Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.09.2010, 06:37

Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Hanımları

  1. Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.)
  2. Hazret-i Cuveyriye bint-i Haris
  3. Hazret-i Hafsa (r.a)
  4. Hazret-i Hatice-yi Kübra (r.a)
  5. Hazret-i Meymune Bint-i Haris
  6. Hazret-i Safiye bint-i Hayy (r.a)
  7. Hazret-i Sûde Bint-i Zem’a (r.a)
  8. Hazret-i Ümmü Habibe
  9. Hazret-i Ümmü Seleme (r.a)
  10. Hazret-i Zeyneb bint-i Cahş r.a.
  11. Hazret-i Zeyneb bint-i Huzeyme
Edep aklın suretidir !

2

27.09.2010, 07:04

Hz AİŞE-İ SIDDIKA(R.A.)

Hz AİŞE-İ SIDDIKA(R.A.)


Hz Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylemesi, onun zekâsına bir delildir Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı Çok akıllı, zekî, âlime, edibe ve afife ve saliha idi Üç gece rüyada gördüm
Resulullah efendimiz Hz Hadice'nin vefatından sonra, ikinci defa olarak, Hz Ebu Bekir'in kızı Hz Aişe'yi nikahladı, fakat düğünü yapılmadı Peygamberimizin Hz Aişe ile evlenmelerinde en önemli husus, nikah akdinin Hz Peygamberin arzusuyla değil, Allahü teâlânın emri ile olmasıdır Buhârî ve Müslim'in rivayetlerinde Peygamberimiz Hz Aişe'ye şöyle buyurdu:
- Seni üç gece rüyada gördüm Bir melek ipek kumaşa sarmış “Bu senin hanımındır” dedi Ben de yüzünü açtım ve “Eğer Allah tarafından ise cenab-ı Hak imza eylesin” dedim [Yani eğer rüya Rahmânî ise Allahü teâlâ müyesser kılsın demektir]
Resulullah efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman, ev halkını Mekke'de bırakmıştı Medine'yi şereflendirince, Ebu Rafiî ile azatlı kölesi Zeyd bin Hârise'yi, iki deve ve ihtiyaçları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla Mekke'ye gönderdi
Hz Ebu Bekir de Abdullah bin Ureykıt'ı iki deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümm-i Ruman ve kızı Hz Aişe ile kızkardeşi Esma'yı develere bindirerek göndermesini, oğlu Abdullah'a mektup yazarak emretti Hz Aişe, annesi Ümm-i Ruman ve Resulullahın kerimeleri kafile olarak yola çıktı Kubeyd mevkiinde Hz Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı Kafileye Talha bin Ubeydullah da katıldı Mina mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman, Hz Aişe'nin devesi kaçtı Hz Aişe buyuruyor ki:
“Devem kaçtı Ben devenin üstünde mahfe'nin içindeydim Annem de yanımdaydı Annem, “Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu Allahü teâlâ devemize sükûnet verdi ve bizi kurtardı Nihayet Medine'ye geldik Ben Hz Ebu Bekir'in ev halkı ile birlikte indim”
Birer oda yapıldı
O zaman Mescid-i Nebevî ve etrafındaki odalar yapılmıştı Mescid-i şerif yapılırken, Peygamberimizin hanımları Hz Aişe ve Sevde için birer oda yapıldı Sonra, ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak, adetleri dokuz oldu Odalar, Arap âdeti üzere, hurma dalından idi Üstleri kıldan keçe ile örtülü idi
Odalar mescidin cenup, şark ve şimâl taraflarında idi Kerpiçten yapılmış olanı da vardı Çoğunun kapısı mescide açılırdı Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boyundan bir karış fazla idi Hz Fâtıma ile Hz Aişe'nin odaları arasında kapı vardı
Mekke'den gelen Resulullahın ev halkı, kendi odalarının önünde indi Hz Aişe validemiz, Hz Ebu Bekir'in evinde bir müddet ikâmet buyurdular Hz Ebu Bekir birgün Resulullaha şöyle arzetti:
- Ya Resulallah, ehlinle evlenmekten seni alıkoyan nedir?
Hastalığı bol yerdi
Bunun üzerine Resulullah efendimiz, gerekli hazırlıkları yaparak, Hz Aişe ile, nikahlarının vuku bulduğu Şevval ayında evlendiler
Hz Aişe validemiz buyuruyor ki:
“Medine'ye hicret edip geldiğimiz zaman, burası, hastalığı bol olan bir yer idi Bütün eshab-ı kiram hastalığa tutuldular Bu hastalıktan, ancak Resulullah efendimiz, Allahü teâlânın korumasıyla kurtuldu"
Hz Aişe de hastalandı Peygamberimiz Hz Aişe'ye, “Sende gördüğüm nedir” diye sorunca, Hz Aişe şu cevabı verdi:
- Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah, hummadır Allah onu kahretsin
Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Hayır, ona kötü söyleme! O, vazifelidir İstersen sana bir duâ öğreteyim Onu okuduğun zaman, Allahü teâlâ onu senden giderir
Hz Aişe de, “Öğret ya Resulallah” dedi
Peygamber efendimiz duâyı öğretince, humma geçti
Hz Aişe validemiz, Medine'de, Resulullahın gazalarına katılmış diğer sahabî hatunları gibi, yaralıların tedavisi ve bakımıyla meşgul olmuş, büyük hizmetler görmüştür Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de, Resulullah efendimiz buna müsaade buyurmamıştır Mesela Uhud günü, Peygamber efendimiz yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı
Hz Fâtıma validemiz, Resulullahın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca, yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygamberimizin mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu
Arkalarında su taşıyorlardı
Hz Aişe validemiz de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud'a gelmişti Hz Aişe ve Ümm-i Süleym kırba ile su taşıyorlar, Hamne ise susuzlara su veriyordu Enes bin Malik diyor ki:
"Uhud gazasında müslümanlar bozulup, Resulullahın yanından dağıldıkları zaman, Hz Aişe ile Ümm-i Süleym'i gördüm Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyorlar, doldurunca koşarak gelip, yine yaralılara su veriyorlardı”
Kadınların Uhud savaşına katılmasına müsaade edilmesinin sebebi, yaralıları tedavi için idi
Hz Aişe, Müreysi gazasına katılmış ve bu gazada bazı münafıkların çıkardığı bir iftiraya maruz kalmış, bunun üzerine Allahü teâlâ Nur suresinde 17 ayet-i kerime göndererek, onun temizliğini bildirdi Hz Aişe buyurdu ki:
"Resulullahın ilk hastalığı, Hz Meymune'nin evinde oldu O gün Resulullahın Hz Meymune'ye uğradığı gündü Burada Resulullahın hastalığı arttı Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın hizmetine koyuldular Peygamberimiz de buyurdular ki:
- Ey benim zevcelerim, mâzur görün, takatım yoktur ki, evlerinizi dolaşayım İzin verirseniz Aişe'nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz
Hz Aişe'nin odasına gitti
Resulullah efendimiz Hz Abbas ve Hz Ali'nin omuzlarına dayanıp, benim odama geldiler Döşeğe yattılar Bu odada mübarek başı, göğsümde olduğu hâlde vefat ettiler"
Resulullahın vefatından sonra da, eshab-ı kiramın, Hz Aişe validemize hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi Hatta bu hususta Hz Ömer, bunda o derece ileri gitti ki, Hz Aişe, "Resulullahın vefatından sonra Hz Ömer bana çok iyilik etti Ya Rabbi, bundan böyle, beni, onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma" buyurdu
Edep aklın suretidir !

3

27.09.2010, 07:06

Hz Aişe validemiz, Hz Osman zamanında da din-i İslâmı öğretmekle meşgul oldu Hz Aişe müctehid idi Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı Bilhassa kadınlara mahsus hâllere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu Çünkü Hz Aişe, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehid idi Ayet-i kerime ile medh ve sena olundu ^Alim, edip, çok akıllı ve üstad idi Çok fasih ve beliğ konuşurdu
Aişe-i Sıddıka hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur Eshab-ı kirama fetva verirdi Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtde birini Hz Aişe haber vermiştir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- Dininizin üçte birini Humeyra'dan öğreniniz!
Resulullah efendimiz, Hz Aişe'yi çok sevdiği için, ona "Humeyra" derdi
Aişe hakkında, beni incitmeyiniz!
Eshab-ı kiramdan ve tâbiînden çok kimse, Hz Aişe'den işittikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir Ürvet übnü Zübeyr hazretleri buyuruyor ki:
"Kur'an-ı kerimin manalarını ve helal ve haramları ve Arap şiirlerini ve nesep ilmini Hz Aişe'den daha çok bilen kimse görmedim"
Eshab-ı kiram, hediyelerini, Resulullaha, Aişe'nin evinde getirip, böylece sevgisini kazanmak için yarışırlardı Zevceler, iki grup idi Aişe tarafında Hafsa, Safiyye, Sevde vardı İkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi Bunlar, Ümm-i Seleme'yi Resulullaha gönderip, "Eshabına emir buyursanız da, hediye getirmek isteyen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirse" dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Beni, Aişe hakkında incitmeyiniz! Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanında iken geldi
Ümm-i Seleme de dediğine pişman olup, tevbe ve af diledi
Resulullah efendimiz bir defasında, kızı Hz Fâtıma'ya buyurdu ki:
- Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin?
Hz Fâtıma'nın, “Elbet severim” demesi üzerine, yine buyurdular ki:
- O hâlde, Aişe'yi sev!
En çok kimi severdi?
Resulullah efendimiz, Hz Aişe'yi çok severdi Resulullaha, “En çok kimi seviyorsun” denildiğinde buyurdular ki:
- Aişe'yi
"Erkeklerden kimi" dediklerinde, buyurdu ki:
- Aişe'nin babasını
Yani, en çok Hz Ebu Bekir'i sevdiğini bildirdi
Hz Aişe'ye sordular ki:
- Resulullah efendimiz en çok kimi severdi?
- Fâtıma'yı severdi
- Erkeklerden en çok kimi severdi?
- Fâtıma'nın zevcini
Bundan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hz Aişe'yi, çocukları arasında Hz Fâtıma'yı, Ehl-i beyti arasında Hz Ali'yi, eshabı arasında ise, Hz Ebu Bekir'i en çok severdi
Hz Aişe buyuruyor ki: “Birgün Resulullah efendimiz, mübarek nalınlarının kayışlarını çakıyordu Ben de iplik eğiriyordum Mübarek yüzüne baktım Parlak alnından ter damlıyordu Ter damlası, her tarafa nur saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu Şaşakaldım Bana doğru bakarak buyurdular ki:
- Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun?
Ben de, "Ya Resulallah! Mübarek yüzünüzdeki nurların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kendimden geçtim” dedim
Bunun üzerine, Resulullah efendimiz kalkıp yanıma geldi Alnımdan öptü ve buyurdular ki:
- Ya Aişe! Allahü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim
Kıyamet gününde insanlar
Yani, senin beni sevindirmen, benim seni sevindirmemden çoktur, buyurdu Hz Aişe'nin mübarek alnından öpmesi, Resulullahı severek, onun cemalini anlayarak gördüğü için, aferin ve takdir olmaktadır
Birgün Peygamber efendimiz, kıyamet gününden bahisle Hz Aişe'ye buyurdu ki:
- Kıyamet gününde insanlar elbisesiz olarak haşredilecektir
- Erkekler de kadınlar da böyle mi olacak?
- Evet
- O zaman birbirlerine bakmayacaklar mı?
- Ey Aişe, o gün insanlar meşguliyetlerinden birbirlerine bakmaya zaman bulamayacaklardır Gözleri göğe dikilmiş olarak kırk sene öylece kalacaklardır Yemeyecek, içmeyeceklerdir Şiddetli terliyecekler Kiminin terinden biriken su, ayaklarını örtecektir Kiminin de dizlerine, kiminin de karnına kadar yükselecektir Kiminin de tepesine kadar çıkacaktır
Musa bin Talha diyor ki:
- Hz Aişe'den daha fasih, düzgün konuşanı görmedim Resulullahı metheden şu manada bir şiir söylemiştir:
“Mısırdakiler, Onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Yusuf aleyhisselamın pazarlığında hiç para vermezlerdi Yani, bütün mallarını, Onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı Zeliha'yı kötüleyen kadınlar, Onun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı”
Allahü teâlânın nimetleri
Hz Aişe, kendisinin, Peygamberimizin diğer hanımlarının hepsinden daha üstün olduğunu söyleyerek, Allahü teâlânın nimetlerini sayar, övünürdü Bunlardan da bazıları şunlardır:
1- Resulullah efendimiz, beni istemeden önce, Cebrail aleyhisselamın benim suretimi getirip, kendisine gösterdiğini ve, “Bu senin zevcendir” dediğini söylerdi
2- Resulullahın zevceleri içinde, koca görmeden Resulullah ile evlenen, benden başka olmamıştır
3- Resulullahın zevceleri içinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi Resulullah efendimiz, bazı zevcelerine, “Aişe'yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yanında bana vahiy gelmektedir” buyurmuştu
4- Resulullahın zevceleri arasında, benden başka hiçbirinin hem babası, hem de annesi hicret etmiş değildir
5- Allahü teâlâ benim hakkımda berât ayetini nâzil eyledi
6- Resulullah vefat ederken, mübarek başları benim göğsümde idi
7- Resulullah benim odamda vefat etti
8- Benim odam Resulullahın türbesi olmuştur
Resulullahı teselli ederdi
Hz Aişe validemiz, Resulullahın rızasına kavuşmak için, gecesini gündüzüne katardı Onu birazcık üzgün görse, teselli etmek için elinden gelen her şeyi yapardı Hatta Resulullahın akrabalarını da gözetir, onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı Hz Aişe buyuruyor ki:
"Günde ikinci defa yemek yiyordum Resulullah efendimiz görünce buyurdu ki:
- Ya Aişe! Yalnız mideni doyurmak, sana, her işten daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israftandır Allahü teâlâ, israf edenleri sevmez”
Hâdimî hazretleri, burayı şöyle açıklıyor: “Resulullah efendimiz Hz Aişe'nin ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuştur Yoksa, kefaretler için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır”
Resulullahın vefatından sonra, Hz Aişe'ye, yemek yiyip yimediğini sordular “Hiçbir zaman doyasıya yemedim” buyurdular ve ağladılar
Hz Aişe buyurur ki: “Peygamber efendimizin karnı hiçbir zaman yemek ile doymamıştır Bu hususta hiç kimseye yakınmamıştır İhtiyaç içinde olmak, onun için zenginlikten daha iyi idi Bütün gece açlıktan kıvransa bile, Onun bu durumu, gündüz orucundan onu alıkoymazdı
Tahammül gösterdiler
İsteseydi, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini, meyvelerini ve refah hayatını isterdi And olsun ki, Onun, o hâlini gördüğüm zaman acırdım ve ağlardım Elimle karnını sıvazlardım ve derdim ki:
- Canım sana feda olsun! Sana güç verecek, şu dünyadan bazı menfaatler, yiyecek ve içecekler temin etsem olmaz mı?
Bunun üzerine bana buyururdu ki:
- Ey Aişe, dünya benim neyime! Ulul'azm olan peygamber kardeşlerim, bundan daha çetin olanına karşı tahammül gösterdiler Fakat o hâlleri ile yaşayışlarına devam ettiler, Rablerine kavuştular Bu sebeple Rableri, onların kendisine dönüşlerini çok güzel bir şekilde yaptı, sevaplarını artırdı Ben refah bir hayat yaşamaktan hayâ ediyorum Çünkü böyle bir hayat, beni onlardan geri bırakır Benim için en güzel ve sevimli şey, kardeşlerime, dostlarıma kavuşmak ve onlara katılmaktır
Bu sözlerinden sonra fazla zaman geçmedi, bir ay kadar sonra vefat ettiler"
Peygamber efendimiz Hz Aişe'ye birçok tavsiyelerde bulunmuştur Bunlardan bazıları şunlardır:
"Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Ey Aişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma:
1- Kur'an-ı kerimi hatim etmeden,
2- Benim ve diğer peygamberlerin şefaatlerine kavuşmadan,
3- Müminleri kendinden hoşnut etmeden,
4- Hac etmeden
Ondan kolay ne var?
Resulullah efendimiz bunları söyledikten sonra namaza durdu Namazını bitirip de yanıma geldiğinde, kendilerine dedim ki:
- Ey iki cihanın güneşi olan Efendim! Annem, babam, canım sana feda olsun Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun Ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim?
Bunun üzerine tebessüm ederek buyurdular ki:
- Ya Aişe! Ondan kolay ne var? Üç İhlâs-ı şerifi ve bir Fâtiha suresini okursan, Kur'an-ı kerimi hatmetmiş; bana ve diğer peygamberlere salevat getirirsen, şefaatımıza kavuşmuş; önce müminlerin ve sonra da kendi affını dilersen, müminleri kendinden hoşnut etmiş; “Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh Lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr” tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın”
- Ey Aişe, yumuşak ol; zira Allahü teâlâ bir ev halkına iyilik murad ederse, onlara rıfk, yumuşaklık kapısını gösterir
- Ey Aişe bilmez misin; kul secde ettiği zaman, Allah onun secde yerini yedi kat yerin sonuna kadar tertemiz kılar
- Ey Aişe, hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? Kıyamet gününde Allah katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terkettiği kimsedir
- Ey Aişe, Allah, kullarına lutf ile muamele edicidir Her işte yumuşak davranılmasını sever
- Ey Aişe, sana birisi, istemeden, birşey verirse, kabul et! Çünkü o, Allahü teâlânın sana gönderdiği bir rızıktır
Kendini tutamadı
Sevgili Peygamberimizin huzurlarına, birtakım yahudiler girdiler “Essâmü aleyk” diyerek, sırıttılar Allahü teâlânın Resulü de, "Ve aleyküm" karşılığında bulundular Bunları duyan Hz Aişe, yahudilere “lânet” etmeye başladı Çünkü “Essâmü aleyk!” sözlerinin manası, “Ölüm, senin üzerine olsun” demekti İşte bu yüzden Peygamber efendimizin hanımı, kendini tutamamıştı
Bu şaşkın yahudiler, güya kurnazlık ettiler! Selam verir gibi görünüp, Hak teâlânın en şerefli Peygamberine hakarete yeltendiler Hz Aişe'yi üzen de onların bu “sefîl” niyetleriydi
Fakat Peygamber efendimiz sakin görünüyorlardı Hanımına sordular:
- Ey Aişe! Sana ne oldu ki, onlara lânet ettin?
Hz Aişe-i Sıddıka hâlâ hiddetini yenememişti “Ne söylediklerini işitmediniz mi, ya Resulallah” dedi Peygamber efendimiz de, "Sen de, benim onlara, (Ve aleyküm) dediğimi işitmedin mi” buyurdu
Gerçekten, “Ve aleyküm” demek, “Sizin üzerinize olsun” manasına geliyordu Böylece yahudilerin “ölüm” temennisini; sevgili Peygamberimiz, aynen kendilerine iade etmişlerdi
Şehitlerin derecesi
Hz Aişe, birgün Resulullah efendimize sordu:
- Şehitlerin derecesine yükselen olur mu?
- Hergün yirmi kere ölümü düşünen kimse, şehitlerin derecesini bulur
- Ya Resulallah! Sizin üzerinize, Uhud gününden (harbinden) daha şiddetli bir gün geldi mi?
- Ya Aişe! Gördüğüm eziyetin en şiddetlisi, Tâif şehrinde olmuştur
Hz Aişe'nin annesi Ümm-i Ruman binti Amir'dir Lâkabı Sıddıka'dır Hz Aişe'nin çocuğu yoktu Bunun için künyesi de yoktu Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi Bunun için Hz Aişe üzülürdü Birgün Hz Peygambere bunu arzetmiş ve Peygamberimiz de buyurmuştu ki:
- Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr'i kendine evlat edinirsin ve onun ismine izafeten de künye alırsın
Bundan sonra Hz Aişe yeğeni Abdullah bin Zübeyr'e izafeten ümm-i Abdullah diye künyelendi
Hz Aişe, Hicret'ten dokuz sene önce Mekke-i mükerremede doğdu 676 senesinin Ramazan ayının 17 salı günü Medine-i münevverede vefat etti
Edep aklın suretidir !

4

27.09.2010, 07:13

Hz. Aişe (r.anha)’nın hayatından kesitler

3879- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hekes Peygamber (s.a.v)’e gönderecekleri hediyeler için, Rasûlullah (s.a.v.)’in onun yanında olacağı günü kollamakta idi. Bu yüzden ortaklarım (kumalarım) Ümmü Seleme’nin yanında toplandılar ve: “Ey Ümmü Seleme! Herkes hediyeleri için Âişe’nin gününü gözetlemektedirler. Âişe’nin işlediği gibi bizde hayır işlemekteyiz. Peygamber (s.a.v)’e söyle hangi hanımının yanında olursa olsun kendisine hediye gönderebileceklerini emretsin” dediler. Ümmü Seleme bunu açıkladı fakat Rasûlullah (s.a.v.), buna iltifat etmedi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)’in nöbet sırası Ümmü Seleme’ye geldiğinde aynı sözü yine tekrarladı ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ortaklarım (Kumalarım) herkesin hediyeleri için Âişe’nin gününü gözlediklerini söylediler, Müslümanlara emret nerede olursan hediyelerini oraya göndersinler…” Üçüncü nöbeti gelince Ümmü Seleme yine aynı şeyleri Rasûlullah (s.a.v.)’e söyledi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ümmü Seleme! Âişe hakkında beni üzme! Gerçek şu ki Âişe’den başka siz hanımlarımdan herhangi birinizin yanında iken bana vahiy inmemiştir.” (Buhârî, Hibe: 27; Müslim, Fedail: 17)
ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bazıları bu hadisi Hammad b. Zeyd’den, Hişâm b. Urve’den ve babasından rivâyet etmişlerdir.
Hişâm b. Urve de bu hadisi, Avf b. Hâris’den, Rümeyse’den ve Ümmü Seleme’den buradakinin az bir kısmı olarak rivâyet etmiştir. Bu hadis Hişâm b. Urve’den muhtelif şekillerde rivâyet edilen bir hadistir. Süleyman b. Bilâl’da, Hişâm b. Urve’den, babasından, Âişe’den, Hammad b. Zeyd’in hadisine benzer şekilde bu hadisi bize aktarmıştır.
3880- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Cebrail, yeşil ipekten bir kumaş üzerinde kendisinin resmini Peygamber (s.a.v)’e getirdi ve: “Bu senin bu dünyada ve ahirette senin hanımındır” dedi. (Buhârî, MenakÎb: 27; Müslim, Fedail: 17)
ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Abdullah b. Amr b. Alkame’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdurrahman b. Mehdî bu hadisi Abdullah b. Amr b. Alkame’den bu senedle mürsel olarak rivâyet etmiş ve “Âişe’den” dememiştir.
Ebû Usame de Hişâm b. Ucre’den, babasından, Âişe’den bu hadise yakın bir şekilde rivâyet etmişlerdir.
3881- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Âişe! Bu gelen Cibril’dir, sana selam ediyor” buyurdu. Ben de: “O’na da Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi olsun” dedim. (Buhârî, Bed-il halk: 279
ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.
3882- Yine Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu: Cibril sana selam ediyor. Ben de: “Ona da Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi olsun” dedim. (Buhârî, Bed-il Halk: 27; Müslim: Fedail: 17)
ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.
3883- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Peygamber (s.a.v)’in ashabı olarak hangi hadis konusunda bir sorunumuz olmuşsa, onu Âişe’ye sormuş isek o konuda Âişe’den bir bilgi edinmişizdir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3884- Musa b. Talha (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Âişe (r.anha)’dan daha fasih (düzgün) konuşan kimse görmedim.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.
3885- Amr b. Âs (r.a.)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), kendisini Zat-üs Selasil ordusuna komutan tayin etmişti diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim, Ey Allah’ın Rasûlü insanların hangisi sana daha sevimlidir?” dedim. Rasûlullah (s.a.v.): “Âişe” buyurdu. “Ya erkeklerden?” dedim. “Babası” buyurdular. (Buhârî, Menakîb: 27; Müslim, Fedail: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3886- Amr b. Âs (r.a.)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! İnsanlardan kim sana çok sevimlidir?” dedim. “Âişe” buyurdu. “Ya erkeklerden?” dedim. “Babası” buyurdular. (Buhârî, Menakîb: 27; Müslim, Fedail: 27)
ž Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle İsmail b. Kays rivâyeti olarak hasen garibtir.
3887- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü tirit yemeğinin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.” (Buhârî, Menakîb: 27; Müslim, Fedail: 27)
ž Tirmizî: Bu konuda Âişe ve Musa’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Abdullah b. Abdurrahman b. Ma’mer, Ebû Tuvale el Ensarî’dir. Medîneli olup güvenilen bir kişidir. Kendisinden Mâlik b. Enes hadis rivâyet etmiştir.
3888- Amr b. Gâlib (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam, Ammâr b. Yâsir’in yanında Âişe’ye dil uzatmıştı da Ammâr ona şöyle demişti: “Alçak ve bayağı olarak kaybol gözümün önünden! Rasûlullah (s.a.v.)’in sevgili hanımını nasıl üzersin? (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.
3889- Abdullah b. Ziyâd el Esedî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammâr b. Yâsir’den işittim şöyle diyordu: “Âişe dünyada da Ahirette de Rasûlullah (s.a.v.)’in hanımıdır.” (Buhârî, Menakîb: 27)
ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiştir.
3890- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e: “İnsanların sana en sevimlisi hangisidir?” denildi de: “Âişe” buyurdu. “Erkeklerden hangisi?” denilince de: “Babası” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
ž Tirmizî: Bu hadis Enes rivâyeti olarak bu şekliyle hasen garibtir.
Edep aklın suretidir !

5

27.09.2010, 07:20

Hz Ayşe Validemizin (ra) İlmi

Hz Ayşe (ra) Sevgili Peygamberimiz (sav) vefat ettiğinde çok genç olmasına rağmen, Kuran-ı Kerim'i ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetini en iyi bilen, anlayan ve muhafaza edenlerin başında gelir Küçük yaşından itibaren Kuran ayetlerini ezberlemeye başlamış olan Hz Ayşe (ra), Peygamberimiz (sav)'in ilminden şevkle yararlanmış, ayetlerin nüzul sebeplerini ve işaretlerini en doğru şekilde kavramaya gayret göstermiştir

İslami kaynaklarda belirtildiği üzere ashabın büyükleri feraize (Allah'ın kesin emirlerine, farzlara) dair meselelerde Hz Ayşe (ra)'ye danışmışlardır Tabiin devrinde (sahabilerle görüşmüş ve onlardan ders almış olan salih Müslümanların devrinde) birçok hukukçu, yüksek seviyedeki hukuk bilgisinden faydalanmak üzere Hz Ayşe validemizle (ra) ilmi istişarelerde bulunmuştur

Arapçayı çok güzel kullanan Hz Ayşe (ra), ayrıca açık ve yalın anlatım tarzı ve hitap ettiği kişiye en uygun tebliği yapması nedeniyle, konuştuğu kişiler üzerinde etkili olmuş bir hatiptir Bir hutbesi ve bazı mektupları Hz Ayşe (ra)'nin edebi kabiliyetini de gösteren örneklerdir

Peygamber Efendimiz (sav)'in hanımı olmasının yanı sıra değerli bir öğrencisi de olan Hz Ayşe (ra)'nin, ilmi sahada çok ayrı bir yeri vardır Fıkıh ilminde pek çok alimin hatasını düzeltmiş, birçok hadisin de mükemmel bir tarzda izahlarını yapmıştır (Said Aykut, tercüme Hilyetü'l-Evliya Sıfatü's-Safve: C-2 S125) Hz Ömer (ra) kadınlarla ilgili fıkhi meselelerde daima Hz Ayşe'nin görüşünü almıştır Hz Ayşe validemizin (ra) bu ilmi, İslami kaynaklarda da şöyle aktarılmaktadır:

Ebu Musa el-Eş'ari diyor ki: "Biz, Rasulûllah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'ın ashabı olarak bir hadisi anlamakta güçlük çektiğimizde, onun anlamını Hz Ayşe (Radıyallahu Anha)'ye sorar ve ondan mutlaka bir cevap alırdık" ()

Urve Hazretleri de Hz Ayşe (ra) için, "Fıkıh, tıp ve şiir ilminde Hz Ayşe (ra) 'den ileri bir kadın görmedim" demektedir

En fazla hadis rivayet eden sahabelerden olan Hz Ayşe (ra), Sevgili Peygamberimiz (sav)'den 2210 adet hadis rivayet etmiştir
Edep aklın suretidir !

6

29.09.2010, 06:03

HAZRET-İ CUVEYRİYE BİNT-İ HARİS (r.a)

Müminlerin annesi...

Hz.Cuveyriye, Mustalikoğulları kabilesinin başkanı Harris b. Ebi Dirar'ın kızıdır. İlk ismi kendini beğenmek manasında "Berre" idi. Resulullah tarafından kadıncık, kızcağız manasına gelen "Cüveyriye" ismini aldı.

İlk evliliği

Mustalak kabilesinden amca oğlu Mesafi İbni Safvan ile evlenmiş ve dul kalmıştı.

Zatı Saadetleriyle Evliliği

Hicret'in altıncı yılında Mustakiloğulları Medene'ye saldırı için hazırlık yapmaya başladılar. Durumu öğrenen Resulullah onlardan önce davranarak onlardan önce davrandılar. Bütün erkekler, kadınlar ve çocuklar esir olarak alındı. Esirlerin arasında bulunan, kabile reisinin kızı Cüveyriye için, dokuz okkiye altın kurtuluş fidyesi olarak tespit edildi. Cuveyriye yirmi yaşlarındaydı. Kurtuluş fidyesini temin edemeyince Hz.Peygamberimize gelerek:

- Ey Allah'ın Peygamberi, benim başıma gelen felaketi biliyorsun. Sabit beni dokuz okkiye kurtuluş fidyesi ile serbest bırakacak. Beni kurtar.

Resulullah cevap olarak buyurdular ki:

- Ondan daha hayırlı bir teklifim var, kabul eder misin?

- Teklifiniz nedir ya Resulullah?

- Hem o parayı verip seni azat edeceğim, hem de seninle evlenmek istiyorum.

- Memnuniyetle kabul ederim.

- Ben de kabul ettim.

Bu haber hemen yayıldı. Yüz cibvarında bulunan esirleri ellerinde tutan sahabiler, "Biz Allah elçisinin hısımlarını nasıl esir olarak tutabiliriz" diyerek tüm esirleri serbest bıraktılar. Bu manzara karşısında serbest kalanlar ve diğer Müstakiloğulları İslam'a girdiler.

Zatı Saadetleri Cuveyriye'yi babasına teslim edip, ondan istedi.

Hz.Ayşe bu durum için, şöyle buyurur:

"Ben Cuveyriye kadar, kendi kavmine hayır bereket getiren bir hatun görmedim"

Ahlak ve Adetleri

Gayet metin, izzeti nefis sahibi bir hatun idi. Hz.Cuveyriye r.a. çok oruç tutar ve çok namaz kılardı. Hayrı sever, kendisi aç durur, yoksulları doyururdu.

Bir gün rsulullah onu sabah namazını kıldıktan sonra dua ve zikirle uzun zaman meşgul olurken görmüş ve kendisine şöyle buyurmuştu.

"Ben senden sonra üç kere, dört kelime söyledim ki, bugün sabahtan beri senin söylediklerinle tartılsa, onlardan daha ağır gelir. Dikkat et, o kelimeleri sana da öğreteyim : Subhanallahi edede halkıhi (Allah'ı yaratıklarının sayısınca tesbih ederim). Subhanallahi rıza nefsihi (Allah'ı razı olacağı şekilde tesbih ederim). Subhanallahi zinete arşıhi (Allah'ı arşının ağırlığınca tesbih ederim) Subhanellahi midade kelimatihi (Allah'ı kelimelerinin adedince tesbih ederim).

Bir Cuma günü Zatı Saadetleri, yanına gelmişlerdi. o gün Hz.Cuveyriye r.a. oruçluydu. Zatı Saadetleri buyurdular:

- Yarın sen oruç tutacakmısın?

- Hayır.

- Dün oruçlumuydun.

- Hayır
- Öyle ise iftar et.

Hz.Cuveyriye r.a. dan altmış beş hadis rivayet edilmiştir.

Vefatı

Hz.Cuveyriye hicri 50'de, 65 yaşında vefat ettiler. Namazını Medine valisi Mervan İbni Hakem kıldırdı ve Bakıy mezarlığında defnedildi.


KAYNAK:
1) Kadın Sahabiler, Mevlana Niyaz, Tercüme: Prof Ali Genceli, Toker Yayınları
2) Şamil İslam Ansiklopedisi
Edep aklın suretidir !

Bu konuyu değerlendir