11-)"Nurlarla iştigale ehemmiyet verirdi"
"Üstadımız Risale-i Nurun neşri, okunup yazılması gibi bizzat Nurlarla iştigale ehemmiyet vermekte ve talebelerini daima teşvik etmekte idi. Bunun lüzum ve hikmeti ise şüphesiz izahtan varestedir.
"Risale-i Nur, Kur'ân-ı Hakîm'in bir mucize-i mâneviyesi ve bu zamanın dinsizliğine karşı mânevî bir atom bombası olarak; dinsizlik, imansızlık cereyanının maneviyat-ı kalbiyeyi tahribine mukabil, tamir edip, iman-ı tahkikiden gelen muazzam bir kudret ve kuvvete istinadı, okuyanların, yazanların kalblerine kazandırıyor. Tefekkür-ü imânî dersi ile tabiiyyunun ve maddiyunun boğulduğu aynı meselelerde tevhid nurunu gösteriyor. ıman hakikatlerini madde âleminden temsiller ve deliller gösterek izah ediyor. Risale-i Nur bu asrın idrakine, zamanın anlayışına hitap eden, bu zamanın ihtiyacına en muvafık tarzı gösteren, ders veren, doğrudan doğruya feyiz ve ilham tarıkıyla gelen, Kur'ân-ı Hakîm'in bu zamanın fehmine uygun mânevî bir atom bombasıdır.
"Hem Üstadımız mektuplarında, dahilde tarafgirâne adavet ve münakaşalara vesile olan fürüatla meşgul değil, belki 'bütün nev-i beşerin en ehemmiyetli meselesi olan erkân-ı imaniyeyi ve beşerin medâr-ı saadeti ve umum ıslâmın esas rabıta-yı uhuvveti bulunan Kur'ân'ın hakaik-i imaniyesini bulmak ve muhtaçlara buldurmaya diniyenin umumunu tazammun eden vüs'at ve câmiiyeti hâiz bulunduğunu, dinî hizmetlerin her nevini teyit ve teşvik ettiğini cadde-i kübrâ-yı Kur'âniye olan Risale-i Nur dersinin umum ehl-i iman ve ıslâma şamil bulunduğunu ifade ediyor. Ve yine mektubunda devamla; 'Hatta değil Müslümanlarla, dindar Hıristiyanlarla dost olup adaveti bırakmaya çalışıyorum' diyor.