Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

24.05.2007, 00:47

Bayram Yüksel Ağabeyden Hatıralar

1- Üstad Hazretleri, (Mevlid-i Nebevi gecesi hâriç) diğer leyâli-i Mübâreki ihyâ ettirir, uyutmazdı. Uyuyanları ibrikle su dökerek uyandırırdı. Ayrıca Ramazan'ın 15'inden sonra uyutmazdı. Üstad Hazretleri, kendi de mübarek gecelerde ve Ramazan'ın son 15 gününde uyumazdı.

2- Bir gün, Üstad Hazretleri, "Kardeşim, bu zaman çok acâib olmuş, elini versen kolunu alır, kolunu versen vücûdunu alır. Zarûrî rızkı bulsanız, kifayet ediniz." diyerek Ağabeylere ve bizlere buyurdular ki, "Size, hayat-ı içtimâiyeye girmeye mecbur kalırsanız, ancak çobanlığa izin veriyorum!" dedi.

3- Bingöl Milletvekili (Said), Üstad Hazretlerinin yanına geliyor ve Ankara'dan çok sıkıldığını söylüyor. Üstad Hazretleri, "Yok, yok! Ankara'nın her mahallesinde, her semtinde bir dershane olacak!" diyor. "Ankara'da, en kara bir hâlet hissettim, fakat sonra Ankara nurlandı!" diyor.

4- Üstad Hazretleri, "Tenbellik, hastalık ve yorgunluk nefsin desisesidir!" diyor ve hiç sevmiyordu!

5- Üstad Hazretleri, "Evladlarım, evladlarım, Risale-i Nur dinsizlerin, Komünistlerin, Masonların belini kırmıştır., merak etmeyiniz! Risale-i Nur dâima galiptir. Yeter ki, siz Risale-i Nur!a sadık kalın!" diyordu.

6- Yine Üstad Hazretleri, "Acaba Risale-i Nur dâiresine girip de, bütün bütün dâireden atılan var mı?" diyor, sonra "Ben hiç hatırlamıyorum." diyordu.

7- Üstad Hazretleri, beş saat geçmeyince yemek yemez, iki saat geçmeyince de su içmezdi. Çamaşırını sık sık değiştirirdi. Yıkamak için aldığımızda gül gibi kokunca, ancak kirli olduğunu anlıyorduk!

8- Üstad Hazretleri, uçağı gördüğü zaman, onu göstererek, "Nev'imle iftihar ediyorum!" dedi.

9- Üstad Hazretleri, "Yirmi milletvekili "vatan, Kur'an için çalışacağız." deseler, maaş almazlarsa bomba gibi te'sir edecek!" dedi.

10- Üstad Hazretleri, "Bast-ı zaman, Risale-i Nur'un te'lifinde vuku' bulmuştur." demiştir.

11- Üstad Hazretleri, "Demokrat Parti parmak kesiyor. Halk Partisi el kesiyor. Onun için Demokrat Partiye ehven-üş şer nazariyle bakıyorum!" diyordu.

12- Üstad Hazretleri, "Risale-i Nur'u evrâd makamında da okuyabilirsiniz!" diyordu.

13- Üstad Hazretleri ile birgün yolda giderken, yolda gördüğümüz yeni doğmuş on günlük bir bebeğin Üstad Hazretlerine gitmek ister gibi hareketlendiğini gördük.

14- Üstad Hazretleri: "Ben bu zamanda dindar bir muallime, eski zaman velisi nazarı ile bakıyorum.. Bir muallim çocuğa ne verse ne anlatırsa çocuk onu mıknatıs gibi çeker, menfi ise menfi, müsbet ise müsbet alır. Ben bu zamanda mümkün olsa her muallime on altın verip, "Kardeşim, benim çocuğumu iyi yetiştir." diyeceğim. Üstad Hazretleri, yanına gelen muallimlere, "Bu zamanda terbiye ana babadan alımnış, muallimlere verilmiş. Siz olmasanız ben yanımdakilerden birini sizin yerinize vazife için göndereceğim. Muallimliğin ortası yoktur. Ya minare başındadır veya kuyu dibindedir." dedi.

15- Üstad Hazretleri, bazan "Siz kime hizmet ettiğinizi bilmiyorsunuz!" derdi.

16- Üstad Hazretleri, "Kalbime nasıl geldiyse öyle yazdım." diyor, tashih ettiği zaman titriyordu.

17- Üstad Hazretleri, Re'fet Ağabeye, Yahudiler için: "Elleme! Toplansınlar, imhaları kolay olur!" dedi.

18- Üstad Hazretleri,iki rekat teheccüt ve duha namazlarını kar kış demez, asla terketmezlerdi.

19- Üstad Hazretleri, bir dersane açılışı oldu mu, mutlaka kendi giderdi. Gidemezse bizleri gönderirdi. O dersaneyi açanlara, "O benim evim!" derdi. Civardan dersane açıp Üstad Hazretlerinin ziyaretine gelenleri, evvelâ mutlaka kabul ederdi. Bunlar açılan dersanelerin anahtarlarını getirip Üstad Hazretlerine verirlerdi. Böyle, birçok dershane anahtarı yanımızda birikmişti.

20- Üstad Hazretleri, dişi olmadığı halde misvak kullanırdı, damaklarına sürerdi. Elmayı da rendelenmiş olarak yerdi.

21- Üstad Hazretlerinin yıkanmış ıslak çamaşırlarına birinin eli veya başı değse onları tekrar yıkatıyordu. Evlerde yıkanan Üstad Hazretlerinin çamaşırları gelince, tekrar üç def'a sudan geçirip sıktırıyordu.

22- Üstad Hazretleri, yemeklerden sonra az da olsa mutlaka tatlı bir şey yerdi.

23- Üstad Hazretleri Barla'daki çınar ağacı için: "Bu ağaç da, - Cennet'teki şecere-tün mübârekedeki ağaçlara dahildir." buyurdular.

24- Üstad Hazretleri, bir sayfaya yazdırdığı (Sekine)yi çay içerken, yüzüne bakarak okurdu..

25- Üstad Hazretleri bir gün uçağı göstererek: "Ben buna parasız bineceğim!" demiştir. (Hakikaten vefatından sonra kabrinden çıkarılıp askeri bir uçakla nakledilmiştir.)

26- Ahmed Feyzi Ağabey, Emirdağı'na Üstad Hazretlerini ziyaret için gelmişti. Ziyaretten sonra, Üstad Hazretlerinin tenbihine rağmen dönemeyip, Mehmed Çalışkan Ağabeyin evinde, da'vet edilen yüksek zevatla geç vakitlere kadar sorulara (Mehdilik dahil) cevab verip sohbet ediyor. Sabah olunca , Gece kaldığını bilmemesi gereken Üstad Hazretleri tarafından Zübeyir Ağabey ile yanına çağrılıyor. Korkarak, Mehmed Çalışkanla beraber giderler. Kapıdan girince, Üstad Hazretleri :"Kardeşim aynen söylediklerini tasdik ediyorum." diyor.Sonra Ahmed Feyzi çıkınca, Ağabeylere hitaben: "Ahmed Feyzi mi, Mehmed Feyzi mi? (Fazilet
noktasında) Kardeşim, Ahmed Feyzi'ye yetişilmiyor." diyor.

27- Osman Çalışkan Ağabey, kalbinden diyor ki: "Ahmed Feyzi Ağabey Üstadımızın mehdiliğinden bahsediyor. Fakat, Mehdi-i A'zam ehl-i beytten olacak. Üstadımız ise Kürddür. Acaba Kürdden Mehdi olur mu?" diyor. Sonra, Demirci Ali Ağabeyle beraber Üstad Hazretlerinin yanına gidiyorlar. Üstadımız buyuruyor ki: "Kardeşim Ali Efendi! Elinde dövdüğün demir gibi emin ol ki, benim annem Hasanî, babam ise Hüseynîdir. Yâni, annem Hazret-i Hasan (r.a.) ve babam Hazret-i Hüseyin (r.a.)'dendir."

28- Barla'da Üstad Hazretlerinin oturduğu üstteki evde idik. Ben çay bardaklarını ve bulaşıkları yıkarken: "Bu Barla'ya her zaman geliyoruz. Mahrumiyet yeridir, bazan aç kalıyoruz. Kıymeti nedir?" diye hatırımdan geçer geçmez (Ki, Üstad Hazretleri arkada evradla meşgul oluyordu) birden beni çağırdı ve :" Evladım Bayram! Bu Barla'yı kerih görme. Hakikaten ehemmiyetlidir, hakikaten ehemmiyetlidir." ve yüksek sesle: "Hakikaten ehemmiyetlidir. ınşâallah, ileride nurlanacak!" dedi.

29- Yine birgün mutfakta çalışırken aklıma geliyor ki: "ıçeride Ağabeyler ve kardeşler okumak ve yazmak ile meşguldürler." Birden Üstad Hazretleri gelerek: "Evlâdım senin aklına böyle şeyler gelebilir. Sen bu hizmetin ile içeridekilerinin hepsinin yaptığı hizmetten hisse alıyorsun!" dedi.

30- Bir gün Üstad Hazretlerine cemaat olacağım zaman: "Niyet ettim Mehdiye!" diye uydum. Üstad Hazretleri de namaza niyet etti, fakat tekbir alıp namaza başlamıyordu. Sonra yine niyet etti. Ben de içimden niyet ettim: "Uydum Mehdiye" diye. Üçüncüde de niyetimi aynen böyle tekrarlayınca, Üstad Hazretleri dönerek kafama vurdu: "Keçeli, niyetini değiştir!" dedi. Ben de normal niyet ettim, sonra namaza başladı.

31- Bayram Yüksel Ağabey, 1953'den 1960 da yanında vefat edinceye kadar, Üstad Hazretlerinin yanında kaldığı zaman zarfında evinde bir gece dahi geçirmediğini söylüyor. Çünki, Üstad Hazretleri talebelerini evlerine hiç göndermiyormuş. Yalnız, Üstad Hazretleri Bayram Ağabeyin köyü olan Çoğol'un yanından geçerken "Git, ananın elini öp , gel!" dermiş. Onun için Bayram Ağabey de kendi yanındaki vakıfları evlerine izine göndermeye taraftar olmuyor. Fakat yine de Bayram Ağabey vakıfları memleketlerine senede sadece üç günlüğüne gönderdiğini söylüyor. Hattâ Abdullah Yeğin Ağabeyin Urfa'dan Emirdağı'na Üstaddan memleketine gitmek için izin almaya gelmişken, Üstad Hazretleri derhal Urfa'ya geri dönmesini söylemiş.Sılah-i rahimin mektubla da olabileceğini anlatmış.

32- Bayram Ağabey, Üstad Hazretlerinin vefat etmezden evvel son bir iki senesinin Ramazan aylarında önce iftar edip, yemeğini yedikten sonra namaz kıldıklarını, tesbihatı ise aynen yaptıklarını söylüyor.

33- ımam arkasında Fatihayı okur ve Ağabeylere de "okumalarını (Husûsi dâirede), imamlara i'timad olmadığını" söylermiş. Bayram Ağabey de buna göre, "Nur Talebesi imamların değil de, başka imamların arkasında Fatiha okuduğunu" söylüyor.

Kaynak: Son şahitler Bediüzzaman'ı Anlatıyor - Necmeddin şahiner

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir