Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

11.11.2007, 11:48

Risaleler hakkında...ve hususi soru ve cevaplar...


S-Risale-i nur bir nevi Kuranın tefsiri ama dili niye bu kadar ağır? bir tefsirde Risale-i nura gerekiyor!


C-Risale-i Nur Kur'anın manevi ve bu asra bakan tefsiridir..Bu noktada bu ehemmiyet anlamakta birazda gayret istemektedir...Sonra dilin ağırlığı ifadesinin karşılığında..Türk dilinin yozlaşması da vardır...ıkincisi Risale-i Nur da üçyüz kelimelik bir bilmemekten gelen bir ağırlık vardır gibi görülür...


Dünyevi menfaatler adına aylar süren kurslar çalışmalar insan üşenmeden yapması..Uhrevi ve saadeti ebediyesinin kurtulmasına vesile olacak hakikatleri gayet suhuletle talep etmesinde bir yanlışlık olmalı düşünüyorum...Çünkü fıtratı müteheyyiç hareketli olan insanın rahatı say ve cidaldedir...Atalet mazeretin anasıdır...

üçüncü olarak..Risale-i Nur'u okumadan anlamak veya konuşmak pek mümkün değildir ki olmazada zaten...Risale-i Nurun mahiyeti maneviyesi içinde görünür..Mesela Bediüzzaman "Risale-i Nur bana yazdırıldı ifade ediyor...ılham ...sünühat tuluat gibi kalbi ilham hallerinin varlığı..sünühatın özelliği..kelamım tuluu mananın..Kuran sünnet ve hikmete uygunluğu..Ve yazılma vaziyetindeli ıhlas..O temas ve inceltmeyi kaldırmaz...

Kelam da düzeltme de belagattandır..Sözde tasrihat mazhar olmanın cüz-i iradeye iltifatıdır..Bu manada değişim hükümsüzlüktür...

Ama bazı hizmet içtihadları..bu manada kararlar almış meşveretleri uyarınca söz ettiğiniz kolaylaştırmayı yapmışlar...Eseler meydandadır..Okumanın arzu edildiği vecih ile bunlardan istifade aranabilir...

şevki meydana çıkaracak olan şey..hadsiz ihtiyacın ikmalinin görünmesidir...Tasavvurat başka hakikat başkadır..Allahın Varlığı..O na iman ve tanımak ve sevmek nurlarının insanın sonsuz talebine kalbin en ince hatıralarına taallukunda..ve bunu hissetmekteki gayretin iltifata tabi yanının bulunacağı..Ve tanımaktaki sancının "kafalarını çatlatıncaya kadar tebliğ et "ayatındaki emrim uygulanmasındaki emeğin rızayı tahsilde en önemli fiil olacağı ..gibi...düşünüldüğünde..insanın onu tanıyıp ondan başka işi olmadığı ortaya çıktığın ..ınanıyoruzki ki bigane kalamaz...

--------------------------------------------------------------------------- ------

S-Risale külliyatından bahseden bir sohbette şöyle bir cümle dinledim " mevcudat yaratıcının bir gölgesidir" bu meyanda sormak istediğim şu hallac-ı Mansur'un "enel hak"sözü yukarda belirtilen cümle ile aynı anlama geliyormu bir çok tarikatın felsefesi olan bu söz visaleyi oluşturan felsefeyle örtüşüyormu?

cevap;
ışittiğiniz söz şöyle olacak...Hem sorduğunuz soruyu özetlemekte zor ama medet diyeceğiz ınşaallah;şöyle ki;



"Bütün mevcudatın hakaiki, bütün kâinatın hakikati, esmâ-i ılâhiyeye istinad eder. Herbir şeyin hakikati, bir isme veyahut çok esmâya istinad eder. Eşyadaki san'atlar dahi, herbiri birer isme dayanıyor. Hattâ, hakikî fenn-i hikmet Hakîm ismine ve hakikatli fenn-i tıp şâfî ismine ve fenn-i hendese Mukaddir ismine, ve hâkezâ, herbir fen bir isme dayandığı ve onda nihayet bulduğu gibi, bütün fünun ve kemâlât-ı beşeriye ve tabakat-ı kümmelîn-i insaniyenin hakikatleri esmâ-i ılâhiyeye istinad eder. Hattâ, muhakkıkîn-i evliyanın bir kısmı demişler: "Hakikî hakaik-i eşya, esmâ-i ılâhiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikin gölgeleridir. Hattâ, birtek zîhayat şeyde, yalnız zâhir olarak yirmi kadar esmâ-i ılâhiyenin cilve-i nakşı görünebilir..."

Bu araya bir bir cümlecik sıkıştırıp ınşaallah mahiyetine işaret edeceğiz...O da şudur ki;

"kağıtla katip arasındaki münasebet kalemin ucu kadardır..."

Vadetül vucud mesleğinin itikad alemine hediyesi olan"la mevcuda illa hu"Hallacı mansurun enal hakkı'nın tasavvufun bir çok boyutuna emanetinden maksad.."huzuru daimide kalmanın kalbi ve hali zevkini yakalamaktır"..Hiç bir şeyin kendi kendine olamayacağı..ve yok hazinesinden varlığı icad etmek ancak Kadir ve murid olan Allahın kudretiyle olabileceği..mevcudattaki hüsün ve hikmetin mevcudatça tabiatça mümkün olamadığı..öyleyse herşeyin mahiyeti ruhu O'dur...Daim huzur için böyle..gölgeyle hakikat arasında bir irtibat tesis etmişler..

Hem kendini yanlız addeden bir ruhun itlakı mahlukatla ünsiyettir..Dayanak noktasındaki kudreti muhabbetle kalbine almakta o hüsünle mevcudat aynalarını,muhabbetini oyalamak zannı ile direkt vücüda verip mevcudatı azl etmişler..Zevkli fakat hatarlı yanları vardır...Gayet terakkiye muhtaçtır vaziyetini muhafazada zorlanır vs...

Enel hak meselesi bir cilve-i nurdur..Ruhta bir inkişaftır...Zaten orada mütecelli olan Allahtır...Hallacı Masurun kendi ruh aynasında müşahade ettiği ve mahiyeti insaniyesindeki acz ve zaafından o incila o tezahürün mükemmellik cilvesi ve ılla Allahtır makesi tecelli-i Alem ;kabı kasesinden taşarak Enel hak diyerek gölgeden bir hakikatı vaz etmiş..insanlar onu hakikat telakki ederek..Cilve ile asl-ı nuru iltibas ettirip ..yine iyi niyetlerle istimale devam etmişler..ne kadarı muvafakat ne kadarı istikamettir bakmak lazım...

Çünki kişiye özel haller cadde-i umumuye hükmüne geçirilmeye çalışıldığında..şeriattan üstün bir tarik..şeriat zahir gibi bir idrakla..mesleğini ulvi göstermek için "emri ilahiye olan meselelere teferruat nazarıyla bakmaya mahkum olur..Malum tarikattan düşen şeriata düşer şeriattan düşen..el iyazübillah...

Caddi Umumiye..umum ümmet ve umum ümmet adaylarının kabulundeki kur'ani tebliğ ve ondaki makbuliyettir...Ve ondaki yüsr ve suhulettir...Ve en ehemmiyetli olmazsa olmaz "sünnet-i seniyedir ve tarikat-ı muhammediyedir ASM"...

Burada en baştaki yerden baktığımızda:

"Hakikî hakaik-i eşya, esmâ-i ılâhiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikin gölgeleridir. Hattâ, birtek zîhayat şeyde, yalnız zâhir olarak yirmi kadar esmâ-i ılâhiyenin cilve-i nakşı görünebilir..."


Eşyanın hakikatı esma-i ılahiyedir..Herşey bir isme dehalet eder..onun eseridir...Mahiyet özellikleri ise o esmanın gölgeleridir...Onlarda hikmet ve maslahat..hikmet gibi amaç gibi o esmanın tezahürünü gösteren ayinelerdir...

"yani herşey ondandır-herşey o değildir"...


şöyle bir misalle..Mesela şefkat..nasıl yavrulara valideleri sinesinde o annelik zarfıyla verilmiş...nasıl rezzakiyet nuru..bir süt bir elma olmuş kendini göstermiş...gibi...


"söz visaleyi oluşturan felsefeyle örtüşüyormu?"

"Elbiseniz eskidiği gibi imanınızda eskir..ımanınızı yenileyin"hadis-i emri hakikatında...Her daim bir yaratma üzerinde olan..ve mazhar olan ayineleri ve en cami büyük ayine olan insanın kalbini günde kesretle halden hale menzilden menzile uğratan..kendi icraat ve sıfatlarını kendi tezhürünü kendi temaşa eden..ve alem denilen bu kainatta daim bir tecdit ve inkilap halk eden bir Allah CC sabit kalp muhabbetleri ve cilve ile gölge ile muhabbet babından nakıs bir vechi marifete görünür..kabın hacmi anı derya sanır..Bunda da bir problem yoktur..sekri bir istiğrak..visale bir aşk tarikıyla nazdar koşar bunda muhabbetle malamal kalp bu asrın feci sahilinde nerededir..Allah bilir...

Burada asl olan..Asrı fetretle benzerlik gösteren bu asr-ı ahir zamanın..asrı saadete inkilabında ashab-ı güzin ve dersi Resullahtaki en esaslı olan dersi hakikat nedir'i bulmak....Evet şahsi infiradi ve makamatı hususiye o zamanki gibi bir talebelik hasiyeti ile pür dikkat..Rabbimizin bizdeki arzusu nedir...?mesele-i rızayı mühimmesi idi...Burada istikamet en esaslı hedefti..Hizmet islamiyetin ruhu muhtaçlara onu götürmek o hazineyi yaşımanın şevki idi...O nedenle Resulallahtan ASM mervi olan hakikatla amel etmek bu asrın makbulin dairesinde muhafaza olmak demektir...

tekrar konuya dönersek..Hiç bir usta sanatının içinde olmaz..fakat ilimi ile iradesi ile sanatı ile eserinde görünür...Rabbimizde ilim ve kudretiyle herşeyin içindedir..ama herşey o değildir...

hadsiz bir itikad sarsılmaz bir kalp ..dürbin ve müteyakkız bir mahiyet azami ihlas ve mahviyet..ınşaallah visale vasıl olur...Bu da bir felsefe değildir..Malum felsefe hikmettir bu tip mesleklerde illet esastır ..hikmet tebe-i teferruattır ...(Nazarı nakise)burada illet aşktır...Aşk'ta mukabele nazdır...

Bizde esas niyazdır...Hikmet hakimiyette hakemiyettir..Felsefe mutlak maslahatta Kur'anla barışık..Ulum-u ımaniyedir...

Gölge ve asıl arasında mazhar olan ayineler kadar meratip görünür...Sera nerede süreyya nerede diyelim...


muhabbetle


m_safiturk

2

12.11.2007, 08:31

-Risalelerde kuyu sembolü dünyayı anlatır. Kuyudan Yusuf kârında çıkabilmek için sabırdan başka neler gerekli sizce?

C-"kuyu meselesinde sabır mustakilen ve ilk nazarda değildir...Yusufun kuyusuda AS.ise sabırdan müteşekkil bir derinlik değildir..."

"ırade-i ılahiye ve hükmü rabbani gereğince takribi misalen altmış arşın bu derinlikte dünyanın özelliği ile ilgili meseleler nazara verilip..o acip alemde temaşa irade-i tevekküle götürür ..o garaip dua ya ve iksir olan münacat..marifetullah için kanaat içinde ikrar edilir..."ey bu yerlerin hakimi..senin bahtına düştüm ..sana dehalet ediyorum ve seni arıyorum"bab-ı sırrı çalındığında..kuyu tabir edilen hayatın asıl yüzü nur'il ayn olur nazarı yed-i beyzasında..diyelim...."



yusuf ve sabra gelince..zaten kuyudasınız..sabır hayat demek..yani iradi olarak..ben şimdi sabr edeyim demek olmayacağı gibi..zaten içine düştüğünüz Sabrın kendisi...

sabır tek olarak değerlendirildiğinde sabır kadar mühim kıymeti olmakla birlikte..ama herşeyle beraber mesela;taatte ibadette..musubette..masiyette..değerlendirildiğinde..mütevekkil bir şuurun ruhu,hayatın ve imanın ta kendisi olur...

Kısaca kuyu ve kuyu içindekilerdeki sırrın ne olduğunu anlamak içindir kuyu içinde olmak...Hem kalp ve aklın ve ruhun ameliyat-ı ruhaniyesidir...Vesselam...

karda çıkmak..Ey bu yerlerin hakimi..bu perdedekii garaipten anlaşılıyorki bura da bir kasd var kasd iradeden gelir ..bu sıırı bana aç..işte şefiiin habibin şefaatçimdir gibi bir duayı hazinle kuyu sahibinden necata yalvarmaktır...hani yunus ve karanlık ve deniz ve fırtına misal..şecere-i yaktine vasıl edecek olan sırlar sırrı "nur-u tevhid sırrı ehediyet içinde inkişaf etti"o da lutfu rabbaniyi müşahade etti...vesselam..


S_islamiyette tasavvufun önemi nedir?
Risale-i Nur hareketinin tasavvufi cemaatlerle aralarında benzerlik olduğu söylenir..Bu konudaki düşünceniz nedir?


C-Tasavvuf..Kalbi hali bir meslek..Kalp denilen latife-i Rabbaniyede mahbubunu bulmak...ıslamiyetteki yeri adap ve inkişaf-ı edeple veleyet-i Ahmediyede Bir rıza aramak...Hayadır...Ahlak-ı kur'aniyenin ameli hali vechini yaşamak ve yaşamasına hizmettir...Yüz yıllarca ıslamiyetin ıçtimai ımanın kalbi boyutuna hizmet etmiş elan etmektedir...Kısaca böyle...Daha geniş açılımları Risale-i Nur külliyatı..mektubat nam kitap telvihat-ı tisa risalesinde şumüllü anlatılır..bizde boynumuzu büker aynenderiz...



Risale-i Nur hizmet hareketi bazı mutasavvıflar mabeyninde..akli bir meslek olarak telekki edilmek istenmiş ve öyle ifade edilmiş..Külliyat-ı tam okumuş ve insafla bakan bir muhakkik kat-i hükmederki..Risale-i nur Zülcenaheyndir...Kur'anın bu asra dersi olduğu gibi..Peygamberimizin...Risalet cihetindeki hizmeti ve talimini talime istihdam edilmiş..Dünya üzerinde daim inkişaf eden hizmet-i vechi ile mukimdir...

Tasavvuftan maksat..ıman hakikatlarının inkişafı katiyetinde olduğundan..ve inkişaf eden iman sünnet dairesindeki amelle makbuliyet bulduğundan..gayatül gayat tecelliyatta marifet marifette mağrifet ve makbuliyet bulmaksa da..Ve burada sevmek sevdirmek tanımak tanıttırmak hizmet anlayışı..ımanlar kurtulsun himmet ve gayretin havli kuvveti ise..ne ayrılık ne gayrılık vardır..Risale-i nur ıki kanatlı ve ımana zülcenaheyn hizmet eden bir meslek-i Ranadır...Burada islami ittifak ihtilaf çıkarmamaktır...

Fen ve felsefeden gelen soruların akıl ve kalbi bozduğu zamanların mücerrep devası olarak ortada istihdamında...Uluhiyet nübuvet..kitap..kader melek hayır şer..gibi biri birisiz olmayan meselelre delilli isbatla..yaratılan kainatı hikmet lisanıyla konuşturarak nursuz fen ve felsefeyle imansızlığa hizmet eden küfrün bel kemiğini kırmıştır..Bu meseleler de Risalelerde şümullü anlatılmaktadır...Bir Allah ve Bir dine hizmette manevi ittifak meşrep farklılığı ile rüçhaniyet iddasına girmemeli hizmet esaslı haraket etmelidir...

Mutasavvıflar ve talebei ulum arasıdaki münakaşanın medarı bahsi..Nakşi şeyhlerinden birine rahmetli Ali Ulvi Kurucu tarfından sorulmuş...Bütün hareketlerini Peygamber efendimize benzetmeye çalışan bu zat şöyle izah etmiş"Mutasavvıflar Peygamberimizin ameline -medrese ehli ilmine varis"...ımamı Rabbani RA...Tarikat maksadlarını izah ederken "mesele-i imaniyeden bir hakikatın inkişafına binler keramat ve ezvakı tercih ederim"ifadesiyle imanın ehemmiyetini..Resul-u ekrem Efendimiz.."seninle bir kişinin imana gelmesi..üzerine güneşin doğduğu herşeyden hayırlıdır"..Buyurmakla hizmetini işaret etmiştir...

Bizde oluşan kanaat..gaye birliği ile metod farklılığı kadar bir fark var...

En rahatsızlık verici şey ise binler birlikler içersinde asıl maksadın bırakılıp birbiriyle uğraşarak zayıf düşmektir...Dahilde rekabet kuvveti bozar..Nasıl büyük bir hazineyi taşımaya yardımcı eller koşsa memnuniyet olur..Öyle bakmak lazım..Nur mesleği dahilde münakaşıyı reddeder...Bu hususta yazılmış uhuvet risalesi ittifak adına gayet müessir sebebtir...

muhabbetle

m_safiturk

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir