Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

41

08.04.2007, 19:28

Alıntı sahibi ""Bazul_Eşheb""

ha bu arda acaba Bediuzzaman hadisi serifte veya ayette gectigi yer varmi?



Elcevap: Geciyor :!:

1. Suayi okumadiniz hic belli.

Lütfen okuyalim :!:

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2228
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

42

09.04.2007, 14:36

Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""

Alıntı sahibi ""Bazul_Eşheb""

ha bu arda acaba Bediuzzaman hadisi serifte veya ayette gectigi yer varmi?



Elcevap: Geciyor :!:

1. Suayi okumadiniz hic belli.

Lütfen okuyalim :!:

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2228


ne nerde geciyor anlamadimki hangi ayet hangi hadiste ne geciyor buraya yaz bilirsin galiba hadis kaynaklari eserler belli oradan örnek verin ayet derseniz buraya yazin ne nerde geciyor anlamadim...

bu arda ben size nerede Risale-i Nur lara tam vakifim yani a dan z ye kadar okudum ve biliyorum bu alanda allamei cihanim dedim... sizi 29. Mektubun 9 kisimi okumaniza tavsiye ediyorum orada seyh tarikat cok geciyor buda size yetmezmi... Evliya yi öven ayet vardir bulun okuyun..

vesselam

Neyi itiraz ettiginizi anlamis degilim
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

43

09.04.2007, 16:57

Alinti: http://www.bilalnadir.com/Kitaplar/ci/ci04.htm#_ftnref66

(((((((((((((( Hoca;
- şeyh ihtiyarlara derler dedi. Ben de dedim ki;
- Kâfire ya şeyh dersen imanın gider, ihtiyar yaşlı olan kâfire, münafık fasığa arapçada musin derler. şeyh, müslümanların büyüklerine denir. Ama bir kâfire fasığa veya münafığa Ya şeyh! diyenin dini gider.
Kur'ân-ı Kerim'de şuayb (Aleyhis-selâm)'ın kızları Hazreti Musa'ya:

(Sûre-i Kasas, Ayet 23)
“Babamız büyük şeyhtir dediler.”
Onlar kâfirlere söylenenleri babalarına söylemezler. ıbrahim Halilullah'ın ailesi Sara validemiz Cebrail (Aleyhis-selâm)'e

(Sûre-i Hud, Ayet 72)
“Bu büyük bir şeyhtir” diyor. Kemâl sahibi demektir. Yine bir Hadîs-i şerif'te buyuruyor.

An Rafi bin Ebû Rafi (Radiyallahu Anhu) Gâl Gâle Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem):
“şeyh; ehli arasında, ümmeti arasındaki Peygamber gibidir.”
((Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 2618 (Benzeri).))

Efendimiz hiç bir kâfire, münâfığa ve fasığa peygamber gibidir demez.

Hoca gözünü aç, terazili konuş! Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) hiç bir ihtiyara, kafire, münafığa, fasığa peygamber gibi demiyeceğine inanmalısın. O sözünde yanılmaz Haktan söyler. Hoca bu hadîslere, ayetlere itiraz edersen gözün kör olur. şeyhleri inkâr edeceğim derken dininden olma!...)))))))))))))))))))

Kur’anda şeyh

(Sûre-i Kasas, Ayet 23)


Ve lemma verade mae medyene vecede aleyhi ümmetem minen nasi yeskune ve veced min dunihimümraeteyni tezudan kel ma hatbüküma kaleta la neskiy hatta yusdirar riaü ve ebuna şeyhun kebir


Ve vaktâ ki Medyen suyuna vardı, üzerinde bir küme insan buldu suluyorlar, ötelerinde de iki dişi ehli buldu sakınıp duruyorlar, derdiniz nedir? Dedi «biz: çobanlar çekip gitmeyince sulamayız ve bizim babamız büyük bir pirdir» dediler ((Elmalılı Orijinal))

(HÛD suresi 72. ayet)

Kalet ya veyleta e elidü ve ene acuzüv ve haza ba'li şeyha inne haza le şey'ün acib

Vay, dedi, doğuracak mıyım? Ben bir acuz, kocam da bu bir pir iken, her halde bu çok acîb bir şey((Elmalılı Orijinal))

Kur’anda Veli


(NıSA suresi 75. ayet)
Ve ma leküm la tükatilune fi sebilillahi vel müstad'afine miner ricali ven nisai vel vildanillezine yekulune rabbena ahricna min hazihil rayetiz zalimi ehlüha vec'al lena mil ledünke veliyya vec'al lena mil ledünke nesiyra

Hem siz neyinize çarpışmayasınız? Allah yolunda ve o zebun edilmiş erkekler, kadınlar, yavrular uğurunda ki «yarebbena, bizleri bu ahalisi zâlim memleketten çıkar, tarafından bize bir sahib gönder, tarafından bize bir yardımcı gönder, Diye yalvarıb duruyorlar


Kur’anda Evliya


(YÛNUS suresi 62. ayet)

E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

Uyan! ki Allahın evliyası ne üzerlerine korku vardır ne de onlar mahzun olurlar ((Elmalılı Orijinal))



An Enes ibn-i Malik (Radiyallahu anhu) Ravisi Gâl Gâle Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem):
“şeyhlere tazim ve hürmet edin” Çünkü şeyhlere yapılan Allah'u Teâlâya'dır. “Her kim şeyhlere tazim ve hürmet etmezse benden değildir” diye buyurmuştur. (Envâr'ül Aşıkîn, s. 436; Müzekkî'n-Nüfus, s. 503 (Benzeri); Muhtar'ül Ehâdîsîn Nebeviyye, Hadîs No: 222, s. 174.)


ama tabiki en önemlisi Risale-i Nurda Tarikat hakkinda ne geciyor okumak lazim tabiki

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1132


vesselam
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

  • "Tarikat-ul-Ashikin" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 32

Konum: Talebe

Meslek: Dervis

Hobiler: Tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

44

23.04.2007, 00:27

Bedduizzaman Said Nursi kadesallahu sirrahu hazretlerinin Seyhi vardi.
Hic bir kimse Seyhsiz o makamlara cikamaz.. Bunu inkar etmeye gerek yok.

Mubarregin ismini unuttum ama Kadiri - Naksi oldugunu kesin biliyorum..

Inshaallah bulunca hemen eklerim biraz bakmam lazim..


Bi ara da kendileri Naksibendi Seyhi Seyh Muhammad Diyauddin kadesallahu sirrahu hazretlerinden ders almistir. Seyh Muhammed Diyauddin bizim Silsiledendir. Kaynak : Hatme-i Hacegan Sultanlari / Semerkand yayinlari


4 Hakk mezhebin kurucularinni dahi Seyhleri vardi :)

Yani Said Nursi hz yoktu demek abes kacar...


Bildigim kadariyla Seyh hz Samda idi , yukaridada dedigim gibi bir arastirmam gerek..


Nur Dede isimli kitapda Said Nursi hz öyle sesli zikir cekerdi ki yaninda Sofiler Dervisler bulunsa mutlak Cezbeye girerler yani kendilerinden gecerler idi , deniyor

Hem Ailesinin Sofi olmasi da babasinin Lakabi SOFI olmasindan belli oluyor






45

23.04.2007, 00:34

Üstadin sesli zikir cektigini söylerken
hani halka kurulup kadri tarikatinda yapildigi gibimi demek istiyorsun?

bendekiyle ayni ise
Nur dede kitabina bakmam lazim.
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

46

23.04.2007, 01:08

1- Önce aşağıdaki alıntıları okuyunuz;

Alıntı sahibi ""Said Nursi""



Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.

Evet, kardeşlerim, saklamaya lüzüm yok. O zındıklar, Risale-i Nur'u ve şakirtlerini tarikate ve bilhassa Nakşî tarikatine kıyas edip, o ehl-i tarikati mağlûp ettikleri plânlarla bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.

Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin su-i istimâlatını göstermek.
Ve saniyen: O mesleğin erkânlarının ve müntesibîninin kusuratlarını teşhir etmek.

Ve salisen: Maddiyun felsefesinin ve medeniyetinin câzibedar sefahet ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmekle mâbeynlerinde tesanüdü kırmak ve üstadlarını ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarlarından sukut ettirmektir ki, Nakşîlere ve ehl-i tarikate karşı istimâl ettikleri aynı silâhla bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar. Çünkü, Risale-i Nur'un meslek-i esası, ihlâs-ı tam ve terk-i enâniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihânede elîm elemleri göstermek ve imanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medar olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakikatleri ders vermek olduğundan, onların plânlarını inşaallah tam akîm bırakacak. Ve meslek-i Risale-i Nur ise tarikatlere kıyas edilmez diye onları susturacak.

Bir lâtife: Bu sabah, yanımdaki jandarma koğuşundan biri beni çağırdı, pencereye çıktım. Dedi: "Bizim kapımız kendi kendine kapandı. Ne yapıyoruz, açılmıyor."

Ben de dedim: "Size işarettir ki, nöbettar olduğunuz ve üstlerinden kapı kapattığınız adamlar içinde sizin gibi mâsumlar var. Hattâ on seneden beri görmediğim bir kardeşimle bir dakika görüşmek bahanesiyle bana ihanet ve başka bahaneyle dış kapımızın ikincisini dahi kapadılar. Onun cezası olarak sizin kapınız dahi kapandı."

Said Nursî

şualar | On Üçüncü şuâ | 268


Alıntı sahibi ""Said Nursi""



............
............
Dördüncüsü: Eskişehir Mahkemesinde altı ay tetkikten sonra, sebebi de cemiyetçilik, tarikatçılık olduğu ve o evham bahanesiyle büyük reisin ona şahsî garazıyla onun aleyhinde bazı adliyecileri teşvik ettiği halde, cemiyetçilik ve tarikatçılık ve Risale-i Nur cihetinde beraat ettirip, yalnız Risale-i Nur'un bir küçük parçası olan Tesettür Risalesini bahane ederek, kanun ile değil de, yalnız kanaat-ı vicdaniye ile yüz şakirt içinde beş on şakirde altışar ay ceza verdiler ki, tetkik zamanına kadar dört buçuk ay mevkuf, yani bir buçuk ay hapis kaldıkları ve on sene sonra Denizli Mahkemesi yine dokuz ay cemiyetçilik ve tarikatçılık gibi birkaç bahane ile yirmi senelik bütün mektubat ve telifatlarını inceden inceye tetkikle beraber, Ankara'nın Ağırceza Mahkemesine beş sandık kitapları gönderdikleri ve iki sene o kitaplar ve mektuplar Ankara ve Denizli Mahkemelerinde tetkikten geçtikleri halde, o mahkemeler ittifakla cemiyetcilik, tarikatçılık Haşiye vesair bahaneler cihetinde beraat kararı verip o kitap ve mektupları aynen sahiplerine iade ve Said'i arkadaşlarıyla beraber beraat ettirdikleri halde, bir siyasî cemiyetçi nazarıyla ve entrikacı bir adam tarzında onu itham etmek ve adliye memurlarını onun aleyhinde tarikat noktasında sevk etmek ne kadar kanunsuz olduğunu, insaniyeti sukut etmeyen bilir.
...........
...........
Haşiye

Nurların esası ve hedefi, iman-ı tahkikî ve hakikat-i Kur'âniyedir. Onun için üç mahkeme tarikat noktasında beraat vermişler. Hem bu yirmi senede hiçbir adam dememiş: Said bana tarikat vermiş. Hem bin seneden beri, bu milletin ekser ecdadı bağlandığı bir meslek, sebeb-i mesuliyet olamaz. Hem gizli münafıklar hakikat-i ıslâmiyet'e tarikat namını takıp, bu milletin dinine taarruz ettiklerine karşı galibane mukabele edenler, tarikatla itham edilmezler. Cemiyet ise, uhuvvet-i ıslâmiye cihetinde bir uhrevî kardeşliktir. Yoksa siyasî cemiyet olmadığına, üç mahkeme hüküm vermişler, o cihette beraat ettirmişler.

şualar | On Dördüncü şuâ | 325


Alıntı sahibi ""Said Nursi""


............
............
Eğer derseniz, "şeyhler bazan işimize karışıyorlar. Sana da bazan şeyh derler"; ben de derim:

Hey efendiler, ben şeyh değilim. Ben hocayım. Buna delil: Dört senedir buradayım. Birtek adama tarikat verseydim, şüpheye hakkınız olurdu. Belki yanıma gelen herkese demişim: "ıman lâzım, ıslâmiyet lâzım. Tarikat zamanı değil."
............
............
şualar | On Dördüncü şuâ | 399




2- Bize Üstadımız veya mesleğimiz hakkında birşey iddia ederken lütfen Allah rızası için Risale-i Nur'dan delil getiriniz. Başka delil kabul etmeyiz!!!

3- Tarikat mensubu kardeşlerimizin şeyhlerinden vazgeçmeksizin, Risale-i Nur talebelesi olmalarına engel yok.

Alıntı sahibi ""Said Nursi""


..........
..........
Madem hakikat budur, Risale-i Nur dairesinin yakınında bulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarikat ve sofî meşrep zatlar onun cereyanına girmek ve ilim ve tarikattan gelen eski sermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlemesine çalışmak ve şakirtlerini teşvik etmek ve bir buz parçası olan enaniyetini, tam bir havuzu kazanmak için o dairedeki âb-ı hayat havuzuna atıp eritmek gerektir ve elzemdir. Yoksa, Risale-i Nur'a karşı rakîbâne başka bir çığır açmakla hem o zarar eder, hem bu müstakim ve metin cadde-i Kur'aniyeye bilmeyerek zarar verir, zındıkaya bir nevi yardım olur.
..........
..........
Kastamonu Lâhikası | Kastamonu´daki Kardeşlerime Hitaben Yazılan Bir Hakikattir | 88


4-Bununla beraber Risale-i Nur talebeleri tarikate giremezler, şeyh edinemezler. Bakın aşağıyı okuyun;

Alıntı sahibi ""Said Nursi""


şahs-ı manevî olan Nur Cemaati Ferîd makamına mazhardır


Risâle-i Nur'un şahs-ı mânevîsi ve o şahs-ı mânevîyi temsil eden has şakirtlerinin şahs-ı mânevîsi "Ferîd" makamına mazhar oldukları için, değil husûsi bir memleketin kutbu, belki (ekseriyet-i mutlaka ile) Hicaz'da bulunan kutb-u âzamın tasarrufundan hariç olduğunu. Ve onun hükmü altına girmeye mecbur değil. Her zamanda bulunan iki imam gibi, onu tanımaya mecbur olmuyor. Ben eskide, Risâle-i Nur'un şahs-ı mânevîsini o imamlardan birisini zannediyordum. şimdi anlıyorum ki, Gavs-ı Âzamda kutbiyet ve gavsiyetle beraber ferdiyet dahi bulunduğundan, ahirzamanda, şakirtlerinin bağlandığı Risâle-i Nur, o ferdiyet makamının mazharıdır. Bu, gizlenmeye lâyık olan bu sırr-ı azîme binaen, Mekke-i Mükerremede dahi (farz-ı muhal olarak) Risâle-i Nur'un aleyhinde bir îtiraz kutb-u azamdan dahi gelse, Risâle-i Nur şakirtleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u azamın îtirazını iltifat ve selâm sûretinde telakkî edip, teveccühünü de kazanmak için, medar-ı îtiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir.

Kastamonu Lâhikası, s. 145.


Üstad'ın Mehmed Feyzi Yüreğil ağabeye yazdığı mektup;

Alıntı sahibi ""Said Nursi""


........
........
Feyzi kardeşim,

Sen Isparta vilayetindeki kahramanlara benzemek istiyorsan, tam onlar gibi olmalısın. Hapishanede-Allah rahmet eylesin-mühim bir şeyh ve mürşid ve cazibedar bir Nakşî evliyasından bir zat, dört ay mütemadiyen Risale-i Nur'un elli altmış şakirtleri içinde celbkârâne sohbet ettiği halde, yalnız birtek şakirdi muvakkaten kendine çekebildi. Mütebakisi, o cazibedar şeyhe karşı müstağni kaldılar. Risale-i Nur'un yüksek, kıymettar hizmet-i imaniyesi onlara kâfi olarak kanaat veriyordu.

O şakirtlerin gayet keskin kalb ve basireti şöyle bir hakikati anlamış ki: Risale-i Nur'a hizmet ise, imanı kurtarıyor; tarikat ve şeyhlik ise, velayet mertebeleri kazandırıyor. Bir adamın imanını kurtarmak ise, on mümini velayet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır. Çünkü iman, saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için bir mümine, küre-i arz kadar bir saltanat-ı bakiyeyi temin eder. Velayet ise, müminin Cennetini genişlettirir, parlattırır. Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşa yapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın imanını kurtarmak, on adamı velî yapmaktan daha sevaplı bir hizmettir.

ışte bu dakik sırrı, senin Ispartalı kardeşlerin bir kısmının akılları görmese de umumunun keskin kalbleri görmüş ki, benim gibi biçare günahkâr bir adamın arkadaşlığını evliyalara, belki de eğer bulunsaydı müctehidlere dahi tercih ettiler.

Bu hakikata binaen, bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, "Seni on günde velayet derecesine çıkaracağım" dese, sen Risale-i Nur'u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.

Kastamonu Lâhikası | Birden ıhtar Edilen Bir Mesele | 56


5- Bu satırları yazan kişi, şeyh edinir mi? şeyhlik yapar mı? Aklınız mantığınız alıyor mu?

6- Niyetiniz halis ama bilginiz nakıs. Lütfen kulaktan duyma bilgilerle, hissi hatıralarla insanların kafasının karışmasına sebep olmayınız. Risale-i Nur ayrıdır, tarikat mesleği ayrıdır. Bunu daha yüzlerce sayfa yazıyı buraya alıntı yaparak ispatlarım ama şimdilik gerek duymuyorum. Varsa eğer emin olduğunuz bir bilgi, Risale-i Nur'dan delil getirin biz de itiraz etmeyelim.

Biz tüm Müslümanları severiz. Ehl-i sünnet ve'l Cemaat dairesindeki tüm Müslüman kardeşlerimizi yürekten kucaklarız. Bununla birlikte mesleğimizin hakkını korumak adına bunları söylüyoruz. Bizim sizi kendimize benzetmeye çalışmadığımız gibi lütfen siz de mesleğimizi olduğu gibi kabul ediniz. Zikirler ve virdler şeairdendir. Bizim namaz tesbihatımız, okuduğumuz dualar vesaire, tarikatlardakine benzer hatta aynısı da olabilir. Çünkü nurun kaynağı aynıdır. Ancak hizmet tarzımız ve prensiplerimiz farklıdır. Bunun için lütfen bu konularda sadırdan değil de satırdan bilgilerle hareket edelim. Eğer konu Bediüzzaman ve Nurculuk ise, bu konuda tek ölçü Risale-i Nur'dur. Bizi anlayışla karşılayacağınızı temenni ediyorum.

Selam ve dua ile...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

47

23.04.2007, 14:27

Üstad gencliginde devamli bir seyh ariyordu ama hic birine baglanamadi. Ona ilhamen sadece Kurani seyh olarak sec denildi ve o da öyle yapti. Tarikat zamani bitmistir diyor Bediüzzaman. Ben hic kimseye (1920 den sonra) Tarikat dersi vermedim diyor ve ekliyor Tarikat zamani degil cemaat olma zamanindayiz.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

48

23.04.2007, 15:11

Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""

Üstad gencliginde devamli bir seyh ariyordu ama hic birine baglanamadi.


bu istedi ama olmadi anlamina geliyor.
nicin peki?
sebebini ögrenmek isterim
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

49

23.04.2007, 15:21

Hic biri onu tam olarak tatmin etmiyordu. Allah ona öyle bir kabiliyet verdiki her okudugu kitabi ve aldigi dersi hemen ezberler ve anlardi. Onun icin bir cok dershaneden onu kiskananlar onu attirdilar.

Hic kimsede ona: Talebem ol! diyemiyordu. Tam aksine ya beni talebeniz olarak kabul edin diyorlardi yada rakib oluyorlardi.

Bunun icin ona Bediüzzaman dediler, cünki o son müceddid´dir.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

50

23.04.2007, 15:24

Allah razi olsun
simdi anladim
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Alpaslan

Stajyer

  • "Alpaslan" bir erkek

Mesajlar: 84

Konum: Almanya

Meslek: Inşaat sektöründe

Hobiler: Hizmet

  • Özel mesaj gönder

51

23.04.2007, 17:29

selamunaleyküm
gencler lütven adaba uyun,inatlasmak veya kelimeler dolusu kopyeleri doldurmaktan öte, kaynak yerlerini gösterip noktalamak daha hayirli olur...
saatlerce okuyorum ayni sual yirmi kere ayni cevap.....zamanimizi degerlendirmenin ve önemini anlamamiz gerekir kanatindayim...
esselamunaleyküm

52

23.04.2007, 20:48

aleyküm selam
uzun alinti yapanlara örnek olsun buda böylece
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

53

23.04.2007, 23:33

Alıntı sahibi ""Alpaslan""

selamunaleyküm
gencler lütven adaba uyun,inatlasmak veya kelimeler dolusu kopyeleri doldurmaktan öte, kaynak yerlerini gösterip noktalamak daha hayirli olur...
saatlerce okuyorum ayni sual yirmi kere ayni cevap.....zamanimizi degerlendirmenin ve önemini anlamamiz gerekir kanatindayim...
esselamunaleyküm


Aleyküm selam,

Uzun alıntıyı, kast ettiğim yer okunsun ve vurgulamak istediğim yerler belli olsun diye yapıyorum. Bunu kaynak linki vererek yapamayacağım ortada olduğuna göre, başka bir yol biliyorsan söyle yapayım kardeşim. Adaba ayrkırılığım, inatlaştığım falan da yok. Bazılarının anlayacağı dilden konuşmak gerekiyor.

Uyarınız için teşekkür ederim ama gerek yoktu...

  • "Tarikat-ul-Ashikin" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 32

Konum: Talebe

Meslek: Dervis

Hobiler: Tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

54

24.04.2007, 01:53

talhagenc hic kimse onu tatmin etmediyse niye baya bir seyhden ders aldi

veya neden risalelerden seyhleri övüyor , veya neden Naksibendilerin yaptigi Hatmei Hacegan zikrini övüyor ??

Suan aklimda bir seyh var ders aldigi ama daha fazla , bulursam söylerim


bunlardan biri

Seyh Muhammad Diyauddin - Seyh Seyyid Ahmed ul haznevi (suriye) hazretlerinni Seyhidir

55

24.04.2007, 02:03

Hasan abi dedi tatmin etmedi diye. Ne demek istediğini ona sor. Ben diyeceğim her şeyi yukarıda söyledim. Siz Risale-i Nur olmaksızın Bediüzzaman'ı anlamaya çalışıyorsunuz. Oysa Risale-i Nur = Bediüzzaman :!:

Risale-i Nur kaynaklı olmadıkça Bediüzzaman hakkındaki hiç bir iddianızı dikkate almuyorum artık. ıstiyorlarsa forumdaki diğer kardeşler yazarlar. Kusura bakmayın ama aynı şeyleri söylemekten sıkıldım. şeyhlere ve tarikatlara sonsuz muhabbetim var. Ama onların Bediüzzaman hakkında söylediği hiç bir şeyi ölçü kabul etmiyorum. Risale-i Nur'dan yaptığım alıntıları okumayıp, görmezden gelip de bana falancanın filancanın söylediklerine cevap yetiştirmemi beklemeyiniz.

Yukarıda 6 madde yazdım. Bunlar açık ve net maddeler. Bunlar hakkında sorunuz olursa cevap yazacağım. Onun dışında yazmıyorum. Hakkınızı helal edin ama benim boşa harcayacak vaktim yok. Lütfen aynı yerde dönüp dolaşarak vaktimi çalmayınız.

Selam ve dua ile...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

56

25.04.2007, 00:24

Tarihcey-i Hayat = Bediüzzamanin hayatini anlatiyor onu okursak kim oldugu ve neler yaptigini anlariz
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

  • "Tarikat-ul-Ashikin" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 32

Konum: Talebe

Meslek: Dervis

Hobiler: Tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

57

25.04.2007, 02:40

Falan filan kim oluyor ??? Euzu billah...

Yüzlerce , binlerce Ulema , Muccedid , Kamil Mukemmil Seyh , Allah Dostu dolu , onlarin sözleri Risale-i Nurdakine ters düsünce kabul edilmemesi tuhaf..

Neyse bu soruma cevap istemiyorum ... Allah yolunuzu acik etsin...

58

25.04.2007, 02:53

Öncelikle sözlerimi çarpıtmayınız. Risale-i Nur'la çelişen sadece ve sadece bahsettiğiniz şeyhlerin Bediüzzaman Hazretleri hakkında söyledikleri, düşünceleri... Üstad Hazretleri daha yaşarken, rekabet damarıyla Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerini kendilerine çekmeye çalışan şeyhler ve hocalar çıkmış. Bunu bize Bediüzzaman söylüyor yine. Neyse gelelim asıl iddianız olan meseleye...

Bediüzzaman'ın yazdığı 6000 küsür sayfalık eser Bediüzzaman Hazretleri en güzel şekilde bize anlatıyor. Başkalarından Bediüzzaman'ı öğrenecek değiliz. Bediüzzaman'ın kendisi ben makam sahibi değilim, şeyh değilim, tarikat vermedim diye kitabına yazmış. Alıntısını yaptım, siz de gördünüz...

Bu durumda ya Bediüzzaman yalancı, ya da bahsettiğiniz mübarekler Bediüzzaman hakkında yanılgıya düşmüşler. Siz söyleyin hangisi doğru?

Dün bu mesele için 4,5 saatimi harcayarak bir başlık açtım. Meseleyi izah ettim. Okuduğunuzu zannediyorum ama eğer okumadıysanız Allah rızası için 4,5 saate karşılık 10 dakikanızı ayırıp okuyun. ışte şu başlık;

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=7655

Bahsettiğim başlıkta alıntı yaptığım risalenin üçüncü noktasını aşağıya alarak dikkatinize sunuyorum,

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman""



Üçüncü Nokta: Bundan otuz sene evvel, Eski Said'in gafil kafasına müdhiş tokatlar indi, اَلْمَوْتُ حَقٌّ kaziyesini düşündü. Kendini bataklık çamurunda gördü. Meded istedi, bir yol aradı, bir halaskâr taharri etti. Gördü ki, yollar muhtelif; tereddütte kaldı. Gavs-ı Azam olan şeyh-i Geylanî Radıyallahü Anh'ın "Fütuh-ul Gayb" namındaki kitabıyla tefe'ül etti. Tefe'ülde şu çıktı: اَنْتَ فِى دَارِ الْحِكْمَة&#161 6; فَاطْلُبْ طَبِيبًا يُدَاوِى قَلْبَكَ Acibdir ki; o vakit ben, Dâr-ül Hikmet-il ıslâmiye âzası idim. Güya ehl-i ıslâmın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim. Halbuki en ziyade hasta ben idim. Hasta evvelâ kendine bakmalı, sonra hastalara bakabilir.

ışte Hazret-i şeyh bana der ki: "Sen kendin hastasın, kendine bir tabib ara!" Ben dedim: "Sen tabibim ol!" Tuttum, kendimi ona muhatab addederek, o kitabı bana hitab ediyor gibi okudum. Fakat kitabı çok şiddetli idi. Gururumu dehşetli kırıyordu. Nefsimde şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı. Dayanamadım, yarısına kadar kendimi ona muhatab ederek okudum; bitirmeye tahammülüm kalmadı. O kitabı dolaba koydum. Fakat sonra, ameliyat-ı şifakâraneden gelen acılar gitti, lezzet geldi. O birinci üstadımın kitabını tamam okudum ve çok istifade ettim. Ve onun virdini ve münacatını dinledim, çok istifaza ettim.

Sonra ımam-ı Rabbanî'nin Mektubat kitabını gördüm, elime aldım. Hâlis bir tefe'ül ederek açtım. Acaibdendir ki, bütün Mektubatında yalnız iki yerde "Bediüzzaman" lafzı var. O iki mektub bana birden açıldı. Pederimin ismi Mirza olduğundan, o mektubların başında "Mirza Bediüzzaman'a Mektub" diye yazılı olarak gördüm. Fesübhanallah dedim, bu bana hitab ediyor. O zaman Eski Said'in bir lâkabı, "Bediüzzaman"dı. Halbuki hicretin üçyüz senesinde, Bediüzzaman-ı Hemedanî'den başka o lâkabla iştihar etmiş zâtları bilmiyordum. Halbuki ımamın zamanında dahi öyle bir adam vardı ki, ona o iki mektubu yazmış. O zâtın hali, benim halime benziyormuş ki, o iki mektubu kendi derdime deva buldum.

Yalnız ımam, o mektublarında tavsiye ettiği gibi çok mektublarında musırrane şunu tavsiye ediyor: "Tevhid-i kıble et." Yani: Birini üstad tut, arkasından git, başkasıyla meşgul olma. şu en mühim tavsiyesi, benim istidadıma ve ahval-i ruhiyeme muvafık gelmedi. Ne kadar düşündüm: "Bunun arkasından mı, yoksa ötekinin mi, yoksa daha ötekinin mi arkasından gideyim?" tahayyürde kaldım. Herbirinde ayrı ayrı cazibedar hasiyetler var. Biriyle iktifa edemiyordum.

O tahayyürde iken, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetiyle kalbime geldi ki: "Bu muhtelif turukların başı ve bu cedvellerin menbaı ve şu seyyarelerin güneşi, Kur'an-ı Hakîm'dir. Hakikî tevhid-i kıble bunda olur. Öyle ise, en a'lâ mürşid de ve en mukaddes üstad da odur. Ona yapıştım. Nâkıs ve perişan istidadım elbette lâyıkıyla o Mürşid-i Hakikî'nin âb-ı hayat hükmündeki feyzini massedip alamıyor; fakat ehl-i kalb ve sahib-i halin derecatına göre o feyzi, o âb-ı hayatı yine onun feyziyle gösterebiliriz. Demek Kur'andan gelen o Sözler ve o Nurlar, yalnız aklî mesail-i ilmiye değil; belki kalbî, ruhî, hâlî mesail-i îmaniyedir ve pek yüksek ve kıymetdar maarif-i ılâhiye hükmündedirler.


Yukarıdaki kısımda da okuduğunuz gibi Üstad Hazretleri, şeyh ve mürşid-i kamil olarak sadece Kuran-ı Kerim'i kendisine rehber edindiğini söylüyor.

şimdi tekrar soruyorum, Üstad'ın hakkındaki bir meselede Bediüzzaman Hazretlerinin sözüne mi bakacağız, yoksa bahsettiğiniz şeyhlerin sözüne mi?

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

59

25.04.2007, 20:07

Ne güzel tevafuk.. Bugün bu meseleyi Hizmet Rehberinde okudum ve ekliyecem foruma dedim. Allah razi olsun.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

60

25.04.2007, 22:45

Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""

Üstad gencliginde devamli bir seyh ariyordu ama hic birine baglanamadi. Ona ilhamen sadece Kurani seyh olarak sec denildi ve o da öyle yapti. Tarikat zamani bitmistir diyor Bediüzzaman. Ben hic kimseye (1920 den sonra) Tarikat dersi vermedim diyor ve ekliyor Tarikat zamani degil cemaat olma zamanindayiz.




şimdi en mühim tekkeler ehli, ehl-i tarikattır. Bütün kuvvetleriyle Nur Risalelerini nurlandırmaları ve sahip çıkmaları lâzım ve elzemdir. Haşiye şimdiye kadar ben yalnız ımân hakikatini düşünüp "Tarikat zamanı değil, bid'alar mâni oluyor" dedim. Fakat şimdi, sünnet-i Peygamberî dairesinde, bütün on iki büyük tarikatın hulâsası olan ve tariklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarikat ehli kendi tarikatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi. Hem ehl-i tarikatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor; kalbi mağlûp olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakikî Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid'atlara ve takvâyı kıran büyük günahlara girmemek gerektir.


http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3719

Fakat şimdi,

buraya lütfen DIKKAT ... Bir allah dostu söyle buyurmus su asirda Nurcu degilim ama Said Nursiciyim ve sizin yazilarinizi okudukca anliyorum neden dedigini.....


Bedizzaman degil Imam A'zam bile iki senem olmasaydi numan helak olurdu diye buyurmasi neyin isareti... Fakat şimdi, neyin isareti....

Sahabeyi sahabe makamina cikaran Hz. Kur'an mi yoksa Resulullahin nazarimi... allah icin düsünün... Yapmayin dostlar..

Bediuzzaman bircok allah dostunun duasini, nazarini hatta elini almis bunu inkar etmeyin...

Allah (c.c.) Hz. Musa (a.s.)'i kitab ve seriat verdigi halde hatta ve hatta tur-i sina da görüstügü halde git kullarimdan bir kul var ona git ve ondan ilmi ledünni ögren veya al diye buyurmadimi? Yapmayin dostlar ...

Bedizzaman tarikat ehli icin simdi tarikat zamani degil birakin tarikati mi diyor yoksa "Hem ehl-i tarikatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor; kalbi mağlûp olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakikî Nurcu olabilirler." diyor bunlari niye görmezden geliyorsunuz... Ister kabul edin ister etmeyin bir Sofi yani tarikat ehli su asirda tam ve sarsilmaz hakiki nurcu olabilir... Acaba simdiki zamanda sadece Risale-i okuyup üstad gibi evrad cekmeyen hakiki nurcu olabilirmi..

vesselam
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir