Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

81

17.10.2006, 23:42

Alıntı sahibi ""yunusum""

insan üniversite okumak için mi yaratıldı kardeşim.

yoksa allah kul olmak içinmi yaratıldı.

üniversite okumak farzmıdır.

yoksa kulluk yapmamk mı.


öncelikle öfkeli ve bir seyleri dikte etmeci tarzınızın nedenini anlamıs degilim. ben eger anlatmak istedigim seyi anlatamadıysam gercekten cok üzgünüm..burada belli bir birikime sahip insanlarla kardesane muhasebe yapabilecegimizi dusunmustum ve bir patlamayla karsılastım..yani yukarıda yazdıgınız ifadeyi okudugumda acaba ne dusunmemi bekliyordunuz.."hakikaten ya ben bunu niye daha once dusunemedim universite okumak farz mı ki ben bu kadar daralıyorum bu kadar acılar cekip uzuluyorum..." mu demeliyim?? bu mesele sizin icin bu kadar basit mi yani biz universite okumayı farz olarak gordugumuz icin mi bu haldeyiz? "farz degilse bırakın kardesim" diyecek kadar bu kadar dısında mısınız gercekten bu mevzunun....sanıyorum yazdıgım seylerdeki hassas yanları pek dikkate almadınız ya da sizin icin yeterince hassas degiller...insan islami her hususta bir butun olarak degerlendirilir..sanıyorum bizlere sırf universiteye gittigi icin kulluklarını satmıs munafıklar olarak bakmak -Allah u alem- bu butunlugun kenarından bile gecmiyor...
yaptıgımın acısının ya da farza muhalefetliginin malesef farkındayım ki boyle paylasımlar yapma arzusundaydım. ilk yazdıgım yerde bahsettigim gibi biz bu dusturlarla buyumedik ve Musab ı zikrettim size..biz dedim o kadar dirayetli olamıyoruz. bizden beklenilenlere o kadar keskin sırt ceviremiyoruz..inanclı olduguna inandıgımız annelerimiz babalarımız uzerimizde kurdukları hayallerden vaz gecmeden biz ilmimizden vazgecemiyoruz...cunku geriye dondugumuz noktada onların dayanılmaz reddiyeleriyle yuz yuze kalıyoruz, bunları tahmin bile edemezsiniz.. ve bununla beraber bu ülkenin başarılı beyinlerinden biri olup magrifetullahtan baska birsey gormedigim, beni imana sevk eden en mühim esbab olarak tıp ilmini alırken, bu kadar doyuma ulasmısken dimagım, orta yerde bırakıp hayırlı bir kısmet kapısına bakamıyorum, bircogumuz da böyleyiz bakamıyoruz.. burada nefsimin hissesi elbet var biliyorum ama seytana bu baskıların altında bu pismanlık silahını teslim edemiyorum.. belki kıramadıgım bir zaaf, tam idrakına varamadıgım bir nokta var olabilir bilemiyorum ve onun da cevabını okumalarımın yanı sıra baskalarının akıl ve kalplerinde arıyorum mesela burada yapmaya calıstıgım buydu..bilgimin artması ya da birileriyle aşık atmak değil özümsenen, kalplere girmiş ve yer etmis ustelik Risale-i Nur ile genişlemiş idrakleri paylaşmaktı amacım..en önce en buyuk yaramı sectim sadece bu..neyse bunlara cok girdim daha fazla girmeyecegim cunku yasamayanın goruyorum ki anlayamayacagı kadar agır mevzular ben de zaten hakkıyla ifade edemiyorum...
ve suna da kesinlikle katılmıyorum.. bir hanımın universite okumamasının karsısındaki tek ve ilk secenek hayırlı bir eş kapısı degildir..elbette hanımın cihadı evindedir ve iste o cihad o denli buyuk oldugundan belki cok daha mustesna ilimler almaya namzettir...gönlün istedigi helal dairede kalmak ve o ilimlerden almak.. ancak ben su andaki gerceklikten bahsettim size...
inşallah sizler ve bizler kız evlatlarımızı imani dusturları geregince yasayanlar olarak yetistiririz de boyle acziyetler icinde kalıp incinmezler...
fakat biliniz ki şu anki yolumuz, çıkması tamamen -ki akıl baliğ olmadan dusmusuz yola-, donmesi de kısmen fıtri irademize bırakılmamış ağır ve mesakkatli bir yoldur...
ve bir kere daha goruyorum ki bu yolda yapayalnızız....hamdolsun ki Rabbim var, vahiyler var..sukur ki bir Fatır 32. ayet var ve orta yolda olan hatta nefsine zulmetmişlere dahi vahye muhatap olmak sartı ile ümit var...
kendimi iyi ifade edemedigimi dusundugum icin ve bu tarz ifadeler devam ederse gonlumde kırgınlıklar olacagı icin bu konuyu kendi penceremden kapatıyorum..bu birkaç mesajla dahi çok şey anladım insallah...
Rabbim sizden razı olsun bizi de affetsin dogru yola sevketsin vesselam......

82

18.10.2006, 01:14

Alıntı sahibi ""seda.dr""

öncelikle öfkeli ve bir seyleri dikte etmeci tarzınızın nedenini anlamıs degilim. ben eger anlatmak istedigim seyi anlatamadıysam gercekten cok üzgünüm..burada belli bir birikime sahip insanlarla kardesane muhasebe yapabilecegimizi dusunmustum ve bir patlamayla karsılastım..


seda.dr, yunusumun tarzı böyledir. Diğer yazılarını inceleyin sizde göreceksiniz. Diğer üyelere göre alışılması biraz zaman isteyen bir tarzı var. Malesef bu tarzı bazen yeni üyeler tarafından yanlışta algılanabiliyor. Yoksa burda size karşı bir tepki sözkonusu değildir.
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

83

18.10.2006, 03:48

yunus abi ile bizimde başka bir siteden ufak anımız var bende yunus abinin bazı agresif çıkışlarını algılayamıyordum sonra anladımki yunus abide celal yönüde şefkat yönüde var yunus abi bunu okumuşsa hakkını helal etsin

84

18.10.2006, 06:15

Kardaşım, siz benim kızkardeşim ile adaşsınız, eğer rumuzunuzun bir kısmı, isminiz ise. Elbette zor kararlar bunlar. Herkesin yetiştiği ortam bir olmuyor. Kararı alırken de birçok faktör oluyor, bu karar kimi için daha kolay, kimi için daha fitneli ve zor oluyor. Nuraşığı kardeşim, öss sınavında belki çok başarılı olacaktı, dersleri çok iyiyken dershaneyi bıraktı, sınava da girmedi. Muhakkak ikinizin durumu arasında ortak noktalar da, farklı noktalar da vardır. Bu kararı alırken, aslında seçilen sadece bu şartlar altında okumak veya okumamak değil, hayatınızı nasıl yaşayacağınıza da karar vermek. O kararını bir işte çalışmayacağı bir hayat için vermiş. Ondan da dinlemek isteriz, niye ve neden böyle karar aldı, hayatının bundan sonraki kısmı için, rahmet-i ılahîden beklentileri neler.

şimdi bu halde bitirseniz bile, ileride tesettürlü çalışabileceğiniz muamma. Tesettürlü ve şeriata dikkat ederek çalışsanız bile, muhtemelen evleneceksiniz, evlendikten sonra ne ölçüde başarılı olabileceğiniz belirsiz. Evet, kadın olmak çok zor, hele çalışan kadın olmak, hem çalışacaksın, en az bir mesai, 8-9 saat, belki daha fazla, sonra kocanla, çocuklarınla, ev işleriyle, kısacası ailenle ilgileneceksin.

Eğer çalışmayacaksanız, niye okuyacaksınız. Hem aile, hem iş kaldırabilecek misiniz? Ya da buna en fazla kaç yıl tahammül edebileceksiniz, 10 yıl mı? Daha birçok sorular, cevaplanmayı bekliyor.

Ama bunlardan önce önemlisi, sizin yola çıkarken niyetiniz ne, niye okuyorsunuz, niye çalışacaksınız, aile ve hayatınızın hatimesi için ne umuyorsunuz, bunun için ne yapmaya niyetlisiniz? Dînî hassasiyetleriniz ile, yaptıklarınız arasında kalmanız da, değerlendirilmesi gereken ayrı bir durum.

Bunları siz düşünün karar verin, hem bilin ki, okurken sadece başınız açılmıyor, onca erkeğin arasına giriyorsunuz, ne kadar fitneli bir ortam olduğunu siz benden daha iyi bilirsiniz, bu okul bitince bu da muhtemelen bitmez, çalışma ortamında da devam eder. Belki siz kendinizi muhafaza edersiniz, ama okuyan 100 kız olsa, arasından 10 tanesi bu şekilde kendini kaybetse, yine yazıktır, yine ziyandır, okuyan o 100 tanesinin de, belki 50 tanesi 30 yaşından sonra, bir veya ikinci çocuğunun doğumundan sonra çalışmayacak da. Kadınların çalışma sahası daha kısıtlı, ortamları daha zor, bunu siz de biliyorsunuz. Hele tesettürlü de değilseniz, tacizlerin haddi hesabı yok, artık fetiş oldu, tesettürlülere de musallat oldu bazı ırz düşmanları. Ben erkeğim, bulunduğum ortamlar da hep dindar ortamlar değil, okul olsun, diğer yerler olsun, bazen diğer erkeklerden fazlasıyla iğreniyorum, kadınlar için üzülüyorum.

şunu da biliyorum ki, meslekler arasında en çok tabipler bir yaratıcının varlığına inanır, tıpta marifetullah namına çok şey var orası muhakkak, ama bunları müşahede için, tabip olmaya gerek yok, hem marifetullah sadece tıpta yok.

Konunun aslında dönersek, benim düşüncem şu ki, böyle bir yasak verken ve ortam bu haldeyken, bir kız kendini kolay kolay bu fitnenin ortasına atıp, bu imtihana girmemeli. Yırtılan hicab-ı haya, kolay kolay tamir edilmiyor. Bu tahribatın olması ise bu ortamda çok kolay. Eğer çalışmayacaksan, okumaya hiç niyetlenme, çalışacaksan da, ortamın nasıl olacak, onu iyi düşün. Üniversitede gireceğin günahla kalacak mı, yoksa ömür boyu maneviyatın bu vecihden yaralanmaya, rahnelenmeye devam mı edecek.

Hem haassaten, her üniversitede baş açmak mecburi değil. Türkiyedeki üniversitelerde mecbur. ıkincisi, diploma, bir ehliyettir, sizin bir işi bildiğinizi, yatkın olduğunuzu belirtir, işe girerken bazen şart, bazen avantajdır, ne iş yapacağınıza göre gereken ehliyet değişir. Kimi zaman, hatta çoğu zaman diploma gerekmez. Acaba toplumun yüzde kaçı, aldığı diplomayla ilgili iş yapıyor özel sektörde. Devlet derseniz, zaten tesettür yasağı ve kamusal alan kavramlarını biliyorsunuz. Bu çağda, hatta bırakın bu çağı, hiçbir çağda, eğitimsiz işçilik olmaz, eğitim ise sadece üniversitede değildir. Grafiker vs. olarak çalışan tesettürlü bir kardeşin olduğunu hatırlıyorum forumda, haritacı olarak çalışan bir abla var ve hakeza...

Uzun lafın kısası, bu kararı alırken, artılar ve eksiler olacak, kendinize soracağınız ve sormanız gereken pekçok soru var, nefsinize sorun, sonra karar verin. şunu da söyleyeyim, değerlendirmeyi, okumaktan çok, çalışmak ve hayatınızı ailenizle birlikte nasıl geçireceğiniz üzerine yapın. Çünkü okul 2, 4 ya da 6 yılda biter, bunu atlattıktan sonraki kısmı daha uzun.

Not: Bu yazıyı, sadece sizin durumunuz için yazmadım, okumak veya okumamak veya çalışmak veya çalışmamak üzerine, gözlemlerime değindim sadece. Hatalarım, gözden kaçan noktalar veya benim de gözlemleyip de yanlış yorumladığım kısımlar olabilir, ihtar ediniz.

85

18.10.2006, 08:19

seda kardeşim inan ki sana dahada sıkıntı vermiş olduğumdan hakkınızı helal edin.

ama benim senin şahsına karşı yazdığım bir tek kelime yok.

nefisten gelen ve şeytanın insanın aklına koyduğu fikirlere karşı keskin ifadeler kullandım.

herşeyi yaratan Allahdır.herşeyde Allahdan gelir.
iyilikte,musibette,bel Allahdan gelir.

şöyle düşünmeliyiz ki acaba kadere ne fatva verdikki bu musibeti Allah başımıza getirdi.ki biz başımızı açmadan okuyamıyoruz.

bunu çok dikkatli düşünmeliyiz.neden acaba ne yaptıkki başımıza bu musibet geldi.

din imtihan değilmi.Allah böyle imtihan ediyor.Allah karşı şekva olunmaz.ama musibeti Allaha şikayet edersin.Dersinki ya Rabbi günahımız biliyoruz ki çok,bu musibeti üzerimizden kaldır,veya hafiflettir.kahrında hoş,lütfunda hoş demeliyiz.

kapı nasıl açılır.ta kusurumuzu anlayıp,istiğfar ederek.

anlayan kaç kişi.hepsi kendini kusursuz sanıyor.
bütün suçu yök'e veriyor.

dedim ya asıl sebep Allahdır.

demek bizim kulluk yolunda çok eksikliklerimiz vardır.bunları düşünelim.

ne yaptıkta böyle oldu.

hem mademki yol kapalı.boşmu duracağız.hayır asla.

o zaman Allahın bizim için açaçağı hayırlı kapıları beklemeliyiz.

Okuyamıyorsan demekki Allah senin hakkında hayırlı olmadığı için kapatıyor o kapıyı.

bir kapı kapanır,daha hayırlı bir kapı açılır.

am ısrar edersen Allah sana kapalı olan kapıyı açar ve başına gelenleride görürsün.

ama o zaman iş içten geçer.

şöyle düşün madem bu kapı kapandı.Allah böyle istedi.
o zaman ben ne yapmalıyım.

unutma imtihan dünyasındayız.kader söylese insanın ihtiyarı susar.

86

18.10.2006, 08:24

seda kardeş risaleden şu ilacıda oku.
vaktiyle benim başıma gelene karşı kuvvetli ilac olmuştu.

aynen senin çektiklerini çekmiştim.Bu sıkıntılı zamanda nefsim sabırsızlıkla beni taciz ederken, bu fıkra onu tam susturdu, şükrettirdi. Size de faydası olur diye leffen takdim edilen bu fıkra, başımın yanında asılı duruyor.

1. Ey nefsim! Yetmiş üç sene, yüzde doksan adamdan ziyade zevklerden hisseni almışsın. Daha hakkın kalmadı.

2. Sen, ani ve fani zevklerin bekasını arıyorsun. Onun için, onun zevaliyle ağlamaya başlıyorsun. Kör hissiyatınla bu yanlışının tam tokadını yersin. Bir dakika gülmeye bedel on saat ağlıyorsun.

3. Senin başına gelen zulümler ve musibetlerin altında kaderin adaleti var. ınsanlar, senin yapmadığın bir işle sana zulmediyorlar. Fakat kader, senin gizli hatalarına binaen, o musibet eliyle seni hem terbiye, hem hatana kefaret ediyor.

4. Hem yüzer tecrübenle, ey sabırsız nefsim, kat i kanaatin gelmiş ki, zahiri musibetler altında ve neticesinde inayet-i ılahiyenin çok tatlı neticeleri var. -1Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. (Bakara Sûresi: 2:216.)- çok kat i bir hakikatı ders veriyor. O dersi daima hatıra getir. Hem, feleğin çarkını çeviren kanun-u ılahi, senin hatırın için o pek geniş kanun-u kaderi değiştirilmez.

5. -2Kadere ımân eden, kederden emin olur.- kudsi düsturunu kendine rehber et. Hevesli akılsız çocuklar gibi, muvakkat, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinde koşma. Düşün ki, fani zevkler, sana manevi elemler, teessüfler bırakıyor. Sıkıntılar, elemler ise, bilakis, manevi lezzetler ve uhrevi sevaplar veriyor. Sen divane olmazsan, muvakkat lezzeti yalnız şükür için arayabilirsin. Zaten lezzetler şükür için verilmiş.

Said Nursi



• • •


emirdağ lahikası/sayfa 173
--------------------------------------------------------------------------- -----

87

18.10.2006, 12:25

Alıntı sahibi ""seda.dr""

insan islami her hususta bir butun olarak degerlendirilir.....
......bizden beklenilenlere o kadar keskin sırt ceviremiyoruz..inanclı olduguna inandıgımız annelerimiz babalarımız uzerimizde kurdukları hayallerden vazgecmeden biz ilmimizden vazgecemiyoruz...cunku geriye dondugumuz noktada onların dayanılmaz reddiyeleriyle yuz yuze kalıyoruz, bunları tahmin bile edemezsiniz...

Allah razı olsun sanıyorum bu sefer ne demek istedigim daha iyi anlasıldı da usluplar "siz" den "biz"e dondu..yalnız gozden kacırılan fakat arkadaslarımın cogu ve benim icin de gozden kacamayacak kadar onemli hususu tekrarlıyorum sozlerimden yaptıgım alıntıda...bakın size durumun vehametini anlatmak icin birkac GERCEK ornek vereyim...ben tesetture dikkat ediyorum ancak bu tesetturu kemale erdiremedim yani okul dısında da bu boyle bunu soylemistim..bu bir bahane degil ancak zaten bu hakikatleri idrak etmem risale-i nur vesilesiyle oldugundan bu da 3-4 yıl oncesine tekabul ettiginden gecmisten gelen farklı bir yasam anlayısım var..degistiriyorum ve cok sey degistirdim hayatımda ama is aileme gelince durum zorlasıyor..gecen yaz örtünmeye karar verdigimi aileme soyledim ve hatta 1 hafta ortundum..ancak ailemde ehemmiyet verdigim kim varsa ayaga kalktı..babam bir sure konusmadı, baskılar baskılar..bakın okulu bırakmak degil sadece ortundum diyorum..neyse hatırlamak istemiyorum..en son babamın kalp sikayetleri baslayınca -sıkıntıdan uyumuyordu- malesef pes ettim...ve yine aynı noktaya dondum..yine bir arkadasım gecen kış ortundu...ailesinden gelen tepkiler inanılmazdı..surekli tartısma, kim sizi kandırıyorlara varan sacma sapan suclamalar vs..en sonunda onun da babası eylem yapan ortulu kızları gordugu bir yerde -ki ben bu eylemleri tasvip etmiyorum- dayanamamış bayılmış beyin kanaması tehlikesi gecirdi...ve arkadasım suclandı tum ailecek...ve o da dayanamadı sonunda memleketine gidince acıyor anne babası onu acık biliyor...bunlar iki cumleye sıgmayacak kadar agır ve mahrem seyler ancak konunun ne kadar vahim oldugunu ve boyle oykulerin efsane degil birebir yasanan hatta cok sıkca yasanan seyler oldugunu aktarmak istedim..ha isin en acıklı yanı ise ikimizin de ailesinin inanclı ve namaz kılan insanlar olması...
"fakat biliniz ki şu anki yolumuz, çıkması tamamen -ki akıl baliğ olmadan dusmusuz yola-, donmesi de kısmen fıtri irademize bırakılmamış ağır ve mesakkatli bir yoldur..."
işte boyle derken anlatmaya calıstıgım buydu bizi ilkokuldan bu yana boyle idealize etmis ailelerimiz var...ben aileme sırt donup okulu bırakıp nereye gideyim..nereye gidelim...
Abdulkadir said abiden Allah razı olsun cok guzel noktalara deginmis madem de kız kardesiyle aynı ismi tasıyorum aynı ile kardesane tekrar soruyorum HAL BU ıKEN okulu terk etmek bizim icin cozum mudur...diploma meselesinde de haklısınız hatta eski alimler diploma kavramı cıkınca ilim bitmiştir demişler yazınızı herkes icin yazdıgınızı biliyorum ben burada sahsım adına pay alamıyorum cunku hekimlik diplomasız yapılmaz..ama sizin burda degindiginiz cok guzel bir nokta var..bu iş okulla bitmiyor..kesinlikle abi cok dogru bir tespit ancak mevzu zaten para kazanmak degil..zaten okulumun bitmesine cok az kaldı...bu ilimleri meşru dairede surdurmek zekatını vermek için yurt dısı yolları deneniyor orada bircok arkadasımız var..ancak bu seferde yine bahsettiginiz gibi bir hanımın ev hayatıyla boyle bir yasamı beraber ne kadar iyi yurutebilecegi sorusu akla geliyor..oysa ote yandan mesela benim acımdan hanım hekimlere de ihtiyac yok mudur la cıkıyor nefsim karsıma..

bir de "calısmayacaksan niye okuyorsun" ifadesini de dogru bulmuyorum...yani hanımlar calısmayacaklar diye egitim almasınlar mı, alınan egitimin karsılıgı sadece gelir getirmek midir..yani erkekler de sizler sadece para kazanacak bir isiniz olsun diye mi universite okudunuz...ustad para kazanmak icin mi matematikle geometriyle kimyayla ve bilimum ilimlerle ilgilendi..bu cok kısır bir dusunce bence... insan zekası zorladıkca, meseleleri analiz edip tekrarladıkca, o meseleler arasında ilişkiler kurup sonuclara ulastıkca, esere bakıp esmayı özümsemeye calıstıkca gelişir. akıl hikmete hikmet hayrete hayret teslimiyete teslimiyet imana sevk eder.. bu yuzden alimin imanı da imtihanı da avamla bir olmaz. bu yuzden murekkebi sehidin kanından kıymetlidir, imam-ı azamın ifadesiyle eşiği altın olsa caizdir... Sanatkar elbette sanatını birileri muhatap olsun diye yaratmıştır, bunu karsılıgı sadece derd-i maişet olabilir mi..takriri degil tahkiki imana ermenin yolu nedir.. bu yuzden degil midir asrın muceddidi olarak ustad -sadece olmamakla beraber- birebir akla hitap eden bir eser ortaya koymustur..cunku ahir zamanda mevzular tarikat yolu ile degil hakikat yolu ile aydınlanır... simdi durum boyle iken, aslında ilmin en buyuk muhatabı olan muslumanlar tum cihanda ilimden en uzak olarak gorulurken, bizlerin bu anlayısı yıkacak nesil olmamız gerekirken bu yaklasımınızın sebebini anlayamadım... mesele ne gerek var egitim almaya meselesi değil, en azından "hanımlar" acısından nerede helal dairede eğitim aldırabiliriz nasıl boyle kurumsallasıp bunu yaygınlastırabiliriz meselesidir. hadi biz bu acıları cekiyoruz peki ya evlatlarımız...cocuklarımızı kızlarımızı ki erkek cocukları icin bile durum pek uygun degil eğitmeyecekmiyiz..kainata muhatap kılmayacak mıyız...istidadı olanları "nevimle iftihar ediyorum" naralarına muhatap kılmayacak mıyız? ilim dallarını yalnızca esere tapanlara satıp biz yalnızca derd-i maişette mi kalacagız...en azından sadece hizmet acısından dusunsek dahi böyle nasıl elimizdeki hakikatı onların gözlerine inmiş akıllarına aktaracagız..ya da evlatlarımızı bu ilmi gorunen taarruzlardan nası muhafaza edecegiz..(biz derken sadece hanımları kastetmiyorum tum ummet olarak biz diyorum)
ama tabi bu mevzular boyle gorulmediginden ve de insanın ustadın da dedigi uzre ilk mektebi evi ilk hocası annesi oldugu gercegi goz ardı edildiginden bunu dusunen pek kimse yok...
ha tabi bir de yunusum kardesin tavsiye ettigi hayırlı kısmet meselesi var..

(affedin belki bir hanıma uygun olmayacak kadar acık konusuyorum ama burada bir istişare meclisi olmasına, hekimligin bir sure sonra insanı bazı konularda daha rahat konusmaya itmesine ve beni sahsen tanımamanıza sıgınıyorum)

.....biz bu haldeyken yani yarı acık yarı ortulu, yarı calısan yarı ev hanımı, yarı alim yarı zalim..vs o hayırlı kısmet arkadaslar da korkup, bizi -normal olarak- anlayamayıp uzaklasıyorlar zannımca, belki haklılar da... e diger turlu bir durumda zaten bizi tamamen olmak istedigimiz halden uzaklastıracak bir evlilige surukler ki bundansa ben yalnız kalmayı tercih ediyorum yani bakın bu da bi cozum olmuyor...
bir de cok muhim bir sey daha var..

"şöyle düşünmeliyiz ki acaba kadere ne fatva verdikki bu musibeti Allah başımıza getirdi ki biz başımızı açmadan okuyamıyoruz."

burada cok cok ince bir kırıklık var....sizce baş örtüsü sadece hanımların mevzusu mudur sadece hanımların başına gelmiş bir durum mudur yani "beşer zulmeder kader adalet eder" hakikatına binaen burada sadece zulmetmiş olan "biz" hanımlar miyiz??
örtü hanımların başına değil aslen erkeklerin gözüne gelmiştir.. demek ki bir butun olarak tesettür hanımlardan ziyade erkeklerin yani sizlerin meselesidir... o yuzden bu musibeti kendinizden soyutlayarak ifade etmemenizi rica ederim..sanıyorum bu mucadelede hanımları yalnız bırakan erkeklerin cogunun bahanesi bu..bu durumu yalnızca hanımların mevzusu olarak gormek ve universiteye gitmesinler olsun bitsin deyip sessiz kalarak gün gectikce siddetlenen sokaga bile taşan zulme uyum sağlamayı yeğlemek...


konuyu kapattım demiştim bu ragmen cok uzattım helal edin ama cok doluyum...aslında bıraksanız daha 5-10 sayfa yazarım ama ne değişir bilemiyorum..bu mevzu tartısılır sonu da olmaz diyen kardese de diyorum ki biz burda tartısmıyoruz..cunku birbirimize ustun kılmaya calıstıgımız farklı hakikatlerimiz yok..hakikat aynı belki yaklasım farkı var ki bu da bir tartısma dogurmaz olsa olsa istişare dogurur..ve cozum bulmak her zaman esas dert degildir...insan cozum bulmak icin gayret eder ve bu gayretini vucuda doker cozumu biiznillah yaratan yaratır...ya da en azından birbirimizi anlarız dua hukmune gecer, istegimizdeki samimiyeti Rabbim gorur ve gozetir insallah..
ve yunusum kardesin tavsiye ettigi kısımlar aynen benim de basımda duruyor, hatta birisi diger mesajlarda eklemeyi unuttugum imzam olarak surekli kendini anımsatıyor...cok kıymetliler, ruhumu teskin nefsimi talim eden dusturlar, her an hatırlamaya ihtiyac var Allah razı olsun...
ve son olarak sizden ricam bahsettigim mevzuları kafanızdaki kesin, hic sorgulanmamıs aktarma bilgilerden ve yargılardan biraz da olsa munezzeh tutarak okumanız...ustadın da dedigi gibi akıl kalbe göre bir derece hurdur...ondan hersey gecer tartılır olculur.. muhim olan kalbi hukumlerdir...Rahmet o hukumlere bakar....
dua ile vesselam.......
"kadere iman eden kederden emin olur!"

88

18.10.2006, 13:34

ya kardeşim.
gerçektende neden başta böyle anlatmadın.

sana tavsiyem okulunu bitir.
çünkü ailenin baskısı öyle yüksek ki sen görünüşte onların istediği gibi ol,
ama samimiyetinden,namazından,hizmetten taviz verme.

okulu bitir inşaallah bu doğu taraflarına doktor olarak gelirsin,
hem aile baskısından kurtulursun,
hemde rahat rahat örtünerek doktorluğunu devam ettirirsin.

ve belkide hayırlı kapıları Allah senin samimiyetine göre nasip eder. hayırlı kapılar derken tek evlilik aklına gelmesin. başka manaları da vardır.

ama unutma Allah seni çok çetin imtihan ediyor.inşaallah imtihanı kazanırsın.
zaten Allah samimi müminleri çok çetin imtihanlardan geçirir.
başta peygamberler,sahabeler ve evliyalar hep bu imtihanlardan geçmişlerdir.

bizde aile imtihanını geçirdik. ama kazanan biz olduk.

sen bir bayan olduğundan senin biraz daha ağır. hele ailenin baskısı.

Allah aileni sana musahhar etsin.
Allah seni bu imtihandan galip eylesin.

ameller niyete göredir.inşaallah okulu bitirdikten sonra tam örtünürsün.

şimdi acele etme. fazlada üzerine gelmesinler diye yarı örtün.

doktor olduğun yerde de yavaş yavaş örtünmeye çalışırsın.

örtünemiyorsun diye namazından,ibadetlerinden taviz verme.

onları yapmaya çalış. din sadece örtünme değildirki.kulluk sadece örtünme değildir ki.

bir farzı yerine getiremiyorsun diye diğer farzları terketmemeliyiz.ama o farzıda inkar etmiyeceğiz.yapamıyorsak günahkarız. etrafta o kadar namaz kılmayan insanlar vardır. oruç tutmayan insanlar vardır.

Daha öncelik bu meseleler vardır. hele iman meselesi çok önceliklidir.

Sen örtünün Allahın emri olduğuna inanıyorsun. ınkarda etmiyorsun. Ama ortam ve şartların çok çetin olduğunu bilerek sırf baskı biraz hafifleşsin diye yarı örtünüyorsun.

Ama tam örtünmüyorsun diye vicdan azabıda çekiyorsun.

Demek ki siz samimisiniz bu konuda.
Samimi olmayan vicdan azabını çekmez.

O zaman yapabileceğin kadarını yap. Hiç yapmamaktan da güzeldir.

ınşallah bunlardan da kurtulursun.

Verilen fetvaları da yani başörtüsüyle ilgili,inkar etme,kabul ediyorum. ama yapamıyorum. bu yapamamakta keyiften değildir. yapılan baskılardan kurtulmak ve dinimi rahat yaşamak içindir.

şayet ailen böyle olmasaydı,sana böyle tavsiye etmezdim.

Derdim ki evde oku o ilimleri,üstad okulda öğrenmemiş. kendisi öğrenmiş.
Sende böle yap. araştır incele derdim.taki kısmetin açılana kadar.
Selam.

89

18.10.2006, 13:48

Alıntı sahibi ""yunusum""

Allah aileni sana musahhar etsin.Allah seni bu imtihandan galip eylesin.


Aminn..Bizlerde duacıyız inşallah..Rabbim en kısa zamanda selamete çıkarsın..kardeşim sen canı gönülden iste kalbine samimi bir niyet koy ve Allaha tevekkül eyle..bak gör ne hayır kapıları açılacak..Herşey Rabbimizin elinde öyle değil mi? o dilemezse dal kıpırdamaz yaprak oynamaz!

mektubat da geçiyor ya hani: Sultan-ı kainat birdir. herşeyin anahtarı onun yanında, herşeyin dizgini onun elindedir.

böyle düşüneceğiz olup biten herşey Rabbimizin elinde..Ondan başka bize yardımı dokunacak kimse yok..Rabbimizinde bize yardımının Dokunması için tertemiz bir niyetimiz olması gerek..O güzel yüreğinde böyle bir niyet varsa daha üzme canının daim dua et..yunusum abinin tavsiyeleride çok güzeldi..Allah razı olsun..

yine mektubatta geçiyordu: zaman gösterdi ki, cennet ucuz değil; cehennem dahi lüzumsuz değil. evet kardeşim cennet ucuz değil..imtihanlarımız çok büyük..Rabbim bizi bu imtihanlarda muvaffak eylesin inşallah..ismende duacıyım

selam ve dua ve muhabbetle..

90

18.10.2006, 15:54

Bu başörtüsü meselesi, muhakkak sadece ailesi dindar ve kızları örtülü kızlar için değil, sizinki gibi durumlar da var. Durumunuz farklı. Sizinki kendi ayaklarınız üzerinde durabilmek için okumak.

Bana soruyorsanız, evet, benim tek okuma sebebim hayırlı ve helâl bir kazanç kapısı olması. Elektronik haberleşmedeyim, tıpta değilim, ben de bildiklerimle hizmetlere vesîle olabilirim, telekomünikasyon hizmette pekâla işe yarar. Ama bu benim bu okulu okumamda illet değil, asıl hedefim helâl bir kazanç, okulda öğrendiklerimle dinime de yardım edebilmem, Üstadın "Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir, aklın nuru ulum-u fenniyedir." dediği gibi aklın aydınlanması ve bunların marifetullaha ulaştırması da semeresidir. şunu da aktarayım, tıp konusunda, çoğu insanlardan çok şey bilirim, diğer fen konularında da, hiçbirini para kazanmak amaçlı merak edip araştırmadım. Hepsi ilgimi çekti ve hepsinde Allah'a götüren bir yol var. Televizyonda birşey izleyeceksem, genelde belgesel olur, fen konuları da çok ilgimi çeker.

Amma velâkin kardeşim, zaruret diye birşey var. şartlar elvermiyorsa ve ortam kötüyse, sen de fedakarlık yapmak zorundasın. Üstadın o ilimleri tahsil etmesi şöyledir, alimlere sadece skolastik din adamları olarak bakılır, fikirlerine değer verilmezdi. Üstad onları ilk önce onların kendi sahasında, felsefe ve fende mağlup etti ki, sözleri değerlendirilsin adam gibi, kıymeti anlaşılsın. Entellektüel seviyede bilgiyle uğraşmanıza kimse zaten karışmaz. Bilgi ise sadece üniversitede yoktur. Üstad'a deseler, fen ilimlerini ve felsefeyi çok iyi ve kolayca öğrenebileceğin bir eğitim kurumu var, ama dindarlara soğuklar, sarığını çıkar, yoksa bunları öğrenemezsin, Üstad asla ve kat'a, sarığını çıkarmazdı, halbuki sarık sünnettir, farzıyeti yoktur. O derece tavizsiz bir insandır, ulaşmak istediği birşey var ise, mutlaka helâl olan ve en iyi olan yolu arar, bulur. Üniversiteye gelip de ne boş gidenleri gözlerimizle bizatihi görüyoruz, bırakın adamın entellektüel kazancını, mesleğini bile öğrenemediğini görüyoruz. Babam orman mühendisi, elektrik elektronik mühendisi televizyonu arızalandığında babama getiriyor tamir etsin diye, insan utanır yahu, ben olsam o diplomadan utanırım. Lisede hocamız elektronik mühendisiydi, basit sorularımızı ben de bilmiyorum ile cevaplardı. Bu ülkede hal bu, üniversitenin bile verebileceği bir yere kadar, bazı insanlar nasıl mezun olmuş orasının sırrını ben de çözemedim daha o ayrı mevzu, zaten üniversitede projeler, stajlar vesaire olmaz ise, öğrendiklerinizin pek manası kalmıyor, iş üzerinde daha çok öğreniyorsunuz. Üniversitede hocalar zaten derse girer, anlatır, anlamışsın anlamamışsın sormaz belki, çeker gider, git sen araştır, kendin öğrenir diye, acaba kaç hocandan gördün bunu, merak ediyorum, böyle yapmayan hocaların bile anlatmıştır sizin sınıfa, eskiden bize böyle yaparlardı diye. Türkiye'de, şartlar kötüyken ve böyle mel'un bir başörtüsü kararı var iken, sadece entellektüel çaba ile (yani tek çıkışı üniversite olan bir zaruret olmaksızın) kendini bu fitne ateşi ortasına atmayı kâr-ı akıl görmüyorum. Sizinki gibi müstesna durumlar, son çıkışın okumak olduğu noktalar başkadır. Tekrar ediyorum, üniversiteli olmak, size bir entellektüellik kazandırmaz, üniversitede bunu kendiniz kazanamazsanız, kolay kolay mezun olamazsınız, ya da mezun olunca doktorsanız katile çıkar adınız. Üniversitede teknik öğretilir ve araştırma usülleri ve öğrenme, yanısıra o dalla ilgili özel bilgiler de verilir, hocaların çoğu ezbere konuşmaz zaten, kaynaklar, aramadığınız kadar çok kitaplar vardır.

Kadın doktor ihtiyacı konusunda şöyle düşünüyorum. Kadınların özellikle mahrem muayene ve tedavilerinde yine kadın doktora ihtiyacı var. Bir kadın doğumcunun erkek olmasına iyi gözle bakmıyorum veya kadın bir jinekoloğun bir erkeği muayene etmesine. Jinekolog, her iki cinsiyet için ayrı ayrı olmalı, kadın için kadın, erkek için erkek, diğer gereken yerlerde de. Ha, bir durum olur, o kadının ameliyatını sadece o erkek doktor yapabilir, o zaman zaruret haramları mübah kılar diyip o ameliyatı olun yoksa ucunda sağlık ve ölüm var. Hasta, doktorun cinsiyetini belirleyebilmeli bir sağlık kurumuna gittiğinde, o yüzden her iki cinsiyette de doktorlara ihtiyaç var, orası muhakkak, ama malesef bu uygulama daha Türkiye'de yok. Mezun olursanız, hatta jinekoloji üzerine çalışırsanız, sadece kadınların değil, erkeklerin de cinsel bölgelerini görmek ve hatta elle muayene etmek zorunda kalacaksınız, bundan hiç mi rahatsız olmayacaksınız. ışte durum buyken, özelde çalışmadığınız sürece, bu seçimi yapamazsınız, özelde ise dindar kesimin sahibi olduğu hastanede olsanız, bu sefer sadece durumu olan müslümanlara hizmet edebilmiş olacaksınız, kararını siz verin. Zaten sosyal güvencesi olanlara devlet sağlık hizmetini veriyor, ama cinsiyet uyar, ama uymaz doktorun. Bırakın bu vebale diğerleri girsin, siz özelde çalışın, madem maişet derdiniz çok yok. (devletten maaş, emeklilik, ikramiye, sosyal güvence, hastahane imkanlarını kendi ve yakınları için kullanmada imtiyaz alıp, hastanedeki hastaları da muayenehanesine hastane kanalıyla alıp köşeyi dönen doktorladan olma niyetiniz yoktur sanırım) . Nerede nasıl çalışacağınızı iyi seçin, bence çocuk doktoru devlet içinde çalışılacaksa en uygunu veya kadın doğum uzmanlığı. Umarım 17 yaşındakileri de prosedürde çocuk saymıyorlardır, bu da ayrı mesele... Devlette çalışırken mütesettir de olamayacaksınız, zaten biliyorsunuz ama son bir hatırlatma.

ışte durumlar böyle, herkesin istisna durumları olabiliyor. Benim size anlattıklarım, sadece din kardeşinizin sizi vereceğiniz kararlar için uyarmasıdır, ta ki siz meşveretin meyvesini alasınız, sağlıklı bir karar alıp, zarar görmeyesiniz.

Eğitim sadece üniversitede değildir, üniversite bazı meslekler için şart, bazısı için avantajdır. Kişinin fenni araştırması ve öğrenmesine zaten haram demedik, biz de ilgileniyoruz, ama öğrenebileceği tek kurum üniversite değil, üniversitede öğrenemez mi, haram mı, hayır değil, helâl, ama üniversiteye, uygun olmayan ortama, tesettürü bozarak girmesi helâl değil. Ancak çok ciddi zaruretler haramı mübah yapar. Erbakan çıkıp bunlara sebep olana kadar, işler tıkırında gidiyordu, onca yılın emeğini katletti, benim de rahmet-i ilahiden umudum, insanların toplum ve inancı arasında sıkışmadan ıslam'ı yaşayabilmesi. Bir yanda dini hasssasiyeti, diğer yanda toplumsal veya kişisel veya maişet derdini görüp, arasında seçim yapma mecburiyetinde olmaması...

Yazıyı yazarken, insafsızane yazmıyorum, durumu farkı yönlerden de değerlendiriyorum, benim tek gayem, bir amaç varsa, buna helâlden nasıl gidilir ve o amaç uğrunda çalışmaya ne kadar değer, onu görebilmek. Yoksa ben kadın düşmanı değilim, okumasınlar, cahil kalsınlar, aydınlanmasınlar, düşünmesinler demiyorum, en sevdiğim kardeşim sizin isminizi taşıyan küçük kızkardeşim, çocuklarım olursa da, ilk gözağrımın, küçük sevimli bir kız evladı olmasını isterim. Kadınlık çok zor, onun da farkındayım, benim din kardeş mü'minelerden tek isteğim, kadınlıklarının değerlerini iyi bilsinler, zayi etmesinler, varsın zor olsun kız evladı büyütmek, rahmet-i ılahî bir çıkış yolu gösterir.

91

18.10.2006, 21:58

sanıyorum istişarelerden hep aynı sonuc cıkıyor ben de bu zamana kadar kiminle bu mevzuyu paylassam asagı yukarı yunusum kardesin dedikleri ile karsılastım.. sanıyorum en azından benim icin baska bir cozum yok ben yine de sormaktan geri durmuyorum cunku aklıma gelmeyen bi cozum yolu olabilir diyorum hep...hem zaten elimden gelen en iyi sey de bu "sormak"..Allah razı olsun dogu tayini fikri haric cunku ben de doguluyum ve ailem doguda suan cok guzel ve yararlı tavsiyeler.. belki hicret etmek bizim icin de zamanı gelen bir emirdir artık...gerekirse donmek uzere gideriz orası nasip...

abdulkadir said abi senden de Allah razı olsun yazdıklarını tahkik ede ede okudum..hem de bir kac sefer...yalnız bikac noktayı ben anlatamadım galiba..elbette bilgi evrenseldir ve tek kaynak universite degildir ancak ben sadece bir entellektueliteden bahsetmiyorum ki...su zamanda orgun egitimin uzantısı olan universite ortamları haricinde nerede bilim yapılabiliyor. bilim uretmek bilgi uretmek derken ne anlıyorsunuz bilemiyorum ama ben en azından kendi alanım acısından diyebilirim ki hele şu zamanda tıp kitapları okumakla doktor olunmaz, bilim adamı hic olunmaz. laboratuarınız, o labda kullanılan teknikleri size ogretecek ve yonlendirecek hocalar, bilim ureten insanlardan olusan ekibiniz, her seyden onemlisi bunların işlerliliginin olabilecegi sizi muhafaza eden bir kurumunuz ki bu su zamanda universiteler oluyor...vs vs olmadan bilim uretilmez, uretenler uretir diyorsanız da istisnai durumlar genele mal edilmez..bunlar olmadan ancak o bilmin uzaktan takipcisi olabilirsiniz o da ne kadar olur ne kadar insan bu oz disiplini saglayabilir Allah-u alem..

ve mesela abi burada;

"ben de bildiklerimle hizmetlere vesîle olabilirim, telekomünikasyon hizmette pekâla işe yarar. Ama bu benim bu okulu okumamda illet değil, asıl hedefim helâl bir kazanç, okulda öğrendiklerimle dinime de yardım edebilmem"

....yani dinimizi ve insana hayata hizmetlerimizi neden ayrı kefelere koyuyoruz..asıl illet olmayan hizmet nedir? bu ikisi ayrı mıdır?
yani siz telekominikasyon alanında super hizmetler yapabilirsiniz ve bunlar aynı zamanda dininize de hizmet olmaz mı....
dunyaya kusmeden ahireti ihmal etmeden muazzam bir dengede olmalı musluman...ve elbetteki mesleği asıl illeti olmamalı.. insan doktor olmak icin telekominikasyoncu olmak icin yaratılmamıstır...bunlar ancak sebeblerdir, araclardır bunu burada bilmeyen var mı...arac ve amac karısmamalıdır..eger kast ettiginiz buysa amenna tersini asla soylemedim....

öte yandan "Mezun olursanız, hatta jinekoloji üzerine çalışırsanız, sadece kadınların değil, erkeklerin de cinsel bölgelerini görmek ve hatta elle muayene etmek zorunda kalacaksınız, bundan hiç mi rahatsız olmayacaksınız" boyle bir durum yok. jinekologlar kadın hastalıklarıyla ilgilenir diger dediginiz sey icin ayrı bolumler var boyle bir durum yok..ama egitim surecinde evet su an erkek hastaları bu sekilde olmasa dahi muayene ediyoruz erkek doktor adayları da hanımları muayene ediyor ve bundan hic mi rahatsızlık duymuyorsunuz demenize bir sey diyemeyecegim cunku bunu anlayabilmeniz mumkun degil.bu benim telekominikasyonla alakalı yorum yapmam kadar anlamsız olur.bir hekimin hastasına yaklasımı asla sıradan bir erkek kadın ilişkisiyle kıyaslanamaz ki zaten o yuzden hanımların gerektiginde erkek doktora gitmeleri uygun gorulmustur..zaten sadece erkekleri muayene ederek ya da sadece kadınları muayene ederek bir tıp egitimi alınmaz..
cocuk hekimi olma tavsiyenizi cok yerinde buluyorum Allah razı olsun ben de bu branşı cok istemesem dahi helal dairede olabilecek en iyi ihtimal bu oldugundan sanıyorum buna yonelecegim..

diger mevzu ise, ustadın zamanında egitim zaten medreselerde devam ediyordu ve ustad o medreselerde cok ilim talim etmiştir. ve muhakkak hissesi var ama ben sanmıyorum ki her sozune nefsimle beraber diye baslayan bir insan sadece sozleri baska insanlara gecerli olsun diye o ilimleri tahsil etmiş olsun. bu bir cok alim icin de boyle hic biri kendilerini bu ilimlerin harikuladeliginden uzak tutmamıslar ve esma'nın izlerini orada temaşa etmekten geri durmamışlardır...en azından endülüs emevilerine bakmak bu anlamda acıklayıcı olacaktır. ama ustad bunun için -sakal mevzusunu da goz onune alırsak- farz olmayan sarıgını cıkarır mıydı yoksa öncesinde hic sarık takmaz mıydı bilemiyorum, mahkemelerle aynı kefede degil bu durum karsılastırılamaz cok ince tahkik edilmesi gerektiginden ve elbette ne kadar tahkik edilirse edilsin gayb oldugundan Allah bilir, boyle bir yorum yapamıyorum...
ve de eger ustad dahi (yasadıgı zaman itibariyle dahi diyorum cunku su zaman bilimin daha da her seyi zapteddigi bir zaman) sozunun gecerliligi icin boyle bir yol izlemis ise biz ne yapmalıyız..simdi karsınızda koca koca profosorlerin bilim adamlarının teorileri, akılsal yaklasımları peki ya bizde...
sadece taklidi bir iman mı??bu iman elbette yine digerinden ustundur ve o iman sahibini o koca koca hocalardan ustun kılar ve insallah kurtarır....peki ya diger insanlar??? genc beyinler, bulanık akıllar, benim gibi hatta cok daha kotu sartlarda ustelik de bu orgun egitimin sanatkarsız sanat diktesi altında yetismis binlerce ne binleri milyonlarca insan...onlara ne olacak..."zaman iman kurtarma zamanı" ise bilimin akla satır satır hitap ediyormus gibi gorunen dogmalarına karsı elimizde ne olacak..ustadın elinde bircok ilim vardı...elbette herkes boyle olamaz elbette herkes ilme atılamaz...ama kimin bunu yapabilecegini biliyor muyuz..boyle istidatları yesertecek ortamlarımız var mı...yahu Allah dinini yurutur ne gerek var bizim ilmimize diyenler de cok...burada boyle dusunenler yok diye husnu zan ettigimden bu mevzuya hic girmiyorum...
gözlere inen akıllara nasıl hitap edecegiz, nasıl sesimizi duyurup davamızı "ifade" edecegiz...dedim ya bırakın genis daireyi kendi evlatlarımızı bu cagda bu akımlardan nasıl muhafaza edecegiz...
birden aklma geldi de biliyorsunuzdur mimar sinan yaptıgı camilerde geometri fizik..vs bilmeyen kisilerin imamlık yapmamasını vasiyet etmistir..boyle bakınca ne kadar buyuk bir incelik bu degil mi...
simdi tam burada hanım olarak da tamam bence de mumkunse en bastan boyle bir hata yapılmasın bu sartlar altındaki universite ortamlarına girilmesin bunu bastan yapan kardeslerime masallah diyorum Rabbim nasip etmis boyle bir karar alabilmisler insallah kıymetini bilsinler..bilsinler de kendilerini egitsinler...ama nasıl? bi kisi bilincliydi kendi kendini egitti hadi iki kisi...e bi de bu kızlarımızın ilkogretimden sonra bu egitime devam etmedigini dusunelim ki cocugun kendi rızası yoksa bunu yaptırmak hemen hemen imkansız, durun hatta orta okul dahi 13-14 yasını buluyor ilk okuldan gondermemek daha uygun ona da gitmesin...e ozaman iş kulli aileye kaldı ve yavrucak da buyuk ihtimalle cahil kaldı...bu bilgilenme sureci malesef sadece okullarda anlatıldıgından -ki sizin de dediginiz gibi orada dahi herkes bundan nasiplenemiyor-aileler tv ye endeksli hayatlar yasayıp evlatlarının ufkunu acmayı sadece ogretmenlerine bıraktıklarından bilgiye nasıl ulasacagını bile bilemeyen boş zihinler kalıyor geriye...bu yuzden biz islami cevre de dunyanın gozunde geri kalıyoruz cahilligi yıkmak icin gelen bir dine mensup olarak taassuba dalıyor ve cıkamıyoruz, guduluyoruz ve bunun cozumunu sadece lisani dualarda arayıp fiili duayı hep daha eksik tutuyoruz...
e peki ne yapalım? genelde bu tur sohbetlere girdigim buyukler "yavrum sen niye boyle mevzuları kafana takıyosun okulunu oku, evlen, cocugunu buyut..lazım gelen bişey olursa buyukler dusunur" edasıyla beni dinleyip sonra bu dusuncelerini usturuplu olarak dile getiriyorlar...belki haklılar kimbilir..ama ben bir ben le ne olur diyemiyorum..ibrahim a.s a su tasıyan guvercin kadar kucuk olsa da curmum en azından tarafımız belli olsun diyorum..ve biliyorum ki bu konusulanların sonu hayırdır. bakın gonlu benim gibi hatta daha daha kuvvetle heyecanla atan bir suru insan var. neden gelistirilebilecek projeler, kızlarımızı hakkıyla egitecek ortamlar icin fikirler uretmiyoruz..yani bunu saglayabilecek maddi guclere sahip bir suru musluman var bu ulkede...neden kurumsallasıp idealize olamıyoruz... ya da belki boyle girişimler var neden biz de haberdar olmuyoruz..biliyorum bir cok sehirde bir cok cemaat buna calısıyor Allah razı olsun ama bir butunluk yok, bir standardizasyon yok ve halkın icinde hep bir korku hep bir cekingenlik var...
mesela ben erzurumda bir medresede bulundum 2 hafta...masallah tam bir ilim yuvasıydı...dort dortluk..kızlarımıza aynı universite gibi 4 yıllık egitim veriliyor... istidatlarına gore kimi hafız kimi okutucu oluyor kimi hadis kimi fıkıh calısıyor..yalnız bununla beraber benim takip ettigim her ilimden kok hucre transplantasyonundan tutun da bilgisayardaki son donanım yazılımlara her seyden hakim olmasalar dahi haberdarlar..edebyat ve tarih biliyorlar guncel olaylara dalmasalar dahi haberdarlar ve yorum yapabiliyorlar.. masallah barekallah...
orada egitim almayı ne kadar da isterdim..işte mesela boyle bisey demekki su halde dahi yapılabiliyor neden tum ulkeye yayılmasın neden bizi cahillige itmek isteyenlerin karsısına boyle bir tokatla cıkılmasın...ustad medresettüzzehra nın hayalini cok kurdu..kalktı istanbullara gitti padisahla gorustu didindi...olmadı madden basaramadı ama manen Allah onu muvaffak etti ve binler kalbe medresettüzzehralar kuruldu ilim tahsil edildi..simdi biz neden bu hayali kurmayalım...halis niyetle neden bunu dusunup arzu etmeyelim ki..biz dusunmez de dua etmezsek zaten olmuyor belki hayal etsek istesek..aramızdaki bir iman sahibinin halisane niyetine belki Rabbim kapıları acar hic olmazsa evlatlarımız bu kısır donguyu kırar...hayat yalnız inşaa degildir, hatta aslolan insanın hayatında kose tasları olan inşalar değil ibdalardır...bu boyle gelmiş boyle gider demezsek ümit var demektir..
"ışte durumlar böyle, herkesin istisna durumları olabiliyor. Benim size anlattıklarım, sadece din kardeşinizin sizi vereceğiniz kararlar için uyarmasıdır, ta ki siz meşveretin meyvesini alasınız, sağlıklı bir karar alıp, zarar görmeyesiniz."

gercekten cok kıymetli uyarılar ve paylasımlar oldu Allah razı olsun..duada ismen bizi unutmayanlardan da bu mevzu uzerine kafa yoranlardan da...

"benim din kardeş mü'minelerden tek isteğim, kadınlıklarının değerlerini iyi bilsinler, zayi etmesinler, varsın zor olsun kız evladı büyütmek, rahmet-i ılahî bir çıkış yolu gösterir"
sanıyorum en guzel son sozler bunlar olur...insallah gosterir abi...
selam & dua ile...
"kadere iman eden kederden emin olur!"

92

18.10.2006, 23:46

Anlatamadığım, daha doğrusu anlatmadığım nokta şu, ben hizmeti yapacaksam, dinim için yaparım, dünyalık ecir veya ücret beklemeden. Onun dışında amme hizmeti, insanlık ve medeniyet yararı olarak geçecek şeyler zaten maaşımın karşılığı, o maaşı hakketmem lazım. Zaten hakkettiniz mi, yükselirsiniz, daha iyisini yaparsınız, daha iyi, daha sağlam iş yaparsınız.

ıkincisi, tabiplik asla kitaptan öğrenilemez, çok hassas bir meslektir biliyorum ve ayrıca kurumsaldır, kişisel kalamaz. Bir tabip, klinik, laboratuar ve birçok diğer teknik imkana ve diğer sağlık personelinin desteğine ihtiyaç duyar.

Benim kendime bilimadamlığı vs. gibi bir hedef koyduğum yok, işimi yaparım, maaşımı alırım, sağlam yaparım, daha iyisini öğrenirim, mesleğimde ilerlemeye çalışırım, sonunda hem maaşımın karşılığını emek olarak vermiş olurum, hem ortaya güzel birşeyler çıkmış olur. Ama hizmet diyince benim anladığım bu değil, bu zaten senin aldığın o parayı hakketmek için sarfetmen gereken bir gayret, efor. Benim için hizmet, dîn-i ıslam-ı mübîn ve ila-yı kelimetullah için bizatihi yapılan şeydir. Mesela, benim telekomünikasyonda maaşımın karşılığ olarak yaptığım şey teknik bakım, iletişim ağı kurmak vesaire olabilir... Hizmet noktasında bakarsam, yine aynı şeyleri yaparım, ama bu sefer amaç farklı olur, mesela bir Bediüzzaman konferansında veya diğer dîn hizmeti meselelerinde uplink-downlink bağlantı kurarım veya başka bir şekilde teknik destek veririm. Benim yapacağım iş yine aynı olur, ama birini maişet için, birini lillah için yaparım, birinde parasını alırım, diğerinde ecrini Allah'tan umarım, bunun adına hizmet derim.

Jinekolog konusuna gelirsek, erkeklerin cinsel hastalıklarıyla kim ilgileniyor, mesela birisine varikosel teşhisini hangi branşın uzmanı koyar, o muayeneyi kim yapar? Ya kadınsa? Jinekolog belki de sadece kadın cinselliği ile uzman doktorlara verdiğiniz isimdir bilemeyeceğim, ben jinekolog tabirini, sadece kadının değil, insanın cinsel hastalıklarının mütehassısı biliyordum.

Size bir de şöyle bir sorum var, çok güzel bir bayan hastayı muayene eden genç bir erkek, kendine ne kadar hakim olabilir? Onun niyetinden ne kadar emin olabilirsiniz? Varikosel muayenesi için hastaneye gidip, muayene eden doktor kadın olduğu için, -afedersiniz- ejakülasyon denen durumu yaşayan birisini biliyorum. Ben bunları bu yüzden normal bulmuyorum. Erkek ve kadın arasındaki cinsel bağları yok sayamazsınız. Zaruret olmadıkça da, kimseyi bu fitneye sokamazsınız, bir durum olur, ondan da sadece karşı cinsten biri anlar, başkası yoktur mütehassıs, zaruret dersin, ama durum böyle değil iken, bu fitneye karşıyım. ısterseniz bana mutaassıp diyin ve anlayamaz diye bakın, ama meseledeki nokta-yı münteha zarurettir. Zaten zaruret dışında hiçbir alim fetva verip de vebal altına girmez. Sizin demek istediğinizi, doktorlar aseksüeldir tezini gayet iyi biliyorum, ama bu sadece bir varsayım, Hipokrat yemini gibi. Hipokrat yemini, artık hypocrite yemini oldu. Olan bu değil, yani hipokrata kim ne kadar uyuyor, temenni edilen bu, ama böylesine kuvvetli bir fitne varken, kaçakları engelleyemezsiniz. Türkiye'deki doktorların da ne kadar doktor, ne kadar tüccar olduğu ve ahlaksızlıkları zaten ortada. Yapmayanlarını tenzih ederim, ama aralarında çok şerefsiz var. Ben de zaruret derecesinde gerekmedikçe, nasılsa birşey hissetmez canım diyerek gözü kapalı bir şekilde, kadın akaribimi ve evlenirsem hanımımı doktora ellemek zorunda değilim. ısteyen istediğini desin, ben doktorlar iş yaparken aseksüeldir tezinin yalan olduğu gerçeğine göz yumamam. Onlar da insan, onlar da cinsel olarak uyarı alabilir, her hastada olmayabilir, ama illa ki olur, hiç olmayan birisi var ise, o da müstesnadır. Hele aralarındaki böylesine şerefsizler için, farkettirmeden cinsel taciz dahi etmek bile işten değildir. Zaten öyle bir şeye bizatihi şahit olursam o doktor için iyi olmaz. Doktorlar ne aseksüel, ne altın kalpli insanlar. Onlar arasında da çürük elma çok, zaten bu fitne kapısı tamamen kapalı kalsın diye zaruret haricinde fetva verilmiyor. Çünkü kapı bir kere açıldı mı, ardı arkası kesilmez. Hem insanlar kardeşlerine ve birinci derece akrabalarına karşı da aseksüel olmalıdır, değil mi? Madem durum öyle, ne diye dünyada bu kadar çok ensest vaka var? Tacizler, tecavüzler, kızıyla evlenenler, kardeşiyle evlenenler (Rum kesimi, Yunanistan, bazı ıskandinav ülkelerinde böyle şeyler oldu, haberlere de çıktı) , evet, insanların ancak simaları birbirine şefkati hatırlatır. ışin içine beden girdi mi, insanlık işin içinden çıkabiliyor. Bu başlıkta, bu risalede daha önce bu geçti zaten, tekrar alıntısını yapmak gerekirse:


ınsan, hemşire misilli mahremlerine karşı fıtraten şehvânî his taşıyamıyor. Çünkü mahremlerin simaları, karâbet ve mahremiyet cihetindeki şefkat ve muhabbet-i meşruayı ihsas ettiği cihetle, nefsî, şehvânî temâyülâtı kırar. Fakat bacaklar gibi şer'an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerlerini açık saçık bırakmak, süflî nefislere göre, gayet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir. Çünkü mahremin siması mahremiyetten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak, mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvânî bir nazar-ı hevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyettir!

Evet, bu ensest vakaların aktörleri de, birbirlerine karşı hiç his taşımaması gereken bireyler. Doktorların böyle bir bağı bile yok hastalarla.


Diyeceğim son söz şu, şöyle düşünün, öyle karar verin, meydan-ı haşirde, "Kulum neden böyle yaptın?" diye size nida edildiğinde, cevap verebileceğiniz bir karar alın. şeytanın nefislere mazeret olarak gösterdiği çoğu şey orada geçmez. Bunu sadece tıp alanı için demiyorum. Okuyacaksanız kendinize şu soruları sorun:

1- Neden okuyorum?

2- Okuduktan sonra ne yapacağım?

3- Çalışacaksam hangi şartlarda ve ne kadar süre bu işi sürdüreceğim?

ve bütün bunlar değecek mi...


Haassaten, benim de evlenmeyi düşündüğüm kız yurtdışında gitti hemşireliği yazdı o kadar yazma dedim, şimdi öfleyip püflüyor, ne kadar zormuş diye. Hastanede tesettüre de izin yok. Niye diyorum, birşeyler söylüyor saçlar konusunda yok şöyle, yok böyle. Adamlar ıslam düşmanı olduktan sonra, tesettüre tabi izin vermez. Başı kapatmak enfeksiyonlara ve diğer risklere sebep oluyorsa, cerrahlar da başlarına naylon geçirmesin bari operasyon sırasında, hastanın içine kaçmayan saçteli kalmasın! Benim fikrime hiç değer vermiyor, inadına gidiyor, dikbaşlı. Daha mezun olmadan stajlarda pilini bitirdiler, çocuk olduktan sonra hali ne olurdu acaba?

Halbuki o da diyordu, ben insanlara yardımcı olmak isterim, hastalara bakmak isterim vesaire. Benim umudum, iyi bir iş sahibi olabilmek ve onun çalışmamasını sağlamak veya benimle birlikte ticaret gibi bir iş yapmasını sağlamak. Daha öğrenciyken öğleden sonra nöbetleri vermeye başlamışlar, eve akşam 9 da geliyor, durumdan çok da rahatsız ve zorlandığını söylüyor. Evet, anlatmayacaktım ama madem bahis geldi anlattım. Bu tıp alanı bazen başağrısı, bu hastane prosedürleri de, bize kendi zaruretleri olarak dayatılan kaç şey acaba bizatihi zaruret? Hastanede başını kapatmanın ne gibi tıbbi bir zararı var? Acaba olaya ne şekilde bakıyorlar, bizler hekimiz, sağlık personeliyiz, dediğimiz dediktir, burada bizim borumuz öter, asla esneklik göstermeyiz!

Ayrıca şunu gördüm ki, bir bayan, inat ettiği zaman inadından kolay kolay dönmüyor, ben masaya kartları açtım, açık oynasın herkes. Ben ona uzun uzun anlattım, tartışma ve cedel meselesi ve küslük sebebi dahi oldu. Bazen dedim kendi kendime, keşke birbirimizi hiç tanımasaydık da, bunları düşünmek zorunda olmasaydık. O da, bu işe helaldir yap kızım, mübahtır, nasılsa tıp değil mi, bak çok önemli, girdiğin günahlar yaptığın hizmetlerin yanında önemsiz kalır diyenlerin fetvalarına güvenerek girdi, fıkhen böyle fetva verilemeyeceğini çok anlattım, ama sonra ben mutaassıp oldum, ben kötü oldum. Yavuz hırsız evsahibini basarmış hesabı oldu. şimdi ne olacak ben de bilmiyorum. Belki de bu iş başlamadan biter başka sebeplerden ve imkansızlıklardan, belki Allah başka bir yol gösterir. Bazen çok kararsız kalıyorum, dua edesim geliyor, Allah'ım canımı al da, bunları düşünmek zorunda, karar vermek zorunda, zor kararı alırsam acı çekmek zorunda, kolayı alırsam dîn vechinden yaralanmayayım, sonra yine acı çekmeyeyim diye. Ama Allah Rasûlü ölümü istemeyi yasak eylemiş, -ev kemâ kál- hayırlısı ise yaşat, hayırlısı ise öldür diyerek değiştirmiş, edecekseniz böyle edin buyurmuş.

21 yaşında bir insanı, yaşama isteğinden bezdirecek kadar zor karar bunlar. Bir dağı yerinden diğer bir yere taşı deseler koymaz da, çok kolay görünen, ya o, ya bu şeklindeki bu kararlar ve zor sonuçları bana çok koyuyor. şimdi ben ne yapayım, işyerine gittiğinde mütesettir olmayacağını bile bile evleneyim mi, sonradan benimle birlikte çalışma umudu veya derece yaparsa üniversitede öğretim görevlisi olarak tesettürlü çalışma imkanı var, yoksa bu iş bize yaş diyerek bırakıp, birsürü duygusal zorluğa mı gireyim, unutmak kolay değil, yıprandıktan sonra geriye dönmek. En kolayı var, o da ebedî yolculuğa çıkarak, bir daha böyle kararlar almak zorunda kalmamak. Sadece cenazemle meşgul olsalar, öyle kalsa, bir ay sonra unutulsam, başka kimseye yük olmasam artık bari...

93

20.10.2006, 00:20

öncelikle madem benden 2 yas da kucukmussunuz biraz daha rahat konusursam kardesim; bakın cok hassas noktalarda cok ince celiskiler icersinde oldugunuzu farkediyorum..

"dîn-i ıslam-ı mübîn ve ila-yı kelimetullah için bizatihi yapılan şeydir.Mesela, benim telekomünikasyonda maaşımın karşılığ olarak yaptığım şey teknik bakım, iletişim ağı kurmak vesaire olabilir... Hizmet noktasında bakarsam, yine aynı şeyleri yaparım, ama bu sefer amaç farklı olur, mesela bir Bediüzzaman konferansında veya diğer dîn hizmeti meselelerinde uplink-downlink bağlantı kurarım veya başka bir şekilde teknik destek veririm"

ilk once bir musluman daha dogrusu bir mumin nasıl bir butunu boylesne ayırır anlayamadım..yani siz her mevzuda sunu Allah rızası icin yapıyorum sunu nefsim icin, sunu derdi maiset icin, sunu hizmet icin, sunu annem icin...vs diye ayırıyor musunuz...hadi nefsiniz icin vs kısımlar neyse de biseyin esbabı dini ve mesela karsılıgında para almıyorsunuz diye onu her zaman Allah rızası icin halisane yaptıgınızdan nasıl bukadar emin olabiliyorsunuz???
bir kere bir muminin namazını kıldıgı iki vakit arası yaptıgı mubah her sey ibadet hukmune gecer..yani yaptıgınız is dolayısıyla para alıyor olmanız o isin ibadet ve dolayısıyla hizmet hukmune gecmeyecegi anlamına gelmez ve sizi sadece size parayı verene sorumlu kılmaz..ve yapılan işin indi ilahi de karsılıgı yoktur manası tasımaz..mesela tablacıya verdiginiz para domatesin hakkı mıdır..evet tablacının emegidir ancak fikir, zikir, sukur domatesin hakkı olabilir..siz o sistemleri kurarken vs.. Rahman ın en guzel sanatlarını temasa ediyorsunuz bu bile bunu temasa eden biri olarak orda bulunmanız bile zerreler nispetinde hizmettir.
aman bu ilk bakısta halisane gibi gorunen ancak seytanın sagdan verdigi vesveselere benzeyen halden donun...dunya ve ahiret bir butundur..bir seyden lezzet alıyorsunuz diye, karsılıgında bir ucret alıyorsunuz diye o seyi Allah ın rızasından ve hizmet dairesinden cıkaramazsınız..hizmet demek illa ki baska insanların ucretsiz olarak faydalanabilecegi dini organizasyonlara dahil olmak vs.. degildir..insan mumin olarak yaptıgı her halde bizatihi hizmet edebilir...bazen bir tebessum bile hizmettir is yerinizde muminlik hassasiyetiyle yaptıgınız iyi bir is mumin vasfını dogru tasıdıgınız icin en guzel hizmettir..o zaman ilahiyatta hoca olan degerli insanlar, imamlar vs.. hic hizmet yapamıyorlar..hepsi yaptıkları isin parasını alıyorlar..boyle sey olur mu....iste zaten insanlar yaptıkları isin karsılıgının sadece paraya endeksli oldugunu dusundukleri icin ve aldıkları paradan da hic bir zaman memnuniyet duymadıkları icin isini iyi yapan sayısı bu ulkede bu kadar az. oysa her sorumlulugun Allah katında hesabı var eger sizin dediginiz gibi bu hizmetler ayrı olsaydı "sen bunun hakkını aldın cezanı da sana parayı verenler vermistir sana bunla ilgili sual yok" denmesi gerekirdi..hasa boyle sey olmaz........
ayrıca siz bilim adamı olmak istemiyor olabilirsiniz zaten ben sadece sizin icin soylemedim o mevzuyu ama bizim bilim adamlarına ihtiyacımız var ve bu konuda istidadı olan genclerimizi yetistirecek ortamlara daha cok ihtiyacımız var..
malesef soyledigim diger mevzulara hic deginmemissiniz sanıyorum siz de mesgul olmak istemediniz bunlarla..yani kızları hangi raddeden itibaren okula gondermemeli herhalde sorun sadece universite degil liseler ondan da beter, gondermesek nerde egitmeli vs..bence bunlar cok muhim mevzular...
diger mevzuya gecersek..dediginiz konularla uroloji bolumu ilgilenir..zaten turkiyede urolog kadın sayısı besi-altıyı gecmez..."gynecologic" kelimesi zaten kadın hastalıklarıyla ilgili demektir..bilmiyor olabilirsiniz bu cok normal...

şimdi cok onemli diger mevzuya gelelim..burada kardesim malesef cok buyuk celişkileriniz, bilgi eksiginiz, ve korelasyon probleminiz var..(lutfen bu soyleyeceklerimi tenkid gozuyle degilde kardesane bir muhasebe gozuyle gorun..asla kimseyi tenkid niyetim yoktur ben kimim ki neyi tenkid edeyim.. eminim burada tekrarlayacagım seyleri benden iyi biliyorsunuzdur ancak bilmekle hayata aksettirmek farklı seyler...sanıyorum sorun biraz bu aksettirmede...ve bil mukabele hatalarımı tabi uslubuyla lutfen bana da soyleyin..)problemlerin olması onemli degil ama bunlar olmasına karsın sozlerinizden cok emin konusuyorsunuz, asıl problem bu...dikkat ederseniz gecen seferki ustadın sarık mevzusunda da aynısı oldu..halisane birsey yapmaya calıstınız ancak gayb hakkında kesin hukum bildirdiniz ve yanlısa dustunuz..bir mumin hele de kader bahsini okumus ise soyle olsaydı boyle olurdu demenin ne kadar yanlıs, ne kadar tehlikeli ve kadere muhalefet oldugunu bilmeli ve ona gore davranmalıdır..belki tahmin olabilir ancak hukum olamaz...lutfen biraz daha dikkat...size herseyden once bir abla olarak da tavsiyem bilemeyeceginiz hususlar olabilecegini her zaman aklınızda tututunuz tutuyorsanız da ki bence tutuyorsunuzdur ona gore davranmayı ihmal etmeyiniz...

bir insan beynin nerede oldugunu biliyor diye beyin ameliyatı konusunda ahkam kesebilir mi...mutehassısı degilse asla..neden??cunku cok ince ve hayati bir mevzudur ve cok yuksek ilim ve tecrube ister ve sonunda bir insan hayatı vardır..işte bizler kolayca yorum yapsak da dini mevzular fetvalar da aynen boyledir...bir seyler biliniyor diye mutehassıs olmadıgımız alanlarda boyle kolayca kararlar veremeyiz..cunku bilmedigimiz cok hakikatler olabilir..hassas davranıp elbet bildiklerimizi ortaya koyarız ancak HASSAS cok HASSAS...cunku bu mevzular bir insan degil belki binler insanın EBEDı hayatına mal olabilir-Allah u alem-
bu uzun girisi yapmak durumundaydım hakkınızı helal edin cunku kac gundur hep bunu gozlemliyorum..talebe ruhumuzu hic kaybetmeyelim insallah ustad bile kendini daima talebe gormustur....

"Size bir de şöyle bir sorum var, çok güzel bir bayan hastayı muayene eden genç bir erkek, kendine ne kadar hakim olabilir? Onun niyetinden ne kadar emin olabilirsiniz? "
öncelikle kardesim, insan baskasının niyetinden emin olmakla yukumlu degildir. siz hangi durumda kimin niyetinden emin olabileceginizi sanıyorsunuz..bana su durumda sunun niyetinden emin olabilirim diye TEK bir ornek verebilir misiniz... daha gecen tesetturlu hanımlara sarkıntılık eden sapıklardan siz bahsettiniz... simdi bir hanım carsafıyla bir ortamda bulunsa oradaki erkeklerin niyetinden emin mi olmus oluyor???kalplerdekini yalnız Allah bilir dusturunu unuttuk mu yoksa...
öyle ise öncelikle sunu kavrayalım ki insan ancak kendi niyetinden sorumludur ve ancak kendi niyetine mudahale edebilir...ve gelelim hekimlik kısmına...

oncelikle benim burada zikretmekten dahi rahatsızlık duydugum ama sizin bolca kullandıgınız "serefsiz" tabirine deginelim..her seyden evvela kardesim bir mumin bir nur talebesi karsısındaki insan hak etmiş olsa dahi(ki bu hak etme kime goredir tartısılır) kimse icin hele bir zumre icin sanki cogunlugu oyleymiscesine boyle bir tabir kullanmaz.. ben ustadın hic boyle bir ifadesini hatırlamıyorum...ya da efendimizin (asm) etrafında belki bundan daha agır ifadeleri hak edecek insanlar olmasına karsın bu tur bir hitabını hatırlamıyorum. onlardan ogrenmediginizi kimden ogrendiniz acaba...lutfen siz de yapmayın, yakısmıyor...

evet elbetteki hekimler aseksuel degillerdir ne benim ne de baskasının boyle bir tezi yok hipokrat yemininde boyle bir husus da yok siz neyi gayet iyi biliyorsunuz bilemiyorum..elbette doktorların da hissiyatları vardır. ancak burada asıl mevzu nedir o tartısılır..bakın anlattıgıız ornekleri inceleyelim.. varikosel muayenesine giden arkadası muayene eden doktor kadın degil erkek olsa dahi ejakule olabilirdi..cunku ejakulasyon fizyolojik bir olaydır ve muayene nedeniyle boyle bir hal olabilir mesela bir bayan hastadan smear testi icin vaginal ornek alınırken boyle bir hal yasanmıstı ve yapan doktor bayandı bu gayet normal bu birinci nokta..
ikinci nokta...size hekim hasta iliskisini salt bir kadın erkek iliskisi olarak dusunemezsiniz derken ne demek istedigimi anlayamayacagınızı biliyordum..aslında su anda da ne demek istedigimi tam olarak anlayamayacaksınız cunku dedim ya bu benim telekomunikasyonla alakalı yorum yapmam kadar anlamsız olur.. bu konu sizin mutehassıs oldugunuz bir alan degil..ama gelin anlatayım..bakın ben bir hekim adayı olarak hastamla ilk karsılastıgım andan itibaren onu incelerim...ve inspeksiyonla baslarız..yani hastaya bakarım..ben hastanın gözlerine bakarken, lid lag varmı, pupil refleksleri saglam mı, sarılık veya konj. soluklugu var mı,kayser halkası var mı, sinir paralizleri olabilir mi, kirpik diplerinde enf. var mı, exoftalmusu var mı...vs vs size birtek goz hakkında beynimden gecen en az 50 sey sayabilirim...simdi bunların arasında bir erkek hekimin bir bayanın gozleri icin "yav bak hele ne de guzel gozleri var" deme ihtimali....elbette vardır...ama işinize konsantreyseniz kafanız okadar cok seeyle mesguldur ki belki hastann goz rengine dahi dikkat etmemiş olursunuz..hele de gunde onlarca hasta bakıyorsanız...bu hersey icin boyle..bir karın muayenesinde..dokunurken dusunmeniz ve tahkik etmeniz gereken abartmıyorum en az 30-40 mevzu var...zaten gelen insana hasta diye yaklastıgınızdan bastan cazibedar olmuyor ve yahu insaf..bunca seyin arasında bir insan ancak SAPKINSA hastasından faydalanmaya calısır..aklından gecmez mi... evet gecebilir ama daha oncede soyledim...
1-biz kendi vicdanımıza duseni yaparız. baskalarının akıllarından gecen bizim sorumlulugumuza girmez..o daire bizi ilgilendirmez..artık o daire o kisiyle kendi vicdanı arasındadır...siz hic temas etmediginiz yoldan gecen bir insanın dahi sizin icin ne dusundugunu bilemezsiniz ve bunun icin bisey yapamazsınız..bunu dusuneceksek yasamayalım....
2-bir doktor eger bu sapkınlık icerisindeyse bakın yine diyorum boyle bir seyin aklından gecmesi bir sapkınlık degildir...lutfen ustadın vesvese bahsini hatırlayın.. pis bir borudan gunese bakmak gunesi kirletmez..insanın aklına namazda dahi nahos seyler gelebiliyor..ne olacak...namaz kılmayacak mı bu insan...insan akli sapmalarından degil kalbi hukumlerinden sorumludur..ve ustelik doktor boyle bir sapma yasıyor diye ona hasta olarak bas vurmus kendine verilen cevazı kullanmıs bir adamın bunda hic hissesi yoktur..herkes kendi kalbindekinin hesabını verir... doktora gitmeye erkek ya da kadın olsun cevaz verilmişse kişi sadece bu cevaza muhataptır..
3-eger doktor hastadan hakikaten boyle bir sekilde faydalanmaya calısmıssa ki bu adamın agzından salyalar sacarak ortada dolasıyor olması lazım ve zaten boyle sapıklar pek saklı kalmaz bilinir ve gitmeyen gitmez haa bi de duydugunuz her seye inanmayın doktorların onlerine ne sekillerde yatıp ne amaclar guden kadınlar da var sonrasında tacize ugradık diye amaclı yaygara yapıyorlar veya doktorun mutlaka yapması gereken bazı muayeneleri insanlar taciz sanıyorlar lutfen bunları da dikkate alın iste asıl o noktada Allah doktorlara sabr-ı cemil versin.... ve evet elbette insanın oldugu her ortamda her sey olabilecegi gibi boyleleri de var...
kardesim biz uzerime duseni yapmıssak ve halis niyetle hastalıgımızın tedavisi icin doktora bas vurmussak fakat doktor boyle sapkın ise...yani bu bir imtihan.. hukuki olarak gereken ne ise yapılır vs..bu durum yolda da insanın basına gelebilir..tacize ugrayabilir..burada hasta insan bundan suclanabilir mi ya da bu kadar kucuk bir ihtimale binaen emaneti olan bedenine hıyanet etmeyi goze alıp hekime gitmeyi rededebilir mi...simdi bunu hekimlikle bagdastırmanın anlamı nedir...
ve burada dikkati ceken ASIL nokta lutfen siz kendiniz erkek olarak kardesinize, akrabanıza veya esinize karsı SAHSı kıskanclıgınızı dini hukumlere karıstırmayınız....
ve işte can alıcı kısma geldik..baslı basına celistiginiz konu.......
"ondan da sadece karşı cinsten biri anlar, başkası yoktur mütehassıs, zaruret dersin, ama durum böyle değil iken, bu fitneye karşıyım."
şimdi degerli kardesim..en bastan beri diyorsun ki..mumin bir hanım için uniye gitmek dogru degil(katılmayarak soylemiyorum), tıp egitimi almak dogru degil..vs vs
peki kardesim mumin hanım bir doktor olmazsa, olanlar da boyle kendini ilmine vermemiş cok da basarılı hekimler olmazsa..sen kime gotureceksin kardesini eşini...
o zaman soyle diyelim gobek ve diz arası kadının "kendi kadınları" arasında dahi caiz degildir..ee ne oldu şimdi?? nası yapacagız bu muayeneleri..
hadi bizler imanlı hanımlar tıp okumaktan vazgectik donduk yolumuzdan...ortada bir tane mumin hanım hekim yok...unutuyorsunuz herhalde ateist bir kadın dinen erkek hukmundedir...peki bu ne olacak??siz gittiniz diyelim hanım diye bir doktora.. kadın da ateist ki ben cok rahat soyleyebilirim ki bir suru ateist bayan hocamız var... NE OLACAK??? hadi bakalım size bir soru ateist bir bayan hekim mi yoksa imanlı bir erkek hekim mi olur tercihiniz???
NE OLDU CEVABINIZ???
ensestlere felan girmissiniz yahu karsınızdaki kadın doktorun egiliminin farklı olmadıgını nasıl bileceksiniz...uzerinde iman siarı olsa dahi bilemezsiniz..ancak Allah ın bizden bekledigi imanlı bir insana guvenmemizdir eger yine yukarda bahsettigim gibi o da sapıksa bu onun sorunu biz akıllara hukmedemeyiz....
bakın goruyor musunuz bu olayı sadece bi kadın bi erkege dokunuyor bir erkek bir kadını elliyor diye bakarsanız kısır kalırsınız...sahsi kıskanclıgınızla dini hukumleri lutfen KARISTIRMAYINIZ...
yahu cok uzun oluyor ama ben devam edecegim bari iki kısımda yazayım vesselam.......
"kadere iman eden kederden emin olur!"

94

20.10.2006, 01:20

2.kısım...(bir onceki msjdan devam)

sanıyorum eksik gedikler cok olsa dahi bir seyler ifade edebildim..iste burada imanlı bayan hekimlere ihtiyac coktur bunu size yapmaya calıstıgım izahatlara bakınca tekrar anlıyorum..ve sadece hekimlik de degil..hanımların "nur" topu gibi evlatlar yetistirebilmesi icin su karanlık devirde egitime, egitilmeye cagın getirdiklerinden kopmadan bilinclenmeye ihtiyacları var...ilmin hanımlara hanımların ilme ihtiyacı var..ve evet uni okumak su ortamda uygun degildir ancak belki de Rabbim bu ulkede bu eksigi bizim gibi bi sekilde bu yolda kalan ancak imanını muhafaza etmeye niyetli hanımlarla kapatıyordur-Allah u alem-
ve evet sizlerin kardesleri, esleri, sevdikleri icin, onları imanlı ve isinin ehli hanım hekimlere gonul rahatlıgıyla teslim edebilmeniz icin belki de bunca eziyete deger... gonul istiyor ki daire helal olsa idi..onu da ,biz bu acıyı yasayanlar, degistirmek icin gayret sarfedebiliriz ve yine Rabbimizin magfiretine,affına sıgınırız..cunku yine biliyorum ki Allah kendi emirlerine dahi mahkum degildir...ve fatır 32 kalplerimizi orta yolda olanlar olarak bir derece ferahlatabilir....
simdi kardesim sizin son olarak bahsettiginiz mevzuya da musadenizle biraz deginmek istiyorum...
siz de bizim gibi bir hata etmisiniz en basta girilmemesi gereken bir muhabbete girmissiniz...evlenmeyi DUSUNSENıZ DAHı helal dairede yer almayan bir kadın-erkek muhabbeti elbette boyle sancılı oluyor..tabi sizde yine bizim gibi bastan hata edip girmis oldugunuzdan cıkamıyorsunuz da..cunku cıkmak zor duygusal yuku agır ucunda pisman olmak var...bakın ne kadar da bizim mevzumuza benziyor...
hanım kardes taa yurt dıslarına gitmis ama yine de ortunememis bu acı tabi.. yani ben ortunun steteskopu kulaga yerlestirmek acısından zor oldugunu duymustum ancak enfeksiyonla ilgili dediginiz sey tamamen hikaye..yok oyle bisey...ha ama mesela bizim hastanede de uzun etegin enfeksiyon tasıdıgı iddiasıyla ısrarla karsı cıkan hocalar var..ve malesef ki biraz haklılar cunku merdivenler in cık egil dogrul derken insan her zaman etegine mukayet olamıyor...ama cozumler buluyoruz biz her neyse....

elbette hanım kardesimizin isi zordur yani gercekten yuk insan yuku olunca durum da bir baska agır oluyor...elbette yoruluyordur ve sikayet ediyordur...ama bu sizinle bastan beri konustugumuz uzre bir secim haline geliyor..yani insan yaptıgı secim sonrasında sikayet ediyorsa bu onun sahsi zaaflarında kaynaklanıyordur..yani elbet yoruluruz oflarız insanız nihayetinde ama bir işi omuzlamak insallah Rahmet i ilahiyi de cezbeder ve o iş için gereken sabrı Rabbim insana nasip eder..yeter ki insan onu dagıtmasın hakkıyla kullansın...ha ama insan kendi fıtri gucu ustu bir seyi tasımaya calısıyorsa da...buna ne denebilir ki...
dediginiz gibi hanımlar biraz inatcıdır zaten bizi degistirmeye calısmamanız yoksa kırılacagımız hakkında uyarılar da var biliyorsunuz...ama ben inanmıyorum ki hic bir hanım hele de ileride ebedi bir hayat paylasmayı dusundugu birinin dusuncelerine kıymet vermesin onları dusunup degerlendirmesin...belki zamanla olacak seylerden bizler kendimizden az karsımızdan hep daha cok bekleriz...biraz sabretmek gerekir...

"Allah'ım canımı al da, bunları düşünmek zorunda, karar vermek zorunda, zor kararı alırsam acı çekmek zorunda, kolayı alırsam dîn vechinden yaralanmayayım, sonra yine acı çekmeyeyim diye. Ama Allah Rasûlü ölümü istemeyi yasak eylemiş, -ev kemâ kál- hayırlısı ise yaşat, hayırlısı ise öldür diyerek değiştirmiş, edecekseniz böyle edin buyurmuş."

yine goruyorum ki aynen bizim ruh hallerimiz bizim acılarımıza benzer haller cumleler bunlar..bakın bu ortaklıktan cıkaracagımız bir sonuc var.. helal daire keyfe kafidir ve helal daireden uzaklastıracak oyle ya da boyle her adım hangi maslahata baglanırsa baglansın ki baglanmamalı keyifsizliktir...bu sıkıntıları malesef celbeden bizleriz.. o yuzden bence can vermeyi istemek kacmak ve belki kurtulamamak olur..halbuki imtihan sonlanmamısken bu durumu insallah o helal daireye dondurme ihtimali vardır...bence bunu dusunun...kalp adı uzerinde donen değişen demektir..yani insan kalb olur doner değişir..o zaman kararlar donen degisen hallere gore degil belki sabit hikmeti sonsuz ve hayırlı sonucları evvelden beri tasdik edilen kıstasları daha cok gozeterek alınmalıdır...ne kadar acı olsa da...
oturup dusunun... o da siz de birbirinizden beklediklerinizi dusunun ve saglayabileceklerinizi...durustce...
o zaman kesin bir karar almanız kolaylasacaktır..ne istediginizi bilmezseniz cok suruklenirsiniz...ve kotu bir evlilik, o kotu evlilikte perisan olan cocuklar, dagılan yuvalar...simdi bir iki gun durustce dusunmeniz ve muhakkak gececek bir iki gunluk acı cekmenizle engellenebilir.. bunun yanında belki o hanımla yine bu durustce ve kesin bir dille isteklerinizi ifade etmenizle sorunlarınız cozulur insallah dunyada da ahirette de ebedi bir refikanız olur...
"Bir dağı yerinden diğer bir yere taşı deseler koymaz da, çok kolay görünen, ya o, ya bu şeklindeki bu kararlar ve zor sonuçları bana çok koyuyor"
zaten imtihanın en yuksek puanlı kısımları bunlar kardesim bakın herkes farklı da olsa boyle kararlarla imtihan oluyor...
"Sadece cenazemle meşgul olsalar, öyle kalsa, bir ay sonra unutulsam, başka kimseye yük olmasam artık bari..."
aman...bunlar nası sozler...kardesim 21 yasındasınız..imtihanın en atesli yasları henuz gelmemis...daha simdiden pes ederseniz nerde kalır sizin cihada muhatabiyetiniz..asıl cihat budur...boyle durumlar icin kendini yetistirmek ve bi hakkın bunların altından kalkabilmek tevekkul edebilmektir... sırf dunyevi bir sıkıntıdan dolayı olumu istemek olur mu..olume hazır mıyız ki olumden sonrası icin azıgımız hazır mı ki boylesine rahatca olumu gozluyoruz..yapmayın.. hersey gecer ve her sey bir duzene girer...bolca dua edin, magfiret dileyin hepimizin eksigi bu...
ve son olarak ibrahim hakkı nın da dedigi uzre:
"mevla dertleri hayreyler
zannetme ki gayreyler
gorelim mevla neyler
neylerse guzel eyler"

dua ile vesselam.....
"kadere iman eden kederden emin olur!"

95

20.10.2006, 01:43

Yazilanlari birkac kere okudum ,yabanci dilim nerdeyse Türkce oldugu icin pek katilamiyorum...sadece sunu sormak istiyorum...burada ser-i hükümleri nereye koydunuz ...bayan kime bakmakla mükellef ,erkek kimlere bakmakla mükellef...sahabeler neden Anam babam sana feda olsun diye tekraren defaten zikretmis ...babamizin yada anamizin tutumu bizi ne derece baglar...seda .dr kardesimiz kendisini iyi yetistirmis diyelim ve alaninda hizmet vermek istiyor diyelim...bir hanimin evindeki hizmetiyle ayni derecedemi ,vermek istedigi hizmet ...arasinda ne kadar derece farki var...ve Risale-i Nurlar ne mesaj veriyor bize ne yapmamiz gerekiyor...vede okumus hizmet veren bayanlara bir göz attigimizda neler yakalayabiliyoruz...neler ögrenmemiz gerekiyor seyr edebiliyormuyuz yeterli derecede ,yada hakikaten seyr etmesini biliyormuyuz...almamiz gereken ders ne...sirtimizda ne kadar yük gereksiz yere tasiyoruz yada tasimak icin can atiyoruz...kadin is sahasinda hizmet vermek zorundami??hüküm ne ??

yurt disinda ikamet ettigimden vede seyr etmesini ögrenmek zorunda kaldigimizdan ,buradan bakalim birde...yurt disinda üniversite mezunu bayan asiri derecede cok...her yönlü calisiyorlar...kimilerinin artik yeter deyip 30 yasina gelmeden Havlu attiklarina sahit olabiliyoruz...evimin kadini olmak istiyorum ,cocuk sahibi olmak istiyorum fitratima geri dönmek istiyorum diye can cekisiyorlar...ama nafile ...insanlar huzursuz ,insanlar stress icinde ama hizmet verilecek...biz kendimize dönelim biz herseyden önce müslümaniz ,simdi ne olacak? istedigimizi zaten yapamayiz...iyicene düsünmemiz gerekmiyormu? aklimizi kullanarak... yazmis oldugunuz yazilarda akil ne kadar kullanilmis hissiyat ön planda degilmi...ve hissiyata siginmak ...nefis bizleri nasil kandiriyor...simdilik benden bu kadar...esimin kiz kardesi üniversite mezunu ve su an evinde iki tane cocuk bakiyor esi calisiyor ve nafakalarini cikariyor...bilmiyorum fazla lafa gerek varmi...
Ümitvar olunuz..

96

20.10.2006, 04:50

Yaptığınız yorumlara tamamen olmasa da katılmakla birlikte, uzun yazınca anlaşamadığımızı farkettim, birkaç noktada toplayacağım.

Gerekmediği müddetçe, her hasta, kendi cinsinden doktor talep edebilmeli, sağlık hizmetini veren kurum da bunu sağlayabilmeli, uygun olanı budur. Ama devlet malesef bu hizmeti vermiyor. Haberlerde geçen sene çıkmıştı isteyene böyle bir şekilde hizmet verileceğine dair bir düzenleme yapılacak diye, ne oldu şimdi bilmiyorum. Ateist kadın meselesine gelebilirsek, hükmü erkek gibidir diye daha önce duymamıştım, kısıtlama olabilir, ama hükmü erkektir şeklinde duymadım, varsa kaynağını rica ediyorum, çünkü ikisi ayrı şeylerdir. Ayrıca zaruretin kolaylaştırabildiği nokta, zaruretin bittiği yere kadardır. Gerekmedikçe de, zaruret meselesi sündürülmemelidir. Zaruret bittikten sonra, zaruret fetvasını kullanmak vebal gerektirir, bitmediği durumlarda, Allah kimseyi taşıyabileceğinden fazlasıyla sorumlu tutmaz esasınca, vebal olmadığını umuyoruz.

Okumasınlar demiyorum, okusunlar, ama bir de şu şartları değerlendirsinler, muhakemelerini öyle yapsınlar. Dediklerim yok sayılacak şeyler değil, bunlar olan şeyler. Niyetten emin olmak meselesine gelir isek, siz gerekli önlemi alırsınız, gerisine artık güç yetiremezsiniz, artık o noktadan sonrasını düşünmek sizin sorumluluğunuzda değildir. Ama vazifemiz o ki, o şartlar içerisinde değerlendirilip, en uygunu seçilsin, ona göre hareket edilsin, bu dediğimiz başarısız mı oldu, o zaman yeniden değerlendiririz, başka bir yol seçeriz... Tıp alanı ise, bu alanlar içinde değerlendirmesi en zor olanlardan, konu insan bedeni, sonucu ise hayat-memat. Zaruretin en çok değerlendirilebileceği alan...

97

20.10.2006, 08:41

seda kardeş nasıl biliyorsan öyle davaran,

neyi doğru biliyorsan öyle yaşa,

şimdi kanatımca senin bu yaptığın yorumlarının amacı nedir*

Sahib olduğun fikirlere destek mi arıyorsun,

yoksa fikirlerinin ne kadar doğru olup olmadığını anlamak mı istiyorsun,

derdine karşı çaremi arıyorsun,yoksa dersmi veriyorsun.

açıksa bu sorularıma tek tek cevap verirsen,seni anlamış olacağım.

şimdi sukut.....cevaplarını bekliyorum.

cevaplar gelmeden cevap yazmam mümkün değildir.

hadi seni bekliyorum..

98

20.10.2006, 09:35

"Örtü mevzuunda bir şey demeğe hakkımız yok. Konuyla ilgili Kur'an-ı Kerim'de açık sarih nasslar var. Bu itibarla mevzu, yorumların dışında kalır. Çünkü bu bir Allah emridir."

Bu yorum bana ait değildir.

99

20.10.2006, 09:41

Ülkemizde önyargılı, ideolojik saplantılı ve maksatlı yaklaşımlar ve saptırmalardan dolayı bazı konularda konuşmak oldukça zor. Bilhassa Müslüman olarak, sarf edilen sözlerin Allah adına telakki edileceği ve bugün ve yarin için insanlarda bırakacağı müspet veya menfi tesirlerin yani sıra, Ahiretteki yerinizi de hazırlayan bir öneme sahip olduğu göz önüne alındığında, bu zorluk daha da artıyor.

Başörtüsü, 1979 yılının CHP azınlık hükümeti tarafından imam-hatip liselerinde mesele yapılmıştı. Daha sonra, zaman zaman askıya alınmakla birlikte, bilhassa sayın Evren tarafından ülke gündemine taşındı. Nihayet, kanaat-i acizanemce, 1983-87 ANAP iktidarında ıslam'a verildiği düşünülen resmi 'tavizler'in geri alınma surecinin ateşleyicisi olarak 1986 ve 87 yılında büyük bir problem halinde ortaya çıktı.

Türkiye'de resmi sistem, halk oyuna dayalı ve muhtaç sivil-demokratik yönetimler zamanında kendini tehlikede hissetmiş ve daima bir kavga ortamında kendini yeniden sağlama alma yolunu tercih etmiştir. Sistemin veya onun koruyucusu 'derin devlet'in, belki de, Türkiye'nin cankeş halde kalmasını isteyen 'global' güçlerin halk oyunun yönetime kısmen yansımasına tahammülü hiçbir zaman 4 yılı geçmemiş, DP için 1954'ten sonraki 6 yıl, AP için 1969'dan sonraki yıllar, ANAP için 1987-1991 arası, adeta zehir içip, kan kusma dönemleri olmuştur. ıste, başörtüsüne, 1987'den bu yana gelinen süreçte, Türkiye'yi yeniden şekillendirmede gerekli görülen kavga ortamının sembolü ve ateşleyicisi olma fonksiyonu yüklenmiştir. Meselenin herhalde bu yönden ele alınıp, ona göre tavır belirlenmesinde büyük faydalar olsa gerek.

100

20.10.2006, 16:56

yani kardesler arkadaslar neden yazdıklarımdan kadının calısmasını ya da universitede okumasını savundugumla ilgili sonuclara varıp beni surekli bu konuda tenkid ediyorsunuz hakikaten anlamıyorum...boyle bisey yok kac kere soyleyecegim...kesin emirleri ben de biliyorum..onları yontmak maslahatlara baglamak gibi bir gayem yok.. amacınız beni katagorize edip kendi dusuncelerinizin aynen savunuldugu beyninizi ve bilgilerinizi zorlama ihtiyacı hissetmeyeceginiz bir ortama donmekse.. ne diyebilirim..ama rica ediyorum beni yargılayacaksanız da su yazdıgım onlarca seyi biraz tahkik ederek okuyun...bir mumin kardesiniz illa sizi onaylamak veya tenkid etmekle mi sizinle muhatap olabilir.. bir Allah ın kulu da "yahu kardesler benim kafamda sole sole mevzular var..sizce bunların hikmeti nedir kafamızda cok hazır bilgi var ama sunları bir bastan dusunelim bir cozum arayalım bir hasbihal edelim" diyemez mi...ışTE BENıM BURAYA BUNLARI YAZMAKTAKı TEK AMACIM BUYDU...
neden biz millet olarak bir seyi tartısmadan konusamıyoruz..yani karsımızdaki insan illa tıpa tıp bizim gibi dusunecek yoksa onla tartısacak mıyız..ya da bizim dusunemedigimiz bir mevzuyu bir kardesimizin dusunmesi neden bizi gocunduruyor..biz her zaman en bilen en zeki en herseyi dusunen en dindar en takvalı en tartısılmaz mı olmalıyız...biz birbirimizin eksiklerini tamamlamakla yukumlu degil miyiz...ortada bir tartısma felan yok kardesim benim yaptıgım su anda yasanan gerceklige bir bakıstır... bu budur ben ne diyorsam odur diye bir tarz mı kullandım..HASA..ben muzakere etmek istiyorum yani benim aklımdan bunlar geciyor imani hususlara da kendimce soyle baglıyorum ama eksigim cok ve ben bunlara cevap bulamıyorum...
cunku biliyorum ki islam bir fert dini olarak acılımlara musaittir..mesela evlilik kimine farz, kimine sunnet kimine haramdır...fert fert o ferdin icinde bulundugu hal her zaman dikkate alınır..biz efendimizin sozlerini(asm) soylendigi durumdan ayrı degerlendirebilir miyiz...olmaz..
eger yazdıklarımı dikkatle okusaydınız nurhuda kardes biz musab kadar dirayetli olamadık dedigimi gorurdunuz..anamız babamız bu hususta elbette kesinlikle bizi baglayamaz..ama demek ki acizlikle sınırlanabiliyor insan...uzaktan soylemesi ne kolay...beni bunca zaman el ustunde binbir hayalle yetistiren ve kafir olmayan anama babama nasıl sırt cevireyim cevirsem bir bayan olarak nereye gideyim..biraz gercekci olun.. ben bıraktım okulu ortundum babam bak o zaman basının caresine dedi..ne yapayım..tum duygusal yanlarını bi kenara atın kazancım yok biseyim yok bu ne demek???ayrıca kesinlikle duygusal degil belki gayet akılcı ve mantıklı yaklastıgımı dusunuyorum mevzulara...lutfen yasamadıgınız mevzularda bu kadar kolay yorum yapmayın.. hatta yasasanız dahi...bakın size zubeyr abiden bir kac sey yazayım:

"herkes, yükü kendi gücü kadar çekebilir. öyle ise sen kendi gücünün yetebileceği şeyleri başkasında gormezsen, kendini mihenk yapıp onları tenkid etmemelisin. kendinde bir ustunluk vehmedip; gurura dusmemelisin. onlar kabiliyetlerine gore ne kadar hizmet etseler, ind-i ılahide, ihlasa binaen makbuldur"
sanırım bu yeterli bir cevap......

diger mevzuya gelirsek..kardesim ben bir sure ingilterede bulundum ve oraya gitmeden once hanımı budist olan bir ingiliz ailenin yanında kalacagım için ayrıca baska bir arkadasın da boyle bir problemi oldugu icin seyfettin bulut hocamıza(dost tv den bilirsiniz belki) mail yoluyla bunu sorduk..kendisi bize aynen bu cevabı verdi..aynı erkeklerin yanındaki gibi ortuneceksiniz de dedi..su an derslerim cok yogunlastı zaten muhtemelen bu da bir sureligine de olsa son mesajım olacak arastırıp kitap ismi veremiyorum helal edin ama seyfettin hocamıza siz de sorabilir ve arastırabilirsiniz...

fazla laf diye goruluyor sanıyorum yazdıklarım bu tabi biraz uzucu benim icin ama sunu soyleyebilirim ki az lafla bir cozume ulasılamadı..bu budur yapan yapsın demekle bir sey hallolmadı..acaba içinizden kacınız kız evladı olunca onu okula gondermemeyi basarabilecek...ilkogretime gondermek zorunda kaldınız diyelim kacınız devam etmemesi icin onu razı edebilecek ya da kendisi razı olabilecek...hakikaten uzaktan konusması ne kolay..işte ben durum buyken ne yapabiliriz diyorum..ayaklarım yerde ve yasanan dunyadan kopmuyorum.. ve bu boyledir işinize gelirse deyip kimseyi sırf kendi vicdanlarına terk edip benim yukumlulugum bitti diyemiyorum..itham ettiginiz seylerin hepsine daha once yazdıklarımda deginmiştim yine aynılarını tekrar etmeyecegim o zaman anlasılmadıysa simdi de anlasılmayacaktır..bunları bos goruyorsanız bu da aramızdaki mentalite farkı, imanı anlayıs farkından olacaktır olabilir kardesim bisey diyemiyorum..

bakın ubeyde kardesim binlerce defa dedim yine diyorum ben emri sorgulamıyorum..ben yapıyorum dogrudur ya da ben yapıyorum hadi buna bi kılıf bulalım demiyorum...emir hakkında yorum yapılmaz ama emrin sosyal hayata degen kısımlarıyla ilgili konusulabilir..zaten mevzu budur..emir tektir kitap tektir sen ona gore yasananlar icin uygun durumu bulursun..her yasanan her durum var mı kuranı kerimde..su sudur diye..yok..yani demekki ne bekleniyor insandan...ilim var rehber var şeriat var o zaman durumuna ugun hukmu de EHLıYETLı OLANLAR BULSUN::yani kafanı calıstır...neden islamiyeti boyle kalıp kalıp dusunuyorsunuz.. bir suru mevzu acıklıga kavusmayı bekliyor..emir bu ama yasananlar da bu.. ne olacak...biz bu ulkenin yeni nesili ustadın zamanın telsiz telgrafıyla konustugu nesiller olarak bu durum icin neler yapabilir neler uretebiliriz...madem bu yanlısta hem fikiriz ama bir kısmımız bu yanlısın carkından kurtulamıyor acı cekiyor baskaları cekmesin istiyor bunu nasıl degistirebiliriz..insan ancak hemhal oldugu uzerinde dusundugu ve her zaman dogru olmasa da fikir yuruttugu konularda uretken olabilir...
neyse yanlıs anlasılmak en korktugum ve uzuldugum seydir umarım olmaz...

yunusum kardesin sualleriyle bitiriyorum...
acaba siz ben de nasıl bir hal goruyorsunuz veya soyle sorayım nasıl bir hal gormek istiyorsunuz.. kolay olan beni en kısa zamanda reddedebileceginiz bir hale koymanız ve bu mevzunun kapanması olur abi..ama bakın ben ne illa bisey bu mudur dogru mudur diye bilgi dileniyorum ne de ders veriyorum..bir dialog da sadece bunlar mı yapılır.. zaten bunlar diyalog olmaz olsa olsa monolog olur( ne haddime ya, sadece abdulkadir said kardesle olan konusmalarımız da bilgim dahilinde olan mevzular vardı paylastım ve acizane kardesimin halis oldugunu bildigim ama yanlıs oldugunu dusundugum mevzuları beyan ettim..hatalı bir sey demissem buyrum dedigimle uyarın, duzeltin olabilir ben insanım hata yaparım ve hatam varsa elhamdulillah der kabul ederim) ..ben sizinle dusuncelerimi sizlerin degerlendirmelerinize de acarak paylasıyorum..ve bunun icinde evet size sorduklarım cokca var..cevabını bulamadıklarım bilemediklerim...ama en cok nasıl bir cozum elde etsek var...bu cozumsuzlugun acısını yasayan bilir...bu konu kanayan bir yara...ozaman bunun icin yapılabilecek birseyler olmalı..yapılacak tek sey bu farzdır uzerinde yorum yapılmaz susun konusmayın olmamalı..zaten burda farziyeti tartısan kimse yok...bakın ben su kucucuk idrakimle acizane bile olsa tek tek herkesin cumlelerine cevap vermeye calısıyorum uzerinde dusunup degerlendiriyorum..ama sunca zamana kadar bir Allah ın kulu da fikirler acısından surda sunu demissin bak bu boyle olmaz soyle olur ya da su fikrinde soyle eksikler var kardesim veyahut sunu ben de dusundum suna katılıyorum katılmıyorum demedi..tek mevzu ortu farzdır, kadın çalısmasın, üni kotudur, benim su tanıdıgım usandı calısmaktan vs..yapmayın Allah askına.. bu mudur bu mevzularda beyninizin uretebilecegi tek sey...biraz kasın zahmet edin dusunun..ustad dusunmus yeter kuran yazmıs yeter demeyin...
"ıste, başörtüsüne, 1987'den bu yana gelinen süreçte, Türkiye'yi yeniden şekillendirmede gerekli görülen kavga ortamının sembolü ve ateşleyicisi olma fonksiyonu yüklenmiştir. Meselenin herhalde bu yönden ele alınıp, ona göre tavır belirlenmesinde büyük faydalar olsa gerek."
elhamdulillah...sanıyorum simdiye kadar cozume yonelik dusunulmus ve edilmiş nadir laflardan..Allah razı olsun..bence de dogru bu gozden kacmayacak bir gercek.. cozum uretmek acısından belki bizim -en azından benim- ufak dairemize giremeyecek kadar derin mevzular bunlar...
peki hal boyle iken bir muminin tavrı ne olmalı...ya da kesin bir tavır sergilenebilir mi yoksa..mesela efendimiz(asm) zamanında oldugu gibi cihada gidenler, yani haramla biraz daha cok iştigal edenler, kalıp dinin hakikatını muhafaza edenler vs.. tarzı bir tavır mı sergilenmeli..??

ve son olarak bakıyorum da arkadaslar mumin erkekler olarak bu benim cıkarımım siz bu tesettur davasını hakkıyla omuzlanmıyorsunuz... kacıyor ve bu mevzuyu farkında olmasanız da hanımların sırtına yıkıyorsunuz..lutfen vicdanınıza donup durustane bir sorun..bu mevzu icin ne kadar kafa patlatıyor ne kadar dua ediyorsunuz..hele de fiili dua olarak...madem aşikarane boyle bir farz ihlal ediliyor ve bu zulum sokakta yuruyenden hastanade hasta yatan kadınlara dahi tasıyor.. bunun icin ne yapıyor sunuz...basortusu magduru bir arkadasım bir gun soyle bir laf etmisti: " bizden sumeyye olmamızı bekleyenler once Ebu bekir gibi davranmayı ogrensinler"
ve cok muhim kurtulus savasında ilk mermiyi sutcu imam kadınların basındaki carsafa el uzatanlara atmıstı...Ruhu sad olsun..
dusmanın degisen kisvesi, direkt elle degil agır tekliflerle bize yanasması sizi kandırmasın...
ha bu arada sutcu imam simdi bir universite adı..belki bu da manidardır...
dua ile vesselam........
"kadere iman eden kederden emin olur!"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir