Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""osmanoca""
.......
........
bunlar iddia değil,,mehmet kutlular abinin ve diğer talebelerin kabul ettiği amma hala devam ettirdiği yanlışardır...kayıtlarda vardır....
Alıntı sahibi ""Bilâl Tunç""
Risâlelerde Üstâd'ın kendisinin veyâ talebelerinin ilcâât-ı zamân gereği ba'zı tasarruflarda bulundukları doğrudur. Elimde D.H.Ö.'nin 1909 ve 1910 baskılarının fotokopileri, 1954-57'lerde teksir edilen nüshanın aslı bulunuyor(Âsâr-ı Bedîiyye'de kapak fotoğrafı görülen nüsha). Üzerinde muhterem müellifin kendi el yazısı ile tashihleri var. Zehrâ Yayınları bu nüshayı dikkate almış mı? Almadı ise bir gerçeği gizlemiş olmuyor mu? Bir sayfasının yeni yazıya çevrilmişini ekte gönderiyorum. Sizin elinizdeki nüshada bulunmayan farklılıklar Üstâd Hazretlerinin bizzat kendi el yazısı ile yaptığı değişikliklerdir.
Üstâd'ın hangi ırktan olduğu hiç önemli değil. Peygamber Efendimiz'in Arab'lığının mühim olmadığı gibi. Biz Âl-i Beyt'ten olduğuna inanıyoruz.
Mü'minler ancak kardeştir.. Orta yolu ihtiyâr etmek lâzım, sevgili Kardeşim.
Allâh'a emânet olun.
Alıntı sahibi ""osmanoca""
bu yazıyı iyi okuyalım...ama hak adına düşünelim..
Alıntı sahibi ""osmanoca""
Üstad zalimlerin müslümanları ve nurcuları davalarından uzaklaştırmak için en çok kullandıkları yolların başında korku duygusunu bir çok risalede dile getirir. bu korku ile hakikatler ketmedilmez...öyle olsaydı..üstad hayatı boyunca geri çekilmeyen ve hayatının sürgünde geçmesine neden olan bir yola girmezdi ve bu konuda korku damarına değinmezdi..üstad da kürtçülük iftirasına maruz kaldı. ama biz kendimize gelecek iftiralardan dolayı hakikatı söylemeyi bırakır ve sadece menfaat noktasında hareket edersek o zaman pek çok hata çıkar...
Alıntı sahibi ""osmanoca""
işte vakit gazetesinde yazılmış diye bahsettiğim ve daha dün gazeten tekrar bana gelen o yazıdan bazı bölümler aktarayım...hatlarımızı görün...ama hak adına evet doğru deyin...
mehmet kutlular abiye sorulan bir soru:
- Demirel'in, şahsınızda Nurcuları kullandığı eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Demirel'in bizi kullandığı doğru değil. Bizi nerede kullandı? Oylarımızı alarak mı kullandı? AK Parti de benden oy isteyebilir. Ben bir grup isem, her parti benim oyumu almak için birtakım tavizler vermek durumundadır. Türkiye'nin şartları bu. Biz zaten demokrat misyonun DP, AP ve DYP ile geldiğine inanıyoruz. Çünkü bunun alternatifi yok. Demirel'e oyumuzu verdik, ama istediğimizi yapmadı diye parti değiştirecek bir kitle değiliz. Kendimizi değil milletimizi düşünüyoruz. Demirel, Bediüzzaman ve talebelerinin samimi bir dostudur. Bugüne kadar hiçbir zaman Demirel'in ağzından Bediüzzaman ve Nur talebelerinin aleyhinde bir tek kelime çıkmamıştır. Oy verdik diye teşvik gibi maddî veya manevî herhangi bir menfaat sağlamadık. Kaldı ki, inandığı istikamette oy kullanmak, kullanılmak olarak değerlendirilemez.
Alıntı sahibi ""osmanoca""
bazı demirel bilgileri:
-Başörtüsü takmak isteyen arabistana gider..
-Kur’an’daki 6666 ayetten 230’u dünyayı ve insani münasebetleri düzenliyor.Bunlar bugün aynen uygulanamaz.
ve dana bir sürü din düşmanlığı ama iki yüzlü olarak..
Alıntı sahibi ""osmanoca""
üstadın kastamonu lahikasında dediği gibi :
Birincisi: Bu asrın acib bir hassasıdır. (Hâşiye) Bu asırdaki ehl-i ıslâm'ın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli canileri de âlîcenâbâne afvetmesi; ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler mânevî ve maddî hukuk-u ibadı mahveden adamdan bir tek haseneyi görse, ona bir nevi tarafdar çıkmasıdır. Bu suretle ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğyan; safdil tarafdar ile ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatâsına terettüb eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine belki teşeddüdüne kader-i ılâhiyyeye fetva verirler; biz buna müstehakız derler.
Alıntı sahibi ""osmanoca""
röpörtajda bir başka kısım:
- 28 şubat sürecinde Demirel "sivil yollara" başvururken, Ecevit, Demirel'in aksine Nurculara sahip çıktı.- Ecevit, Nurculara değil, Fethullah Hoca'ya sahip çıktı. Ecevit, dindarlara hiçbir zaman sıcak davranmadı. Orada Fethullah Hoca'nın desteğini alarak birinci parti olduğu için sahip çıktı. Ecevit'in ıslâmiyet'e karşı kanaati değişmedi.
- Hocaefendi yanlış mı yaptı?
-Bana göre Hocaefendi, Ecevit'i destekleyerek yanlış yaptı. Karaoğlan, Marksizmin bayraktarlığını yaptı. Marksistti. Dönüş yaptığını da sanmıyorum. Genel manada dindar grupları değil, sadece Fethullah Hoca'yı savundu. Bazıları her seçimde parti değiştirdi. Biz hiç değiştirmedik. Bana göre parti değiştirmeye gerek yoktu. Bu yaptıkları hareketin yerini Risaleler'de ve Üstad'ın hayatında bulamazlar.
ecevit için bunları rahatlıkla söylerken demirel için malesef taraftarlık ile iyiler grubuna konulmaktadır..işte siyasetin yaptırdığı şey...
Alıntı sahibi ""osmanoca""
bir başka soru:
- Müsadenizle tekrar bölünmelere gelmek istiyorum. Darbelerin ayrılıkta nasıl etkisi oldu?
- 12 Mart'ı eleştirdik. Ama 12 Eylül'de, bazı ağabeyler yanlış bir yola girdiler. Mehmet Kırkıncı, "Komünistlere karşı kader bizi Kemalistlerle beraber olmaya mecbur etti' diyor. Hayatını anlattığı kitabında, ihtilali müjdeli bir haber olarak aldığını söylüyor. Bu fikri Kırkıncı Hoca geliştirdi.
devam ederek:
ıhtilal sonrası ağabeyler, Kırkıncı Hoca'nın "ihtilal oldu, aleyhte olursak kötü olur" düşüncesinin etkisinde kaldılar. Buna inandılar. "Hapse girme endişesi" ve "cemaati koruma düşüncesi"yle ihtilalcilerin eleştirilmemesi gerektiğini söylediler. Kırkıncı Hoca'nın bu yönde mektubu var. Bunlar, 12 Eylül darbesini Çanakkale, Niğbolu ve Malazgirt zaferlerinden daha büyük bir zafer olarak sundular. Bu, Üstad'ın anlayış ve inancına ters bir tutumdu. Biz ihtilali savunamayız.
Alıntı sahibi ""osmanoca""
başka bir soru:
- Kürt sorununu sormak istiyorum. Bu soruna nasıl bakıyorsunuz?
- Hiçbir Kürt vatandaşımızın hak noktasında benden daha az hakkı yok. Kendi aralarında dillerini istedikleri gibi konuşuyorlar. Biz devlet okullarında Kürtçe eğitime karşıyız. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Özel okullar açılmasına itirazım yok. Ama devlet okulunda Kürtçe eğitim olmaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunu var. Bu kanuna göre devletin resmi dili Türkçe'dir. 12 Eylül'e kadar Kürtçe konuşma sorunu yoktu. 12 Eylülcüler, PKK meselesinden dolayı biraz sıkı tuttular. Bu da yanlıştı. Efendim, "Kürtçe eğitim verilsin." Hayır efendim böyle bir şey olmaz. Türkiye'de yirmi beş ırk var.
işte çarpık bir düşünce daha..üstad bizzat zehra üniversitesinde birlik ve kardeşlik sağlanması için arapça türkçe kürtçe olmasından bahsederken ve kürdistandaki okullarda atanan hocaların halkın dilini bilmediğini ve böyle eğitim olmayacağını, hocaların kürtçe bilmesi gerektiğini münazaratta belirtir:
Zülcenaheyn Kürtlerin mutemedleri olan ekrad ulemasından veya istınas etmek (tanışıklık sağlamak) için lisan-ı mahalliye âşina olanları müderris olarak intihab etmeli.
evet ve daha nice şeyler...
biz kurana göre düşünecekken üstadın keyfi küfrü ve cebri dediği kanunlara göre düşünülecekse bu işin neresi islamidir üstadın mantığını uygundur ki....
islam herkese aynı hakkı verir...eğer kanunlara göre bir şeyler talep edilecek veya inkar edilecekse tüm devletlerde uyugulanan kanunlara göre yapılan zulümler haklı ve yerindedir denilmelidir..kimse kalkıp hak istiyorum demesin...islami hakları da istemeyin çünkü kanunlar müslümanlara ve kürtlere hayat hakkı tanımıyor...
selamlar....düşünmez miyiz..
Alıntı sahibi ""Bilâl Tunç""
Demirel'in şeâir-i Dîniyye aleyhinde ve Müslümanları rencîde eden sözlerine katılmak mümkün değil. Ama insaf edin, bir insanı; kemmiyeten ve keyfiyyeten artıları ve eksilerini karşılaştırarak değerlendirmek gerekmez mi? Hem Demirel söyledi diye siz hiç başını açan veyâ Arabistan'a gideni gördünüz mü? Ama allâme bilinen birileri; "Başörtüsü fürûattır." dediği için başını açan binlercedir.. ışte Siyâsî ıslâmcılarınız iş başında. Başörtülülerin, yaşzedelerin, ımam-hatiplilerin,Kur'ân Kurslarının, .. mağdûriyeti niçin bitmiyor? Hiç soruyor musunuz?
Mehmet Kutlular Âğabey'in; "Biz devlet okullarında Kürtçe eğitime karşıyız." fikrine de şahsım i'tibârı ile katılmıyorum. Diğer düşünceleri ile hemfikirim.
Ama aziz Kardeşim, sizin niyetiniz üzüm yemek mi, yoksa bağcı dövmek mi, anlayabilmiş değilim? Sanki Hz.Ali muhabbeti değil de Hz. Ömer husûmeti yapıyor gibisiniz. He topluluğun, her şahsın birçok kusurları vardır şüphesiz. Bunları kurcalamakla nereye varabiliriz? Birbirimizle cedelleşmek yerine kendi meşrep ve mesleğimizin muhabbetiyle yetinsek dahâ iyi değil mi? Siz bütün kusurlardan ârî, pîr ü pâk mısınız? Dâhil olduğunuz topluluğun hiç mi kusurları yok? Önce kapınızın önünü temizleseniz, sonra başkaları ile uğraşsanız? Biz husmet değil muhabbet istiyoruz.
Selâmlar..