

Kardeşim, burda hata yapıyorsun. Bunun zıddına dair şahitler çok, bu başlığa konu olan habere bakarsan, aynı zatta zorla açtırdığını söylüyor.

Kardeşim güzel de ama sen diyorsun ki işte şahit var açtırdığını söylüuor ancak o kadar kişi de aksini iddia ediyor ama sen birkaç kişinin sözünü dinliyorsun o zaman genel olarak değerlendirmek gerek herkesi okumak gerek at gözlüğü ile bakmamak gere.

Alıntı

Göz ile ilgili konuşmama gerek yok. Lütfen haberi okuyun, 5. şua'yı okuyun sonra müzakere edelim. ılkeler konusuna gelirsen, zulümlerin kaynağı o ilkeler. Bizim uymak zorunda olduğumuz ilkeler, Kur'an-ı Kerim' dedir. ımam hutbede ne der, dinledin mi hiç, "KalAllahu teala ahsenihi fi kitabihi'l-muhkem" , "Allahu teala en güzelini, muhkem kitabında söylemiştir." .Ona muhalif olan ilkeler tın da değildir benim için. Kaldı ki, bunlar bizim ülkemizin ilerlemesine çoğu kez mani olmuştur. Bu ilkelere sıkı sıkı bağlı olan odun zihniyet, 10 15 yılda bir alışkanlık olarak darbe yapmıştır, işleri karıştırmıştır. Zulüm de hep bu cenahtan geliyor. Daha neresini savunacaksın. Tükürürüm böyle ilkelerin içine.


Tükürdüğün ilkeleri koyan senin ataların o kadar diyim ben sana.Atatürk diyip geçme orada Atatürk ile bu konuları tartışabilecek çok kişi vardı.Darbe konusunuu bence hiç açma onlar farklı konular ayrıntısına kadar biliyorum şahsi fikrim o darbelerde devlet boşluğundan yararlanarak yapıldı devlette u ilkeler ile kuruldu demek ilkelere uyulamamış

Alıntı

Burdan benim bu ülkeyi bölmeyi çalıştığımı zannetmeyin. Bölünüse, herkes iktidar kavgasına girecek, iç savaş çıkacak, bunu da ben adım gibi biliyor, tahmin edebiliyorum. Ama siz böyle yaparak, o nato mermer nato kafa zihniyeti savunuyorsunuz, onlara destek veriyorsunuz.


Zannetmiyorum sadece büyük bir görüş ayrılığındayız ancak amacım ortak yönelerimizi bulmak fikirlerimiz aynı değilse yapabilecek bir şey yok ondan sakince kimseye birşey demden yazmaya çalışıyorum.

Alıntı


o nato mermer nato kafa zihniyeti savunuyorsunuz, onlara destek veriyorsunuz


Bu sözünü anlamadım inanki anlamadım açıklarsan sevirim ona göre bişeyler yazabilirim.

Alıntı

Asabiyim, hakaret etmek niyetinde değilim, daha gurbete alışamadım. ımzamda da belirttiğim gibi....


Üzüldüm inan ki üzüldüm gurbet ne demek bilirim hele ki bu kadar geride bu kadar insanı kaybedip gurbete gitmek daha acıdır.Ancak çok şükür ki nerdeyse aynı insanlar olan Türkiyeye geldim çok şükür ki.Seni anlıyorum eğer paylaşabileceğim birşey olursa yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.Umarım bu hasret uzun sürmez.

Son olarak şunları diyim şuana kadar gördüğüm bir şey var ikimizden görüşlerimizden vazgeçmeyeceğiz ancak bende vazgeçmeye niyetli değilim ancak olabildiğince güzel konuşmaya çalışıyorum sen öyle konuşuyorsun bundan dolayı teşekkür ederim.

Selametle
Ben yasadkça Kur'an'in bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayaginin tozuyum

45

04.10.2005, 11:40

bu davaya gönül verenler üstadtan farkli düsünemez...

üstadmi mustafal kemal mi dersen.. yübindefada dünyaya gelsem Üstad Bediüzzaman derim..

zaten burada sana bir fikir kabul ettirlimeye calisildigi kanaatinde degilim.

söylenen sadece atatürkü bildigin kadarda en azindan üstadin onun hakkinda yazdigi seyleri okuman ve sonra kendince dogru olani kabul etmen.

bu arada "o olmasaydi siz sunu bunu yapamazdiniz herseyde onun hakki var" diyenlere sadece iki sey söylüyorum

1-Allah cc isterse Islamiyete bir sinek ile bile hizmet ettirir bu ona kalmis.her güzel isi yapan insan iyi degildir

2- bir insani kurtaripta ardindan ona "ben seni kurtardim artik sana istedigimi ederim" demesi ne kadar cirkinse. "o bu vatani kurtardi (!) herseyini kabul edeceksin " denmesi ondan 1000kat daha cirkindir
Bu dünyada gülerek günah isleyenler, ahirette aglayarak cehenneme girecektir

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

46

04.10.2005, 13:57

üstad bi yerde diyor ki bu zamandaki müslümanların fevkalede safderunluğu bir adam dan yüz cinayetlerini gorse sonra ondan bir kaç hasene gorse onu affeder diyor.... işte boyle 2-3 hasene yüzünden yaptığı cinayetleri yok mu sayacağız ...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

47

11.11.2005, 02:10

Kemalizmle demokrasi olmaz

"Kemalizm" Rasyonelse, Aşılmaya Razı Olmalı

Atılım Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker, "Kemalizm bir din değildir," diyor. "Kendisini içten ve dıştan eleştiriye tabi tutarak yenilemesi gerek. Yenilediği zaman Kemalizm, Kemalizm olarak kalır mı? Kalmazsa da kalmaz..."

BıA (ıstanbul) - "Kemalizm'e artık aşılması gereken bir tarihi fikirler bütünü olarak bakmamız gerek," diyor Atılım Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker.

Köker, bazı kesimlerin "politik olarak yeni bir anlam yükü"yle Atatürk'ü yeniden gündeme getirmelerini, son dönemdeki küreselleşme cereyanlarına karşı "ulusal hassasiyetleri" öne çıkaran bir milliyetçi dalganın yükselişine bağlıyor.

Köker, Kemalizm'in bütün vurgusu taraftarlarının iddia ettiği gibi bir "aydınlanmacı rasyonalizm" ise, bunun ideolojik saplantılardan ve tarihsel "altın çağ" özlemi duymaktan veya "yeni biçimde bir dinsellik"ten uzaklaşmasını gerektirdiğini düşünüyor.

Prof. Dr. Köker'le, Kemalizm ve Atatürk imgesi üzerine konuştuk.

Kemalizm bir doktrin mi?

Doktrinden ne kastettiğimize bağlı olarak bu sorunu cevabı değişecektir ama klasik siyaset bilimi kitaplarında eyleme dönük bir fikirler programı bütünü olarak tanımlanırsa doktrin Kemalizm biraz daha geniş yorumlamaya müsait öğeler içerdiği için ideoloji demek daha doğru.

Mustafa Kemal Atatürk bir Kemalist miydi?

Buna hayır demek zor. Atatürk'ün kendisinin de Kemalist olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Atatürk Cumhuriyet Halk Partisi'nin başındayken ve Cumhurbaşkanıyken yayınlanmış olan Cumhuriyet Halk Partisi programlarında altı okun bütünün Kemalizm olduğu yazılıdır.

Atatürk'ün de "ben Kemalizm'e karşıyım, Ben Kemalist değilim, bu Kemalizm nereden çıkıyor" diye itirazı bilinmiyor. Kemalizm varsa ve Atatürk buna itiraz etmediğine göre, kendi partisinin programından yana olduğunu düşünmemiz için yeterince sebep var elimizde.

Ama sonraki, Atatürk'ten sonraki, Kemalizm'in başka yorumları var, hatta Atatürk zamanındaki "Kadrocular"ın yorumları var. Onlarla aynı şeyleri düşündüğünü veya aynı anlamda bir Kemalizm yorumuna sahip olduğunu da söylemek de mümkün değil.

Yani parti programlarında yazılan anlamda Kemalizm'in Atatürk'ün ifadeleriyle oluşturulduğunu biliyoruz. O manada Atatürk bir Kemalisttir.

Türkiye bir krizden geçmediği dönemlerde bile Atatürk neden "kurtarıcı" imgesiyle sunuluyor?

Bazı kesimlerin politik olarak yeni bir anlam yüküyle Atatürk'ü yeniden gündeme getirmeleri düşünülebilirse, bunu herhalde son dönemdeki küreselleşme cereyanlarına karşı "ulusal hassasiyetleri" öne çıkaran bir milliyetçi dalganın yükselişine bağlamak mümkün.

Kemalizm sonuçta bir milli devlet veya ulus-devlet ideolojisidir. Ulusal devlet ulusal bağımsızlık demektir. Bütün bunların "elimizin altından gitti"ğini düşünen çevreler bir politik tavır olarak Atatürkçülüğü hatta Kemalizm'i yeniden öne sürmekte biraz daha atak davranıyor olabilirler.Ama bu eskiden de böyleydi.

Son dönemde yükselen milliyetçi dalga içerisinde Atatürkçülük kendini koruyor mu yoksa şekil mi değiştiriyor?

Bence kendini koruyor. Kendini o kadar koruyor ki hatta 1930'ların terminolojisiyle dünya politikasını değerlendirmek çok yaygın bir hal aldı Türkiye'de. Kendisini aslında dönüştürmesi gereken ve bunun için gereken bir esnekliğine sahip olan Kemalizm bunu yapmıyor. Kemalistler bunun yerine 70-80 sene öncesinin kavramlarıyla dünya politikasını değerlendirirken böyle bir milliyetçi savunuş için buna atıfta bulunuyor.

Kemalizm'in kendisini ne şekilde yenileyeceği benim derdim değil ama ortada bir yenilik de görünmüyor.

Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinde ulusal çıkarların korunması ve bu bağlamda "kayıtsız şartsız milli egemenliğin" ne ölçüde zarara uğrayıp uğramayacağı türünden bir takım değerlendirmeler üzerine "ulusal çıkarlarımıza uygun mu değil mi" tartışmaları yapılıyor. Oysa dünyada dış politika, uluslararası ilişkiler, hatta ülke içi ilişkiler ulusal çıkar kavramını çok daha çeşitlendirdi boyutlandırdı yer yer de aştı. Ama o yönde bir değerlendirme yapmak mesela Kemalistler'de pek rastladığımız bir şey değil. Oralara girmiyorlar.

Kemalizm devletin resmi öğretisi mi?

"Kemalizm devletin öğretisidir" lafı kestirmeci bir laf. Kemalizm bir vakitler, önce bir siyasi partinin ideolojisiydi. Tek parti döneminin ideolojisiydi. Devletin ideolojisi haline gelmesi belli bir tarihte Kemalizm'in ilkelerinin Anayasaya girmesiyle gerçekleşti. Ama sonra o ilkelerin Anayasada yer almasını biz geride bıraktık. Türkiye anayasalarında sadece 61'de ve 82'de Atatürk ilkelerine "Atatürk milliyetçiliği" gibi bir ibareyle atıfla yetinildi ve geçiştirildi. şimdi de durum o.

şöyle bir ikilemden bahsedebiliriz belki:

Türkiye'de seçimle iktidarı ele geçiren siyasi kadroların ideolojileriyle tek parti dönemindeki Kemalist formülasyonun bazı öğelerinin, mesela milliyetçiliğin, Kemalizm'de daha modern, seçimle iş başına gelen "merkez sağ" görüşlerdeyse biraz daha gelenekçi milliyetçi-muhafazakar yorumlara tabi tutulmuş olması bir gerilim.

Ulusalcılık ve laiklik beraberliğine modernist anlamda milliyetçi olanlar çok vurgu yaparlarken, diyelim AKP türü bir siyasal parti geçmişte Demokrat Parti Adalet Partisi ve Anavatan Partisi'nin yaptığı gibi milliyetçiliğini ve ulusalcılığını biraz daha gelenekselci tonlarla ifade etmeye çalıştığı zaman ıslamı biraz daha öne çıkartıyorlar. Bu AKP'de daha da belirgin bir hal alıyor ama örneğin ANAP'ta da hani daha az belirgin değildi.

Bu anlamda devletin bürokratik kadroları, sözgelimi ordu, daha modernist bir Atatürkçülük tercihini vurgularken AKP'yle ters düştüğü durumlar sık sık oluyor. Ama zaman zaman da çok üst düzey ağızlardan hükümetle bir sorun olmadığı söylenebildiğine göre herhalde anlaştığı yerler de var insanların. ıktidar sahipleri içinde zamanla bir blok oluşuyor.

"Devletin resmi görüşü Kemalizmdir" demek çok kestirmeci bir yaklaşım. Çok büyük esneklikler yaşandı Türkiye'de. Ve artık, hani 1930'larda ki türden bir Kemalizm'e kimse atıfta bulunmuyor herhalde . Atıfta bulunanlar da bir "altın çağ" söylemi içinde bunu yapıyorlar ama gerçekçi bir zemine oturmuyor.

Günümüzde Kemalizm nasıl anlamlandırılabilir?

Artık aşılması gereken bir tarihi fikirler bütünü olarak bakmamız gerektiğini söylememiz lazım. Çünkü Kemalizm'in bütün vurgusu taraftarlarının iddia ettiği gibi bir "aydınlanmacı rasyonalizm"se bunun ideolojik saplantılardan ve tarihi "altın çağ" özlemi duymaktan veya Gellner'in ifade ettiği gibi "yeni biçimde bir dinsellik"ten uzaklaşması lazım.

Kemalizm bir din değildir herhalde, kendi kendisini içinden ve dışından eleştiriye tabi tutarak yenilemesi gerekiyor. Yenilediği zaman Kemalizm, Kemalizm olarak kalır mı? Kalmazsa da kalmaz. Öyle de bir derdimizin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye AB sürecinde eğer ilerleyecekse bu olacak ve hatta olmak zorundadır. Geçmişte çok tartışıldı Nathalie Tocci adında bilim insanı "Kemalizm olduğu sürece Türkiye'nin Avrupa'yla entegrasyonu gerçekleşemez" türünden bir yargıyı temellendirecek bazı çalışmalar ve raporlar yayınladı. Haksız değildi. Bugün de aynı noktadayız. Kemalizm aşılırsa Türkiye Cumhuriyeti'ne bir şey olmaz kimse merak etmesin.

Kemalizm'in demokrasiyle ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Demokrasi toplumu meydana getiren insanların kendi kendilerini yönetebileceklerini kabul etmeye dayanır. Kemalizm başka bir çok toplumda aslında tarihte örneklerini gördüğümüz bir biçimde toplumu meydana getiren insanların yoksulluk ve cehalet veya başka tür nedenlerden ötürü kendi kendilerini yönetecek nitelikte olmadıklarını kabul ederek işe başlıyor.

Önce insanların kendi kendilerini yönetecek kültür, eğitim, ekonomi düzeyine gelmesi gerektiğini ondan sonra onların kendi kendilerini yönetmelerine izin verilebileceğini söylüyor. Bu anlamda demokrat bir dünya görüşüyle taban tabana zıt bir varsayımlar denetiminden hareket ediyor.

Kemalist Türkiye'nin siyaset ve sosyal bilimciler tarafından "vesayet rejimi" veya "vesayet ideolojisi" olarak adlandırılmış olduğunu da hatırlamak lazım. Kendi kendini yönetme yeteneği yitirmiş insanlara vasi tayin edilir , "senin aklın yok, işlerini yürütemezsin senin yerine bir başkası işlerini yürütsün," diye.

Türkiye'de de Kemalizm bunu çok vurgulayan bir ideoloji oldu. Halka karşı duyulan güvensizliğin çeşitli biçimlerde bütün anayasalarımıza yansımış olması da bunun bir uzantısı.

Demokrasi bizim bildiğimiz liberal temsili biçimiyle çok partili bir siyasi hayat demektir.

Kemalizm bu noktada bize şunu söylüyor: "Farklı partiler ancak farklı sınıflar mevcutsa kurulur, nitekim batı ülkelerinde öyle. Orada farklı sınıflar var dolayısıyla farklı partiler var. Türkiye farklı sınıflar olmadığına göre farklı partilere de gerek yok."

Kemalizm aslında çok partililiği istemiyor. ıstediği zamanda -ki çok partili siyasi hayat tecrübemizde bunu yaşadık- hukuki reformları yaparken ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmaktaki zorlanışımız, kaldırdıktan sonra uygulamadaki beceriksizliğimizin ve isteksizliğimizin arkasında da bu yatıyor.

Biz öyle çok farklı fikirlerin ifadesini ve örgütlenmesi aslında istemiyoruz ve kabul etmiyoruz. Biraz göstermelik bir çok partili hayatı tercih ediyoruz. Bunu Kenan Evren 12 Eylül günlerinde çok güzel seslendirmişti, "Biraz daha devletçi, biraz daha liberal olan iki parti olsun bu bize yeter, demokrasi de bundan ibarettir," diye.

Bu herhalde 1980'lere uyarlanmış bir tek parti görüşü olarak anlaşılabilir. Kemalizm bu anlamda da demokrasiyle uyuşmuyor. Uyuşması temin edildiği zamanda Kemalizm Kemalizm olmaktan çıkıyor o yüzden aşılması gerekiyor. (KÖ/EK)

Kaynak: http://www.bianet.org/2005/11/09/69997.htm

48

11.11.2005, 02:27

“Mekke’ye şapka ile gideceksin”

Atatürk’ün ölümünün 67. yıldönümünde TSK Mehmetçik Vakfı Yayınları’ndan olan ‘Olaylar ve Atatürk’ (Ankara Gnkur. Basımevi 1984, s. 66-67) adlı kitapta gazeteci-yazar Falih Rıfkı Atay’ın bir anısını aktarıyoruz:

‘ATATÜRK sağ iken, büyük ıslam kongrelerinden birine biz de çağrılmıştık.

Kongre Mekke’de toplanacaktı. Atatürk’ün bir delege göndermeye razı olup olmayacağını merak ediyorduk. Hiç tereddütsüz karar verdi. (...)

Biliyordu ki Mekke’ye şapka ile gidilemez. (...)

Milletvekillerinden Edip Servet Tor’u çağırdı:

Mekke’ye gidip beni temsil edeceksin, dedi. Türk’sün ve Müslümansın. Türklük, Müslümanlığın öncüsü ve kılavuzudur. (...)

Edip Servet Tor, Mekke’ye şapka ile girdi.’

Yalçın Bayer
Hürriyet, 10.11.2005

49

11.11.2005, 04:16

Türkiye Cumhuriyetini bizlere armağan etmiş Ulu Önder Atatürk ile ilgili Dış Basında yazılmış, çeşitli Devlet ve fikir adamları tarafından değişik platformlarda söylenmiş sözler günümüz Türk insanının çıkarması gereken bir çok dersi içeriyor:

Mısır-El Mısrî Gazetesi:
Atatürk, tarihte görülmüş olan büyük adamların hiçbirine benzemez . Çünkü, O nun yaptıkları, ademoğullarının yapabileceği şeylerden değildir. O, büsbütün başka bir insandı.

Alman Deutsche Allgemeine Zeitung Gazetesi:
Bu büyük adamın bir daha dünyaya geleceğini sanmıyoruz. O nun gerçek büyüklüğünü zaman gösterecektir.

Macar Basını (1938):
Dünya bu savaş ve barış kahramanı Büyük Adam'ın ölümü ile yoksul düşmüştür.

Yugoslav - Novosti Gazetesi:
Atatürk’ün dehası, ımparatorluğun beş yüz yılda yapamadığını yaptı.

Belçika - Soir Gazetesi:
Atatürk ınkılapları o kadar büyüktür ki, bunların yüceliği karşısında dünya hâlâ hayrettedir.

Bu inkılaplar, köhne bir imparatorluktan bir Batılı ve Modern Türkiye yaratmıştır.

ıngiliz Tarihçisi Prof. Arnold Toynbee:
Öyle bir an düşünün ki, Batı dünyamızda Rönesans, Reform, 12.yüzyıl sonundaki bilimsel ve kültürel ihtilali, Fransız ıhtilali ve endüstriyel devrimlerin hepsi bir insan hayatının içine yığılmış olsun ve bunlar kanunla zorunlu kılınsın. ışte, Atatürk, 1920 ve 1930 yılları arasında, bu kadar kısa bir süre içinde ve hiçbir ülkede uygulanmamış en devrimci programı gerçekleştirdi .

Hindistan Meclis Başkanı Sir Abdürrahim:
O uğraşılarıyla yalnız Türkiye’ye değil, bütün Doğu dünyasına kurtuluş yolunu göstermiştir. O tarih büyüğünün, O Türk kahramanının, O Doğu’nun kurtuluş ve uygarlık önderinin eserlerini her zaman sevgi ve saygı ile anacağız.

