çok değerli barish kardeşim;
sizlerin samimiyet ve iyiniyetine her zaman güveniyoruz.
bu nedenle yapacağınız her türlü tenkit ve eleştiriye açığız.
bizler elhamdülillah müslümanız.
müslümanlar ise kardeştir.
üst kimliğimiz mümin ve müslüman olmaktır.
cemaat, grub, vs gibi kimlikler alt kimliktir.
yazınızda ifade ettiğiniz ettiğiniz bir kaç hususa temas etmek gerekirse:
Aslen Islamin soyledigi yonetim bicimi muglak birakilmis olup bundaki hikmetin milletlerin fitratllarina gore bir yonetim tercih edilmesinin zorunlulugudur. Bu zaviyeden bakinca Islamin temin edecegi bir cok ozgurluk demokrasiyle saglanabilir. Ozellikle gunumuz idarecilerinin manasinin cokuk oldugu dusunulurse bugun demokrasiden baska her rejimin muslumanim dahi dese idarecilerin elinde patlayacagi hakikattir..
çok doğru.
ıslamiyet kesin bir yönetim şekli tayin etmemiş.
zaten bu nedenle siyaset ve idare konusu çok tartışılıyor.
ama bu demek değildir ki, bir yönetim şekli de işaret edilmemiş.
vete, dört halife devri ile ıslamın kabul edeceği devlet şekli ümmete model olarak gösterilmiş.
Üstad Hz.leri de bu devre cumhuriyet devri diyor.
hak ve hürriyetlerin tam uygulandığı, adalet ve meşveret easslarının tam tatbik edildiği, Hz. Ömer devrinde tüm devletkrumlarının şekillendiği, idarecilerin seçimle iş başına geldiği bir yönetim şekli.
buna bu gün demokarsi denmiş.
isimlerin değişmesi ile hakiakt değişmeyeceğine göre, demokrasi ve cumhuriyet denilen yönetim şeklinin Hulefa-iRaşidin döneminde tam olarak tatbik edildiği söylenir.
Bu konuda münazarat, hutbe-işamiye, emirdağ lahikası ve beyanat ve tenvirler gibi eserlerde geniş bilgiler var.
sizin gibi müdakkik bir kardeşin işin aslına müracaat edeceği beklentimiz arasındadır.
Yeni Asyanin demokrasiyi desteklemesi normal karsilanmali ama bu sanki onun gaye-i aslisi gibi algilanmamali. Belki secim zamanlarinda verilen kararlar gibi gorulmeli. Bu yuzden Yeni Asyali arkadaslarin bu konu uzerine cok yogunlasmalari cok da dogru gelmiyor bana.
Yeni asyalı kardeşleriniz olarak biz Risale-inurda ne görmüşsek, risale-i nurdan ne anlamışsak, risale-inur bize ne emretmişse onu yapmaya çalışıyoruz.Bizler 10. sözü de okuruz, 29.sözü de...16 mektubu da okuruz 20. mektubu da.. Münazaratı da okuruz asay-ı musayı da.. Emirdağ lahikasınıda okuruz, lemaları da...
Yeni asya olarak bizim ölçümüz Nurlar ve üstaddır. başka ölçüleri de kabul etmeyiz...
Demirel mevzuu ise, fakir zannimca, sahislara bina edilmemeli. 28 Subatta Demirel ona atfedilenin tam aksi yonde hareket etmistir. O zaman da demokrat demirel demek olmaz herhalde. Bu yuzden meseleyi demirel ve digerleri diye algilamak yanlis olsa gerektir. Eger gaye demokratlari desteklemek ise o zaman en demokrat kimse o desteklenmeli. yoksa isimler uzerinde karar kilmak o insanlarin yanlislarina da goz yummak demek olur.
bu fikrinize tamamen katılıyoruz.
bizim şahıslarla işimiz yok.
biz demokratları, demokrat fikirli insanların toplandığı bir misyonu destekledik ve destekliyoruz. şahısları değil...
bu konuda yukarıda açıklama yaptık...
Bir kardesimiz de AKP demokrat oldugunu gostersin demis.. Bir kac madde siralamis. Oysa kardesin gozden kacirdigi bir derin devlet hadisesi varki bu guclu bir yapilanma ve bunun yuzunden cok seyler kolay yapilmiyor. Bu yuzden lutfen bazi seyleri evdeki eski halilari degistirmek gibi basit algilamayalim. Bunu soylerken beni de AKPyi savunuyor zannetmeyesiniz. Siyasetin o yonu ile hic alakam yoktur...
Değerli barish kardeşim size bir misal anlatacağım:
demokratların ne demeye geldiğini inşallah daha iyi kavramış oluruz.
yıl 1950.
Demokrat Parti meclisten güvenoyu almış, çiçeği burnunda bir hükümet.
CHP ve derin devlet bütün gücü ile duruyor.
menders bakanlar kurulunu topluyor.
ilk kararlardan birisi "ezan arapça hali ile okunacak".
karar alınıyor.
kararname Köşke çıkıyor.
Köşkte ise katıksız, tam bir kemalist olan Celal Bayar var.
bayar hükümetin "ezan kararnamesini" görünce şok oluyor.
"Aman ne yapıyorsun, daha yeni iktidar olduk, durum çok nazik, bu karar biraz beklese" diyor.
Menderesi kararından vazgeçirmek için bin derden su getiriyor.
Menderes kararlı ama köşk direniyor.
bakıyor ki olacak değil, menders iki kararname hazırlıyor
birisi:hükümetin istifası kararnamesi, diğeri ezan kararnamasi.
menders "bu iki karanameden istediğini kabul et" deyip ankarayı terk ediyor.
bayar çaresiz ezan karanamesini imzalıyor ve böylece ezan aslına dönüyor.
işte demokratlık bu....
Allah etmesin AKP gibi bir zihniyet o zaman iktidarda olsaydı, herhalde hala "ulama" şeklinde okunurdu.
saygılar