Bundan sonra birden gördü ki, sol cihetinden şeytan gibi dessas, ayyaş, aldatıcı bir adam çok zînetler, süslü sûretler, fantâziyeler, müskirler beraber olduğu halde geldi. Karşısında durdu. Ona dedi:
"Hey arkadaş! Gel, gel. Beraber işret edip keyfedelim. şu güzel kız sûretlerine bakalım. şu hoş şarkıları dinleyelim. şu tatlı yemekleri yiyelim."
"Hâ, hâ, nedir ağzında gizli okuyorsun?"
"Bir tılsım."
"Bırak şu anlaşılmaz işi. Hazır keyfimizi bozmayalım. Hâ, şu ellerindeki nedir?"
"Bir ilâç."
"At şunu. Sağlamsın. Neyin var? Alkış zamanıdır. Hâ, şu beş nişanlı kâğıt nedir?"
"Bir bilet. Bir tâyinât senedi."
"Yırt bunları. şu güzel bahar mevsiminde yolculuk bizim nemize lâzım" der. Her bir desîse ile onu iknâa çalışır. Hattâ o bîçare ona biraz meyleder. Evet, insan aldanır. Ben de öyle bir dessasa aldandım.
Birden sağ cihetinden, ra'd gibi bir ses gelir. Der:
"Sakın aldanma! Ve o dessasa de ki: Eğer arkamdaki aslanı öldürüp, önümdeki darağacını kaldırıp, sağ ve solumdaki yaraları def' edip peşimdeki yolculuğu men edecek bir çare sende varsa, bulursan; haydi yap, göster, görelim. Sonra de, "Gel keyfedelim." Yoksa sus, hey sersem!' Tâ Hızır gibi bu zât-ı semâvî dediğini desin."
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=25