Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

03.12.2007, 05:06

Kurân´ı anlamanın anahtarı Risâle-i Nur´da

Kur’ân’ı anlamanın anahtarı Risâle-i Nur’da

[img:160:126]http://www.yeniasya.com.tr/2007/12/03/resim/03a.jpg[/img]

Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Kanadalı Müslüman yazar Fred Reed, Kur’ân’ın kolay anlaşılmayan sırlarla dolu olduğuna dikkat çekerek, “Onu daha iyi anlayabilmek için Risale-i Nur gibi bir anahtara ihtiyaç var” diye konuştu.

* Müslüman olduğunuzu biliyoruz. ıslâmiyeti seçtikten sonra hayata bakışınız nasıl değişti?

Dünyaya bakışım uzun yıllardır değişmişti. Ben aslında yıllardır yavaş yavaş ıslâmiyete doğru çekiliyordum. Sonunda Müslüman olduğumda bu tek bir kolay adımla oldu. Yani ıslâmiyeti seçerken ıslâmiyet benim için sırlı ve gizli değildi. Tamamen sırlı bir dünya değildi yani. Tabiî ki bir şeyi dışardan görmekle, içinde bulunmak her zaman farklı şeylerdir. Müslüman oluşum son tahlilde benim için tabi önemli bir adım, belki bir algılayış ve idrak değişikliği ama bütünüyle bir değişim diyemem. Çünkü şunu demek istiyorum, ıslâmdaki ilkeler ve değerler, ıslâmiyetin mesajı, zaten tamamen benim değerlerimle uyum gösteriyor.

* Bu yolda son adım nasıl oldu?

Ben Müslüman olmadan önce Ramazan’da oruç tutmaya başladım. Burada Türkiye’de başladım. Ramazan’da hemen herkes oruçluydu. Bu durumda birşeyler yeyip içmek benim vicdanımı rahatsız ediyordu. Otelime gidip gizlice yeyip içiyordum ve kendimi kötü hissediyordum. Sonra dedim ki, “Hayır, böyle olmayacak, ben de orucun nasıl birşey olduğunu denemeliyim.” Herkes yapabiliyorsa ben de yapabilirdim. Yani buna önce fiziksel bir mücadele gözüyle bakıyordum. Sonra bu fiziksel sınav zamanla manevî bir etki göstermeye başladı bende. Bunu 2 sene boyunca denedim. Sonra bir daha Ramazan geliyordu. Ben de kendi kendime sordum: “Bunu neden yapıyordum?” Sadece fiziksel bir sınav olduğu için ya da başka bir sebeple mi yapıyordum? Kendimi bu konuda sorguladım. Sonra Kanada’daki caminin imamını aradım. Buluştuk. O, bir gayri müslim olarak oruç tutmamda bir sorun olmayacağını ve Allah’ın (cc) orucumu kabul edeceğini söyledi. Ancak tabi bir Müslüman olarak oruç tutmamın da daha iyi olacağını ekledi. Böylece elde edeceğim sevabın kat kat artacağından bahsetti. Sonra yaptığımız konuşmalar ve topladığım argümanlar benim bazı eksiklerimi tamamladı. Bende tek eksik olan aslında şahadet getirmekti. Çünkü çok mesafe kat etmiştim aslında. Ve sonunda o eksiği de tamamlamış oldum. Müslüman olmadan önce içki içmeyi, domuz eti yemeyi de bırakmıştım zaten. Bir gazeteci olarak uzun yıllar Müslüman ülkelerde araştırmalar yaptım ve böylece aslında ıslâma oldukça aşina oldum. Aslında Batıdaki bir çok insanın ana problemi bu. Yani gidip ıslâmi yerinde görmemeleri. ıslâma aşina olmamaları ve bunun neticesinde ona yabancılaşmaları. Benim öyle bir şansım oldu hayata ıslâmî bir bakış açısıyla bakmayı öğrendim. Batı medyasının da buna ihtiyacı var aslında.

* Risâle-i Nur eserlerinin etkisi var mıydı ıslâmiyeti seçmenizde?

Müslüman olmamda ana etken Türkiye’de yaptığım araştırmalar. Türkiye benim için elbette bir dönüm noktası oldu. Türkiye’deki Müslümanların sekülerleşmeye karşı verdikleri devasa mücadele önemliydi. Dolayısıyla Risâle-i Nur’un bu açıdan benim ıslâmiyeti seçmemde kesinlikle etkisi oldu. Direkt olmasa da dolaylı etkisi çok önemliydi diyebilirim. Ben bunu yazdığım kitapta da belirtmiştim. şimdi de Kur’ân-ı Kerim’deki herhangi bir konuyla ilgili tefsir ve yoruma ihtiyacım olsa ilk baktığım kaynak Risâle-i Nur olmaktadır. Kur’ân kolay anlaşılmayan sırlarla dolu. Onu daha iyi anlayabilmek için Risâle-i Nur gibi bir anahtara ihtiyaç var.

* “Anadolu Kavşağı” kitabınızda Batılı oryantalist bakıştan sıyrılmayı nasıl becerebildiniz?

Ben zaten bu kitabı oryantalist bakış açısına karşı bir duruş olarak kaleme aldım. Onların teorilerini direk değil ancak dolaylı olarak sabote etmek niyetindeydim. Aslında “doğu” olarak nitelendirilen ıslâm dünyasının karanlık bir geçmişi asla olmamıştır. ıslâm medeniyeti insaniyetin parlak bir parçasıdır. Said Nursî’yi, Türkiye gerçeğini ve ıslâmiyeti anlamadan ıslâm dünyasından bahsedilemez. Ben de içerden bir bakış açısıyla yansıtmaya çalıştım. Batı toplumunda ıslâm ve Türkiye konusunda bir cehalet var aslında. Bu derin bir okyanus gibi ve bunu aşmak gerekiyor.

Umut YAVUZ - Naciye KAYNAK
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

2

03.12.2007, 22:01

Dünya islam dinine koşarken...

ne güzel adam hem islama girdi hem risale-i nur'larla tanıştı..Allah herkeze hidayet nasib eylesin...
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

3

03.12.2007, 23:26

Alıntı

Aslında Batıdaki bir çok insanın ana problemi bu. Yani gidip ıslâmi yerinde görmemeleri. ıslâma aşina olmamaları ve bunun neticesinde ona yabancılaşmaları. Benim öyle bir şansım oldu hayata ıslâmî bir bakış açısıyla bakmayı öğrendim.

ne güzel bir saadet..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir