Değerli Cihan kardeşim,
Mes'eleye birde şu pencereden bakmanı rica ediyorum.
[b]Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ve Sahabe devrinde kadınların erkeklerle konuştuklarını, soru sorduklarını, birbirlerinin sorularını cevaplandırdıklarını, Sahabe kadın ve erkeğinin bir çok konuda selam ve kelam ettiklerini rivayetlerden öğreniyoruz.
Bunu araya perde koyarak yaptıklarını biliyorum. Ve de Kuran tamamen indikten sonrası için konuşabiliriz. Yani siz de bilirsiniz ki şu anda içkinin durumunu, Asr-ı Saadette henüz içki haram kılınmadan önceki dönemle izah edemeyiz.
ıyiliği emredip, kötülükten sakındırmak da resullere olduğu gibi tüm mü'minlere farz olan bir ibadettir.
" Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. ıyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, ila ahiril ayet. (Tevbe suresi, 71) "
(Peki eve hapsedilen hanım kardeşlerimiz bu farz olan ibadeti nasıl yapacaklar. ? )
Eve hapsolunsun demiyorum. Beni anlamak istemiyorsunuz. Ben diyorum ki, hizmetleri de sosyal hayatları da kadınlar arasında olsun , hizmet için dahi erkeklerle muhatap olmasınlar. Kocaları kendilerine yardımcı olur. Yani yukarıdaki ayeti yerine getirebilmek için ille de erkeklerle mi muhatap olmalıdırlar?
Kur'anda ve Asrı saadette Hanımlarla meşveretin örnekleri vardır.
Bir gün Hz. Ömer Hutbe okurken bir kadın kalkıyor itiraz ediyor.
"Hayır ya Emirel Mü'minin o mes'ele öyle değildir" diyor. v.s.
şefkat Kahramanları bu zamanda da söz sahibi olmaları lazım asr-ı saadette olduğu gibi.
O söz sahibi olma meselesinde aynı fikirdeyiz. Evet evde meseleler eşler arası meşveretle halledilmeli ve eşler biribirinin görüşünü kale almalı ve evin reisi olan erkek ben bilirim ayaklarıyla hareket etmemeli. Ama kadın yabancı erkeklerin bulunduğu ortamda , kocası dururken söze karışmamalı. Saygıyla yaklaşmalı ve SUSMALI. Beyefendi de tek olmadığının ve ailesi adına konuştuğunun bilinciyle hareket etmeli. Yani burada da kadının erkeklerle muhatap olmasını gerektiren bir dayanak yok.
Hz. Aişe anamız orduya kumandanlık etmiştir.
Onun ahlakında bir tek kadın gösterin, tüm kadınların orduya kumandanlık yapabileceğine kanaat getireyim. ZAMAN AHıRZAMANDIR EFENDıM.
Esrar-ı din ve ahkam-ı şeriatın hemen yarısı belki onlardan geliyor.
Hz. Hatice(R.A.) anamız ticaretle meşguldü. Vefat ettiğinde Peygamber Efendimiz (S.A.V.) 50 yaşında idi. 40 yaşında Peygamberlik geldiğinde
Hz. Hatice Anamızı ticaret yapmaktan menmi etti ?
Kuran tamamen indiğinde ticaret yapan birtek müslüman kadın var mıydı? Bu da içki meselesine benziyor. Fazla açıklama yapmaya gerek yok.
şimdi gelelim senin sorularına:
1- iffetiyle, haysiyetiyle, kişiliğiyle, hayâsıyla çalışıyorsa doğrudur.
Çalışırken evini, ailesini, eşini , akrabalarını ihmal ediyor, dışarıda evde olduğundan daha bakımlı , güzel ve alımlı dolaşıyor ve işine evinden ve çocuklarından daha çok önem veriyorsa, NAMUSUYLA ÇALIşMASI NEYı DEğışTıRıR?
2- rızası olmayacakdıysa evlenmeden önce neden konuşmadı.
Söz döneminde konuşuluyor, evliliğin ilk yıllarında çalışılmıyor. Sonra hizmet öne sürülerek çalışılıyor. ışin enteresan tarafı ise Allah rızası için hizmet ediyorum deniliyor ama edilen hizmetin karşılığında maaş alınıyor.
3- Boşama hakkına sahip değildir. Dinen nafaka ödemek zorundadır.
Peki erkek, ne zaman karısını boşarsa haklı olur? Karısını cezalandıramaz, dövemez , boşayamazsa o zaman erkeğin hakkı hukuku nerde kalıyor. Kadın bildiğine, erkek bildiğine. O zaman kadına neden şefkat göstereyim, neden ihtiyaçlarını tedarik edeyim ki? Hakkım yoksa, çalışacaksa, gitsin kendi kendine baksın. Bu da haksızlık olduğuna göre, BıR ERKEK KARISINI ANCAK NE ZAMAN BOşARSA HAKLI OLUR?
4- Üstadımızın sağ olan talebeleri var sorulabilir.
Eğer tanıdığınız abiler varsa, Üstad kadınlarla erkeklerin aynı ortamda hizmet etmesine, birbirleriyle günün 8 saati teşrik-i mesai yapmalarına izin vermiş mi diyerek sorulabilir ve de yaşanılan olay varsa anlatılması istenebilir. Ama o abilere siz ulaşıp sorabilir misiniz şendoğan ağabey?
5- Hizmetler işin ehline verilir. O sahada bayan kardeşimiz daha ehliyetliyse. Ne biliyorsun o kardeşimizin yanında bir bayan veya bir erkek kardeşimizin refakat etmediğini?
Zübeyir abinin ölüm yıldönümünde onlarca erkek kabir ziyaretinde bulundu. Yeni Asya Gazetesi'nde çalışan tüm tecrübeli gazeteci ağabeyler oradaydılar. Gençler de oradaydı. Ama kabir ziyareti haberini bir bayan yaptı, fotoğrafını bir bayan çekti. Peki oradaki erkeklerin hiç biri bu işe ehil değil miydi? Bizim erkeklerimiz bu kadar kabiliyetsiz mi? O kardeşimizin yanında bir bayan veya bir erkek kardeşimiz refakat ediyor mu bilemeyiz. Lütfen siz de bilmediğiniz konuda yorum yapmayınız. Ama bir bayanın TEK BAşINA Yeni Asya Gazetesi ve de Bizim Aile dergisi için haber ve röportaja gittiğini biliyorum. Görmediğim konularda evhamlarımla hareket etmiyorum. ısim vermemi isterseniz bu bayanın ismini de size iletebilirim. Halen Yeni Asya çalışanıdır kendisi.
Senin şu yazılarından şöyle bir şey ortaya çıkıyor:
Gelin hanımları eve hapsedelim.
Alakası olmadığını anlamak isterseniz, yazdıklarımı tekrar okuyun. Ben herhangi bir şekilde, zaruret olmadıkça, yabancı erkekle, yabancı bir bayanın muhatap olmasına karşıyım. Ölçüler diyeceksiniz ama o ölçüler zaruret durumlarında uyulması gerekenler. Keyfi olarak bir erkek bir bayanla muhatap OLAMAZ, aynı şey bayan için de geçerlidir. Zaruri muhatabiyet durumu söz konusu ise - ki bu zaruret vicdanlara kalıyor- ölçülere dikkat edilerek, lafı uzatmaksızın muhatap olunur ve ona kimse de bişey diyemez.
Üniversite kapılarında bayrakları olan Başörtüsü için boşuna mücadele vermesinler. Haklarından vazgeçsinler.
Bu konuda yorumum yok. Mücadele vermeyip başını açanlar da var. Açmayıp üniversite kapısındaki protesto gösterilerinde her ay yeni bir sevgili bulan da var. Açmayıp da kurslarla, yurt dışında üniversiterde kendini yetiştirip eğitenler de var. Bu tercih meselesidir. Ben sadece erkeklerle muhatap olunmasın diyorum. Zaruri muhatabiyette de ölçüler var zaten. Bir kadının işinden dolayı erkeklerle muhatap olması ise zaruret değildir.
Tebliğ görevi ve ilim öğrenme sadece erkeğe farzdır.
Tebliğ ve ilim öğrenmek için erkeklerle muhatap olmaya gerek yoktur!!!
Hanım kardeşlerimizin ilim öğrenmesi gerekmez çocuklarını ilimsizde yetiştirebilirler.
ılim öğrenmek için de, çocuk yetiştirmek için de erkeklerle muhatap olmaya gerek yoktur.
Kusura bakma ben senin yazılarından böyle anlıyorum.
Sen de kusura bakma ama abi yanlış anlamışsın.
Yaşadığımız asır asr-ı saadetin yansımasıdır.
Yaşadığımız asır sadece AHıRZAMANdır. Bu zamanda ıslamın onda birini yapan kurtuluyor. Farkı buradan da anlayabilirsiniz.
Sen ıslamın 100% yaşandığı asırlara göre yaşanılsın istiyorsun.
Ben sadece; kadın,
*ne sebeple olursa olsun evini, çocuklarını ve eşini ihmal etmesin,
*hizmet için de olsa, iş için de olsa erkeklerle aynı ortamı paylaşarak yabancı erkeklerde aşinalık uyandırmasın,
*kocasına paspal, yabancılara süslenik olmasın,
*Zaruret dışında erkeklerle ASLA muhatap olmasın, zaruret halinde ise ölçülerin dışına çıkmasın ve yabancı erkeklerle muhatabiyet hususunda
%100 erkeğinin emrine uysun.
ıstiyorum....
O günlerde gelecek inşaallah.
ınşallah
Baki selamlar[/b]
Yukarıdaki alıntı içinde
bu renkte olan yazılar Cihan isimli üyeye , yani bana aittir. Karıştırılmasın. Birebir cevap verebilmek için yazdım.
Barış kardeşime katılıyorum. Erkekler de keyfi olarak yabancı bayanlarla muhatap olamazlar (ölçülü veya ölçüsüz), hizmet için dahi yabancı kadınlarla teşriki mesai yapamazlar, şehevani bir niyetle dahi bakamazlar, aynı ortamda bulunamazlar. Ancak erkek dinen aileyi geçindirmekle yükümlüdür. Rızık temini için bayanlarla, iş gereği, ölçüsüne uyarak, lafı uzatmaksızın, gözlerinin içine bile bakmaksızın, karısına sadakatine zarar vermeksizin muhatap olabilirler.
Barış kardeşim. Erkekler olarak üstümüze düşeni yapmadığımızdan kadınlarımız bu haldeler. Biz kendi suçumuzu bildiğimizden, artık kadınlarımıza da pek ses çıkaramaz olduk. Veya yapmamalarını istediklerimizi kendimiz yaptığımızdan sözlerimiz tesir etmez oldu.
Muhabbet ve dualarımla...