Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
Serkan kardeşim;
sorduğunuz sual için geniş bir cepheden bakarak özele inmek lazım:
şöyle ki;
veraset dediğimiz mesele bir kişinin ölümünden sonra geriye bıraktığı mal ve mülke en yakın akrabalarının sahip çıkma hadisesisdir. yani o mülkten yakın kişiler hak sahibi olurlar.
peygamberin arkasında bıraktığı mal ve mülk ise maddi değil manevidir. yani ilim, ahlaktır, imandır, ibadettir. Peygamberimiz de arkasında Kuran, Sünnet gibi manevi değeri çok yüksek büyük bir manevi mülk bırakmıştır.
Peygamberimiz elbette ki ümmetinin manevi babası olduğundan ümmeti de geriye bırakılan mezkur manevi servetin mirascısı durumundadır. yani her müslüman varis-i Resuldur. Çünkü O'nun bıraktığı bu manevi kıymete sahip çıkmakla vazifelidir.
fakat hem Lisan-ı Resullulah da hem de ümmet arasında "alimler peygamberlerin varisleridir" denilmiştir. Çünkü Kuran ve Sünnete en çok sahipçıkan alimler tabakasıdır.
bu nedenle hem ümmet nokta-i nazarından hem de büyük bir alim olduğundan Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bir varis-i Resul dür.
zannederim bir nebze olsun mesele anlaşıldı..
saygılar...
Alıntı sahibi ""hasanileri19""
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
Serka n kardeşim;
sorduğunuz sual için geniş bir cepheden bakarak özele inmek lazım:
şöyle ki;
veraset dediğimiz mesele bir kişinin ölümünden sonra geriye bıraktığı mal ve mülke en yakın akrabalarının sahip çıkma hadisesisdir. yani o mülkten yakın kişiler hak sahibi olurlar.
peygamberin arkasında bıraktığı mal ve mülk ise maddi değil manevidir. yani ilim, ahlaktır, imandır, ibadettir. Peygamberimiz de arkasında Kuran, Sünnet gibi manevi değeri çok yüksek büyük bir manevi mülk bırakmıştır.
Peygamberimiz elbette ki ümmetinin manevi babası olduğundan ümmeti de geriye bırakılan mezkur manevi servetin mirascısı durumundadır. yani her müslüman varis-i Resuldur. Çünkü O'nun bıraktığı bu manevi kıymete sahip çıkmakla vazifelidir.
fakat hem Lisan-ı Resullulah da hem de ümmet arasında "alimler peygamberlerin varisleridir" denilmiştir. Çünkü Kuran ve Sünnete en çok sahipçıkan alimler tabakasıdır.
bu nedenle hem ümmet nokta-i nazarından hem de büyük bir alim olduğundan Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bir varis-i Resul dür.
zannederim bir nebze olsun mesele anlaşıldı..
saygılar...
Selamlar Ahmetsaid abi
Üstat hazretlerinin Peygamber efendimizin varisi olup olmadığı konusunda açılan münazarada bir kaç düşüncem var.
1-Beşerde yani insanlarda herkes mal mülk konusunda atasının babasının varisi olduğunu söylerek mahkemelere başvurur. Veraset ilamı almak için bunu nesil olarak nüfus kaydı ibraz ederek ispat etmeye çalışır. Bu hep maddi konularda varislik iddiasıdır.
2-Manevi konularda ise varislik iddiası kişinin kendi iddiası olması Yani Üstat Hazretlerinin Peygamber efendimizin varisi olduğunu iddia etmesi tamamen usule muhaftır.Zaten böyle bir durumda yoktur. Ama bu konuda yorum hakkı 3.kişiler yani bizlere aittir. Yaşantı olarak, mücadele olarak, üstat hazretleri Peygamber efendimizin bu asırdaki temsilcisidir. Peygamberimizin mücadelesi uğraşı kendisine verilen tebliğ görevini neticede imanı müminlerin kalbine yerleştirmekti. Bunuda en iyi şekilde yaptı. Allah onun şefaatinden bizi mahrum etmesin. (amin)
3-ışte tam bu noktada her asırda bir müçtehit gelmiş Peygamber Efendimizin görevini kısmende olsa devam ettirmişlerdir.
4-Geçtiğimiz asırdada üstat hazretleri bu misyonu yüklenmiş, Ama o kadar mütevaziki ben demiyor enaniyetini o kadar öldürmüşki sürekli hüsnü zanları Risalei Nura ,sui zanları kendisine yönlendiriyor. Ne bir dünyalık beklentisi nede başka herhangi bir şey bir sepet eşya ve üzerindeki giysileri, bir çaydanlık bir bardak, ne bir zatını övecek misafiri nede başka birşey , herşey ihlas ile herşey Hizmeti Kuraniye için işliyor.
VE Bugün milyonlarca nur şakirtinin ve toplamda milyarlarca müslümanın iştiha ile istifade ettiği Külliyat "Bıraktığı eserleri dahi sahiplenmiyor. "Zerrece ihlasdan ayrılmamış, dünyalarca serveti olabileceği halde Kuran hizmetkarlığını tercih etmesi SıZCEDE SORUNUN CEVABINI EN ışı şEKıLDE VERMıYOR MU?
Alıntı sahibi ""miftahulkuluub""
Alıntı sahibi ""hasanileri19""
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
Serka n kardeşim;
sorduğunuz sual için geniş bir cepheden bakarak özele inmek lazım:
şöyle ki;
veraset dediğimiz mesele bir kişinin ölümünden sonra geriye bıraktığı mal ve mülke en yakın akrabalarının sahip çıkma hadisesisdir. yani o mülkten yakın kişiler hak sahibi olurlar.
peygamberin arkasında bıraktığı mal ve mülk ise maddi değil manevidir. yani ilim, ahlaktır, imandır, ibadettir. Peygamberimiz de arkasında Kuran, Sünnet gibi manevi değeri çok yüksek büyük bir manevi mülk bırakmıştır.
Peygamberimiz elbette ki ümmetinin manevi babası olduğundan ümmeti de geriye bırakılan mezkur manevi servetin mirascısı durumundadır. yani her müslüman varis-i Resuldur. Çünkü O'nun bıraktığı bu manevi kıymete sahip çıkmakla vazifelidir.
fakat hem Lisan-ı Resullulah da hem de ümmet arasında "alimler peygamberlerin varisleridir" denilmiştir. Çünkü Kuran ve Sünnete en çok sahipçıkan alimler tabakasıdır.
bu nedenle hem ümmet nokta-i nazarından hem de büyük bir alim olduğundan Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bir varis-i Resul dür.
zannederim bir nebze olsun mesele anlaşıldı..
saygılar...
Selamlar Ahmetsaid abi
Üstat hazretlerinin Peygamber efendimizin varisi olup olmadığı konusunda açılan münazarada bir kaç düşüncem var.
1-Beşerde yani insanlarda herkes mal mülk konusunda atasının babasının varisi olduğunu söylerek mahkemelere başvurur. Veraset ilamı almak için bunu nesil olarak nüfus kaydı ibraz ederek ispat etmeye çalışır. Bu hep maddi konularda varislik iddiasıdır.
2-Manevi konularda ise varislik iddiası kişinin kendi iddiası olması Yani Üstat Hazretlerinin Peygamber efendimizin varisi olduğunu iddia etmesi tamamen usule muhaftır.Zaten böyle bir durumda yoktur. Ama bu konuda yorum hakkı 3.kişiler yani bizlere aittir. Yaşantı olarak, mücadele olarak, üstat hazretleri Peygamber efendimizin bu asırdaki temsilcisidir. Peygamberimizin mücadelesi uğraşı kendisine verilen tebliğ görevini neticede imanı müminlerin kalbine yerleştirmekti. Bunuda en iyi şekilde yaptı. Allah onun şefaatinden bizi mahrum etmesin. (amin)
3-ışte tam bu noktada her asırda bir müçtehit gelmiş Peygamber Efendimizin görevini kısmende olsa devam ettirmişlerdir.
4-Geçtiğimiz asırdada üstat hazretleri bu misyonu yüklenmiş, Ama o kadar mütevaziki ben demiyor enaniyetini o kadar öldürmüşki sürekli hüsnü zanları Risalei Nura ,sui zanları kendisine yönlendiriyor. Ne bir dünyalık beklentisi nede başka herhangi bir şey bir sepet eşya ve üzerindeki giysileri, bir çaydanlık bir bardak, ne bir zatını övecek misafiri nede başka birşey , herşey ihlas ile herşey Hizmeti Kuraniye için işliyor.
VE Bugün milyonlarca nur şakirtinin ve toplamda milyarlarca müslümanın iştiha ile istifade ettiği Külliyat "Bıraktığı eserleri dahi sahiplenmiyor. "Zerrece ihlasdan ayrılmamış, dünyalarca serveti olabileceği halde Kuran hizmetkarlığını tercih etmesi SıZCEDE SORUNUN CEVABINI EN ışı şEKıLDE VERMıYOR MU?
Her cemaat müntesibi sizin gibi kendisini övebilir.Bunlar delil olamaz ki?Herkes islama hizmet yapıyor.Enaniyet olmasın diye ben demiyor Risale diyor dediniz.Sizce bu söz ıslam açısından doğru mudur?