Alıntı:
islamci´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah(c.c.) yaratmaktan aciz değildir. o mükemmel dengeleyicidir. yani ne yarattıysa onun tamamen zıttını yaratır. beyaz siyah, ateş su, cennet cehennem, şeytan melek, iyi kötü, uzun kısa, kafir müslüman v.b. gibi bir sürü Allah(c.c.) ın nimetleri saymakla bitmez. şuan aklıma bu kadar geldi. yani herşeyin bir zıttı var. onuda yaratır senide yaratır bakalım birbirinize karşı tavrınız ne olacak. emrettiklerini yapacak mıyız? Allah(c.c.) bunu dener. yani dünyanın en iyi insanıda yaratılsada onun zıttıda en kötü insanıda yaratır ve birbirleriyle karşılaştırır. iyi kendinden ödün verecekmi yada kötü iyi olacakmı? kim düzelecek yada kim bozulacak. Allah(c.c.) herşeyi bilendir. kötü insanı yarattı diye niye bunu yarattın denilemez. birbirlerinden ne zaman uzaklaştırılır sınav bittiği zaman uzaklaştırılır. birbirleriyle sınavdadırlar onlar sınav bittimi birbirlerinden uzaklaşırlar. inşallah sınavı kaybedenlerden olmayız.
Evet kardeşim Allah kainatı zıtlıklar üzerinde yaratmıştır. Karanlık olmasa sonsuz Nur gözükmez. Zulüm olmasa Adalet gözükmez. Fakir olmasa hadsiz cud, seha ve keremin değeri kalmaz. Acizlik olmasa Kudret tezahür etmez. Kötülük olmasa iyinin değeri bilinmez. Zıtlar olmasa kömür ile elmas, hak ile batıl biribirinden ayrılmaz.
ışte Allah kainatı Hizbüşşeytan ile Hizbullah arasında bir mübareze(çarpışma) meydanı olarak yarattı. Zıtlıkları biri birine geçirdi, ta ince bir sırat köprüsü ile ayırdı. Mü'mine o zıtlıkları mağrip ile maşrik gibi biribirinden ayırma vazifesi taktı. Hizbüşşeytan ise o zıtlıkları biribirine geçirme görevini kendi üstlendi. Ta hak gizli kalsın, zail olsun. Zıtlıkların sınırı demek olan sırat köprüsünün hak cenahını istila etmek murad etti. Zira, hizbüşşeytan hakikati mağlup edemiyeceğini bildi. Hakikati Allah nuzül ettirir, buna şart olarak hak üzere olmayı emrediyordu. Hizbüşşeytan bildi ki eğer insanlar hak üzere olmasa hakikat gizli kalacak, hakikat dünyada elini çekse kainat divane olacak başını bir yıldıza çarpacak.
ışte Karia suresinde anlatılan meselenin tevili gözüktü. Hizbüşşeytanın insi ve cinni askerleri sırat köprüsünün beri tarafına tecavüz ettiği vakit, insanlar haktan uzaklaşacak, Mü'minler dahi bu fitne ateşinden nasibini alacak. Daha haktan ayrılmış kainatın ahsen-i takvimi insan esfele-i safiline atılacak. Hakikat kaybolacak. Hakikatsiz kalmış dünya divane olacak ve başını bir yıldıza çarpacak. "Bildinmi çarpacak olan felaketi" ayeti buna işaret eder.
ışte bu hakikatleri insanlığın elinden alan zat veya zatlar elbette Hz. Adem'den kıyamete en dehşetli şahıslardır. Hem esfele-i safilinin en sefilleridir.
Hala bu zatlara bir isim takmadık?!
Alıntı:
islamci´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü'minler, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. ıyi bilin ki Allah'ın yardımı pek yakındır. (bakara 214.ayet)
Allah(c.c.) bizi dener. çocuğumuzla, malımızla, eşimizle, açlıkla, musibetlerle dener. denediği zaman o denemeyi geçmektir önemli olan. yani çocuğumuz öldüğünde Allah(c.c.) a karşı gelmezsek, neden bu olduki ben sana ne yaptım dememek gerekir. yada açlıkla susuzlukla terbiye edince ona karşı tavır almamak gerekir.sabretmek gerekir. bu arada sana bunu yaşatırken başkalarını zengin yaşatır paralarının haddi hesabı yoktur. bu kişileride seninle denemiş olur. o zengin sana kol kanat gerip seni besleyip seni doyurursa ve sana olanak sağlayıp iş verirse oda sınavdan nasibini alır.
ama şuan dünyada milyarlarca aç insan yaşıyor müslüman olsun olmasın. insansa önemli olan odur. tüm imkan dünyada sayılı kişilerin elindeyse ve tüm malları sayısızsa ve buna karşılık dünyada binlerce insan açlıktan ölüyorsa bu kadar nimetten sonra onlar bu nimetlerden nasibini almamışsa Allah(c.c.) ın azabı büyük olur.
Aslında kardeşim tam kaderi tarif etmiş. Allah razı olsun. Aslında kardeşim çok şeyi anlamış , takdir etmek isterim. Ama, bu konuya girmek istemiyorum. Zira, ayrı bir başlıkta incelense gerek.
Alıntı:
islamci´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bu iman eden kişileri kıyametten önce kıyameti yaşamamaları için yanına almış olamazmı? yani dünyada onlara ölüm vermiş olamazmı?
Elbette kardeşim, Kur'an'da bahsi geçen geçmiş kavimlerin felaketlerinde her vakit iman edenler kurtarılmış. Adetullah böyle münasip görmüş. Küçük kıyamet misal o felaketler kafir, münafık, hain, zalim günahkarların başına koparmış. O dehşeti ahsen-i takvimdeki müminlere göstermek Adalet ve rahmeti müsade etmemiş. Elbette dünyanın başını yakacak kıyamet kopmadan önce bir avuç kalmış Mü'mini geçmiş kavimleri dünyanın başka köşesine götürmeye ve orda ikamet ettirmesine bedel, dünyadan bütün bütün alacak ve daimi bir ikamethaneye sevk edecek.
Ama dikkat edilmesi gereken bir husus var. Allah geçmiş kavimleri Adetine binaen imanı tahkiki olmadan ve kulluğu tekammül etmeden, ahsen-i takvim sıfatına kavuşturmadan o kafirlerden kurtarmamış. Ancak onların başında bir Nebi her daim olmuş. O onlara yol göstermiş.
Peki şimdi nasıl olacak. Hizbüşşeytan kıyamet asrında batılı hakka bu kadar geçirmişken ve Kur'an hakikatleri insanoğlundan ilk kez bu kadar gizlenmişken, nasıl olacak, nasıl hak galip gelip bir avuçta kalsalar, dünya başını bir yıldıza çarpazdan evvel, Kıyamet kopmazdan önce ruhaları kabz edilecek Müminlerin imanı tahkiki edilecek, kullukları tekammül ettirilecek? Peygamber'de gelmeyecek. Oysa Adetullah hala geçeri değil midir? O zaman nasıl "Allah Nurunu tamamlamaktan başka bir şey murad etmez" ayetinin müjdesi tahakkuk edecek. Allah hizbüşşeytanın batılı hakka geçirip, zafer kazanmasına müsade etmez elbette. Elbette dünya sahnesini hizbüşşeytanın galibiyeti ile kapatmaz. Elbette Asr-ı Saadete bedel hak üzere olan ve hakikati öğrettiği bir avuç Mü'min olması gerekmez mi?
Allah elbette Hadi'dir ve hidayet ona mahsustur. Ancak, Allah Adetullah icabı Hidayetini birisi ile beraber gönderir. Mesela, ben batıl bir yoldayım; Allah bana hidayet murad ederse ve dilese "dileseydik hepiniz iman ederdiniz" ayeti sırrınca benim kalbime müdahale eder ve sebesiz batıldan uzaklaştırırdı. Yapabilir, ama yapmıyor. Allah kainaatta koyduğu kaideleri ihmal etmez. Yok etmez. Kıyamete kadar geçerlidir. Elbette bana hidayet vermesi için bir vesile verir. Bir olay, bir kaza, iyi bir şey, kötü bir şey, bir kafir, bir münafıkla , bir alim ,bir Müminler beni hidayete erdirir. Ta ki sınav ve teklif ortadan kalkmasın. Akla zorlama olmasın.
ışte bu hidayet vesillerinin en mükemmeli Peygamberlerdir. Peygamberlerden en mükemmeli Muhammed(a.s.m)'dir. Elbette en Mükemmel hidayet vesilesi olan Peygamberimizin hidayetine vesile olduğu ve onun getirdiği şeriatı en iyi anlamış bir zat olsa gerektir. Elbette o zatı kıyameti netice verecek en hain, en kafir, en münafık günahkarların olduğu zamanda müminlerin imdadına yetiştirmek hem Hadi isimi hem Rahmeti hem Adaleti hem Adetullahı böyle gerektirir.
Nasıl ki Allah firavnunun karşısına Hz. Musa'yı, Nemrutun karşısını HZ. ıbrahimi , Calutun arşısına Talutu, Ebu Cehilin karşısına Hz. Muhammed(a.s.m)'i göndermiş ve hak gelimiş batıl zail olmuş. Hakikat güneşi o yerde parlamış. ışte elbette o en dehşetli zalimlerin, kafir, münafıkların karşısına da ahsen-i ahsen-i takvim olan Hz. Muhammed Mustafa (a.s.m) 'ın en iyi bir talebesini Adetinden koyacağını düşünmek gerekir.
ışte o zata da bir isim versek olmaz mı?
Alıntı:
islamci´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bak bu insanlarıda sınamış. parayla sınamış. ona yanlışları doğru gibi gösteren şeytana uymaktan başka birşey yapmıyor.bu insan böyle diyerek vicdanını rahatlatmak istiyor. vicdanı çünkü onu rahat bırakmıyor.
Muhabbetle canım kardeşim.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...