Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

41

12.06.2004, 20:25

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Ben kutb-u azamım,mehdiyim de demedim, hissettiğimi bildiğimi yazdım.Tasavvufu tenkit gibi bir işim de yok,tarafınızdan iyi anlaşılmadığımı düşündüğümü belirtmekle birlikte söylemeliyim ki eğer haddi aştıysam özür dilerim.

Tevhidweb de tasavvuf ehlini savunurlarken bana da cephe almışlardı.inşa'Allah hafızanızda o günlerden bir şeyler kalmıştır.



Ben tevhidden kimseyi hatırlamıyorum zira 20 kadar forumu takip ediyorum.Ben kişilerle uğraşmam fikirlerle.
Tasavvufa karşısınız demiyorum.Bu asırda gereksiz oldupunu söylüyorsunuz ya, onu ilmi delillerle tartışıyoruz.Hala konunun akışından bi haber misiniz?[/b
]
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

42

12.06.2004, 20:32

değerli miftahulkuluub kardeşim;

sizi özelden genelden ikaz ediyoruz ama maşallah hiç tınmıyorsunuz.

yaklaşımlarınız sürekli tenkit ve tahrik edici.

bu da forumun nezahetini bozuyor
böylece konu da amacından sapıyor.
bu nedenle bu konuyu müzakereye kapamak zorunda kalıyoruz

43

12.06.2004, 20:44

Muhterem kardeşim genel konuşmayın.Olayın özüne inin.Hangi sözüm EHLı SÜNNETE VE AKAıD kurallrına aykırı?Söyleyin tenkit edin beni.Risaleden başka kaynağı olmayan sizler ancak bana hakaret ederek klasik yorumlar yaparak geçişştiriyorsunuz.Gelin ilmi yönden fıkhi yönden tartışalım bu olaya.
Ben Said Nursiye hakaret etmiyorum.Olur mu öyle şey.Aslında siz hakaret ediyorsunuz.Adeta kitabını ilahlaştırdınız.Yalan mı?Hatadan münezzehtir demediniz mi.Allah korusun bu sözü her yerde söylemeyin.Bundan ben değil Said Bursi Hazretlerinin kendisi bile rahatsız olur.Zira Peygamber haricindeki bir insanın eserini ayetleştirdiniz adeta.Kesin doğrudur bütü hükümleri diye.
Lütfen silkelenin, olaya biraz da dışarıdan fıkıh ve akaid çerçevesinden bakın.Said Bursi hazretleri evliyaullahtandır.Bundan kesinlikle şüphem yoktur.Bunu size yaranmak için de söylemiyorum.Yalnız o da bir beşerdir ve hatadan münezzehtir diye bir kayıt yoktur.
Mektubatı Rabbninin 294. mektubunda ki mürşidi kamiller kriterine uysa yine kurtaracaksınız diyeceğim ama mürşidi kamil de değil.
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

44

12.06.2004, 20:48

Muhterem Kalblerin Miftahı;

Ben tasavvufun iman hizmetine mani olduğunu söylemedim,
anlatmak istedim ki tasavvuf daha çok yaşanır,anlatılmaz,
ama Nurlar böyle değildir,adama kısaca Nurları anlatıp kitap verebilirsin ama tutup adamı dergaha prangalayamazsın,adamı sürekli zikire zorlayamazsın,
ama Nurlardaki ispat ve tefekkür farklıdır,

ben sizi bir Nur Talebesi sayarak bunları yazmıştım ama sanırım yanılmışım,


Biz buradan (ikamet ettiğim yer,ızmir) konuşarak ikna ettiğimiz arkadaşları dershaneye sohbete götürürüz,zor olmaz, en azından çay içeriz diyerek koluna girip götürüyoruz.

Ama bu şekilde çay içircez diyip adamı zikirhanede nasıl tutacaksın.

45

12.06.2004, 21:02

Değerli kardeşlerim,

Risâle-i Nûr akıl ile kalbi birlikte ele alır, birlikte arındırır, birlikte yükseltir, nefis ile mücâhede yaparken akıl ile kalp birlikteliğini ön plâna çıkarır. Kalbe karşı daha çok nazlanan ve kalbi tek başına yıpratmaya heveslenen nefis, Risâle-i Nûr’un açtığı bu yeni yolda aklı da karşısında görünce susmak ve teslim-i silâh etmek zorunda kalır. Çünkü kalp ve akıl, nefis karşısında güç yetirilmez bir ittifak oluşturmuştur.

Risâle-i Nûr ile tarîkat mesleğinin farklılıkları var elbet. Her şeyden önce Risâle-i Nûr son asrın hakîkat rehberi. Risâle-i Nûr tarîkati dışlamaz; tam tersine tarîkat mesleğinin bin yıldan beri Müslümanları eğiten, arındıran, nefsânî mücâhede ile kalp yoluyla Peygamber Efendimiz’in (asm) miracının gölgesinde seyr ü süluk ile rûhî bir yükseliş veren yollardan olduğunu kaydeder. (Mektûbât, s. 428)

Fakat Risâle-i Nûr da başlı başına, kendi bütünlüğü içinde, zamanımıza uygun olarak, tarîkatin verdiği feyiz ve inkişafları daha kestirmeden, daha kısa, daha tehlikesiz; üstelik tarîkat gibi sadece kalbi değil, kalp ile birlikte aklı ve sâir latîfeleri de ön plâna alarak veren bir meslektir.

Tarîkat ehline karşı tavrımız, sadece “muhabbet göstermek” olacaktır. Asla uhuvveti ve kardeşliği bozmayacağız. Buna izin yok. Meslekler ve meşrepler tartışmasını eğer kardeşliğe ve uhuvvete zarar vermeden yapabiliyorsak, ne âlâ! Ama eğer uhuvvetimize zarar verecekse sonuç ne olursa olsun, tartışmadan uzak durmak lâzım.

Hazret-i Üstad Bedîüzzaman ölçüyü vermiş: “Dâire-i ıslâmiyet içinde hangi meşrepte olursa olsun, medâr-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok râbıta-i vahdet bulunduğunu düşünüp ittifak etmeli.” Her meslek sahibi, “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” diyebilir. Bunda bir sakınca yok. Fakat, “Hak yalnız benim mesleğimdir.” diyemez. (Lem’alar, s. 155)

Demek, her meslek ve meşrep sahibine, diğer meslek ve meşrepleri saymak ve sevmek düşer. Kardeşlik hukûku bunu zorunlu kılar. Çünkü îmânda birlik, kalplerin de birliğini; kalplerin birliği ise, sosyal hayatta da birlik ve berâberliği ve uhuvveti gerektirir. (Mektûbât, s.254)

Müslümanlara karşı uhuvveti ve kardeşliği azamî bir şekilde yaşamamız ve Müslümanları kucaklamamız gereken günlerden geçiyoruz. Biz Muhabbet fedâîleriyiz. Husûmete, ayrılığa, damgalamaya, bölmeye, yıpratmaya, rencîde etmeye vaktimiz yok bizim. Bu yüzden konuyu kilitliyoruz.

Not: Bu konu kilitlenmiştir, aynı konuyu tekrar açmamanızı rica ediyoruz!



Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir