Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Said kardeşim,iznin olursa burada benim bir sorum olacak...Üstad,çok güzel açıklamış vakitler ve insan ömrü arasındaki benzetmesi gerçekten çok güzel.Gün içinde,koşturup duruyoruz,iş ortamında özellikle bin türlü oyun dönüyor.ınsanlar rekabet adı altında gıybet ve türlü fuhşiyatla uğraşıyorlar.Allah'ın her an herşeyi gördüğünden habersiz (ya da unutarak) günahlara dalıyorlar.Ve bu bin türlü sıkıntının içinde Allah'a koşmak,huzur-u ilahide olmak,gaflete düştüğün bir anda onun gizliyi de açığı da bildiğini hatırlamak ve gün içinde "en az" 5 defa üstadın yazdığı gibi doğdum,dünyanın fani güzelliklerine meyledersem deccalin cennetine girerim bu da beni ebedi ateşlerde bırakır,işte ikindi vakti girdi bir gün ben de yaşlanacağım ve birçok şeye gücüm yetmeyecek o halde gücüm yeterken ebedi hayatı kazanmalıyım,Rabbime yaklaşmalıyım...akşam ezanı okunuyor güneş batıyor...Allah'ın Hayy tecellisi olan,bütün dünyanın yaşam kaynağı olan güneş bile battı...Baki kalan Allah'ın vechi ilahisi...Ben de bir gün ait olduğum yere döneceğim "inna lillahi ve inna ileyhi raciun"....diyebilmek ve yatsının ardından o günün şükrünü eda edebilmek....(Bu senin sorunun cevabıydı. Yani ben üstadın yazdıklarından,sizin açıklamalarınız doğrultusunda bunu anladım)Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""
Devam edelim inşa'Allah...
----
Mağrib (akşam namazı) vaktinde - ki, o zaman - hem kışın başlamasından, yaz ve güz âleminin nâzenin ve güzel mahlûkatının vedâ-i hazinânesi içinde gurûb etmesinin zamanını andırır. Hem, insanın, vefâtıyla bütün sevdiklerinden bir firâk-ı elîmâne içinde ayrılıp kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem, dünyanın, zelzele-i sekerât içinde vefâtıyla, bütün sekenesi, başka âlemlere göçmesi ve bu dâr-ı imtihan lâmbasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır. Ve zevâlde gurûb eden mahbublara perestiş edenleri şiddetle ikaz eder bir zamandır.
ışte, akşam namazı için böyle bir vakitte, fıtraten bir cemâl-i bâkîye âyine-i müştak olan ruh-u beşer, şu azîm işleri yapan ve bu cesîm âlemleri çeviren, tebdil eden Kadîm-i Lemyezel ve Bâkî-i Lâyezâlin Arş-ı Azametine yüzünü çevirip, bu fânîlerin üstünde Allahu Ekber -1- deyip, onlardan ellerini çekip, hizmet-i Mevlâ için el bağlayıp, Dâim-i Bâkînin huzurunda kıyam edip; Elhamdulillah -2- demekle kusursuz kemâline, misilsiz cemâline, nihayetsiz rahmetine karşı hamd ü senâ edip;
-3- اِيّاكَ نَعْبُدُ وَاِيّاكَ نَسْتَعِين¡ 5; demekle muînsiz Rubûbiyetine, şeriksiz Ulûhiyetine, vezirsiz saltanatına karşı arz-ı ubûdiyet ve istiâne etmek;
hem nihayetsiz kibriyâsına, hadsiz kudretine ve âcizsiz izzetine karşı rükûa gidip, bütün kâinatla beraber zaaf ve aczini, fakr ve zilletini izhâr etmekle -4- سُبْحَانَ رَبّىَ الْعَظِيمِ deyip, Rabb-i Azîmini tesbih edip; hem zevâlsiz cemâl-i Zâtına, tegayyürsüz sıfât-ı kudsiyesine, tebeddülsüz kemâl-i sermediyetine karşı secde edip, hayret ve mahviyet içinde terk-i mâsivâ ile muhabbet ve ubûdiyetini ilân edip, hem bütün fânîlere bedel bir Cemîl-i Bâkî, bir Rahîm-i Sermedî bulup, -5- سُبْحَانَ رَبِّىَ اْلاَعْلَى demekle zevâlden münezzeh, kusurdan müberrâ Rabb-i Âlâsını takdîs etmek; sonra teşehhüd edip, oturup bütün mahlûkatın tahiyyât-ı mübârekelerini ve salâvât-ı tayyibelerini kendi hesâbına o Cemîl-i Lemyezel ve Celîl-i Lâyezâle hediye edip ve Resûl-i Ekremine selâm etmekle bîatını tecdid ve evâmirine itaatini izhâr edip ve imânını tecdid ile tenvir etmek için şu kasr-ı kâinatın intizam-ı hakîmânesini müşâhede edip Sâni-i Zülcelâlin vahdâniyetine şehâdet etmek;
Hem, saltanat-ı Rubûbiyetin dellâlı ve mübelliğ-i marziyâtı ve kitâb-ı kâinatın tercüman-ı âyâtı olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın risâletine şehâdet etmek demek olan mağrib namazını kılmak ne kadar latîf, nazîf bir vazife, ne kadar azîz, leziz bir hizmet, ne kadar hoş ve güzel bir ubûdiyet, ne kadar ciddî bir hakikat ve bu fânî misafirhânede bâkiyâne bir sohbet ve dâimâne bir saadet olduğunu anlamayan adam, nasıl adam olabilir?
Not: ışte bu vaziyette bir ruh diyor, orada fecir zamanının başına sabah namazı vakti yazmam gerekiyordu, ihmal etmişim.
şimdi size bir soru, özet olarak, bir veya birkaç cümle içinde anlatın, sabah, öğlen, ikindi, akşam namazları neyi hatırlatıyor.
Meselâ sabah namazında, insan beşinci nüktedeki zayıflıklarını bilerek ve eksikliğini hissederek, dergah-ı ılahiye el açıyor ve o günkü işlerinde hayır ve bereket ve hidayet ve nusret için medet istiyor.
Ya şu ana kadar işlediğimiz diğer 3 vakit, özet olarak ne anlıyorsunuz?
Alıntı sahibi ""nuraşığı""
hayırr çok güzeldii Kardeşim..rabbim daim etsin,muvaffak etsin inşallah..
Sınıfının en çalışkanı eylesin inşallah
dua ile..
Alıntı sahibi ""nuraşığı""
ışâ vaktinde ki, o vakit gündüzün ufukta kalan bakıye-i âsârı dahi kaybolup, gece âlemi kâinatı kaplar. مُقَلِّبُ الَّيْلِ وَ النَّهَارِ (Gece ve gündüzü çeviren) olan Kadîr-i Zülcelâlin, o beyaz sayfayı bu siyah sayfaya çevirmesindeki tasarrufât-ı Rabbâniyesiyle, yazın müzeyyen yeşil sayfasını kışın bârid beyaz sayfasına çevirmesindeki مُسَخِّرُ الشَّمْسِ وَ الْقَمَرِ (Güneşe ve aya boyun eğdiren) olan Hakîm-i Zülkemâlin icraat-ı ılâhiyesini hatırlatır.
Alıntı sahibi ""nuraşığı""
Hem, mürûr-u zamanla ehl-i kuburun bakıye-i âsârı dahi şu dünyadan kesilmesiyle bütün bütün başka âleme geçmesindeki Hâlık-ı Mevt ve Hayatın şuûnât-ı ılâhiyesini andırır.
Alıntı
Hem, dar ve fânî ve hakîr dünyanın tamamen harab olup, azîm sekerâtıyla vefât edip, geniş ve bâkî ve azametli âlem-i âhiretin inkişafında, Hâlık-ı Arz ve Semâvâtın tasarrufât-ı Celâliyesini ve tecelliyât-ı Cemâliyesini andırır, hatırlattırır bir zamandır.
Alıntı
Vakit yatsı!
Gün çoktan öldü,
Güneş ışıklarını topladı,
Gece hükmediyor aleme.
Hatırla ki, sen de unutuşun kara gecesinde yuvarlanacaksın.
Bir adın kalacak geriye bir mezar taşın hatırlayacak belki seni,
belki o da unutacak.
Kimsenin özlediği bile değilsin artık.
Söyle kendine ki çoklarının seni unuttuğu bu gece herkesi unutup sen de O'nu hatırla.
Çoklarının ışıklara kanığ sahte renklerin kuyularına daldığı bu gece Rabbini an ve uyan, Vakit Yatsı..