Hele Amerikalı Prof. Vera Elizabeth Flory’nin sözleri ise bugünkü Türk kadınına anlamlı mesajları içeriyor:

”Hz.Muhammed’in kadın hakları nerede kaldıysa, Atatürk oradan başladı.
Peygamberin bıraktığı yerden Atatürk eyleme geçti. ısviçre medeni kanununun kabulü ile, kadını bağlayan zincirler düştü ve Hz.Peygamber’in başlatmış olduğu kadın-erkek hakları eşitliği gerçekleşti.”

Kaynak: BizimAvrupa

applejuice

Stajyer

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

50

11.11.2005, 10:16

O'na ithaf edilenler..


<<<Mevlidi şerif------Behçet Kemal Çağlar>>>

Ger dilersiz bulasız oddan necât
Mustafâ-yı bâ Kemâl'e essalât.
Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesi
Ol sedeften doğdu ol dürdânesi
Gün gelip oldu Rızâ'dan hâmile
Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
Geçti böyle, nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
Merhaba ey baş halâskâr merhaba
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!


<<<Aruz şiiri------Behçet Kemal Çağlar>>>

Gel ey 19 mayıs eşsiz sabah merhaba
Ey Samsunda karaya çıkan ilah,merhaba
Merhaba ey yükselen güneş Anafarta’dan
Merhaba ey kurtaran Türklüğü bin vartadan
Merhaba ey Türklüğe alın yazısı yazan
Merhaba Dumlupınar,Sakarya,ızmir,Lozan
Merhaba ey biribiri ardından inkilaplar
Merhaba ey ezeli,feyizli eşsiz bahar
Merhaba ey ilahın en yakın arkadaşı
Merhaba ey devletin ak alnı,aziz başı
Doğuran bu gün,bir gün:doğuracak muttasıl
Her Türkün tevellüdü 19 Mayıs asıl
ılk çamurdan beden,üflenen ruh,dediler
Son tufanda Türklüğü kurtaran ruh,dediler
Ne ilk ruhu anarım,ne de ruhu tanırım
Neyin eşi deseler,gaziyi kıskanırım.


<<<Aruz şiiri------Edip Ayel>>>

Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
ınsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!


<<<Halil Bedii Yönetken>>>

Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk


<<<Kemalettin Kamu>>>

Burada erdi Mûsâ
Burada uçtu ısa
Bülbül burada varsa
Hürriyet için öter.
Ne örümcek, ne yosun
Ne mûcize, ne füsun...
Kâbe Arab'ın olsun
Çankaya bize yeter.


<<<Faruk Nafiz Çamlıbel>>>

On milyon bel, iki kat olmuşken eğilmeden
O'nda on beş milyonun boyu birden uzaldı.
Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
Taptığımız ne varsa, hepsi ondan şekil aldı.


<<<Yusuf Ziya Ortaç>>>

Topladı avucunda yıldırımı, şimşeği
Yoktan var ediyordu tanrı gibi her şeyi.


<<<Nurettin Artam>>>

Koca bir güneşin akşam olmadan
Dağların ardında sönüşü gibi
Millete can veren, vatan yaratan
Tanrının göklere dönüşü gibi.
Her zaman ırkıma büyük Baş Atam
Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

51

11.11.2005, 13:45

apple juice bu saçmalıkları buraya neden yazdığını sorabilir miyim?
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

52

11.11.2005, 21:49

Re: O'na ithaf edilenler..

Alıntı sahibi ""applejuice""

<<<Mevlidi şerif------Behçet Kemal Çağlar>>>

Ger dilersiz bulasız oddan necât
Mustafâ-yı bâ Kemâl'e essalât..........

şuan hayetler içindeyim ve kendim dediğim bir tespitim doğruluğunu görüyorum.Oda şudur Kemalistim Atatürkçüyüm diyenler ya bilerek yada bilmeyerek Atatürk'e zarar veriyor

.Benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır.
Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyordu M.K.Atatürk.
Ben yasadkça Kur'an'in bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayaginin tozuyum

applejuice

Stajyer

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

53

11.11.2005, 22:05

...

nedenmi yazdim? o zamandaki bazi insanlarin yalakalikta,dalkavuklukta nasil sinir tanimadigini ve bir insani nasil ilahlastirmak istediklerini ya da oyle gorduklerini gostermek icin...canim kardesim kizma..
birgun olur mezarini kazarlar
amelini defterine yazarlar
basucuna birkac kerpic dizerler
sagina soluna donemezsin ha!

yunus emre

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

54

11.11.2005, 22:39

eyvAllah kardeşim bende senin bu saçmalıkları içinde yazılanlara katılarak yazdığını sandım....MazAllah..
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

applejuice

Stajyer

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

55

12.11.2005, 03:12

...

mazallah biricik kardesim,oyle sey olurmu?

isin kotu olan yani bizim milletin cogu bu insanin ne oldugunu bilmiyor..ben ona uzuluyorum..ama insallah yaptigi tahribat giderilecek,insallah goruruz.

hurmet ve muhabbetler sevgili kardesim..
birgun olur mezarini kazarlar
amelini defterine yazarlar
basucuna birkac kerpic dizerler
sagina soluna donemezsin ha!

yunus emre

applejuice

Stajyer

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

56

12.11.2005, 04:13

kendi el yazısından...

