Çünkü, âbid(KUL), namazında der: EşHEDU EN LA ıLAHE ıLLALLAH Yani, "Hâlık(YARATICI) ve Rezzâk(RIZIK VEREN), Ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat, Onun elindedir. O hem Hakîmdir(HıKMETLı ış YAPAR,) abes (BOş)iş yapmaz. Hem Rahîmdir(şEFKATLıDıR), ihsanı, merhameti çoktur" diye itikad ettiğinden(ıNANDIğINDAN), her şeyde bir hazîne-i rahmet(RAHMET HAZıNESıNıN) kapısını bulur. Duâ ile çalar. Hem herşeyi kendi Rabbinin emrine musahhar görür(BOYUN EğMış GÖRÜR). Rabbine ilticâ eder(SIğINIR); tevekkül( Sebeplere sarıldıktan sonra neticesini Allah`a bırakma, neticeye rıza gösterme) ile istinad edip(DAYANIP), her musîbete karşı tahassun eder.(KORUNUR). ımânı ona bir emniyet-i tâmme (TAM GÜVEN,KORKUSUZLUK ) verir.
Evet, her hakiki hasenât(ıYıLıK) gibi, cesâretin dahi menbaı(KAYNAğI) imândır, ubûdiyettir.(ıBADETTıR) Her seyyiât(GÜNAH) gibi, cebânetin(KORKAKLIğIN) dahi menbaı(KAYNAğI) dalâlettir.(HAK YOLDAN SAPMAKTIR) Evet, tam münevverü'l-kalb(KALBı NURLANMIş) bir âbidi(KULU), küre-i arz(YERKÜRE) bomba olup patlasa, ihtimâldir ki, onu korkutmaz. Belki hârika bir kudret-i Samedâniyeyi(,ALLAHIN KUDRETıNıN BÜYÜKLÜğÜNÜ) lezzetli bir hayret ile seyredecek. Fakat, meşhur(TANINMIş) bir münevverü'l-akıl(AKLI NURLANMIş) denilen kalbsiz bir fâsık(HAK YOLDAN ÇIKMIş ıSYANKAR) feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse, yerde titrer. "Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?" der, evhâma düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hânelerini terk ettiler.)