1-said nursi bir eserinde ebced hesab kullanarak nur risalelerinin kuranın mücizesi olduğunu kendisinin adının ve risalelerin sayısının yayınlanış ve bitiş tarihinin kuranda ebced hesabıyla varolduğunu iddaa ediyor.ebced hesabı kullanarak kuranı kerim i delil olarak sunmak doğrumudur?yoksa şimdilerde ortaya çıkan Çelakıl gibilerinin yaptığı gibi sayılarla oynayarak istediğimiz sonuca ulaşmamızmı amaçlanıyor.?bir başkası risaleler için daha başka hesaplar bulursa onlarda doğru kabul edilirmi.?
Değerli kardeşim, Üstad Risale-i Nur'da hiç bir hükmü ve-veya hiç bir iman ve ıslami meseleyi Ebced hesabı ile delillendirmemiştir. Bilakis o zamanlar Nura gelen hucumlarda Nurcuları teşvik ve Risale-i Nur ile Kur'an hakikatlerine hizmetine Allah'ın rızasını müjdeler ve makbuliyetini Nurculara gösteriri çalışmalardır. Sadece iç işleridir ve sadece Nur Mesleğinde giden Nurculara münhasırdır. Ne bir zorlama ne bir bağlayıcılığı vardır. Elbette bir iş yerinde çalışmaktan yorgun düşen işçilere teşvik eder primler vermek normaldir.
Mesela, Üstad Risale-i Nur'un hizmetinin makbuliyetine işaret eden bir ayet için "murad-ı ilahi budur" dememiştir. O ayetin manasını kaldırır bir halde "bu ayet Nurculara işaret ediyor" dememiştir. Nesi zarardır? Yanlış olduğunu nasıl ıspat edilir? Kaldıki Said Nursinin ömr-ü hayatı Kur'an ile geçmiştir. Kur'anı tefsir ederken tek bir hatası gösterilememişken, ve böyle bilgili bir alimin kullandığı ebcedin Kur'an muhalif olduğunu Kur'anı hiç anlamamışların söylemesi ile nasıl çürütülmüş olur? Nasıl destek verilir? Elbette Ebced hesabı Kur'an'da yoktur, diye iddia etmekten başka hiç bir delili olmayan bu adamlar, Ebcedin Kur'an'da yasak olduğunu gösteremiyorlar. Elbette biz onların sözü karşısında kendi Üstad'ımızın tarafındayız.
Buyursunlar Ebcedin caiz olmadığını gösterir bir delili bırakınız, Kur'an'da bir işaret göstersinler. Üstad'ımız mealen demiş "Risale-i nur Kur'anın malıdır. Ordaki hakikatler Kur'an'dan damlamıştır. Hakiatler Kur'anın, -varsa- hatalar bana aittir. Yanlış bir şey varsa beddularınızı takıp bana gönderin"
Göndeririz, hodri meydan yeterki bize hakiki delil göstersinler.
2-said nursi risalelerde genelde rüyalardan bahsediyor,veya şakirtlerinin rüyalarından..bir insan rüya gördüğünde o kendisini bağlar ama rüyalarını başkasına anlatınca vebali üstüne almış oluyor.sizlerce rüyaya ve ilhama göre kuran ilmi yapılabilirmi?kaynak olarak gösteriliebilirmi?
Değerli kardeşim Risale-i Nur genelde Rüyalardan bahsetmez. Elbette talebelerini yoğun istibdat vaktinde diri tutmak için müjdeleri rüyaları koymuştur.
Bak kardeşim kime sorsan bir musibet zamanında , zor bir anında gördüğü rüyalardan şevki artar. Fıtrat gereği olan bu durum ne zaman yanlış oldu?
Hem Üstad asla Rüyalar ile amel etmemiş ve ettirmemiştir. Yanlız manası ve tevili çıkan bir rüyayı anlatmakta ne zarar var? Gidip bir Rüya ile Kur'an ayetini asla yorumlamamıştır. Bu bir iftiradır
3-yine risalelerde yağmurun depremin hayvanların risalelere delillik yaparcasına hareket ettiği ima ediliyor.Isparta ya risaleler sayesiinde yağmurun yağdığını iddaa ediyor.ıspartanın yeşillendiğini söylüyor.kuşların hareketlerini risalenin delili diye anlatıyor.peki ey nur şakirtleri risaleler yazıldığı için ısparta ya yağmur yağıp onun nurundan dolayı yeşilleniyorsa..risalelerin ana kaynağı Kuranı kerim in indiği arap çölleri yağmur ormanı olması gerekmiyor mu?allahü teala nın nimeti yağmuru risalelerin nurunun ddelili olarak sunmak doğrumudur?
Değerli kardeşim,Kur'an ile Risale-i Nur kıyaslanmaz. Hem yağmur rahmetten gelir sorgulanmaz. Hindistanın batıl dine sahip yerlerinde yağan bereketli muson yağmurları o batıl dini hak yapmaz.
Ancak, o muson yağmurları olan yerde yağmur gadab-ı ilahi sonucu kesilse ve o beldede Allah'ın makbul buyurduğu bir hizmet yapılsa ve Allah rahmetini iade etse elbette "yağmur o makbul hizmetin hürmetine iade edildi" denir. Yağmur "sadece o yüzden yağdı" denmiyor ki hata olsun.
Senin bahsettiğin yerde, çöllerde Aedetullah bir hüküm vermiş ve kurak çöl iklimi vermiş. Elbette rahmetinden Peygamberimiz zamanında o çöller mucizevi olaylara sahne olmuş. Olmamış diyen mi var? Kur'an ile Risaleleri kıyaslayan mı var?
Evet yağmur rahmetten gelir. Rahmet ise o yerde makbul bir duaya, aciz bir ihtiyaca , Kur'an adına yapılan bir hizmete fiile bakar. Bunu inkar etmek nasıl Kur'ani bir yol olur?
4-Sözlerde güzel ifadeler kullanılmış olabilir.ama büütün olarak bakarsak risale-i nur kulliyatı sadece sözlerden ibaret değil.vbe güzel sözler var diye bazı şeyleri gözardı etmememiz lazım.yorumcuların dediği gibi altını çıkar bakır kalsın gibi ifadeler doğrumudur?
Değerli kardeşim, bir sözün güzel olması sadece edebi yönü ile bakılmaz. Manadaki hakikatler önemlidir. Sözler güzeldir ve manası haktır ve daha şimdiye kadar bir hatası bulunamamış.
Risale-i Nur'u eleştiren iki cenah var?
Birincisi, Risale-i Nur'u çürütmeyi meslek edinmiş ve bu amaçla "her yol mübah" diyerek insanların onu okumamasından da istifade ederek, bazı metinleri ve meseleleri Risale-i Nur'da varmış gibi göstererek veya bazı metinlerin önünü arkasını keserek yanlış manalandırıp iftira atmak tarzında gidiyorlar. Çivi çak izi kalsın taktiğinde gidiyorlar.
Mesela, malum cenahtan biri güya "Hz. Ali'ye vahiy indiği Risale-i nur'da yazıyor" iddiası ile ortaya çıktı. Bahsi geçen metinin önü arkasını kesti. Okuyanlar hayrete ve dehşete düştü, öfkeye kapıldı. Hucuma uğradık. Ancak, Risale-i Nur'daki gerçek metini gösterdiğimiz vakit ilzam oldular. Ancak, hala o yazı çürütüldüğü halde sitede duruyor. Yeni müşteriler arıyor. şükür azalsa da hala kimi kez gündeme getiren var? Peki, oradaki zat neden Risalede Hz. Aliye vahiy indiği iddiası çürütüldüğü halde özür dilemiyor.
ıkincisi ise bu tür cenahın idialarına inanıp araştırmadan eleştiriyor. ılginçtir ki hepsi senin yaptığın gibi iddiaları , itham edilen kaynaktan okuyacaklarına , yine yorumunu dahi itham edenlerin kaynaklarından okuyor.
Bu işte iki şık var: ıftiralı idiayı okuyan kişi büyük ihtimalle Risale-i Nur okumaz. Hali ile Nurcular dilediği kadar uğrasın aklına yer eder. Daha Risale-i nura yanaşmaz..
Eğer okumak istese zaten kaynaklar büyük ihtimalle yanlış verildiği için bulamaz. "Her halde ben bulamadım " diye pes eder.
Geçen gün böyle bir iftirada güya Nurcular Risale-i nur okumayana düşmanmış idia eden biri kaynak olarak şöyle demiş "Kastamonu Lahikası 49. Mektub" Oysa böyle bir mektub yok. Sen bilmediğin için araştırsan bulamıyacaksın.
ışte Risale-i Nur'da zerre kadar bir hata olsa böyle sinsi planlarla çürütme yerinde tüm medya ayaklanacak ve Risale-i Nur'un üstüne yürüyeceklerdir. Madem yürümüyorlar, bunu yerinde çürütülebilecek iftiralı iddialar ile yetiniyorlar, demek Risale-i Nur'da Kur'an'a muhalif şeyler bulamıyorlar.
5-Risaleler ile ilgili eleştri maalesef sizin dediğiniz gibi sadece laik kesimden gelmiyor birçok dini kesimde nurculuğa karşı maalesef neden karşılar?hiç düşündünüzmü?mevleviliğe karşı olanı pek görmedim meslea nedene nurculuk böyle yasaklanmış?
Bir şeyin yasak olması onun hakikat olduğunu mu gösterir. Yoksa onun içindeki hakikatlerden korkulduğunun mu? Bir şey yanlış olsa hemen bahçeye salınır ve hakikatperestler yanlışını bulur. Madem kural budur, demek Risale-i Nur hakikattı ki yasak etmek istediler. Ama edemediler.
Ayrıca, dindar bazı kesimlerin Risale-i Nura muarız olması onların cehaletidir. O düşmanlık Risale-i nuru okusalar haklı görülebilir. Senin gibi Risale-i nuru okumadan sadece Risale-i Nur düşmanlarından duydukları ile yetinenlerin düşmanlıkarının beş para değeri olur mu? Risale-i Nurun hakikat olmadığını gösteriri mi?
Bir zaman bir zata "şu Haşir Risalesini oku, ordaki yanlışları bul da şunları rezil edelim" dendi. O da okuyor ve diyor "değil yanlış bulmak, beni adeta Haşirin caddelerinde dolaştırdı" Sonra o zat istifa ediyor. Nurcu oluyor.
ışte Risale-i Nurlar neden mahkum edilemedi biliyor musun? Çünkü, mahkum etmek için okumak lazımdı. Zira, okumadan somut bir delil konulamazdı. Ancak okuyan imana geliyordu. Bir delil bulamıyorlardı. Sonra Üstad'ın müjdesinin tevili çıktı. "Korkmayın Risaleler yasak olmaz" Çünkü biliyordu ki içinde ne bir suç unsuru ne Kur'ana muhalif hiç bir şey yoktu. Biliyordu ki Risale-i nuru mahkum etmeleri için okumları lazımdı. ışte bu bulunmaz fırsattı. Okuyan imana geldi. ışte hakikat budur.
6-sizce bir insan 3 ayda bütün ilimleri okuyup öğrenebilirmi?bu ilimler dediğiniz nedir?kuarnı tefsir ilmi mi ?bazı yorumcuların dediği gibi tüm ilimler buna dahil mi?.
Değerli kardeşim, Kuran'da Bakara Suresinde şöyle bir ayet var. "senin öğrettiklerinden başka bir ilmimiz yoktur"
Hem Nemrut demiş "bu servetim kendi ilmim ve aklım ile oldu" şirkli bir kibire girmiş.
ışte esas eleştirmen gereken ilimlerinin kendi cebinden çıktığını söyleyen ve ilimlerini kendi aklına bağlayan kibirli adamlardır. ışte SAid Nursi her işinde Kur'ani metodları göstermiş ve önce kendi uymuştur. Her halde sahip olduğu ilmi kendi aklından çıktı demiyecek "Allah tarafından verildi" diyecek. Doğru olan bu söz maalesef yanlışmış gibi gösteriliyor ve sanki bu söz ile Said Nursinin kendini Peygamber ilan ettiği iddia ediliyor.
Oysa Allah arıyada ilham veriyor , elbette Kur'an hizmeti yapan birine de ilham edecek ve kalbine doğduracak. Elbette madem Allah bize bilmediklerimizi öğretiyor. Dilerse 15 sene tahsil ettirir, dilerse 3 ay. Sonuçta sen 15 sene tahsil edince öğrendiklerini sana öğreten yine Allah'tır, üç ay da tahsil etsen yine Allah'tır. Bunu bu tarzda akıldan uzak görmek her şeye muktedir Allah'a kusur isnad etmektir.
Hem Üstad'ın üç ayda lazım olan ilimleri tahsil ettiği hakikat ve belgelidir. Zaten Bediüzzaman(zamanın harikası) ismi bir zata kolay verilmez. Verilse bile o ismi kabul edenler önce bakar "bu ismi hakediyor mu?" Yani, o ismin kabulü alimlerin ve halkın kabulüne bağlıdır.. Madem alimler o zaman kabul etmiş ve halk bağrına basmış demek Said Nursi Bediüzzamandır.
Hem Allahın ilmi okyanuslar mürekkeb olsa bitmez. Elbete SAid Nursi o ilimlerin hepsin vakıf olamaz. Denizdeki damlasını öğrenemez. Elbette ordaki ilimden kasıt Kur'an'ı bu çağın gereğine göre tefsir edecek ilimdir. Yoksa Said Nursi herşeyi biliyor değildir. Elbette bizlerden çok şey biliyordu.
Muhabbetle