Atatürk'ün El Yazıları - Din ve ıslamiyet Hakkında Notları

ATATÜRK KÜLTÜR, DıL VE TARıH YÜKSEK KURUMU

TÜRK TARıH KURUMU YAYINLARI

MEDENı BıLGıLER VE M.KEMAL ATATÜRK'ÜN EL YAZILARI

Prof.Dr. A. Afet ınan

3.Baskı

TÜRK TARıH KURUMU BASIMEVı-ANKARA 1998




Syf. 351

Bugünkü Türk Milletine bir resim tablosuna bakar gibi bakalım ve şimdiye kadar edindiğimiz bilgilerin yardımıyla düşünelim, bu tabloda neler görüyorsak, bu tablo bize neler hatırlatıyorsa, onları birer birer söyleyelim.

Syf. 352

(Atatürk, 2. Madde de reşit olan her Türk Vatandaşının istediği dini seçmekte serbest olduğunu söylemektedir.)

2. Türk Devleti laiktir. Her reşit dinini intihapta serbesttir.

Syf. 364

Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.

(Atatürk'ün bu sözlerinden kolaylıkla anlaşılacağı gibi, Din Birliğinin, Türk Milleti'nin millet teşkilinde etkili olmadığını, tam tersine zararı olduğunu vurgulamaktadır. Yazılarının devamında ise Atatürk, ıslam Dini'ni açık olarak Arap Dini olarak tanımlamakta ve bu tanımlamayı tekrar etmektedir.)

Türkler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi
Syf. 365

milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin
Syf. 366

manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.

Syf. 367

hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular halife oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için, peygamber için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler, his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadetin öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide


Syf. 368

ve dini his millet uyandığı zaman onun şu acı hakikatı görmesine mani olmadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi, dünyanın acısı duyuların tokatıyla, derhal Türk Milleti'nin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti..

Türk vicdani umumisi, derhal yüzlerce asırlık kudret ve küşayişle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu..? Türk'ün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti, artık Türk cenneti değil,eski hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının

Syf. 369

son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. ışte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra.
10- Türk Milleti, milli hisi dini hisle değil, fakat insani hisle yanyana düşünmekten zevk alır. Vicdanında milli hissin yanında, insani hissin şerefli yerini daima muhafaza etmekle muftehirdir.

(Bir çok Müslüman'ın, 'Türk Milleti ıslam aleminin samimi bir ailesidir', şeklinde kullandığı ifade, Atatürk'ün kaleminde şekil değiştirmekte )

Syf. 370

Türk Milleti insaniyet aleminin samimi bir ailesidir.

Syf. 371

Bütün bu söylediklerimizi kısa bir çerçeve içine sokmak istersek şöyle diyebiliriz.
Türk Milleti'nin teessüsünde müessir olduğu görülen tabiri ve tarihi vakıalar şunlardır.
A- Siyasi varlıkta birlik
B- Dil birliği
C- Yurt Birliği
D- Irk ve menşe birliği
E- Tarihi karabet
F- Ahlaki karabet


(Yukarıda görüldüğü gibi Atatürk, 6 ayrı tarihi vakıa saymakta ve bunların arasında din birliği gibi milyonları etkileyen olguyu dahil etmemektedir.)

Syf. 372

Bütün milletler tamamen aynı şartlar altında teşekkül etmemiş olduklarına göre, Türk Milletinde yaptığımız gibi, diğer her millet ayrı olarak mütalaa edilmedikçe, milliyet fikrini umumi ve fenni olarak tarif etmek güçtür.

Syf. 450

Hürriyet insanın düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif Hürriyet kelimesinin en geniş manasıdır. ınsanlar bu manada hürriyete hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malumdur ki insan, tabiatın mahlukudur.
Müslümanların,devamlı olarak söyledikleri, 'ınsan Allah'ın kuludur' deyimi de burada şekil değiştirmektedir.


Syf. 451

ıptidai insanların, tabiatın herşeyinden, gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. ılk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez.
ıptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok adetler ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederdi

Syf. 507

Türkiye Cumhuriyetinde herkes Allah'a istediği gibi ibadet eder. Hiçkimseye dini fikirlerinden dolayı birşey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Artık samimi mutekitler, ( konuyu bilenler ) derin iman sahipleri, hürriyetin icaplarını öğrenmiş

Syf. 508

görünüyorlar.

( Atatürk burada önce, derin iman sahipleri, hürriyetin icaplarını öğrenmişlerdir ifadesini kullanmakla birlikte, olmakla, öyle görünmek arasındaki farkı da göz önünde bulundurarak, katiyet ifade eden öğrenmişlerdir ifadesini, daha sonra katiyet ifade etmeyen,öğrenmiş görünüyorlar şeklinde değiştirmeyi daha uygun görmüştür. Bugünkü Türkiyeye baktığımızda, derin iman sahipleri için hürriyetin icaplarını öğrenmişlerdir diyebilmemiz oldukça zor. Atatürkün bu ifadeyi görünüyorlar şeklinde değiştirmekle bu "derin iman sahiplerinden" emin olmadığını göstermiştir.)

Bütün bunlarla beraber, din hürriyetine, umumiyetle vicdan hürriyetine karşı taassup yükünden korunmuşmudur bunu anlayabilmek için, taassupsuzluğun ne olduğunu tetkik edelim. Çünkü bu kelimenin delalet ettiği manayı zihniyeti herkes kendine göre anlamaya çok meyillidir.
Dini hürriyeti bir hak telakki etmeyen acaba kalmadı mı ?
Vicdan hürriyetini, insan ruhunun, Allahın ali hüküm ve nüfuzu altında, dini hayatı idare için malik olduğu haktan ibaret

Syf. 509

olduğunu bellemiş olanlar, acaba bugün nasıl düşünmektedirler ? Bu gibiler kendisi gibi düşünmeyenlere içlerinden olsun kızmıyorlar mı ?
Bu saydığımız zihniyette bulunduğuna ihtimal verilen kimselere hür mütefekkirlerimiz acaba bir tessür hissi ile bir esefle bakmıyorlar mı ?
Bu saydığımız gibi, muhtelif inanışlı kimseler, birbirlerine kini nefret besliyorlarsa, birbirlerini hor görüyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa, bu gibi kimselerde taassupsuzluk yoktur, bunlar mutaassıptırlar.

Syf. 510

Taassupsuzluk o kimsede vardır ki, vatandaşının veya herhangi bir insanın vicdani inanışlarına karşı hiç bir şekilde kin duymaz, bilakis hürmet eder. Hiç olmazsa başkalarının, kendininkine uymayan inanışlarını bilmemezlikten duymazlıktan gelir. Taassupsuzluk budur. Fakat hakikati söylemek lazım gelirse diyebiliriz ki, hürriyeti hürriyet için sevenler, taassupsuzluk kelimesinin ne demek olduğunu anlayanlar bütün dünyada pek azdır. Heryerde umumi olarak cari olan taassuptur. Heryerde görülebilen sulh manzarasının

Syf. 511

temeli, taassup ile, hür fikrin birbirine karşı kin ve nefreti üstündedir. Temelin devrilmemesi, kin ve nefret zeminindeki muvazeneyi tutan fazla kuvvet sayesindedir.
Bu söylediklerimizden şu netice çıkar ki, aramızda, hürriyet haillerinin ( engelcilerin ) zail olduğuna
( sona erdiğine ) bizim gibi düşünenlerle birlikte yaşadığımıza hüküm vermek müşküldür. O halde görülen, taassupsuzluk değil zaafın dermansız bıraktığı taassuptur.

Syf. 512

şüphesiz fikirlerin, itikatların başka başka olmasından şikayet etmemek lazımdır. Çünkü bütün fikirleriyle itikatlar, bir noktada birleştiği taktirde, bu hareketsizlik alametidir, ölüm işaretidir. Böyle bir hal elbette arzu edilmez. Bunun içindir ki, hakiki hürriyetçiler, taassupsuzluğun umumi bir haslet olmasını temenni ederler. Fakat hatta hüsnüniyetle dahi olsa, taassup hatalarına karşı dikkatli olmaktan vazgeçemiyorlar. Çünkü hüsnüniyetler, hiçbir zaman, hiçbirşeyi

Syf. 513

tamir edememişlerdir. ınsanların ruhun selameti için yakıldıklarını biliyoruz. Herhalde bunu yapan engizisyon papazları hüsnüniyetlerinden ve iyi iş yaptıklarından bahsederlerdi, belki de, cidden bu sözlerinde samimi idiler. Fakat, bir hamakati, ( beyinsizlik, ahmaklık ) yahut bir hiyaneti iyi bir iş kalıbına uydurmak güç değildir, en nihayet bu bir isim değiştirmek meselesidir.

Syf. 514

ışte bu sebepledirki, aldırmamazlığı kayıtsızlık derecesine kadar götürmemek mühimdir. Gerçi hür olmak herkesin hakkıdır ve bunun için hakiki hürriyetçiler, hürriyetçi olmayanlara karşı da geniş davranılmasını isterler. Fakat bunların hiçbir zaman elleri ayakları bağlı olduğu halde kurbanlık koyun vaziyetine razı olacakları asla kabul olunmamalıdır.
Unutmamalıdır ki, bazı insanlar istikbali, mazinin arasından görmekte musirdirler ( Israrcı ).
Bunlar, alakamızı

Syf. 515

kestiğimiz ananelere karşı behemehal (mutlaka) sadakatin iadesini isterler. Bu gibi insanlar, kendi itikat ettiği gibi, itikat etmeyen kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse, kendilerini cenderede hissederler.
Herhalde, taassupsuzluğun arzu edildiği gibi umimileşmesi, huy haline gelmesi fikri terbiyenin yüksek olmasına bağlıdır.




(Not : Yukaridaki yorumlar bana ait degildir,kaynagindan oldugu gibi iktibas ettim.keske buraya resim yapistirma ozelligi olsa da el yazilarini orjinalinden buraya aktarabilsem... a.j.)
birgun olur mezarini kazarlar
amelini defterine yazarlar
basucuna birkac kerpic dizerler
sagina soluna donemezsin ha!

yunus emre

applejuice

Stajyer

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

57

13.11.2005, 06:40

buyrun burdan yakın...

Atatürk'ün El Yazıları - Din ve ıslamiyet Hakkında Notları


ORIJINAL EL YAZILARI : (buyutmek icin mouse ile acilan linkteki belgenin uzerine gelip soldan hafif saga dogru yavasca gidin,bekleyin, sag altta kare isareti cikacak,ona basinca buyuyor,bilmeyenler icin yazdim.)

Kitap Kapagi : http://img473.imageshack.us/img473/9031/medeni11vk.jpg




Syf. 351 http://img473.imageshack.us/img473/1521/mb3518tj.jpg

Syf. 352 http://img473.imageshack.us/img473/3074/mb3523nb.jpg

Syf. 364 http://img473.imageshack.us/img473/6668/mb3640tb.jpg

Syf. 365 http://img473.imageshack.us/img473/1456/mb3651nv.jpg

Syf. 366 http://img473.imageshack.us/img473/8836/mb3666dq.jpg

Syf. 367 http://img473.imageshack.us/img473/7074/mb3670mp.jpg

Syf. 368 http://img473.imageshack.us/img473/3498/mb3686rl.jpg

Syf. 369 http://img473.imageshack.us/img473/6743/mb3699nt.jpg

Syf. 370 http://img473.imageshack.us/img473/8199/mb3706jq.jpg

Syf. 371 http://img473.imageshack.us/img473/233/mb3718es.jpg

Syf. 372 http://img473.imageshack.us/img473/1182/mb3723lq.jpg

Syf. 373 http://img473.imageshack.us/img473/1677/mb3735lf.jpg

Syf. 450 http://img473.imageshack.us/img473/9373/mb4509di.jpg

Syf. 451 http://img473.imageshack.us/img473/565/mb4516cy.jpg

Syf. 507 http://img473.imageshack.us/img473/6803/mb5077mp.jpg

Syf. 508 http://img473.imageshack.us/img473/9278/mb5086te.jpg

Syf. 509 http://img473.imageshack.us/img473/8837/mb5094ar.jpg

Syf. 510 http://img473.imageshack.us/img473/984/mb5102cp.jpg

Syf. 511 http://img473.imageshack.us/img473/9050/mb5113qu.jpg

Syf. 512 http://img473.imageshack.us/img473/2664/mb5120qx.jpg

Syf. 513 http://img473.imageshack.us/img473/9120/mb5139ag.jpg

Syf. 514 http://img473.imageshack.us/img473/1748/mb5141pj.jpg

Syf. 515 http://img473.imageshack.us/img473/2236/mb5150dz.jpg
birgun olur mezarini kazarlar
amelini defterine yazarlar
basucuna birkac kerpic dizerler
sagina soluna donemezsin ha!

yunus emre

58

06.12.2005, 22:02

malum insanla ilgili yazılarınızı ilgiyle takip ettim


bazen şahsıma bir soru soruluyor aynen şöyle diyorlarki atatürk olmasaydı

adın erkan değilde erkan ov olurdu dinini yaşayamazdın gibi sorular soruluyor siz bu sorulara nasıl cevap verirdiniz

Nuryolu

Acemi

Mesajlar: 14

Konum: KOCAELI

Meslek: MCSE-Webmaster

  • Özel mesaj gönder

59

06.12.2005, 22:28

Ahh ıhvanlar bizim meselemiz bumuki dalmış gidiyorsunuz..
O kişi hakkında konuşsanız ne konuşmasanız ne Ölmüş gitmiş , Bizim asıl vazifemiz bumuki hala ısrarla bunu konuşuyorsunuz.
Vazifemizi bilelim ve Allah (c.c) vazifesine karışmayalım sakın haa.!
Başımızda ımanımızı kurtarmak gibi büyük (aklına bildiğin enbüyük şeyi getir) ondan büyük meselemiz var iken hala ınsanların hatta bazı alimlerin farzları bırakıp radyo başına gitmeleri gibi (II Dünya harbinde) o meseleyi düşünün ve bırakın bu bahsi dersinize bakın,hizmetinize bakın ,biliyor olabilirsin bazı meseleleri ancak vazifemiz hala bitmedi ... Elbet Allah (c.c) Nurunu tamamlıyacak..Hakikkatların ortaya çıkması için Sadece zaman lazım ınşallah istikbalde en yüksek seda ıslamın olacaktır.
Selam ve Dua ile...
Hissizler,hareketsizler yol alamazlar.
Uyuyanlar Hedefe ulaşamazlar;Hele azmini,iradesini yitirenler asla uzun zaman ayakta kalamazlar.

60

20.12.2005, 14:26

Evvela,

Selamun Aleykum

Saniyen,

Sayın Nuryolu kardaşıma hitaben derim ki; malumun Nemrut ve Firavun var olduğu için Hz.Musa ve Hz.ıbrahim var olmuş. Ayrıca hiçbiri "Boş verin bu zalimleri, biz imanımızı kurtaralım" dememişler.Bilakis insanları onlara tapmaktan ve tapmayanları da onların zulmünden kurtarmak için gönderilmişler.

Salisen,

Madem bu zaman, yani helaket ve felaket asrı-Üstadımın tabiriyle-diğer bütün zamanların bütün zülumlerinin yekününe müsavidir, elbette bir Musa, bir ıbrahim vazifesini görecek bir zatı göndermek Hikmet-i ılahiye iktiza eder.Ve madem milyonlarca insanın ittifakıyla,yüzlerce hadis-i katinin ihbarıyla,Hz. Ali ve Hz. Gavs'ın müjdesiyle gelmiş ve o vazifeyi bihakkın yapmış, biz dahi -onun şahs-ı manevisini temsilen-bu vazifeyi aynen ifa etmeliyiz.

El Baki Huvel Baki

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir