Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

81

03.12.2009, 18:08





Fakat maattessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zalim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, zaafiyetten ve aczden gelen başka bir nevide riyâkârlığa giriyorlar.

Yirmi Dördüncü Lem´a | 202


Mutalaaya Sahide ablam gelsin.. :)
Kadınlar yaratışılarıının iktizasıyla hassas ve zayıf bir yapıya sahiplerdir.Erkekler ise kadının aksine güçlü ve dayanıklı yaratılmışlardır.
Yaratılışlarındaki bu zayıflığa rağmen annelikleri yönü itibariylede cesur ve kahramanlardır..İşte burada kadının niye erkeklerin şerlerine ve tahakkümlerine boyun eğdikleri sorusu açığa çıkıyor.Kadın İslam terbiyesi almamış serseri ve ahlaksız bir erkekle evlenmişse (pişman dahi olsa böyle bir evlilikten) ortada bilhassa çocuk veya çocuklarda varsa, o erkekten ayrılmayı kolay kolay göze alamıyor..Boşanmak ise bir çok ailede ve toplumda hoş karşılanmadığı için kadın sığıntı hayatı yaşamamak ve ortada kalmamak için o erkeğin tahakkümüne boyun eğerek dine, ahlaka uymayan gayr-ı meşru isteklerine boyun eğebiliyor.Yani dini, ahlaki emirlerden taviz vererek o erkeğe karşı bir çeşit riyakarlığa giriyor.Toplum hayatında, çevremizde hatta yakın akrabalarımızda bu çeşit evlilik örneklerini görebiliriz çokça..
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "Şahide" (03.12.2009, 18:36)


82

03.12.2009, 18:28

Fakat maattessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zalim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, zaafiyetten ve aczden gelen başka bir nevide riyâkârlığa giriyorlar.

Yirmi Dördüncü Lem´a | 202

Kocası ezmesin diye kızlarını patronların insafına terk eden anneler aklıma geldi bu vecizeyi okuyunca. Ayrıca çocuklarını bırakıp kariyer peşine düşen kadınlar geldi, evlerince her ihtiyaçları olan bu kadınların tek derdi ekonomik hürriyet. ( gerçekten kocası hasta veya kendisi dul olup da zaruretten dolayı meşru dairede çalışan kadınlara sözüm yok. Onlara Allah kolaylık versin. Ama kızlarını çalışmaya zorlayan anneler için hiç hayırlı dua etmiyorum bunu da söyleyim. )

83

03.12.2009, 18:52

Herkesin hususî âleminin ve kâinatının ve dünyasının direği kendi hayatıdır.

Emirdağ Lâhikası


Zamane gençlik bacım mutalaaya gelsin. :risaleokumak: :)
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

84

03.12.2009, 22:51

Ya ya ya ama ya :P Ablacım inş sakin bir kafa ile yarın veya ama diğer gün haftasonu dersanem olduğu için inşallah pazartesiye burada olur , pasaparola hakkımız yok mu :rolleyes:
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

85

04.12.2009, 12:03

mutaalalar icin Allah razi olsun.. isteyince oluyor iste :)

zamane, pasaparola yok.. dersine iyi calis.. :)
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

86

09.12.2009, 13:14

hangi pazartesiyi demek istedi acaba? ?(
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

87

09.12.2009, 13:17

Çıkmaz ayın son pazartesisi :dişler:
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


88

09.12.2009, 16:41

E insanın kendi hayatından ibaret, dünyası da ahireti de. Direk misali o yıkılınca hepsi yıkılıyor işte.

89

09.12.2009, 22:34

Ahireti de olur mu keçeli? Risale-i Nur'daki geçen yerini bulacaksın , Üstadımız Hz. lerinin penceresinden değerlendireceksin olayı ..

90

10.12.2009, 00:42

Dünya hayatı rezilliklerle dolu bir insan zaten dünyada hakiki saadete erişememiştir. Bununla birlikte işlediği günahlar ve yapmadığı ibadetler onun ahiretini de yıkmıştır. Bilmem, ben anladığımı yazdım.Koskoca kitapta nasıl buluyum tek bi cümleyi. Sayfasını yazsaydı belki okurdum ilgili kısmın tamamını ve ona göre bişiyler yazardım...

91

10.12.2009, 14:20

Herkesin hususî âleminin ve kâinatının ve dünyasının direği kendi hayatıdır.

Emirdağ Lâhikası


Emirdağ Lahikası sh.308

92

11.12.2009, 11:05

Evet, herkesin bu âlemde birer âlemi var, birer kâinatı var. Âdetâ zîşuurlar adedince birbiri içinde hadsiz kâinatlar, âlemler var. Herkesin hususî âleminin ve kâinatının ve dünyasının direği kendi hayatıdır. Nasıl herkesin elinde bir aynası bulunsa ve bir büyük saraya mukabil tutsa, herkes bir nevi saraya, aynası içinde sahip olur. Öyle de, herkesin hususî bir dünyası var.

Emirdağ Lahikası

Benim anladığım, insan iyilikte yapsa kötülükte yapsa, ibadetlerinde huşu içinde veya itinasız özensiz hareket etse o kişinin aynasına , yaptığı güzellikler veya çirkinlikleri yansır veya her neyaparsa yapsın , kişinin kendisi ile ilgili bi durumdur. Her koyun kendi bacağından asılır gibi. Her insanın bir alem olduğunu ve her insanın aleminde yaşananların , yapılanların farklı tezahür ettiği , herkesin bakış açılarının farklı oluğu , kişiden kişiye anlamların değiştiğini anlıyorum. Biz aynamızı İslam a çevirirsek , İslamiyetin bize yansıma yapıp hayatımıza yön vermesi giibi... Yani anahtar kelime bize verilen sunulan hayat , biz bu hayata nasıl yön verir, Rabbimize kul olup , layığıyla imanlı bir şekilde yaşarsak sonucuda yani ahiretimizde ona göre şekillenecektir.

Ben nacizane bu kadar anlayabildim ,
:(
Yardım istesek büyüklerimizden :rolleyes:
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


93

11.12.2009, 11:45

Allah razı olsun zamane. Basite indirgeyerk anlayacağımız şekle dönüştürmüşsün. Aslında Şahide bizi biraz zorlamış ,başlı başına bir ders konusu bu. Ve bu veciz ifadenin bir önceki ve bir sonraki cümleleri olmadan açılmaz konu.
Tahkik ederek okumamıza vesile olduğu için Şahide Kardeşe'de teşekkürler.
naçizane az bir katkım olsun.
anladığım kadarıyla.
Bu zamanda Kur'an'ın mu'cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur vasıtasıyla Diyor Üstadımız;
Bizler , eskiden hakikate ulaşanlar gibi meşakkatli bir yoculuk yapmıyoruz.
Mevcudatı da , varlıkları da, müşahade ettiğimiz somut varlığı da inkar etmeden, kendi hayatımız başta olmak üzere , tüm varlıklarda Vahdaniyet'in dellillerini görerek , huzura ve hakikate ulaşabiliyoruz.
Dolayısıyla , kendi hayatımız, bizim hususi dünyamızın, hususi alemimizin, kainatımızın direği hükmünde dir.Onunla hakikate ulaşabiliyoruz.
Hem kendi hayatımızda, hem de tüm kainatta , varlıklarda ; Allah'ın (c.c) varlık ve birliğine ait dellilleri okuyabiliyoruz.

94

11.12.2009, 11:47

Ee..Zamane mütala konusunu ve davetini yapmamışsın ?

drrd

Acemi

  • "drrd" bir erkek

Mesajlar: 28

Konum: kahramanmaraş

Meslek: ortopedist

Hobiler: tefekkür için seyr-i alem. spor

  • Özel mesaj gönder

95

11.12.2009, 16:24

bu dünya imtihan meydanıdır ücret alma yada rahat etme yeri değil herkesin imtihanı ayrıdır. ücretide iradesine göre verilecek olduğunu ayrıca rızkı veren allah olduğunu unutmamak gerekir diye düşünüyorum. makam ve dünyevi kaygılar için feraizi terk etmemek ve istikamette gitmek esas gayemiz olmalıdır.

96

13.12.2009, 14:58

Ee..Zamane mütala konusunu ve davetini yapmamışsın ?
:rolleyes:

97

13.12.2009, 15:30

"Çok iyiler var ki, iyilik zannıyla fenalık yapıyorlar."
Münazarat- sf:51

Davetlim:Ruhefza abla
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


98

13.12.2009, 15:37


“Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir.” (Münâzarât, S:51)

Kişinin niyeti ne kadar hâlis olursa olsun, eğer taleb ettiği şey gerçekleşmesi imkânsız bir şey ise;

Âdetullah’a aykırı, Hikmetullah’a mugâyir ise ondan müsbet netice alması mümkün mü?

Üstadımız’ın vermiş olduğu misâl ne kadar mükemmeldir o konuda! Cümleye dikkat!

“Zerrâtı günahkârlardan mürekkep bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz.” (Münâzarât s:51)
Bu ne kadar mükemmel bir ifadedir! Günahkâr insanların teşkil ettiği bir hükûmetin her işinin harika olmasını, her icraatının mükemmel olmasını bekleyebilir miyiz? Böyle bir hükûmet muhaldir. Ancak biz her işinin veya her uzvunun mükemmel olmasını beklediğimiz hayâlî bir hükümet peşinde koşarken, hayrı şerrine gâlip olan bir hükümeti de yıkmaya çalışmakla, o hükûmet eliyle yapılması mümkün olan hayırlı hizmetleri de engellemiş olmaz mıyız? Ve böyle bir hükûmeti yıkmak onun eliyle gelecek hayırlara engel olmak değil midir?

Mezkûr cümleye misâl olabilecek başka bir hâdiseyi Üstadımız şuâlar’da nazarlarımıza sunuyor:
“Eski Harb-i Umumîden biraz evvel, ben Van'da iken, bazı dindar ve müttakî zatlar yanıma geldiler. Dediler ki: "Bazı kumandanlarda dinsizlik oluyor. Gel, bize iştirak et. Biz bu reislere isyan edeceğiz."
Ben de dedim: "O fenalıklar ve o dinsizlikler, o gibi kumandanlara mahsustur. Ordu onunla mes'ul olmaz. Bu Osmanlı ordusunda belki yüz bin evliya var. Ben bu orduya karşı kılıç çekmem ve size iştirak etmem."
O zatlar benden ayrıldılar, kılıç çektiler; neticesiz Bitlis hâdisesi vücuda geldi. Az zaman sonra, Harb-i Umumî patladı. O ordu, din namına iştirak etti, cihada girdi, o ordudan yüz bin şehidler evliya mertebesine çıkıp beni o dâvamda tasdik edip kanlarıyla velâyet fermanlarını imzaladılar.” (şualar, S:315)
Burada bahsedilen “dindar ve müttakî zatlar”ın niyetlerinin kötülük olduğunu düşünebilir miyiz? Aslâ!.. Gayet iyi niyetle ortaya çıkmalarına rağmen hareketlerinin neticesini düşünememekle, iyilik zannıyla kötülük yapmakta olduklarını idrâk bile edememişler. Tarihimiz iyi niyetle ortaya çıkıp, hiç düşünmedikleri ve istemedikleri neticelerle karşılaşan “dinde hassas, muhâkeme-i akliyede noksan” iyi niyetlilerle doludur maâlesef!

Bakalım buraya ekleyecek neler olabilir..? :rolleyes:

99

13.12.2009, 15:54

Aaa bu mütalaa edilmiş başka sorayım mı ? devam edermisiniz?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


100

13.12.2009, 15:58

Örnekleri çoğaltmak mümkün.Allah razı olsun Ruhefza iyi yakalamış..Bence sen sor zamane ekleyecekleri olanlar için konu günceldir zaten.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir