Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""dide_nur""
Maşallah.peki 1.sözle ilgili bazı sorular soralım bakalım.
1."Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden" ifadesi neden kullanılmış.neden özellikle çöl?
2."şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al."
biliyorsun ki Risale-i Nurda esma'ü-l hüsna talimi vrdır.Konuya göre Cenab-ı Hakkın isimleri kullanılır.Burada özellikle neden bu isimler seçilmiştir?
3."zâhirî mün’imleri medih ve muhabbet edip Mün’im-i Hakikiyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir." ifadesini açarsan sevinirim.
Alıntı sahibi ""Laz_Murat""
sadece okumuşum hiç bu şekil düşünmedim nedenlerini bende merak ediyom.
Alıntı sahibi ""dide_nur""
Maşallah.peki 1.sözle ilgili bazı sorular soralım bakalım.
1."Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden" ifadesi neden kullanılmış.neden özellikle çöl?
2."şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al."
biliyorsun ki Risale-i Nurda esma'ü-l hüsna talimi vrdır.Konuya göre Cenab-ı Hakkın isimleri kullanılır.Burada özellikle neden bu isimler seçilmiştir?
3."zâhirî mün’imleri medih ve muhabbet edip Mün’im-i Hakikiyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir." ifadesini açarsan sevinirim.
Geldim Muha1 kardeşim,geldim ve gördüm hamdolsun.Alıntı sahibi ""Muha1""
Sen Hulusi Said' sen yaparsın inş. Buna inanıyoruz :wink:
Daha Abdulbaki ağabey ve Ruhefza abla görmedi bu başlığı. Onlar da gördükten sonra artık geri dönemezsin. :mrgreen:
Hem bak keçeli.
Sen bu çalışma sayesinde bize de yardımcı olacaksın. Bizlerde öğreneceğiz bu vesileyle inş.
Alıntı sahibi ""blackpepper""
1. Üstad Bediüzzaman Said Nursi dünyayı bir çöle benzettiği için olabilir mi?
2.Malik-i Edebi'nin anlamı herşeyin sonuna kadar sahip olan Allah'tır.
Hakim-i Ezeli'nin anlamı ise sürekli ve daima hüküm süren bir anlamı var.
3. Asıl nimet vereni degil de ona aracı olana inanmak gibi. Bir hikaye vardır. Patronun biri bir işçisine para verip hiç tanımadıgı birine götürmesini istemiş. Götürdügü adam da sanki kendisi ona vermişcesine ona minnettar olmuş. Yani asıl nimet veren Allah-u Teala'ya şükr etmeliyiz.
Alıntı sahibi ""dide_nur""
1."Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden" ifadesi neden kullanılmış.neden özellikle çöl?
2."şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al."
biliyorsun ki Risale-i Nurda esma'ü-l hüsna talimi vrdır.Konuya göre Cenab-ı Hakkın isimleri kullanılır.Burada özellikle neden bu isimler seçilmiştir?
3."zâhirî mün’imleri medih ve muhabbet edip Mün’im-i Hakikiyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir." ifadesini açarsan sevinirim.
Alıntı
."şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al."
Alıntı sahibi ""blackpepper""
Çok dogru söyledin abicim fakat 3. sorunun cevabı yok?
Alıntı sahibi ""Abdulbaki""
Öncelikle dide_nur kardeşimizin açıklamaları çok hoş ve güzel olmuş.Allah razı olsun.
Alıntı sahibi ""Abdulbaki""
Alıntı
Hâkimiyet ezeliyeti,Malikiyet ise ebediyeti gerektiriyor.Bu derste böyle bir mana daha inkişaf ediyor.Biraz da buraya çalışabilirliz.
DÖRDÜNCÜ HAKıKAT
Hâkimiyettir.
Evet, bu kâinata geniş bir dikkatle bakan, kâinatı gayet haşmetli ve gayet faaliyetli bir memleket, belki idaresi gayet hikmetli ve hâkimiyeti gayet kuvvetli bir şehir hükmünde görür, herşeyi ve her nev'i birer vazife ile musahharâne meşgul bulur. "Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır." (Fetih Sûresi, 48:7.) âyetinin askerlik mânâsını ihsas eden temsiline göre, zerrât ordusunda ve nebatat fırkalarından ve hayvanat taburlarından, tâ yıldızlar ordusuna kadar olan cünûd-u Rabbâniyeden, o küçücük memurlarda ve bu pek büyük askerlerde, hâkimâne tekvinî emirlerin, âmirâne hükümlerin, şâhâne kanunların cereyanları, bedahetle bir hâkimiyet-i mutlakanın ve bir âmiriyet-i külliyenin vücûduna delâlet ederler.
Madem bir hâkimiyet-i mutlaka hakikati vardır; elbette şirkin hakikatı olamaz. Çünkü "Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olup giderdi." (Enbiyâ Sûresi, 21:22.)âyetinin hakikat-i kàtıasıyla; müteaddit eller müstebidâne bir işe karışsalar, karıştırırlar. Bir memlekette iki padişah, hattâ bir nahiyede iki müdür bulunsa, intizam bozulur ve idare hercümerc olur. Halbuki, sinek kanadından tâ semâvât kandillerine kadar ve hüceyrat-ı bedeniyeden tâ seyyaratın burçlarına kadar öyle bir intizam var ki, zerre kadar şirkin müdahalesi olamaz.
Hem hâkimiyet bir makam-ı izzettir; rakip kabul etmek, o hâkimiyetin izzetini kırar. Evet, aczi için çok yardımcılara muhtaç olan insanın, cüz'î ve zâhirî ve muvakkat bir hakimiyeti için kardeşini ve evlâdını zâlimâne öldürmesi gösteriyor ki, hâkimiyet rakip kabul etmez. Böyle bir âciz, böyle cüz'î bir hâkimiyet için böyle yaparsa elbette, bütün kâinatın mâliki olan bir Kadîr-i Mutlakın, hakikî ve küllî rububiyetine ve ulûhiyetine medar olan kendi hâkimiyet-i kudsiyesine başkasını teşrik etmesi ve şerike müsaade etmesi hiçbir cihetle mümkün olamaz.(Yedinci şua)
(لَهُ الْمُلْكُ )Yani, ferşten Arşa, serâdan Süreyya'ya, zerrattan seyyârâta, ezelden ebede kadar herbir mevcut, semâvat ve arz, dünya ve âhiret, herşey Onun mülküdür. Mâlikiyet mertebe-i uzmâsı, tevhid-i âzam suretinde Onundur. şu mertebe-i uzmâ-yı mâlikiyet ve makam-ı âzam-ı tevhidin bir hüccet-i kübrâsı, lâtif bir zamanda ve lâtif bir hatırada, Arabî ibaresinde, şu âcizin hatırına ilka edildi. O lâtif hatıranın hatırı için, aynı ibare-i Arabiyeyi kaydedip sonra meâlini yazacağız.
Mülk umumen Ona aittir. Zira şu büyük âlem, tıpkı bu küçük âlem gibidir; her ikisi de Onun kudretinin masnuu ve kaderinin mektubudur.
şu büyük âlemi ibdâ ederek onu bir mescid haline getirmiş, bu küçük âlemi icad ederek onu da bir sâcid kılmıştır.
şunu bir mülk şeklinde inşa etmiş, bunu da bir memlük olarak icad etmiştir.
şundaki san'atı bir kitap olarak tezahür etmiş, bundaki sıbğası ise hitap çiçekleri suretinde açmıştır.
şunda kudretiyle haşmetini gösterir; bunda ise rahmetiyle nimetlerini tanzim eder.
şundaki haşmeti Onun vâhidiyetine şehadet eder; bundaki nimetleri ise Onun ehadiyetini ilân eder.
şu büyük âlemin küll ve eczalarında Onun sikkesi okunduğu gibi, bu küçük âlemin cisim ve âzâlarında da Onun hâtemi vardır.(20.Mektup)
Alıntı sahibi ""Blackpepper""
Hepinizden Allah Razı Olsun fakat bazı kelimeleri daha açıklayıcı yazsanız :oops: