Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

07.06.2007, 17:12

Tefekkür gafleti izale eder.




ı'lem eyyühe'l-aziz! Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap. Fakat âfakî, haricî, umumî ahvâlâta teemmül ettiğin vakit, sathî, icmâlî düşün, tafsilâta geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik tafsilâtında yoktur. Hem de âfakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. ıçine dalma, boğulursun.

Selamunaleyküm

Aynı pragrafın altında, bu tefekkürlere ait bir izahat var,şöyleki;

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde, kesret fikrini dağıtır. Evham ise havalandırır, enâniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalb eder. ışte dalâlete isâl eden kesret yolu budur.

Bunu nakl ettikten sonra,Emirdağ lahikasından, bu meseleyi hem özelleştiren hem de afaki icmal eden ,tefekkürdeki maksadın"Marifetullah" olduğuna nazaran;


Evet, nasıl ki ehl-i tarikat, seyr-i enfüsî ve âfâkî ile mârifet-i ılâhiyede iki yol ile gitmişler ve en kısa ve kolayı ve kuvvetli ve itminanlı yolunu enfüsîde, yani kalbinde zikr-i hafiyy-i kalble bulmuşlar. Aynen öyle de, yüksek ehl-i hakikat dahi, mârifet ve tasavvur değil, belki ondan çok âlî ve kıymetli olan iman ve tasdikte, iki cadde ile hareket etmişler.

Biri: Kitab-ı kâinatı mütalâa ile, Âyetü'l-Kübrâ ve Hizbü'n-Nuriye ve Hülâsatü'l-Hülâsa gibi âfâka bakmaktır.

Diğeri: Ve en kuvvetli ve hakkalyakîn derecesinde vicdanî ve hissî, bir derece şuhudî olan hakikat-i insaniye haritasını ve enaniyet-i beşeriye fihristesini ve mahiyet-i nefsiyesini mütalâa ile, imanın şüphesiz ve vesvesesiz mertebesine çıkmaktır ki, sırr-ı akrebiyete ve veraset-i Nübüvvete bakar. Ve enfüsî tefekkür-ü imanî hakikatinin bir parçası, Otuzuncu Sözün, ve "ene" ve "enaniyet"te ve Otuz Üçüncü Mektubun Hayat Penceresinde ve ınsan Penceresinde ve bazı parçaları da sair ecza-yı Nuriyede bir derece beyan edilmiş.

şeklinde ifadesiyle,aldığımız ve hususi istifademiz nezninde,bu mütalaaya iştirak niyetiyle;


Tefekkürden maksat,Marifetullah bürhanlarını ıman aynasına inikas ettirmek.Ve Nazari şuhuduyla, kendi alemi marifetine, istidadına münasip itikadını tezyin etmek, süslemek ve o fiille süslenmektir...

Maksadın esası marifet olunca;hem bizlere edilen tebliğde,Alemle ilgili babında icmal kullanılmış.ınsan ile ilgili bölümünde en ince hissiyata kadar,muhlelif yollarla izah edilmiş.Hem irşad da en temel husus;Avamı esas aldığından ve beşerin ekseriyeti avam olduğundan,icmali fezlekeler üzerinde durulmuş ki,istifade geniş olsun ve herkes tarafından anlaşılsın...ışaret-ül i'caz da bakara suresinin tefsinde Üstadımız bu hususu gayet güzel izah etmiş...

Maksada uyygun hareketlilik bütün yaklaşımların istikametidir.Her ne müşahade edilirse yerinde etmek,öğrenmenin ve bilmenin en hakiki tahkikatı demektir...


Hilkatin bize bakan yönüyle Halıkımıza bakan yönü arasındaki fark ilgi alanımızın hudutlarını belirlememize yardımcı olur...Ahvalinden ve hikmetinden haberimiz olmayan nice meseleler ve tanımadığımız nice gayeler için halk edilmiş mahluklar,mahiyetlerinden haberimizin olmadığı ve olsada anlayamayacağımız nice ayrıntılar,atomlar,mikrobik varlıklar,göçmen kuşlar vs.vs.

Bilmediğimiz bir çok gayeler için döndürülen şu kainat...ışte bize karşı bütün görünen bu alemde,Rüzgarlar.bulutlar,yağmur,kış bahar vs.Nazarımıza nasıl görünüyorsa;öyle blok manada irtibatlandırmak...Yani aşağıdaki ölçülerele:

"Biri: Kitab-ı kâinatı mütalâa ile, Âyetü'l-Kübrâ ve Hizbü'n-Nuriye ve Hülâsatü'l-Hülâsa gibi âfâka bakmaktır."


ınsan aleminin teferruatlı ihatası mümküm olmadığından,burada kendine hem luzumu olmayacak ve kendine bakmayan binlerce hikmeti kavrayamayacağından,bütün bir nazara da sahip olamayacaktır.Bu faaliyeti azimeyi çözemediğinden şüpheler vesveseler o şahsı boğacaktır...

Aslında manzaranın bütünlüğü nazarın da bütünlüğünü ister...Onun için dağlar uzaktır Denizler derin...okyanuslar karanlıktır...Mikrobik canlılarla beslenir gözümüzün görmediği balıklar...Çok perdelidir alemler,torba torba içinde,karanlık karanlık altında...

Zaten bu bütünlük açısısnı kavrayamayanların asıl meselesi ve inkara düşme sebeblerinin,tabiat ilişkisinde,çarpıldıkları yerdir"Azamet ve Kibriya"perdeleridir...

O vakitte kendilerini kainatla savaşır bulurlar.Tek taraflı olan ve imtihanın meydanında,güya idrakleriyle keşşaf olurlar...Malumdur ki;Akla kapı açılır,irade elden alınmaz...


Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde, kesret fikrini dağıtır. Evham ise havalandırır, enâniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalb eder. ışte dalâlete isâl eden kesret yolu budur.

ıkinci mesele ise;

ı'lem eyyühe'l-aziz! Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap.

ınsanın mahiyetinin en müsait ve bütün alemlerin numunelerine müstait fıtratı,Marifetullahın en bariz ayinesidir...Hakikat-ı eşya olan Esma-i ılahinin en münasebettar miratıdır...Bu mesele;

Yine Üstadımızın ıfadeleriyle ilgili yerlerde izah edilmiş,şöyle ki;

"Diğeri: Ve en kuvvetli ve hakkalyakîn derecesinde vicdanî ve hissî, bir derece şuhudî olan hakikat-i insaniye haritasını ve enaniyet-i beşeriye fihristesini ve mahiyet-i nefsiyesini mütalâa ile, imanın şüphesiz ve vesvesesiz mertebesine çıkmaktır ki, sırr-ı akrebiyete ve veraset-i Nübüvvete bakar. Ve enfüsî tefekkür-ü imanî hakikatinin bir parçası, Otuzuncu Sözün, ve "ene" ve "enaniyet"te ve Otuz Üçüncü Mektubun Hayat Penceresinde ve ınsan Penceresinde ve bazı parçaları da sair ecza-yı Nuriyede bir derece beyan edilmiş."



ınsanın kendine en yakın gelen kendidir...Ve ınsan kendinde gördüğünü inkar edemez.Bu sebeble kendinde ki tefekkürü onu istikamete taşır...Ve Müstakim kılar...

Risale-i Nur,marifetullahın ve istikametli tefekkürün ölçüleriyle dolu bir keşşaftır...ırşadda hattı mufasalayı sağlayarak,beşerin dehşetli yolunu tenvir ediyor...ıman ile ve imanın ziyadeleşmesiyle,her şeyden bir şua bir nur bulup gösteriyor.Ve imanın hadsiz mertebelerine ders veriyor...

Yatılıştaki maksatla,yaratılmış olmaktaki vazifeyi en eslem şekliyle ifade ediyor...Yormuyor,dolaştırmıyor,Rızaya doğru isale ediyor...Yolu kısa ediyor...

ışte nazarların istikametsizliği,insanları zülme ve abesiyete,hadden aşmaya taşımış.Onun için,Dersleredeki tekrarlar ve hassasiyet ön plana çıkıyor...

Yaşadıkça imtihan devam edeceğinden,ımanımızın ziyadeleşmesi için say etmeliyiz.Risale-i Nurdaki ölçülerle kainata ve Kendimize bakmalıyız...

Allah bu Ebedi seferimizde,Nazarımıza niyetimize,fiillerimize istikamet versin...Amin

Selam ve dua ile...

m_safiturk

2

08.06.2007, 11:31

Çok güzel kardeşim..

peki enfüsi tefekkürde şu insanın mahiyetini okumaya çalışalım..

insanın mahiyeti nedir sizce?
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

3

09.06.2007, 13:09

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

Çok güzel kardeşim..

peki enfüsi tefekkürde şu insanın mahiyetini okumaya çalışalım..

insanın mahiyeti nedir sizce?



ışte, insanın mahiyeti ulviye, fıtratı câmia olduğundan, binler envâ-ı hâcât ile binbir esmâ-i ılâhiyeye, herbir ismin çok mertebelerine fıtraten muhtaçtır. Muzaaf ihtiyaç, iştiyaktır. Muzaaf iştiyak, muhabbettir. Muzaaf muhabbet dahi aşktır. Ruhun tekemmülâtına göre, merâtib-i muhabbet merâtib-i esmâya göre inkişaf eder. ........Muhabbet penceresi...

Bu paragraf ve yazının içerisindeki Fıtrat-ı zi şuur ile vicdan ve latife-i Rabbaniye ifade edilen "ayine-i semadaniye de kalp"ve otuzuncu söz "ene"den bahisle mirat-ı nefs...ve otuz üçüncü söz otuzbirinci pencere de mahiyeti insaniyede "ruh" ayinesi.acz ve fakr ve ene rasatı ile bir tarif hem acz ve fakrı talim eden bütün Risale-i Nur ve O acz ve fakr dairesinde Rububiyetin meratibiyle ders verilen hayat ve teklife terettüb eden bütün mesail..halık ile abd arasında nisbeti tefekkürden duaya ve teslim tevekkül istinad ve istimdat gibi bütün elzem mesele-i fıtrıyeyi ders vermektedir...

Daire-i enfusiyeden bizim marifetimize aks eden mana ise aynı o manalara olan sadakte ve bi hakkı natakteden kanaatimize aks eden ve kabiliyetimiz nisbetinde maas ettirilen nurdur...

ınsanın mahiyeti mazhar olduğu meratib-i esma-i ılahiye ve istidatına taalluk eden hususi ism-i Azamıyla hayatta ve imtihanda istihdam edilen mahluktur...

ırade-i cüz-iyyesi ile hak ve hakikate fıtri temayül ve meyillerle teçhiz edilmiş bir varlıktır...

Ve mahiyet-i insaniyede derc edilen nihayetsiz acz ve fakr ile..nihayetsiz Kudret sahibine muhtac-ı müteşekkir fıtrattır...

Bütün alemleri havi ayinedarlığı ile hadsiz terakki ve tedenniye müsait acibül acaip bir tereccüh-ü iradedir...

Kendi hakikatine kendisinin ihatası mümkün olmayan ve ancak ubudiyetiyle bir kıymet kazanan fakat haddinin pek fevkinde olan dairelere müdahaleye cesaret eden zalim-i eçhel addedilmiş...

Takdir ve tahsin, tesbih hamd ve şükürle sevimli..edep ve taleb-i hakaikle Rahmana müteveccih ve edeple ve riayetle ve emre itaatle ve abd ve asker olmakla emin bir halife-i arz...

şuunat-ı ılahiye gibi manalara olan ayinedarlığı ile hayat içinde ve hayata terettüb eden hissi alemlere bir mir'at-ı nakise olmakla ve niyet nazar gibi iksirlerele ve istiaze gibi efalin kavli ve hali ve kalbi boyutuyla devamlı teceddüt eden ve mazhariyeti münkeşifesi ile gayet nazdar niyazdar bir misafir...

Hulasa kabilinden sualinizdeki şevk ile derse iştirak niyetiyle..Düşünmemeize vesile olmaklığınızlada Allah ebeden Razı olsun..Sizlerinde istifadelerinizden de müstefid olmak dileriz...

4

13.06.2007, 12:49

Lütfen "Online Risale-i Nur Dersleri" bölümüne sadece alıntı mesajlar, makaleler, yazılar eklemeyelim. Bu bölüm Risale-i Nur´larda anlamadığınız yerlerin mütalaa edilmesi için açılmıştır. Her açılan yeni konuda anlamadığınız kısım ile sualinizi yazmanız gerekir.

Alıntılar için "Nurculuk ve Risale-i Nur" ile "Dini içerikli yazılar" bölümünü kullanabilirsiniz. Bu bölümlere eklediğiniz alıntılar üyelerin sual-cevaplarıyla online derse dönüşürse o zaman moderatörler tarafından "Online Risale-i Nur Dersleri" bölümüne taşınır.

Eklediğiniz makeleyi yukarıda izah ettiğimiz şartlara uymadığı için taşıyoruz...
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir