Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

şahan

Orta Düzey

  • "şahan" bir erkek
  • Konuyu başlatan "şahan"

Mesajlar: 300

Konum: izmir-tire

Meslek: üniversite öğrencisi(erzurum)

Hobiler: müzik(ney), tarih, fotoğrafcılık

  • Özel mesaj gönder

1

29.06.2007, 11:44

nurculuk ve nur talebeliğinin nurlardaki tarifleri

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

bu uzun paylaşımdaki amacım şuydu; nurculuğun risalelerdeki tarifi nedir ve bizim bulunduğumuz noktadaki nurculuk nedir. bulabildiğim tarifleri ve örnekleri sizlere aktarmaya çalıştım. gerçekten nur talebesimiyiz, yoksa sadece laftamıyız. nurculuk evlerimizde oturup, gazete alıp, yapılan güzel işleri alışkalamak ve sadece derslere sphbetlere gidip gelmek midir, yoksa gerçekten nurculuk şuurunda olaraktaşın altına elimizi korkamadan sokabilmek midir...inşallah faydalı olabilirim. Allaha emanet olun, selametle...

Muhlis bir nur talebesi, hapishaneden çıkarıldığı vakit; gûya o kırbaçlı, falakalı, türlü türlü işkenceli hapishane, ona bir kuvvet, bir enerji kaynağı olmuş sadâkat ve teyakkuzla Nur hizmetinde koşturmak için bir kırbaç tesiri yapmış gibi, üstadına daha ziyâde yakınlaşır ve eskisinden daha fazla Nurlara çalışır, neşriyâ t yapar.(zübeyir gündüzalp, konferans)

şimdiye kadar hiçbir hakikî nur talebesinde asayişe münafî bir hareket görülmemiş, âdeta Nur Talebeleri zabıtanın manevî yardımcısı olmuşlardır.(mehmet kayaların müdafası, işaretül icaz)

Risale-i Nur'u gaye-i hayat edinen bir nur talebesi, yüz adam kuvvetinde olduğu ve yüz nâsih kadar iman ve ıslâmiyete hizmet ettiği, ehl-i hakikatça müsellem ve musaddaktır. Nur talebeleri; dinsizliğin şa'şaalı taarruzlarına, tantanalı yaygaralarına, zulümlerine, hapislerine; üstadları gibi, kıymet vermeden, korkmadan, lüzumunda canlarını, mallarını, evlâd ü iyallerini dahi çekinmeden Risale-i Nur'la iman ve ıslâmiyete hizmet uğrunda feda etmişlerdir. Nur Talebeleri, tek bir şeyi gaye edinmiştir: "ımanlarını kurtarmak niyetiyle Risale-i Nur'u okumak ve Rızâ-yı ılâhî için iman ve ıslâmiyete Risale-i Nur'la hizmet etmek." Bu gayelerinde muvaffak olmak için, her şeylerini bu hizmete hizmetkâr yapmışlardır.(barla hayatı, tarihçe-i hayat)

Hattâ öyle nur talebesi hanımlar vardır ki, kendilerini son nefeste iman nuruyla hüsn-ü hâtimeye nail edecek Nur Risalelerini hararetle okumuşlar ve diğer din kardeşleri olan hanımlara da okuyup tanıtmışlar; Nurları hanımlar içinde neşrederek, çok hanımların Kur'an ve iman nurlarıyla nurlanmalarına vesile olup kahramanca hizmette bulunmuşlardır. Risale-i Nur'u okuyup okutmakla iman mertebelerinde terakki edip âdeta birer mürşid mertebesine yükselmişlerdir. Hanımlar, sırf Allah rızasını tahsil için, safvet ve ihlasla, Risale-i Nur'daki parlak ve çok feyizli Kur'an nurlarına bağlanmış ve kalblerinde sönmez bir muhabbet ve sevgi besleyerek dünya ve âhirette bahtiyar olacak bir vaziyete kavuşmuşlardır.(barla hayatı, tarih.e-i hayat)

Risale-i Nura intisab eden kimsenin en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan ve yazdıran ve okuyan, «Risale-i nur talebesi» ünvanını alır; ve o ünvan altında, her yirmidört saatte benim lisanımla belki yüz defa, bazan daha ziyade hayırlı dualarımda ve manevî kazançlarımla hissedar olmakla beraber, benim gibi dua eden kıymetdar binler kardeşlerim ve Risale-i Nur Talebelerinin dualarına ve kazançlarına dahi hissedar olur. Hem dört vecihle dört nevi ibadet-i makbûle hükmünde bulunan kitabetinde hem îmanını kuvvetlendirmek, hem başkalarının îmanlarını tehlikeden kurtarmaya çalışmak, hem Hadîsin hükmiyle «Bir saat tefekkür, bazan bir sene kadar bir ibadet hükmüne geçen» tefekkür-ü îmanîyi elde etmek ve ettirmek; hem hüsn-ü hattı olmıyan ve vaziyeti çok ağır bulunan üstadına yardım etmekle hasenatına iştirak etmek gibi çok faideleri elde edebilir. Ben kasemle temin ederim ki: Bir küçük risaleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük bir hediye vermiş hükmüne geçer. Belki her bir sahifesi, bir okka şeker kadar beni memnun eder.(kastamonu hayatı, tarihçe-i hayat)

Hiçbir nur talebesi yoktur ki, sınıfının en faziletlisi, en çalışkanı olmasın. Memleketin her tarafında bulunan bu yüzbinlerce Risale-i nur talebesinden hiçbirinin, hiçbir yerde âsayişi muhil hiçbir hareketi, hiçbir vak'ası yoktur. Her nur talebesi, millet-i ıslamiyenin huzur ve emniyetinin tabiî birer muhafızıdır; âsâyişin mânevî bekçisidir.(tahliller, tarihçe-i hayat)

"Risale-i Nur, bu zamanda kâfidir. On sene medresede okuyanlar, Risale-i Nur'la bir senede aynı istifadeyi ettiklerine şahid, binler ehl-i ilim var. Madem Hacı Kılınç Ali birbuçuk sene bütün Risale-i Nur eczalarına sahib çıkmış, kısmen okumuş; nazarımızda yirmi senelik bir nur talebesidir. Ben her sabah haslar içinde onun ismiyle bütün manevî kazançlarıma, defter-i a'maline geçmek için hissedar ediyorum. Öyle ise, o da bütün hayatını Risale-i Nur'a vermeye mükelleftir.(emirdağ lahikası)

şimdi Nur talebeleri böyle mes'elelerde derse muhtaç değildirler. Risale-i Nur, herşeyin hakikatını beyan etmiş. Başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Risale-i Nur onlara kâfidir. Fakat nur talebesi olmayanların aynı muhaberede, ahkâm-ı şeriat ve sünnet-i seniye esasatına muhalif telkinatı dinlememeleri lâzım ve elzemdir. Yoksa büyük hata olur.(emirdağ lahikası)

Nur Risalelerini okuyanlara mürid ve tarîkat diye beni tarîkat dersi vermekle ittiham ediyor. Halbuki beni tanıyanlar biliyorlar ki: Mahkemelerde de sabit olduğu gibi; ben tarîkat dersi değil, imanın, Kur'anın hakikatlarını ders veriyorum. Dersimi dinleyenlere nur talebesi denir. Mesleğimiz tarîkat değil, imanın hakikatlarıdır.(emirdağ lahikası)

Evet Risâle-i nur talebesi olduğumu memnuniyetle ve ilân edercesine söyleyebilirim. ınkâr etmek, Risâle-i Nur'un bana verdiği fazilet dersleriyle zıd olduğu için, bu cürmü işlemem. Risâle-i Nur'un okuyucusu olan bir kimse, okuduğunu gizleyemez. Bilakis iftiharla bilâperva söylemekten çekinmez. Zira çekingenliği îcab ettirecek hiç bir cümlesi veya kelimesi yoktur.(zübeyir gündüzalp müdafaası)

Biz Nur Talebeleri, kat'iyyen siyasetle iştigal etmeyiz. Bizim yegâne emelimiz, memlekette din hürriyetinin hakikî surette temini, dine ve din ehline ve Kur'an ehli olan nurculara karşı çeyrek asırdan beri devam eden zulüm ve tazyikin tamamiyle bertaraf olmasıdır. Demokrat kardeşlere tavsiye ederiz: Devr-i sabıkın şeytankârâne oyunlarına, hilelerine aldanmasınlar; onların düştükleri dalâlete düşmesinler. Milletin ruhunu ve iradesini onlar gibi istihfaf etmesinler. Komünizme ve dine karşı tuttukları doğru yolda azimle devam etsinler.(tahliller tarihçe-i hayat)

Nur Talebeleri içinde çok muhtelif tabakalar var. Yedi-sekiz yaşındaki camilerde Kur'an okumak için elifba'yı ders almakta olan çocuklardan tut, tâ seksen-doksan yaşındaki ihtiyarlara varıncaya kadar kadın-erkek hem bir köylü hammal adamdan tut, tâ büyük bir vekile kadar; ve bir neferden, büyük bir kumandana kadar taifeler nurcularda var. Bütün nurcuların bu çok taifelerinin umumen bütün maksadları, Kur'an-ı Mecidin hidayetinden ve hakaik-i îmaniye ile nurlanmaktan ibarettir. Bütün çalışmaları, ilim ve irfan ve hakaik-i imaniye neşretmektir. Bundan başka bir şey ile iştigal ettikleri bilinmiyor. Yirmi sekiz senedenberi dehşetli mahkemeler, dessas ve kıskanç muarızlar bu kudsî hizmetten başka onlarda bir maksad bulamadıkları için onları mahkûm edemiyorlar ve dağıtamıyorlar. Ve nurcular, müşterileri ve kendilerine taraftarları aramaya kendilerini mecbur bilmiyorlar.... «Vazifemiz hizmettir, müşterileri aramayız, onlar gelsinler bizi arasınlar, bulsunlar» diyorlar. Kemmiyete ehemmiyet vermiyorlar. Hakiki ihlâsı taşıyan bir adamı, yüz adama tercih ediyorlar.(risale-i nur ve hariç memelketler, tarihçe-i hayat)

Hakiki ihlâslı nurcular, menfaat-ı maddiyeye ehemmiyet vermedikleri gibi, bir kısmı âzamî iktisat ve kanâatla; ve fakir-ül-hal olmalarıyla beraber, sabır ve insanlardan istiğna ile ve hizmet-i Kur'aniyede hakiki bir ihlâs ve fedakârlıkla; ve çok kesretli ve şiddetli ehl-i dalâlete karşı mağlub olmamak için ve muhtaçları hakikata ve ihlâsa davet etmekte bir şüphe bırakmamak için rıza-yı ılâhiden başka o hizmet-i kudsiyeyi hiçbir şeye âlet etmemek için bir cihette hayat-ı içtimaiye faidelerinden çekiniyorlar.(risale-i nur ve hariç memelketler, tarihçe-i hayat)
Yum gözünü, kalbine heran yokluğa üfür!
'Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür'

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir