Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

13.08.2005, 10:46

Dua Ve Saglik.

ınsanoğlunun hayat yolculuğu boyunca değişik hastalıklar ve sıkıntılarla karşılaşması normal bir hadise. Ruh-beden-zihin üçlüsü ile daha dünyaya gelmeden önce bile bazı hastalıklarla da tanışabiliyoruz. ınsan bedenini meydana getiren organların hastalanması ve bunların tedavileri ile ilgili uğraşan biz hekimlerin karşılaştığı çeşitli zorluklar her zaman var olmuştur. Bazen basit bazen ise daha karmaşık ve zor olan hastalıklarla uğraşırken almış olduğumuz tıbbi bilgiler çoğu zaman yetersiz kalabilmekte…

Çağımızın hızlı gelişen ve ayak uydurmakta zorlandığımız teknolojisi bize bir çok olumlu imkanlar sunarken farkında olmadan da özellikle sağlığımızdan bir şeylerimizi götürmektedir. Sağlık sektörü tüm dünyada önemsenen ve uğurunda milyarlarca paranın harcandığı bir alan olmasına rağmen bir çok hastalıkla mücadelede aciz kalmaktadır.

Biz hekimler bu paradoks karşısında kendimize yeniden dönüş yapıp nerede neyi eksik bırakıyoruz sorusunun muhatabı olmak durumundayız. Gerçekten nerede eksiklik yapıyoruz? Niçin bizden talep edilen şifaya vesile olamıyoruz? Bizden beklenen performansı yakalamak için neleri yapmamız gerekir? Bu soruları daha çoğaltabiliriz.

Dünyamızı ciddi olarak tehdit eden silah sektörüne ayrılan para, ilaç ve sağlık sektörüne ayrılsa sonuç değişir mi? Bunca yıllık tecrübeme dayanarak değişir diyemiyorum. Çünkü sağlık ve ilaç sektörü kartellerinin cirit attığı batılı devletlerde bile sağlık ile ilgili sıkıntılar bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin sıkıntılarından pek gerilerde değil.

Bunu nerden anlıyoruz. Yapılan bilimsel çalışmalar bize şu sonucu veriyor. ınsan et ve kemik ötesinde bazı özelliklerle yaratılmıştır. Biz aynı hastalığın farklı insanlar üzerinde tezahürünü ve tedaviye cevabını farklı bulmaya alışkın hekimleriz. Aynı ilaç bir hastada tedaviye yardım ederken başka bir hastada sonuç vermemekte hatta ölümlere sebep bile olabilmekte. Bu örnekleri artırmak mümkün...

Bizleri yoktan var eden yüce Rabbimizin yaratma gücü gibi, şifa gücüne de sahip olduğunu bizlere aktarıyor. Ölümden başka tüm dertlerin devasını yarattığını da müjdeliyor. Bu gerçeğe göre şifayı ararken biraz da bu alandan bir bakış açısı ile istifade yolları aramalıyız. Modern batı tıbbı da zaten zorunlu olarak bu yöne doğru bir açılım yapmaya çalışıyor.

Bilim, araştırmayı, sorgulamayı, aklı kullanmayı ve karamsar olmamayı bize düstur olarak öğrettiğine göre çare ve çözüm için manevi dinamiklerimizi harekete geçirmemizin faydalarından da istifade etmemiz gerekiyor.

şunu çok iyi biliyoruz. Her türlü hastalığın tedavisinde hekim hasta diyalogu önemli. Hastanın doktora ve tedaviye inanması da önemli. Doktorun hastanın iyileşebileceği ile ilgili yapacağı olumlu telkinlerde önemli. Bunlar tedavi olma ve şifa bulmada gerçekten önemli ayrıntılar. Günümüzde milyarlarca dolarlık yatırımlarla keşfedilip üretilen ilaçlardan ve alternatif tedavilerden bile önemli olduğu vakalara sık sık ratlanıyor.


Bu üç şey aynı zamanda kendi içlerimizde bulunan şifa gücünü keşfedip kullanmamızın da anahtarı. Halk arasında ‘şifayı yüreğinde ara’ sözü bu gerçekten yola çıkarak söylenmiş olmalı.

ıstemek, yardım talep etmek anlamına gelen dua, bize hangi kapıları açıyor kısaca bir göz atalım; Dua ile en başta bizi yaratan ve bize şifayı vaad edenle bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Riyanın, maddi çıkarın olmadığı, samimi ve içten bir buluşma bu...

Hastalıklar insanlarımızda aynı zamanda bir acziyet meydana getirir. Acizlik insanları daha samimi olmaya yöneltir. Samimiyet ise muhabbet ve bereket demektir. Bu psikolojide bir insanın dilden ve kalp yolu ile istekleri, doğal olarak beynimizde bazı hormonların salgılanmasına sebebiyet vermektedir. Otonom sinir sistemi ve iç salgı bezlerimiz bu salgılanan maddeler ve hormonlardan olumlu etkilendiği ise yapılan çok yönlü çalışmalarla tespit edilmiştir. Beynimizde ve zihnimizde meydana gelen bu biyokimyasal değişim, doku ve organlarımız için umulmadık şifalara vesile olabilmektedir.

Dua sözlü olarak yapılabildiği gibi sebeplere sarılarak ta yapılabilir. Hasta bir insanın hekim araması, hastalığının teşhisinde bazı tetkiklere müracaat etmesi, hatta hastalığının şifası için çeşitli ilaçlar, bitkiler kullanması ve perhizler yapmasını da dua kapsamında değerlendirmeliyiz.

Yüce yaratıcımız bana yaklaş yani dua et bende sana yaklaşayım ve sana yardım edeyim diyerek zor zamanlarımızda bizimle olmak ister. Hastalık, acı, ızdırab ve keder, insanların zor olarak kabul ettikleri zamanlarıdır. Bu zamanlarımızda Allahımıza yaklaşmamız moralleri yükselttiği için bağışıklık sistemimizi güçlendirerek hastalıklarla mücadelede galip gelmemiz mümkün olacaktır. Dua eden insanın sahip olduğu huzur halinin sadece hastalıkların iyileşmesinde değil, diğer insanlarla ve varlıklarla olan ilişkilerini de olumlu etkilediği unutulmamalı.

Bugünkü bilgilerimizle çözmekte zorlandığımız ve tedavide henüz istenen başarıları yakalayamadığımız ölümcül bir çok hastalığın tedavisinde duyduğumuz başarı hikayelerinin altında hep bu manevi gücün yattığını biliyoruz.

Bu yazdıklarımızdan sadece zor zamanlarda ve hastalık halinde dua etmeliyiz sonucu çıkarılmamalıdır. Hastalıklar gelmeden sağlığımızın kıymetini bilmemiz nasıl elzemse çeşitli musibetler ve çaresiz hastalıklar kapımızı çalmadan da bizlere şah damarımızdan da yakın olan Mevlamızla buluşmalı onunla halleşmeli ve onun düsturları doğrultusunda yaşamaya çalışmalıyız..

Kaynak : birdamla.net
Arz-ı hâL

2

06.04.2007, 15:09

"Allah" kelimesinin Psikolojik Tedavide Etkisini Keşfetti!
--------------------------------------------------------------------------- -----

"Allah" kelimesinin Psikolojik Tedavide Etkisini Keşfetti!
Hollandalı Psikiyatrist Vander Hoven, hastalarda ve normal insanlarda uyguladığı yeni deneyi Kur'ân okumanın ve Allah kelimesini tekrar etmenin etkilerini açıkladı..

Hollandalı profesör araştırmasının ve çalışmalarının üç yıl sürdüğünü söyledi. Hastalarından bazıları müslüman değildi, bazıları Arapça bilmiyordu ve "Allah" kelimesini söylemeyi öğrendiler; sonuç muhteşemdi, özellikle tansiyon ve stres problemi olanlar için. "El Vatan" isimli Suudi günlük gazetesi, Arapça okuyabilen ve düzenli Kur'ân okuyan insanların psikolojik hastalarıklardan kendilerini rahatça uzak tutabildiklerini söyledi. Psikolog "Allah" kelimesindeki her harfin hastalıklara nasıl tedavi olduğunu açıkladı.

"ALLAH" kelimesindeki ilk harf olan (A)yı söylemek respiratory sisteminden gelen bir ses ve nefes alışınızı kontrol ettiğini belirtti. Arapçadaki sesli harf (L)yi teleffuz ederken dil üst dudağa hafifçe değer ve bu bir duraklamadır. Ondan sonra tekrar aynı nefes kontrolünü yapmak (tekrar (LA) demek) aspiration u rahatlatır. Ayrıca, son harf olan (H)yi söylerken ciğerler ve kalp arasında bağlantı kurulur ve bu bağlantı kalp atışlarını düzenler.

Araştırmanın ilginç yanı ise, araştırmayı yapan profesörün müslüman olmaması ve fakat ıslâmî ilimleri araştırması ve Kur'ân'daki sırları öğrenmeye çalışması. Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de "________________" (42:53) buyurmaktadır.


[Katar "Arraya" gazetesinden çevrilmiştir, 24 Mart 2002]
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

3

06.04.2007, 15:17

ınsanın içi sevinçle doluyor.

ınsanlık fıtratı ve vicdani itibari ile zaten Allah'ı bulacak, hem akıl ve bilim dahi ona yol gösteriyor. Bakmayı bilene
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir