Kastamonu’da Bediüzzaman’a sekiz sene hizmet eden Mehmed Feyzi ile kıymettar bir Nur Talebesi olan Emin’in mektubudur.
………………………………………………………………………………..
Evet, ayat-ı teşrüyeyi havî Kur’an-ı Mu’cizü’i-Beyanın hakaik ve maarifini ve ayat-ı kevniyeyi şamil kitab-ı kebîr-i kainatın vezaif ve meanisini beyan edip, marifetullahın en yüksek derecatına urûca nev-i beşeri teşvik eden ve bugünkü günde ölmeye yüz tutan kalbleri bile izn-i İlahî ile ihtizaza getirecek kadar harika bir eser-i bedîa, bir sereyan-ı serîa olan Risale-i Nur ile neşr-i hakaik eden bir vücud-u mes’ud ile beşeriyet iftihar etmek lazım gelirken; çok gariptir ki, ehl-i şekavet tarafından zehir verilmeye cesaret ve taş attırılmaya bile cür’et ediliyor.
Evet, sırrıyla, enbiyanın varisi olanların türlü türlü belalara uğramaları hikmet-i İlahiye iktizasından olmasıyla, o zümre-i mübareke gibi, Üstadımız dahi nice belalara hedef olmuştur. Hatta Kastamonu’ya ilk teşrif ettikleri zaman çocuklar, bir bedbaht şakî tarafından teşvik edilip, abdest almak için çeşmeye çıktıkları vakit taş atmışlar... Fakat, Üstadımız daima gördüğü eza ve cefalara ulü’i-azmane sabır ve tahammül eder.
Belanın en şiddetlisine önce peygamberler, sonra sırasıyla evliyalar maruz kalırlar. (Hadis: Tirmizî, Zühd: 57; Buharî, Merza: 3; İbni Mace, Fiten: 23; Darimî, Rikak: 67; Müsned 1:172,174,180,185.)
Hem safa-i sadre ve selamet-i kalbe malik olduklarından, o çocuklara dahi hiddet etmeyip, buyururlardı ki: "Bunlar, Sûre-i Yasin’den mühim bir ayetin nüktesini keşfime sebep oldular" diye, onlara dua ederlerdi. Sonra bu çocuklar, Üstadımızın duaları bereketiyle şayan-ı hayret bir hal kesb ettiler ki, Üstadımızı uzak-yakın nerede görürlerse, koşarak yanına gelirler, mübarek elini öperler, duasını alırlardı.
………………………………………………………………………………………..
Elhasıl: Mübarek Üstadımızın evsaf-ı kemalini ve mehasin-i ahvalini bizim gibi acizlerin bihakkın tasvir ve tarif edebilmesine imkan yoktur. Halık-ı Zülcelal ve’i-Cemal Hazretleri, Üstadımızı bir vücud-u müstesna olarak yaratmış ve tevfìk-ı İlahiyesine mazhar kılmıştır. Ne saadet ona ki-onun bizzat iştigal ettiği ve ehemmiyetle teşvik ve tavsiye ettiği-Risale-i Nur ile hizmet-i Kur’aniye ve îmaniyede buluna ve Risale-i Nur’dan dersini almış ola...
Üstadımız, memlekette bulundukça, fasılasız neşr-i hakaik eylemiş ve bizim saadetimiz için feyiz bahşeden mübarek nefesini sarf etmiştir. Cenab-ı Erhamürrahimîn’den bütün rûh u canımızla niyaz ederiz ki: "Mahşer gününde dahi bizleri hadîs-i şerifine mazhar olan Üstadımız defîne-i ulûm ve fünun,bedîü’i-beyan allame-i Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ile birlikte haşretsin. Ta ki, o korkulu günde nurlu, müşfik, mübarek eliyle elimizi tutsun, huzûr-u Resûl-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselama bizi götürsün, inşaallah."
Risale-i Nur Şakirtlerinden
Feyzi, Emin
Said daha annesinin karnındayken saiddir. (Kenzü’l-Ummal,1:491.)
Yukarıdaki mektubun tamamında da münazara ve tahlil edilecek konular olabilir ama,aşağıda zikredeceğim konular aklıma gelenler.
Mübarek Üstadımız Hz.lerinin çocuklar tarafından taşlanmasının akabinde;'' Yasin suresi'nden mühim bir ayetin nüktesini keşfime sebeb oldular.'' diye buyurdukları Mühim Ayet hangisidir ?
Bu Ayetteki keşfedilen nükte ifadesiyle anlatılmak istenen nedir?
Peygamber Efendimiz ( A.S.V) ın taşlanması hadisesini de hatırlarsak, Hz.Mehdi ile Peygamberimiz arasında başlarına gelen olaylar arasında da bir tevafuk sözkonusu mudur? Başka benzerliklerde var mıdır ?