Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

61

06.10.2006, 19:12

Saol kardeşim bu şekilde daha açıklayıcı oldu. Tabiki senin kötü niyetle böyle birşey söylemediğini düşündük ama okuyunca ters geldi söylenen. Tabi her insanın fıtratı ayrı eminim bir çok arkadaşım da benim gibi düşünüyordur. Ben de inandığı gibi yaşamaya çalışan kız kardeşlerimizin kendini başkalarına beğendirmeye çalıştığı için giyindiğini ya da süslendiğini vs. sanmıyorum. ınş. bütün davranışlarımız sırf Allah rızası için olur... tek temennim. Allah razı olsun...
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

62

06.10.2006, 19:19

Burada bir kafecinin yanında çalışan biri var, işi sabahtan akşama kadar msn den webcam ile kızları ayartmak, güzel olmayanları dahi ayartmak ki, onlardan da para kazanabilsin. Aşkım, meşkim, sıkışığım para lazım vs, bunların birisi yurtdışında yaşayan bir kadındı. Adam Nuri Alço'nun (acıların çocuğu Emrah'ın amcası) manevî evladı gibi. Malesef bu devirde kadın, çoğu erkek için kullanılıp atılacak bir meta gibi. Daha ne diyorsunuz... Bu devirde kız olmak da, kızlara kapılmamak da zor.

64

06.10.2006, 19:21

:cry: Allah gözümüzü açıp kapatıncaya kadar dahi bizi nefsimizin eline bırakmasın...
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

65

06.10.2006, 19:25

Fazla anlatıp da aşırı korkutmiyim sizi erkekler konusunda, sonra hiç evlenmezsiniz korkudan. Tek diyeceğim, çok ama çok dikkatli olun.

66

06.10.2006, 19:28

:) Dua etmekten başka yapabileceğimiz birşey yok bu konuda. ınsanlar kendilerini olduklarından farklı da tanıtabiliyorlar.

Allah ebedi saadete birlikte nail olacağımız bir insan nasib eder inş.
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

67

06.10.2006, 19:30

Alıntı sahibi ""searcher""

Allah ebedi saadete birlikte nail olacağımız bir insan nasib eder inş.


Amin inşaallah..

69

06.10.2006, 22:54


Örnekler tamam fakat fazla detaya inmeye gerek yok. Konumuz olan 24. Lem'a´ya dönelim...
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

70

07.10.2006, 13:41

öncelikle selamınaleykum, boyle bir grubunda varlıgından bugun haberdar oldum..elhamdulillah insallah faydalanmak nasip olur..
bu başlıktaki mesajların cogunu okumaya calıstım ancak bi hayli fazla oldugundan hepsini okuyamadım. o yuzden bahsedecegim hususa daha önceden deginilmiş konusulmus olabilir, gerekli olmayan bir tekrar yapıyorsam hakkınızı helal edin..
benim burda temas etmek istedigim paylasmak ve danısmak istedigim hayata degen bir mevzu var;
"ıKıNCı NÜKTE: Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. "Eyvah!" dedim. ınsanın hususan müslümanın tahassüngâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış dedim. Sebebini aradım. Bildim ki: Nasıl, ıslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i ıslâma zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefahete sevketmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de; bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki: Bu millet-i ıslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor. Ben de siz hemşirelerime ve gençleriniz olan mânevî evlâdlarıma kat'iyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi, saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i ıslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur!.. "
amenna...
ustadın burada bahsettigi hususu gozet(e)meyen, bir zamanın kazımaya calıstıgı din mefhumundan muzdarip bir neslin yetistirdigi torunlar olarak, asr-ı ahirde sıkışmış, birşeylerin idrakına yeni yeni varmış, kucukluk cagında hamuru terbiye-i diniyeyle yeterince yogrulamamıs -ki ailelerimizi asla suclamıyorum onlar ne bildilerse verdiler Allah hepsinden razı olsun- taife-i nisaya mensup bir nisa olarak kalbim cok yorgun ve bir turlu mutmain olamıyorum..
zamanında cok da bilincli olmayan ama masumane hekim olma hayalleriyle geldigim(sahsımda anlatacagım ama siz de biliyorsunuz benden yüzlerce var) tıp fakultesinde, her gecen gün hakikatı idrakle gelen emanetin yükü ağırlaşıyor omuzlarımda...ah risale-i nur diyorum keske benden once giriverseydin ailemin dimağına..
ben acık bir sekilde beyan edilen tesettur emrine değil eğitim kurumumda gecerli olan emirlere tabi olarak, dolayısıyla bu haliyle şirke kapı açmış bir sekilde, aslında cok sevdiğim ilmimi alırken yasadığım hissiyatı nasıl katagorilendirebilirim acaba??
bırakıp gitmek gerekir artık diye dusunurken ehil oldugunu dusundugum insanlar, anam babam karsımda dururken ben Musab kadar guclu olamıyorum... işin garibi bu ezilmişlikle bogusurken ilmimi de tam alamıyorum, dalamıyorum deryaya..
aklımda hep soru vicdanımda hep bir sızı var..ve benden yüzlerce belki binlerce var..
o zaman ben merak ediyorum..ustad "bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim." derken, yanlıs yol olarak yani tam olarak hakiki olarak neyi kast etmiştir. yani ustadın muhatap aldıgı kitleyi dusundugumde bu uyarıların bizi muhakkak baglaması gerekir. ve ustad zannediyorum ki sadece televizyonlarda ifşa edilen rezaletlerle sınırlamamıstır bu yanlış yolu...
mesela bizlerin temelde halis gibi gorunen niyetlerle buyuklerimizce bilincli veya bilincsiz olarak, fıtratın isyan ettigi universite ortamlarına yönlendirilmemiz yanlış yol a hic mi sapmıyor...biz boyle sıkıştırılmış olarak, en ince duyguları incitilmiş, en buyuk ozgurlugu engellenmiş ve bu her kesimden gafillerce malzeme yapılmıs durumdayken ne yapmalıyız...herkesi kendi vicdanına terk etmek midir cözüm.. ya da tamamen universiteleri terk etmek mi...cok samimiyetle soruyorum bunu...
tesettürün gerekliligini bihakkın tartısıp gercek hayatta yasananları görmezden gelebilir miyiz...
gercek hayatta bu var...ve durmadan kanıyor, kanatıyor..
necip fazıl'ın da dediği gibi:
" hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu?
ben düşünmüyorum beynim kanıyor"
inşallah formata uygun olmayan bir uslup kullanmamısımdır.
selam ve dua ile.......

71

07.10.2006, 21:31

“Bediüzzaman’ın ‘Kadınlar yuvalarından çıkıp, beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli’ sözünü açıklar mısınız?”

Kadın konusu beşer tarihinde bilerek veya bilmeyerek hep yanlış mecralara çekilmiş ve sû-i istimale uğramış konuların başında yer almıştır. Asrımıza geldiğimizde, eşitlik ve ekonomik bağımsızlık söylemleri içerisinde kadının dikkati tamamen yuvası dışına çekilmek istenmiş; moda, görenek, çağdaşlık, güzellik, sanat, meslek... vs. gibi hep büyülü kavramlar öne sürülerek; ar, namus, iffet, hayâ, şefkat, sevgi ve fedakârlık gibi kadının fıtratından olan asıl manevî değerleri âdeta yok sayılmış ve bunda maalesef başarılı da olunmuştur.

Öte yandan, ıslâmiyet’in kadınları her meselede evde hapsettiği ithamları geliştirilmiş, sahabe döneminin çalışan, üreten, savaşa katılan, sağlık hizmetleri veren ve insanın bulunduğu her yerde bulunan; ama iffetiyle, haysiyetiyle, kişiliğiyle, hayâsıyla bir namus abidesi kesilen başımızın tacı ashab kadınları görmezden gelinmiştir.

Kadın şefkat kahramanıdır. Evinin, yuvasının, çocuklarının kişilikli bir “toplum çekirdeği” olması tamamen kadının maharetli ellerinin, müşfik gönlünün, sevgi dolu yüreğinin ve fedakâr sinesinin yuvasını kahramanca benimsemesi ve ana şefkatiyle kucaklaması ile mümkündür. Ana şefkati, ev sakinlerinin vazgeçemediği en yüksek değerlerdendir ve hiçbir şeye feda edilemez. ınsan fıtratının yaklaşımı budur. Kur’ân’ın tercihi bu yöndedir ve Peygamber Efendimiz'in (a.s.m.) “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurması bu sırdandır.

Kadın çalışmaz mı? Kadın üretmez mi? Kadının ekonomiye katkısı olamaz mı? Kadın toplum hizmeti yapamaz mı? Kadın yuvasının dışına çıkamaz mı? Hiç şüphesiz istisnalar her zaman vardır. Kadın elbette çalışır, üretir, toplum hizmeti yapar; bunun için evinin dışına fiilî olarak çıkmasında dinî bir sakınca da olamaz. Ama bir şeyin altını muhakkak çizmeliyiz: Çalışmak ile iffetsizlik aynı şeyler değildir.

ıslâmiyet’in üzerinde titrediği iffet, namus, ar, hayâ, edep, nezaket, terbiye, haysiyet, şefkat ve kadınlık onuru hiçbir şey için yok sayılamaz. Olmasa da olur denilemez. Önce iş tercihi yapılamaz. Bir takım kavramları kaos haline getirerek, bâtılı hak görüntüsüyle takdim ederek; yani açık söyleyelim, özgürlüğü savunurken iffetsizliğin reklâmını yaparak, bir malı tanıtırken kadının onurunu çiğneyerek, haysiyetini ayaklar altına alarak ve buna da meslek veya sanat diyerek, çalışmak ve üretici olmayı överken ar ve hayâ damarlarını çatlatırcasına kadını kem gözlerin esiri yaparak ve kadını dışarıya mahkûm ederek; yani ıslâmiyet’in temel değerleriyle savaşarak “kadın” adına bir şeyler kazandıklarını zannedenler yanılmaktadırlar. Çünkü özgürlük ıslâm’ın malıdır. Çalışmak ve üretmek ıslâm’ın malıdır. Görgü ve nezâket ıslâm’ın malıdır. Saygı ve onur ıslâm’ın malıdır. Güzellik ve estetik ıslâm’ın malıdır. Topluma hizmet etmek ıslâm’ın malıdır. ınsanlığın yararına her türlü meslek ve sanatlar ıslâm’ın malıdır ve himâyesindedir.

Kimse ıslâmiyet’e bu değerleri ders veremez. Fakat herkes ıslâmiyet’in hassas olduğu terbiye, şefkat, ar, hayâ, nâmus ve iffet değerlerine de ıslâmiyet’in titizliği ölçüsünde sahip çıkmak zorundadır. Aksi takdirde kaybeden yine kadın olacaktır. Hattâ ve hattâ, kaybeden insanlık olacaktır!

ışte Bedîüzzaman Hazretleri, “yuva” lâfzıyla, birer ahlâk kavramı olan “iffet ve nâmus”un kadın ve insanlık için “olmazsa olmaz bir mânevî değer” olduğunu hatırlatmaktadır.1 Binâenaleyh, ar, nâmûs ve iffet elden giderse, beşeriyetin baştan çıkmaması mümkün değildir! Kadın iffetine, arına ve namusuna mutlaka dönmelidir!

Dipnotlar:
1- Sözler, s. 374, 667

kaynak

72

14.10.2006, 10:29

Alıntı sahibi ""seda.dr""

ustad "bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim." derken, yanlıs yol olarak yani tam olarak hakiki olarak neyi kast etmiştir...


kardeşim www.sorularlarisaleinur.com a sordum bu soruyu şöyle bir cevap geldi paylaşayım kardeşlerimle:

Soru: Üstad "bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim." derken, yanlıs yol olarak yani tam olarak hakiki olarak neyi kast etmiştir?

Cevap: Değerli kardeşim şuan da gerek liselerde gerekse üniversitelerde maalesef bu işin (yani kadın tüccarlığı ) tüccarlığını yapan komitelerin mevcut olduğunu hergün medyadan ibretle ve nefretle okumaktayız.Said Nursi o zamandan bu hususa dikkat çekerek gençliğe dikkat diyor ,idarecilere dikkat diyor.Ve Gerek ev reislerinden gerekse devlet ve hükümet adamlarından tedbir alınmasını istiyor.Taki teru taze gençlik bozulmasın, kötülüklere bulanmasın.Yanlış yol ise ahlaksızlık ve sefahet yoludur.Cenabı hak tüm gençlerimizi ahirzamanın cazibedar fitnelerinden muhafaza eylesin.Selam ve dua ile....

Dua ile kardeşlerim..

73

14.10.2006, 11:54

iyiki buradayım dedirtecek paylaşımlar

74

15.10.2006, 21:52

Alıntı sahibi ""seda.dr""

mesela bizlerin temelde halis gibi gorunen niyetlerle buyuklerimizce bilincli veya bilincsiz olarak, fıtratın isyan ettigi universite ortamlarına yönlendirilmemiz yanlış yol a hic mi sapmıyor...biz boyle sıkıştırılmış olarak, en ince duyguları incitilmiş, en buyuk ozgurlugu engellenmiş ve bu her kesimden gafillerce malzeme yapılmıs durumdayken ne yapmalıyız...herkesi kendi vicdanına terk etmek midir cözüm.. ya da tamamen universiteleri terk etmek mi...cok samimiyetle soruyorum bunu...
tesettürün gerekliligini bihakkın tartısıp gercek hayatta yasananları görmezden gelebilir miyiz...
gercek hayatta bu var...ve durmadan kanıyor, kanatıyor..

oncelikle sordugum seylere muhatap oldugunuz icin Allah razı olsun..ancak sordugum sorunun klasik ve ilk akla gelen cevabının boyle oldugunun ben de farkındayım...ama yukarıda bahsettigim mevzu goz onunde bulunduruldugunda acaba cevap aynı olacak mıdır..veya ola ki ustadın buradaki hitabına muhatap olunmasa dahi, burada bu kast edilmemiş olsa dahi yukarıda alıntı yaptıgım durumun vehamiyeti değisir mi..
burada bunun cevabını bulamasak dahi aramayı ki her arayan bulamayabilir ama bulanlar ancak arayanlardır dusturuna binaen cok arzu ediyorum. yani sadece kaynakları direkt getirip bu sayfaya yapıstırarak degil de (tabi o da gerekiyor, SADECE diyorum yanlıs anlasılmasın)o kaynaklarla beslenmiş vicdanlar ve akıllar olarak bunu konusmayı, idrak etmeyi ve fert olarak kendi dunyamızda bu durumun izahatına calısmayı istiyorum.. tesetturun farziyetini tartısmak,onu esnetmeye sundurmeye egip bukup kendi nefsimize hos gelen sekiller vermeye calısmak zaten mumkun degil (aman boyle bir niyetim oldugu sanılmasın)..
ama buradaki degerli gonullerin, bu mevzuya yaklasımı nedir..bunu ogrenmek sanıyorum mumkundur...bu mevzudan kacabilen ya da gormezden gelebilen varsa buyursun konusmasın sussun ama ilk yazımda da dedigim gibi biz varız ve gercegiz..eger kendimize su yaslarda, bu insallah degisecek halimizle sırat-ı mustakim uzere bir dogrultu cizemezsek malesef yitip gitmeye namzetiz..peygamberler dahi nefislerinden emin olamazken bizim bu hissiyatta olmamızı insallah cok gormez ya da bir lakayıdlık saymazsınız..
umarım derdimi anlatabilmisimdir...
selam ve dua ile...

75

16.10.2006, 13:24

insan üniversite okumak için mi yaratıldı kardeşim.

yoksa allah kul olmak içinmi yaratıldı.

üniversite okumak farzmıdır.

yoksa kulluk yapmamk mı.

mademki Allah seni kul olarak yaratmış.
ve biz bu kulluğun gereğini yapabildiğim kadar ypacağız.elinden ne geliyorsa onu yapacağız.
amma en güzeli güzel bir niyetle Allahın emrettiklerini yapacağına dair szö vermek ve samimi olmaktır.

siz üniversite okumadınız diye hayatınız devam etmiyecek mi.

bak benim görüşüm şu ,başını örtmek farzdır.
başını açarak okumak istiyorsan bilki eğer farziyetini inkar etmesen günahkar oluyorsun.
o günahları eğer kaldırabiliyorsan başını açarsın ve okursun.sana kimse müdahele edemez.

bence hiç açılmamalı.çünkü üniversitede olmasa Allah niyetime göre bana güzel bir kapı açar.

sizede hayırlı bir eş kapısını açıp,ev hanımı olarakda hizmetlerini götürebilirsin.

kapılar çok yeterki açılması için kulluğundan taviz verme.

verirsen kapılar kapandıkça kapanacaktır.

76

16.10.2006, 14:44

Yunusum abi Allah razı olsun yazının altına imzamı atarım..

vesselam..

77

16.10.2006, 14:47

Bu gibi konular hep tartışılacak ve hiç uzlaşmaya varılamayacak gibi görünüyor.

En iyisimi hiç bu konulara girmeyin.

78

16.10.2006, 15:25

ubeyde cevabını vermen lazım.eğer sende ilacı varsa.
yoksa dediğin gibi hiç girmemen lazım.

şifa ilacı olan buyursun buraya...selametle

79

16.10.2006, 15:51

Alıntı sahibi ""yunusum""

ubeyde cevabını vermen lazım.eğer sende ilacı varsa.
yoksa dediğin gibi hiç girmemen lazım.

şifa ilacı olan buyursun buraya...selametle


Buna müceddidler ve müçtehitler karar vermiştir. Ben daha fazla konuşursam gevezelik olur.

80

16.10.2006, 17:19

lehe ma kesebet ve aleyhe mektesebet,

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir