Nurcular olarak en çok diyalogda bulunması gereken kesimlerden, en çok konuşmasını bilmesi gereken kesimlerden birisiyiz.
Diyalogtan kastım, konuşmaktır, yolda, evde, işte, her tür insanla konuşmak, onları dinlemek, fikir alışverişi yapmak, Risale-i Nur külliyatını merhemlerini dertlere derman olarak gösterebilmek, ayaklara köstek olarak değil...
Bugün saat 2.00 de, ızmir Selahaddin Akçiçek Kültür Merkezi'nde Halil Uslu abinin bir konferansı var, ızmir'in umum dershanede dün geceki dersi de o yapmıştı.
Orada dikkat çektiği hususlardan biri de diyalogdu, zaten kendisinin bir özelliği de budur, çekinmeden her tür insanla konuşur.
Forumda onun şöyle bir hatırası geçmişti
EuroNur Forum Ana Sayfası >> Nurculuk ve Risale-i Nur >> 23 Mart sayısı[/url]"]Bununla ilgili çok örnek var, ama ben Halil Uslu (gazetemiz yazarlarından) abinin başından geçeni anlatmak istiyorum...
Otobüse biniyor, yanında oturduğu kişi ise uzun saçlı, böyle değişik, üniversite öğrencisi bir tip... Abi bununla muhabbeti kuracak, ama genç bu tarafa bakmıyor, hiç pas vermiyor... Abi alıyor kalemini, fırlatıyor onun bacağına...
Genç n'oldu yahu diye çeviriyor başını sonunda.... Abi başlıyor anlatmaya:
--- "Ben" diyor " çok merak ediyorum, bu kalem kendi kendine yazar mı? Aklım hep buna takılıyor, hep bunu düşünüyorum"
Bu şekilde muhabbeti başlatıp şöyle anlatmaya devam ediyor: "Bak biz otobüsle seyahat ederken dışarıdaki şeyleri görüyoruz. Bu kalem, nasıl kendi kendine yazamıyorsa...." . Orjinalini dinlemek farklı tabi, burada size soğuk ve nakıs gelmiş olabilir, ama dinlerken gülüyoruz, çok hoşumuza gidiyor....
Otobüs yolculuğu bitince genç abiye sarılıyor, çok seviniyor, abi daha sonra tanıtıyor kendini, kartını veriyor .... Hala görüşüyorlarmış...
Halil Uslu abi, insanlarla konuşurken, şöyle bir düsturdan bahsetti, uygulayın başarılı olursunuz, her kapı size açılır dedi, (o öyle dedi, kendisi 45 yıllık Nurcu, tecrübe konuşuyor):
Konuştuğunuz zaman, karşınızdaki insanı ne kendinizden üstün görün, ne de hakir (aşağı) görün.
Bizim, bilhassa benim, kanayan yaralarımdan biridir bu, bilsen de anlatamamak. Gerçekten ama gerçekten çok az bir şey bilip de heryeri Nur dershanesine çeviren ihlaslı zatlara imreniyorum.
Peki, ya sizler ne düşünüyorsunuz, sizlerin tecrübeleri neler?
Not: Bugüne kadar, kendilerine en rahat anlattıklarım sınıf arkadaşlarım gibi zatlar oldu. Belki sizde çağrışım yapar.