Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı
Yirmi Dördüncü Söz
Üçüncü Dal
Kıyâmet alâmetlerinden ve âhir zaman vukuâtından ve bâzı amâlin fazîlet ve sevaplarından bahseden ehâdîs-i şerîfe güzelce anlaşılmadığından, akıllarına güvenen bir kısım ehl-i ilim, onların bir kısmına zayıf veya mevzu demişler. ımânı zayıf ve enâniyeti kavî bir kısım da, inkâra kadar gitmişler. şimdi tafsile girişmeyeceğiz. Yalnız, "On ıki Asıl"ı beyân ederiz.
Alıntı
• Birinci Asıl: Yirminci Sözün âhirindeki suâl ve cevapta izah ettiğimiz meseledir. ıcmâli şudur ki:
Din bir imtihandır, bir tecrübedir; ervâh-ı âliyeyi, ervâh-ı sâfileden tefrik eder. Öyle ise, ileride herkese göz ile görülecek vukuâtı öyle bir tarzda bahsedecek ki, ne bütün bütün meçhûl kalsın, ne de bedihî olup, herkes ister istemez tasdike mecbur kalsın. Akla kapı açacak, ihtiyârı elinden almayacak. Zîrâ, eğer tamamen bedâhet derecesinde bir alâmet-i Kıyâmet görülse, herkes tasdike muztar olsa, o vakit kömür gibi bir istidad, elmas gibi bir istidad ile beraber kalır. Sırr-ı teklif ve netice-i imtihan zâyi olur.
ışte, bunun için, Mehdî ve Süfyan meseleleri gibi çok meselelerde çok ihtilâf olmuş. Hem rivâyât dahi çok muhteliftir; birbirine zıd hükümler olmuş.
Alıntı
• ıkinci Asıl: Mesâil-i ıslâmiyenin tabakàtı vardır; biri bürhan-ı katî istese, diğeri bir zann-ı gàlibî ile iktifâ eder, başkası yalnız bir kabul-ü teslimî ve reddetmemek ister. Öyle ise, esâsât-ı imâniyeden olmayan mesâil-i fer’iye veya vukuât-ı zamâniyenin herbirinde bir iz’ân-ı yakîn ile bir bürhan-ı katî istenilmez. Belki, yalnız reddetmemek ve teslimiyetle ilişmemektir.
Alıntı
• Üçüncü Asıl: Zaman-ı Sahabede benî ısrâil ve Nasarâ ulemâlarından çoğu ıslâmiyete girdiler. Eski mâlûmâtları dahi onlarla beraber Müslüman oldu. Bâzı hilâf-ı vâki’ mâlûmât-ı sâbıkaları, ıslâmiyetin malı olarak tevehhüm edildi.
Alıntı
• Üçüncü Asıl: Zaman-ı Sahabede benî ısrâil ve Nasarâ ulemâlarından çoğu ıslâmiyete girdiler. Eski mâlûmâtları dahi onlarla beraber Müslüman oldu. Bâzı hilâf-ı vâki’ mâlûmât-ı sâbıkaları, ıslâmiyetin malı olarak tevehhüm edildi.