Hz Aişe validemiz, Hz Osman zamanında da din-i İslâmı öğretmekle meşgul oldu Hz Aişe müctehid idi Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı Bilhassa kadınlara mahsus hâllere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu Çünkü Hz Aişe, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehid idi Ayet-i kerime ile medh ve sena olundu ^Alim, edip, çok akıllı ve üstad idi Çok fasih ve beliğ konuşurdu
Aişe-i Sıddıka hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur Eshab-ı kirama fetva verirdi Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtde birini Hz Aişe haber vermiştir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- Dininizin üçte birini Humeyra'dan öğreniniz!
Resulullah efendimiz, Hz Aişe'yi çok sevdiği için, ona "Humeyra" derdi
Aişe hakkında, beni incitmeyiniz!
Eshab-ı kiramdan ve tâbiînden çok kimse, Hz Aişe'den işittikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir Ürvet übnü Zübeyr hazretleri buyuruyor ki:
"Kur'an-ı kerimin manalarını ve helal ve haramları ve Arap şiirlerini ve nesep ilmini Hz Aişe'den daha çok bilen kimse görmedim"
Eshab-ı kiram, hediyelerini, Resulullaha, Aişe'nin evinde getirip, böylece sevgisini kazanmak için yarışırlardı Zevceler, iki grup idi Aişe tarafında Hafsa, Safiyye, Sevde vardı İkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi Bunlar, Ümm-i Seleme'yi Resulullaha gönderip, "Eshabına emir buyursanız da, hediye getirmek isteyen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirse" dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Beni, Aişe hakkında incitmeyiniz! Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanında iken geldi
Ümm-i Seleme de dediğine pişman olup, tevbe ve af diledi
Resulullah efendimiz bir defasında, kızı Hz Fâtıma'ya buyurdu ki:
- Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin?
Hz Fâtıma'nın, “Elbet severim” demesi üzerine, yine buyurdular ki:
- O hâlde, Aişe'yi sev!
En çok kimi severdi?
Resulullah efendimiz, Hz Aişe'yi çok severdi Resulullaha, “En çok kimi seviyorsun” denildiğinde buyurdular ki:
- Aişe'yi
"Erkeklerden kimi" dediklerinde, buyurdu ki:
- Aişe'nin babasını
Yani, en çok Hz Ebu Bekir'i sevdiğini bildirdi
Hz Aişe'ye sordular ki:
- Resulullah efendimiz en çok kimi severdi?
- Fâtıma'yı severdi
- Erkeklerden en çok kimi severdi?
- Fâtıma'nın zevcini
Bundan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hz Aişe'yi, çocukları arasında Hz Fâtıma'yı, Ehl-i beyti arasında Hz Ali'yi, eshabı arasında ise, Hz Ebu Bekir'i en çok severdi
Hz Aişe buyuruyor ki: “Birgün Resulullah efendimiz, mübarek nalınlarının kayışlarını çakıyordu Ben de iplik eğiriyordum Mübarek yüzüne baktım Parlak alnından ter damlıyordu Ter damlası, her tarafa nur saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu Şaşakaldım Bana doğru bakarak buyurdular ki:
- Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun?
Ben de, "Ya Resulallah! Mübarek yüzünüzdeki nurların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kendimden geçtim” dedim
Bunun üzerine, Resulullah efendimiz kalkıp yanıma geldi Alnımdan öptü ve buyurdular ki:
- Ya Aişe! Allahü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim
Kıyamet gününde insanlar
Yani, senin beni sevindirmen, benim seni sevindirmemden çoktur, buyurdu Hz Aişe'nin mübarek alnından öpmesi, Resulullahı severek, onun cemalini anlayarak gördüğü için, aferin ve takdir olmaktadır
Birgün Peygamber efendimiz, kıyamet gününden bahisle Hz Aişe'ye buyurdu ki:
- Kıyamet gününde insanlar elbisesiz olarak haşredilecektir
- Erkekler de kadınlar da böyle mi olacak?
- Evet
- O zaman birbirlerine bakmayacaklar mı?
- Ey Aişe, o gün insanlar meşguliyetlerinden birbirlerine bakmaya zaman bulamayacaklardır Gözleri göğe dikilmiş olarak kırk sene öylece kalacaklardır Yemeyecek, içmeyeceklerdir Şiddetli terliyecekler Kiminin terinden biriken su, ayaklarını örtecektir Kiminin de dizlerine, kiminin de karnına kadar yükselecektir Kiminin de tepesine kadar çıkacaktır
Musa bin Talha diyor ki:
- Hz Aişe'den daha fasih, düzgün konuşanı görmedim Resulullahı metheden şu manada bir şiir söylemiştir:
“Mısırdakiler, Onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Yusuf aleyhisselamın pazarlığında hiç para vermezlerdi Yani, bütün mallarını, Onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı Zeliha'yı kötüleyen kadınlar, Onun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı”
Allahü teâlânın nimetleri
Hz Aişe, kendisinin, Peygamberimizin diğer hanımlarının hepsinden daha üstün olduğunu söyleyerek, Allahü teâlânın nimetlerini sayar, övünürdü Bunlardan da bazıları şunlardır:
1- Resulullah efendimiz, beni istemeden önce, Cebrail aleyhisselamın benim suretimi getirip, kendisine gösterdiğini ve, “Bu senin zevcendir” dediğini söylerdi
2- Resulullahın zevceleri içinde, koca görmeden Resulullah ile evlenen, benden başka olmamıştır
3- Resulullahın zevceleri içinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi Resulullah efendimiz, bazı zevcelerine, “Aişe'yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yanında bana vahiy gelmektedir” buyurmuştu
4- Resulullahın zevceleri arasında, benden başka hiçbirinin hem babası, hem de annesi hicret etmiş değildir
5- Allahü teâlâ benim hakkımda berât ayetini nâzil eyledi
6- Resulullah vefat ederken, mübarek başları benim göğsümde idi
7- Resulullah benim odamda vefat etti
8- Benim odam Resulullahın türbesi olmuştur
Resulullahı teselli ederdi
Hz Aişe validemiz, Resulullahın rızasına kavuşmak için, gecesini gündüzüne katardı Onu birazcık üzgün görse, teselli etmek için elinden gelen her şeyi yapardı Hatta Resulullahın akrabalarını da gözetir, onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı Hz Aişe buyuruyor ki:
"Günde ikinci defa yemek yiyordum Resulullah efendimiz görünce buyurdu ki:
- Ya Aişe! Yalnız mideni doyurmak, sana, her işten daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israftandır Allahü teâlâ, israf edenleri sevmez”
Hâdimî hazretleri, burayı şöyle açıklıyor: “Resulullah efendimiz Hz Aişe'nin ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuştur Yoksa, kefaretler için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır”
Resulullahın vefatından sonra, Hz Aişe'ye, yemek yiyip yimediğini sordular “Hiçbir zaman doyasıya yemedim” buyurdular ve ağladılar
Hz Aişe buyurur ki: “Peygamber efendimizin karnı hiçbir zaman yemek ile doymamıştır Bu hususta hiç kimseye yakınmamıştır İhtiyaç içinde olmak, onun için zenginlikten daha iyi idi Bütün gece açlıktan kıvransa bile, Onun bu durumu, gündüz orucundan onu alıkoymazdı
Tahammül gösterdiler
İsteseydi, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini, meyvelerini ve refah hayatını isterdi And olsun ki, Onun, o hâlini gördüğüm zaman acırdım ve ağlardım Elimle karnını sıvazlardım ve derdim ki:
- Canım sana feda olsun! Sana güç verecek, şu dünyadan bazı menfaatler, yiyecek ve içecekler temin etsem olmaz mı?
Bunun üzerine bana buyururdu ki:
- Ey Aişe, dünya benim neyime! Ulul'azm olan peygamber kardeşlerim, bundan daha çetin olanına karşı tahammül gösterdiler Fakat o hâlleri ile yaşayışlarına devam ettiler, Rablerine kavuştular Bu sebeple Rableri, onların kendisine dönüşlerini çok güzel bir şekilde yaptı, sevaplarını artırdı Ben refah bir hayat yaşamaktan hayâ ediyorum Çünkü böyle bir hayat, beni onlardan geri bırakır Benim için en güzel ve sevimli şey, kardeşlerime, dostlarıma kavuşmak ve onlara katılmaktır
Bu sözlerinden sonra fazla zaman geçmedi, bir ay kadar sonra vefat ettiler"
Peygamber efendimiz Hz Aişe'ye birçok tavsiyelerde bulunmuştur Bunlardan bazıları şunlardır:
"Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Ey Aişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma:
1- Kur'an-ı kerimi hatim etmeden,
2- Benim ve diğer peygamberlerin şefaatlerine kavuşmadan,
3- Müminleri kendinden hoşnut etmeden,
4- Hac etmeden
Ondan kolay ne var?
Resulullah efendimiz bunları söyledikten sonra namaza durdu Namazını bitirip de yanıma geldiğinde, kendilerine dedim ki:
- Ey iki cihanın güneşi olan Efendim! Annem, babam, canım sana feda olsun Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun Ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim?
Bunun üzerine tebessüm ederek buyurdular ki:
- Ya Aişe! Ondan kolay ne var? Üç İhlâs-ı şerifi ve bir Fâtiha suresini okursan, Kur'an-ı kerimi hatmetmiş; bana ve diğer peygamberlere salevat getirirsen, şefaatımıza kavuşmuş; önce müminlerin ve sonra da kendi affını dilersen, müminleri kendinden hoşnut etmiş; “Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh Lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr” tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın”
- Ey Aişe, yumuşak ol; zira Allahü teâlâ bir ev halkına iyilik murad ederse, onlara rıfk, yumuşaklık kapısını gösterir
- Ey Aişe bilmez misin; kul secde ettiği zaman, Allah onun secde yerini yedi kat yerin sonuna kadar tertemiz kılar
- Ey Aişe, hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? Kıyamet gününde Allah katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terkettiği kimsedir
- Ey Aişe, Allah, kullarına lutf ile muamele edicidir Her işte yumuşak davranılmasını sever
- Ey Aişe, sana birisi, istemeden, birşey verirse, kabul et! Çünkü o, Allahü teâlânın sana gönderdiği bir rızıktır
Kendini tutamadı
Sevgili Peygamberimizin huzurlarına, birtakım yahudiler girdiler “Essâmü aleyk” diyerek, sırıttılar Allahü teâlânın Resulü de, "Ve aleyküm" karşılığında bulundular Bunları duyan Hz Aişe, yahudilere “lânet” etmeye başladı Çünkü “Essâmü aleyk!” sözlerinin manası, “Ölüm, senin üzerine olsun” demekti İşte bu yüzden Peygamber efendimizin hanımı, kendini tutamamıştı
Bu şaşkın yahudiler, güya kurnazlık ettiler! Selam verir gibi görünüp, Hak teâlânın en şerefli Peygamberine hakarete yeltendiler Hz Aişe'yi üzen de onların bu “sefîl” niyetleriydi
Fakat Peygamber efendimiz sakin görünüyorlardı Hanımına sordular:
- Ey Aişe! Sana ne oldu ki, onlara lânet ettin?
Hz Aişe-i Sıddıka hâlâ hiddetini yenememişti “Ne söylediklerini işitmediniz mi, ya Resulallah” dedi Peygamber efendimiz de, "Sen de, benim onlara, (Ve aleyküm) dediğimi işitmedin mi” buyurdu
Gerçekten, “Ve aleyküm” demek, “Sizin üzerinize olsun” manasına geliyordu Böylece yahudilerin “ölüm” temennisini; sevgili Peygamberimiz, aynen kendilerine iade etmişlerdi
Şehitlerin derecesi
Hz Aişe, birgün Resulullah efendimize sordu:
- Şehitlerin derecesine yükselen olur mu?
- Hergün yirmi kere ölümü düşünen kimse, şehitlerin derecesini bulur
- Ya Resulallah! Sizin üzerinize, Uhud gününden (harbinden) daha şiddetli bir gün geldi mi?
- Ya Aişe! Gördüğüm eziyetin en şiddetlisi, Tâif şehrinde olmuştur
Hz Aişe'nin annesi Ümm-i Ruman binti Amir'dir Lâkabı Sıddıka'dır Hz Aişe'nin çocuğu yoktu Bunun için künyesi de yoktu Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi Bunun için Hz Aişe üzülürdü Birgün Hz Peygambere bunu arzetmiş ve Peygamberimiz de buyurmuştu ki:
- Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr'i kendine evlat edinirsin ve onun ismine izafeten de künye alırsın
Bundan sonra Hz Aişe yeğeni Abdullah bin Zübeyr'e izafeten ümm-i Abdullah diye künyelendi
Hz Aişe, Hicret'ten dokuz sene önce Mekke-i mükerremede doğdu 676 senesinin Ramazan ayının 17 salı günü Medine-i münevverede vefat etti