Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

1

02.04.2004, 12:15

Ruh bahsi

Kardeşlerim gelin ruh hakında müzakereler yapalımmı?

ruh nedir? ve yapısı buna benzer sorulara ilginç sorulara cevap arayalım şuan yazamıyorum fakat akşam yazmaya çalışcağım bakalım burda nekadar müzakere olabilecek

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

2

02.04.2004, 12:32

29. Söz de işlenmekte, ruhani varlıkların ve meleklerin ve cinlerin ve insan ruhunun nitelikleri. şu an yeterli vaktim olmadığı için devam edemiycem. ınşallah ileriki günlerde hayırlı bilgi paylaşımlarında bulunuruz...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

3

27.04.2004, 19:32

Değerli forum sakinleri:

yesgost adlı arkadaşımız oldukça mühim bir konu açmıştı. fakat nedendir bilinmez bu konu devam etmedi. Ama böyle bir konunun da müzakere edilmesi zarureti açıktır.
bu nedenle inşallah biz bu konuda bir kaç kelam etmeye açılaşacağız. katkı yapmak isteyen üyelerimizi müzakereye davet ediyoruz. tabi ki bu konuda sual olur ise bir cevap veren de olacaktır mutlaka.

4

28.04.2004, 07:27

Ruh bahsine bir kaç kelam ile kısa bir giriş yapalım isterseniz:

önce küçük bir anekdot:
"Rûhun fenâsı, ya tahrip ve inhilâl iledir. O tahrip ve inhilâl ise, vahdet yol vermez ki girsin, besâtet bırakmaz ki bozsun. Veyahut idâm iledir. ıdâm ise, Cevâd-ı Mutlakın hadsiz merhameti müsaade etmez ve nihayetsiz cûdu bırakmaz ki, verdiği ni’met-i vücudu, o ni’met-i vücuda pek müştak ve lâyık olan ruh-u insanîden geri alsın. "

bu ifade 29.söz ikinci maksadın başındaki Ruh bahsinde geçmektedir. ruhun bekası noktasında çok güzel bir ifade. bu ifadeden ne anladığımıza gelince:
"Allah kainatta Ruhun ölümüne neden olacak bir sebep yaratmamış.
Ruhu ne ateş yakabilir, ne su boğabilir, ne kurşun öldürebilir, ne de top tüfek.
Kainatta Ruhu yok edecek, öldürecek, dağıtacak, bozacak, ayrıştıracak bir sebeb yok.
Çünkü Ruh birdir, vahiddir, farklı mahiyetlerden terkip edilmemiştir,asaldır.
Mahiyeti basittir.
Bu basitlik değersizlik manasında değil, birlik manasındadır.
maddi vucudlar ve varlıklar terkip edilmiş, yani farklı madde ve elementlerden yapılmıştır.
Mesela vucudumuz...
Asıl yapı taşlarımız, oksiyen, azot, karbon ve hidrojendir.
Bu maddelerin bir araya gelmesi ile kalbimiz, beynimiz ve diğer azalarımız yapılmış.
ışte bizim bu parçalarımızdan birisi tahrip olduğu zaman, ya da ayrıştığı zaman hayatımız biter.
Çünkü bir araya getirlen maddeler ve yapılar arasında dağılma ve parçalanma kanunu vardır.
Ama ruh böyle değildir. Kimyadaki asal elementler gibi tekliği, birliği ve basitliği vardır. bu basitlik ve birliği de çözebilecek bir sebep yoktur kainatta.
işte bu nedenle "Rûhun fenâsı, ya tahrip ve inhilâl iledir. O tahrip ve inhilâl ise, vahdet yol vermez ki girsin, besâtet bırakmaz ki bozsun." denilmiştir.

Ruhu öldürecek, hayatına son verecek tek sebeb Cenab-ı Hakkın kudretidir.
Yani ancak Cenab-ı Hak isterse emreder, "öl der" Ruh da anında ölür, yok olur.
Başka da bir sebeb yok.
Fakat buna da Cenab-ı Hakkın rahmet ve şefkati razı olmuyor.
Ki, Cenab-ı Hak Ruha verdiği hayat nimetini geri almıyor.
Ruhu idam etmiyor. en nadide mahluku olan insan Ruhunu bakileştiriyor.
işte bu mühim noktayı ifde etmek için de " Veyahut idâm iledir. ıdâm ise, Cevâd-ı Mutlakın hadsiz merhameti müsaade etmez ve nihayetsiz cûdu bırakmaz ki, verdiği ni’met-i vücudu, o ni’met-i vücuda pek müştak ve lâyık olan ruh-u insanîden geri alsın. "
denilmiş.

şimdilik bu kadar
sual ve cevap kapısı her zaman açıktır.
saygılar...

5

28.04.2004, 15:34

Üstad Hazretleri semâyı şenlendiren melekler ve rûhâniyât olduğunu buyuruyor. Bu rûhâniyât dediği bizim dünyaya gelmeden intizar salonu denilen yerde bekleyen ruhlarımız mıdır? Yoksa bizim ruhlarımız haricinde, rûhânî diye tesmiye edilen Allah’ın başka mahlûkâtı mıdır?

Cevaplarınız için şimdiden Allah razı olsun.

6

29.04.2004, 07:48

Değerli kardeşim;

Bahsettiğiniz konu 29. söz içerisinde geniş ve detaylı bir şekilde izah edilmektedir. Mezkur bölümlerden anladıklarımızı iifade etmek gerekirse sualinize şöyle bir açıklık getirmek mümkün:

Üstad Hazretleri sema aleminin melek ve ruhaniyata geniş bir mesken olduğunu, melek ve ruhani mahlukların semayı şenlendirerek, Cenab-ı Hakkı tesbih, tazim ve tekbir ettiklerini ifade etmektedir.
Yine 29. sözde geçen ifadelerden anladığımıza göre meleklerin ve ruhanilerin çok değişik cins ve türleri var. yaşadıkları mekana göre farklı özellikleri var. Güneşte yaşayan melek ve ruhani ile yıldızlarda ve diğer gezegenlerde yaşayanlar farklı türde gözüküyor.
zira havadan, nurdan, esir maddesinden, kelimelerden, manalardan ve diğer latif maddelerden de ruhaniyatın olduğu yine 29. sözde ifade edilmekte.
hatta bir mümin kişinin ağzından çıkan bir zikir ve tesbih bile bir ruhani olarak yaratılmakta, o kişiye kıyamete kadar sevap kazandırmakta.
bu kısa açıklamadan sonra sualinize gelirsek:
anladığımız kadarıyla Üstad Hazretlerinin ifade ettiği ruhaniler insan ruhu değildir. ınsan ruhu farklı ve müsatakil bir şekilde dünyaya gelmekte, ancak dünyadaki vazifesi bittikten sonra berzah alemlerinde diğer ruhanilerle birlikte Kudret-i ılahinin tecellilerini seyretmekte.
Gerçi insan ruhunun da seyr-ü seferine bir engel yok. ama Üstadımızın ifade ettiği ruhaniyet direkt insan ruhu olarak gözükmüyor.

umarım kısa bir cevap olmuştur.
saygılar...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir