Medreset-üz Zehra erkânları, benim şahsımın da
hakikî vekilimdirler.
(Emirdağ – 2 – 21)
Evet, kardeşlerim! Sizler, ihlas sırrını tam muhafaza ediyorsunuz. Bu kadar esbab-ı tefrika içinde vahdetinizi muhafaza, hakikaten bir hârikadır.
Hâfız Ali‘nin hakikaten müstesna bir mahviyet ve tevazuu içinde ihlası ve fena fi-l ihvan düsturunu muhafaza etmesi; ve
Hüsrev‘in hakikaten tedbirce bana ihtiyaç bırakmayacak bir derecede tedbir ve dirayeti ve Hâfız Ali gibi yüksek ihlası ve mahviyeti;
Hâfız Mustafa‘nın hizmet-i nuriyede büyük iktidarı içinde kuvvetli bir sadakatı ve fedakârane teslimiyeti; ve hem Abdurrahman, hem Lütfü, hem Hâfız Ali manasını taşıyan
büyük ruhlu Küçük Ali, Risale-i Nur hizmetini dünyada herşeye tercihan hayatının en büyük maksadı yapması ve sebeb-i ihtilafa karşı kuvvetli mukavemeti bulunduğunu bu dört mektubunuz bana bildirdi. Aynı sistemde, mes’elede alâkadar kahraman
Tahirî ve kahraman
Rüşdü‘nün dahi aynı hakikatta ve aynı ahlâkta bulunduklarını hiç şübhe etmiyoruz. Bu altı rüknün, bu muvakkat sarsıntıdan, hakikî bir tesanüdle birbirine el-ele, omuz-omuza, baş-başa vermesi, altıyüz belki altıbin kıymet-i maneviyeyi alıyor.. diye, Cenab-ı Hakk’a Risale-i Nur hesabına hadsiz şükür ediyoruz ve sizi de tebrik ediyoruz.
(Kastamonu Lahikası – 242)