Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""Ceka""
Bu meseleyi günlük hayattan, Kur’an,sünnet ve yaşanmış olaylar ile bir takım mezheplerin görüşlerinden örneklerle açıklamaya çalışalım.Böylece mesele bu açıklamalarla daha anlaşılır olur inşallah.
Bekliyoruz Abi :P
Ayrıca Fiili Allah'ın yaratma meselesini daha iyi açıklamak lazım.
Muhabbetle
Alıntı sahibi ""Ceka""
Rabbim razı olsun. Sana hadsiz teşekkür ederim Abi. Mükemmel anlattın. ınan harika tarzınla idrak ettim.
pegasoszaza kardeşin dediği için ne dersin; bu türden meseleler Mürşid eşliğinde mi işlenmeli?
Bir de; bu Mutezile gibi dalalet fırkalarını bu çeşitten hataya düşmelerinde ki sebeb nedir sizce?
Senin için dua ediyorum Abi!
Muhabbetle
Alıntı sahibi ""Abdulbaki""
Konuya Birinci Sözden devam edelim inşallah.Çünkü Birinci Söz çok sırları ihtiva ediyor."Tereccüh bila müreccih" konusuna birde buradan açılımla bakalım.önce ilgili yeri alalım."
Biliyoruz ki taş sert ve katı bir maddedir.Ancak "Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillâh" der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. "Allah namına, Rahmân namına" der; herşey ona musahhar olur." sırrınca taş dahi zahirde sert gözükürken emir aldığında yani Allah namına,rahman namına denilince emre itaat ediyor,üstünlük gibi görülen sertlik o yumuşacık kökler karşısında pamuk gibi yumuşamaktadır.Demek ki sert olan maddeler de Allah'ın emri ile hareket ediyor ve emir karşısında ıblisvari bir duruş değil emre itaat eder bir duruş sergiliyor.
Yine "hem şiddet-i hararete karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi 'Vur asânı taşa' buyurduk. (Bakara Sûresi, 2:60.)
emrine imtisal ederek taşları şak eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı ıbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı "Ey ateş, serin ve selâmetli ol." (Enbiyâ Sûresi, 21:69) âyetini okuyorlar.(Birinci Söz)
Burada da aynı sırla karşılaşıyoruz.Ateş ve hararet,emir altında hareket ediyor ve tabiatpereslerin en güvendikleri hararet ve salabet dahi Allahın kudreti altında şekil alıyor ve emir ile yakıyor ve yakmıyor; yine emir ile o sert taşlar yumuşuyor ve yine emir ile sert oluyor.O nazenin yapraklar ve yumuşak kökler tabiatpereslerin rağmına Allaha güvenerek ve "Bismillah" diyerek her şeyin dizgini ve gücü elinde olan Allaha dayanıyorlar.
Demekki eşyanın zatında üstünlük aramak ve bu sebeple eşyaya ve espaba tesir vermek şeytani bir duruş oluyor.Allah'ın ermi karşısında her şey şekil alıyor,o zaman biz kullarda "tercih bila müreccih caizdir ve vakidir" sırrınca tercihimizi emir dairsinde yapmalıyız.Yoksa espaba üstün bir vasıf vererek vahyi ve emri bırakır sadece akılla üstün olanları aramaya kalkarsak "Tereccüh bila müreccih" hatasına düşeriz.O zaman ipek gibi kökler ve nazenin yapraklar ağzımıza birer tokat vurabilirler ve manen "tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor" hakikatini bize ihtar ederler.
ınşallah başka açılımlarla devam edeceğiz.
Alıntı sahibi ""hy120""
Alıntı sahibi ""Hulusi5""
hayır kardeşim maddi dirilişi inkar etmiyorlardır.
dikkatli konuşmak lazımdır...
kendim okudum kardesim maddi olarak var olduğunu ve maddi dirilişi inkar ediyor.!!!
Alıntı sahibi ""Ceka""
Mesela biri sordu;
Kardeşi çok hatalı bir evlilik yapmış. Bile bile kendini ateşe atmış. Kardeşi "kaderim" diyormuş. Yengem "Kaderin değil,senin hatan "diyormuş. Doğru mu , diye sordu. Ben bildiklerimi biraz aktardım ve "Doğru" dedim.
Ne dersiniz?