Mülk ve Melekût Allah'ın iki alemidir.
Alem-i Mülk,sahip olunan, üzerinde tasarruf hakkı bulunan ve şahit olduğumuz alem.Görünen alemdir.
Melekût,bir şeyin iç yüzü, hakikati, aslı.Görünen alem değil müttali olmadığımız gayb alemleri.
Âlem-i melekût,melekût âlemi, ruhlar ve melekler âlemi.Gözle görülmeyen semâvî varlıklar âlemi.
Yukarıda kısaca tariflerini yaptığımız mülk ve melekût alemleri ile ilgili Risale-i Nurlardan da alıntılarla konuya devam edelim inşallah.
Özellikle yer yer mülk alemindeki eşyanın melakût boyutlarına yoğunlaşmaya çalışalım.
Mülkten melekûta bakış açılarımızı mana-i harfi bakış ile bakmaya yöneltelim.Mülk aleminin mülevves yansımalarının altında melekût cihetine tecelli eden parlak ve güzel yansımaların perdelerini aralamaya çalışalaım.
Öncelikle konu ile ilgili Risale-i Nurlarda geçen bölümleri paylaşalım.
Hem hayatın iki yüzü, yani mülk, melekut vecihleri parlaktır, kirsizdir, noksansızdır, ulvîdir. Onun için, perdesiz, vasıtasız, doğrudan doğruya dest-i kudret-i Rabbâniyeden çıktığını âşikâre göstermek için, sair eşya gibi zâhirî esbabı, hayattaki tasarrufât-ı kudrete perde edilmemiş bir müstesna mahlûktur. (Otuzuncu Lem'a)
Kâinatın iki ciheti var-aynanın iki vechi gibi: Biri mülk, biri melekûtiyet.
Mülk ciheti ezdadın cevelangâhıdır. Hüsün-kubh, hayır-şer, sağîr-kebîr gibi umurun mahall-i tevarüdüdür. Onun için vesait ve esbab vaz edilmiş, tâ dest-i kudret zahiren umur-u hasise ile mübaşir olmasın. Azamet, izzet öyle ister. Hakikî tesir verilmemiş; vahdet öyle ister.
Melekûtiyet ciheti ise, mutlaka şeffafedir; teşahhusat karışmaz. O cihet vasıtasız Hâlıka müteveccihdir. Terettüp, teselsül yoktur. ılliyet, mâlûliyet giremez. ı'vicâcâtı yoktur. Avâik müdahale edemez. Zerre, şemse kardeş olur.
Kudret hem basit, hem nâmütenâhi, hem zâtî; mahall-i taallûk-u kudret hem vasıtasız, hem lekesiz, hem isyansızdır. Büyük küçüğe tekebbürü, cemaat ferde rüçhanı, küll cüz'e nisbeten kudrete karşı fazla nazlanması olamaz.( Sünuhat)