Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

14.11.2006, 22:18

Hasan Feyzi Yüreğil

Vefatının 60. yılında Hasan Feyzi Yüreğil’e rahmet vesilesiyle...

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu defa şehid merhum Hafız Ali’nin ehemmiyetli bir varisi ve Denizli talebelerinin yüksek bir mümessili ve Denizli şehrinin Risâle-i Nur’a karşı fevkalâde teveccühünün bir tercümanı kardeşimiz Hasan Feyzi’nin edibane, Risâle-i Nur hakkında fevkalâde senakârane pek uzun bir mektubunu aldım. (...)

Bu zat, doğrudan doğruya hakaik-i imaniye ve Kur’âniyeyi bir şahs-ı manevî mahiyetinde, Risâle-i Nur şahs-ı manevisinin cesedine girmiş ve eczalarının libasını giymiş bir tarzda, fevkalâde bir sena ile ona hitap ediyor. Ben, baktıkça, birden itirazkârane hüsn-ü zannı pek ziyadedir tahattur ettiğim dakikada, hakikat-ı Kur’âniye mânen dedi: “Cesede, libasa bakma; bana bak: O, benim hakkımda konuşuyor. Doğru söylemiş.” Ben daha ilişmedim. Yalnız, Risâle-i Nur tercümanı hakkında sarihan veya işareten veya kinayeten onun haddinden pek fazla senakârane tabiratı tadil etmeye lüzûmu var. Başkalar, hususan ehl-i tenkit insanlar nazarında biçare şahsıma bu nev'i hüsn-ü zannını kabul etmemek mesleğimize lâzım geliyor; tadilime gücenmesin.

Said Nursî

***

(Hasan Feyzi’nin mektubundan bir bölüm)

...Ona (Üstada) “Kürdî” denilmesi ve kaside-i Hazret-i ımam-ı Ali’de (r.a.) görülen “Ya müdriken” (Ey idrak eden!) kelimesinin hazf ve kalbiyle “Kürt” ima ve işaretinin bulunması, gerçekten Kürtlüğüne delâlet etmez ve onun manevî silsile-i şerafet ve siyadetten tenzil ve teb’îdini icap ettirmez. Bu isnad ve izafe, Kürdistan’da doğup büyüyen ve bu lâkapla maruf ve meşhur olan bu zatın Risâletin-Nur’un tercümanı olduğunu sırf âleme ilân etmek içindir; yoksa Kürtlüğünü ispat etmek için değildir.

Kürtçe bilmesi, o kıyafete girmesi ve öyle görünmesi, kendini setr ve ihfa için olup, hakikî hüviyet ve milliyetini ihlâl ve inkâr mânâ ve maksadıyla değildir diye düşünüyorum.

Âlem-i ıslâmiyet ve insaniyete ve Haremeyn-i şerifeyne asırlarca hizmet eden bu kahraman Türk milletini onun çok sevmesinde ve hayatının mühim bir kısmını hep Türklerle meskûn olan bu havalide geçirmesinde büyük hikmetler, mânâ ve mülâhazalar olsa gerektir.

Âb-ı rû-yi Habib-i Ekrem için,

Kerbelâ’da revan olan dem için,

şeb-i firkatte ağlayan göz için,

Râh-i aşkında sürünen yüz için.

Risâle-i Nur’a ve Üstada ve ıslâma zafer ver, ya Rabbi! Amin.

Ey Risâle-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. ızzet ve ikbali ve şan ü şerefi aksine dönsün. Sen sönmez ve ölmez bir nursun.

Boyun bâlâ, gözün şehla, gören mecnun seni leyla.

Sözün ferşte, gözün Arşta, gönül meftun sana cana.

Nikabın nur, nigâhın nur, kitabın nur senin ey nur!

Bağın Nursî, huyun munis, özün idris ferd-i yekta.

Açılmış gül, öter bülbül, yüzünde var zarif bir tül.

Yazılmış üstüne Nurdan “Kab-ı Kavseyni ev edna.”

Sana canın feda etmez mi senden hem görenler hak,

Sözün hak, hem özün hak, hem mesleğin hak, hem makamın Kabetü’l-ulya.

“Onlar Allah ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır—kâfirler isterse hoşlanmasınlar.” (Saf Sûresi: 8.)

Üstadım Efendim Hazretleri,

Ben, bu yazıları Risâletü’n-Nur’un eli ve kalemi ve diliyle bu hakir kalbime ondan sıçrayan küçük bir kıvılcım parçasıyla yazdım. Kabulünü ve imdad ve ilhamın kesilmemesini rica eder ve hürmetle ellerinizden öper ve duâlarınızı beklerim efendim.

Duânıza muhtaç talebeniz Hasan Feyzi (Rahmetullahi Aleyh)

Emirdağ Lâhikası, s.74-76
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir