Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

04.11.2006, 02:06

3. şua >"Ahiret alemine bakar"



Ve o ordunun efradından bir yıldız olan güneşimizin seyyarelerinde ve zeminimizdeki vazifelerinin delâlet ve ihtarıyla güneşin sâir arkadaşları olan yıldızların bir kısmı âhiret âlemlerine bakarlar ve vazifesiz değiller; belki bâki olan âlemlerin güneşleridirler.
Ey Vâcibü’l-Vücûd, Ey Vâhid-i Ehad,

Değerli abiler 3 cü şuada su pragrafı okudum.Ahiret alemine bakar ne demek kavrayamadım.
Bunu açıklarmısınız benim için önemli bir konu

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

2

04.11.2006, 02:11

benim anladığım Rabbül Alemin o yıldızları cennetin güneşleri yapacak...hiç bir şey abes olmadığına göre onlar da vazifesiz değiller o zaman baki olan cennetin güneşleri olacak diyor üstad-Allah-u alem-
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

3

04.11.2006, 09:36


Teknik bilgi:

Foruma yeni bir konu açarken: Önemli bir sorum olacak, Lütfen bana cevap verin! Yardımcı olun! Buraya bakarmısnız? Aciiiil... Selamunaleyküm gibi başlıklar kullanmayınız! Konu başlığından sorunuzun veya mesajınızın içeriği anlaşılsın. Buraya 20 kişi "Önemli bir sorum var" yada "Lütfen Cevap verin" gibi başlıklar açsa hangi konuyu, hangi soruyu, hangi başlık altında bulacağız?

Açtığınız konu başlığını değiştiriyoruz ve tüm üyelerimizinden konu açarken, konunun içeriği ile ilgili bir başlık kullanmalarını istirham ediyoruz.
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

4

04.11.2006, 11:46

hepimiz ahirete bakan canlılar değil miyiz.

Dünyada yaratılan herşey(bitkiler,hayvanlar v.s..) birer gölgedir.Asılları ahirettedir.O yüzden onların hepsi bizlere ahireti hatırlatacak olan yaratılmışlardır.

En doğrusunu Allah bilir.

Ben anladığım buydu..

selametle
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

5

04.11.2006, 15:53

Sorunu cevabı olarak 1. Mektub'ta cehennem nerdedir sorusuna cevap olarak yazılan nükteden bir paragrafta tardım eder sanırım. şöyle;

Arzın medar-ı senevîsi altında bulunan Cehennem-i Kübrâ, yerin merkezindeki Cehennem-i Suğrayı güya tevkil ederek bazı vezâifini gördürmüş. Kadîr-i Zülcelâlin mülkü pek çok geniştir; hikmet-i ılâhiye nereyi göstermişse Cehennem-i Kübrâ oraya yerleşir. Evet, bir Kadîr-i Zülcelâl ve emr-i Kün fe Yekün mâlik bir Hakîm-i Zülkemal, gözümüzün önünde, kemâl-i hikmet ve intizamla kameri arza bağlamış; azamet-i kudret ve intizamla arzı güneşe raptetmiş; ve güneşi, seyyârâtıyla beraber, arzın sürat-i seneviyesine yakın bir süratle ve haşmet-i rububiyetiyle, bir ihtimale göre şemsü'ş-şümus tarafına bir hareket vermiş; ve donanma elektrik lâmbaları gibi yıldızları saltanat-ı rububiyetine nuranî şahitler yapmış, onunla saltanat-ı rububiyetini ve azamet-i kudretini göstermiş bir Zât-ı Zülcelâlin kemâl-i hikmetinden ve azamet-i kudretinden ve saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübrâyı elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş'âl etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan Cennetten yıldızlara nur verip, Cehennemden nar ve hararet göndersin; aynı halde, o Cehennemin bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahpes yapsın.
Hem bir Fâtır-ı Hakîm ki, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte saklar. Elbette, o Zât-ı Zülcelâlin kudret ve hikmetinden uzak değildir ki, küre-i arzın kalbindeki Cehennem-i Suğrâ çekirdeğinde Cehennem-i Kübrâyı saklasın.

Elhasıl: Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise, dalın müntehâsındadır.

Hem şu silsile-i kâinatın iki neticesidir. Neticelerin mahalleri, silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, sakîli aşağı tarafında; nuranîsi, ulvîsi yukarı tarafındadır.

Hem şu seyl-i şuûnâtın ve mahsulât-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzenidir. Mahzenin mekânı ise, mahsulâtın nevine göre, fenası altında, iyisi üstündedir.

Hem ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudat-ı seyyâlenin iki havuzudur. Havuzun yeri ise, seylin durduğu ve tecemmu ettiği yerdedir. Yani, habîsâtı ve müzahrefâtı esfelde, tayyibâtı ve sâfiyâtı âlâdadır.

Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecellîgâhıdır. Tecelligâhın yeri ise her yerde olabilir. Rahmân-ı Zülcemâl ve Kahhâr-ı Zülcelâl nerede isterse tecellîgâhını açar.


Özellikle koyu yeri iyi okumanı tavsiye ederim.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

6

30.11.2006, 19:53

allah razı olsun
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

7

01.12.2006, 09:22

Güneşin vazifesini anladıkda ,peki şu yıldızlar niçin yaratılmış diye bir soru akla gelebilir;

Elcevap diyor;Ve o ordunun efradından bir yıldız olan güneşimizin seyyarelerinde ve zeminimizdeki vazifelerinin delâlet ve ihtarıyla (
Burda güneşin ve gezegenlerin vazifelerinin olması,başıboş olmamaları bize gösterir ki,işaret eder ki) güneşin sâir arkadaşları olan yıldızların bir kısmı âhiret âlemlerine bakarlar ve vazifesiz değiller; belki bâki olan âlemlerin güneşleridirler.

8

01.12.2006, 17:21

yıldızlar içinde devamında yada oncesinde burda dağlara bedel orda yıldızlar o vazifeyi gorecektir diyor
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

9

01.12.2006, 19:29

15.sözün 7 basamağıda incelenebilir.

10

02.12.2006, 13:15

Allah razı olsun Alper abi.


Yedinci Basamak: Melekler ve semekler gibi, yıldızların dahi gâyet muhtelif efradları vardır. Bir kısmı nihayet küçük, bir kısmı gâyet büyüktür. Hattâ gök yüzünde her parlayana yıldız denilir. ışte bu yıldız cinsinden bir nev'i de, nâzenin semâ yüzünün murassa zînetleri ve o ağacın

münevv'er meyveleri ve o denizin müsebbih balıkları hükmünde, Fâtır-ı Zülcelâl, Sâni'-i Zülcemâl onları yaratmış ve meleklerine mesîreler, binekler, menziller yapmıştır ve yıldızların küçük bir nev'ini de, şeyâtînin recmine âlet etmiş. ışte bu recm-i şeyatîn için atılan şahabların üç mânâsı olabilir:

Birincisi: Kanun-u mübareze, en geniş dairede dahi cereyan ettiğine remz ve alâmettir.

ıkincisi: Semâvatta hüşyar nöbettarlar, mutî' sekeneler var. Arzlı şerirlerin ihtilatından ve istima'larından hoşlanmayan cünudullah bulunduğuna ilân ve işarettir.

Üçüncüsü: Müzahrafat-ı arziyenin mümessilât-ı habiseleri olan casus şeytanları, temiz ve temizlerin meskeni olan semâyı telvis etmemek ve nüfus-u habîse hesabına tecessüs ettirmemek için, edebsiz casusları korkutmak için atılan mancınıklar ve işaret fişekleri misillü, o şeytanları ebvâb-ı semâdan o şahablarla red ve tarddır.

ışte yıldız böceği hükmünde olan kafa fenerine îtimad eden ve Kur'an güneşinden gözünü yuman kozmoğrafyacı efendi! şu yedi basamaklarda işaret edilen hakikatlara birden bak. Gözünü aç, kafa fenerini bırak, gündüz gibi i'câz ışığı içinde şu âyetin mânâsını gör!. O âyetin semâsından bir hakikat yıldızı al, senin başındaki şeytana at, kendi şeytanını recmet!..
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir