Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""nurciv""
:roll:
nasil yani
tarikat icin
Allahla kul arasinda ki 70 bin perdeyi kaldiramazsn
ama tarikatla bunun yarisni falan kaldirmak mümkün diyorlar
Alıntı sahibi ""Risale-i Nur""
Demek bir mahkeme-i kübrâ, bir saadet-i uzmâ vardır.
Dokuzuncu Sûret:
şimdi gel, bu dairelerin ve cemaatlerin bâzı rüesâlarına ki, Haşiye her biri bizzat padişahla görüşecek hususi birer telefonu var. Hem, bâzıları onun huzûruna çıkmışlar. Ne diyorlar, bak: Bunlar ittifakla ihbar ediyorlar ki, o zât, mükâfat ve mücâzât için pek muhteşem ve dehşetli bir yer ihzâr etmiş. Gayet kavî vaad ve şiddetli tehdit ediyor. Hem, onun izzet ve celâleti hiçbir vecihle hulfü'l-vaade tenezzül edip, tezellülü kabul etmez. Halbuki, o muhbirler hem tevâtür derecesinde çok, hem icmâ kuvvetinde bir ittifakla haber veriyorlar ki, şu bâzı âsârı görünen saltanat-ı azîmenin medârı ve makarrı, buradan uzak bir başka memlekettedir ve şu meydan-ı imtihanda binâlar muvakkattırlar. Sonra dâimî saraylara tebdil edilecek; bu yerler değişecekler. Çünkü, eserleriyle azameti anlaşılan şu muhteşem, zevâlsiz saltanat böyle geçici, devamsız, bîkarar, ehemmiyetsiz, mütegayyir, bekâsız, nâkıs, tekemmülsüz umurlar üzerinde kurulmaz, durulmaz. Demek, ona lâyık, dâimî, müstekar, zevâlsiz, müstemir, mükemmel, muhteşem umurlar üzerinde duruyor.
Demek, bir diyâr-ı âher var; elbette o makarra gidilecektir.
--------------------------------------------------------------------------- -----
Haşiye: şu Sûretin ispat ettiği mânâlar Sekizinci Hakikatte görünecek. Meselâ, dairelerin reisleri şu temsilde enbiyâ ve evliyâya işarettir. Ve telefon ise, ma'kes-i vahiy ve mazhar-ı ilham olan kalbden uzanan bir nisbet-i Rabbâniyedir ki, kalb o telefonun başıdır ve kulağı hükmündedir.
Kaynak: http://www.risaleara.com/oku.asp?id=47
Alıntı sahibi ""Risale-i Nur""
Dördüncüsü: Çok âciz ve çok zayıf ve çok fakir ve çok ihtiyaçlı ve kendi malikini ve hâmisini ve müdebbirini ve hâfızını bulmaya pek çok muhtaç ve müştak olan zîşuur masnularına, vücudunu ve huzurunu ve himayetini fiilen ihsas ettiği gibi, bir nevi mükâleme-i Rabbâniye hükmünde sayılan bir kısım sadık ilhamlar perdesinde ve mahsus ve bir mahlûka bakan has ve bir vecihte, onun kabiliyetine göre, onun kalb telefonuyla, kavlen dahi kendi huzurunu ve vücudunu ihsas etmesi, şefkat-i ulûhiyetin ve rahmet-i rubûbiyetin zarurî ve vâcip bir muktezasıdır diye anladı.
Sonra ilhamın şehadetine baktı, gördü: Nasıl ki, güneşin faraza şuuru ve hayatı olsaydı ve o halde, ziyasındaki yedi rengi, yedi sıfatı olsaydı, o cihette, ışığında bulunan şuâları ve cilveleri ile bir tarz konuşması bulunacaktı. Ve bu vaziyette, misalinin ve aksinin şeffaf şeylerde bulunması; ve her ayna ve her parlak şeyler ve cam parçaları ve kabarcıklar ve katreler, hattâ şeffaf zerrelerle herbirinin kabiliyetine göre konuşması; ve onların hâcâtına cevap vermesi; ve bütün onlar güneşin vücuduna şehadet etmesi; ve hiçbir iş, bir işe mâni olmaması; ve bir konuşması, diğer konuşmaya müzahemet etmemesi bilmüşahede görüleceği gibi, aynen öyle de: ezel ve ebedin Zülcelâl Sultanı ve bütün mevcudatın Zülcemâl Hâlık-ı Zîşanı olan şems-i Sermedînin mükâlemesi dahi onun ilmi ve kudreti gibi, küllî ve muhit olarak herşeyin kabiliyetine göre tecellî etmesi; hiçbir suâl bir suâle, bir iş bir işe, bir hitap bir hitaba mâni olmaması ve karıştırmaması bildebahe anlaşılıyor. Ve bütün o cilveler, o konuşmalar, o ilhamlar birer birer ve beraber bil'ittifak o şems-i Ezelînin huzuruna ve vücub-u vücuduna ve vahdetine ve ehadiyetine delâlet ve şehadet ettiklerini aynelyakîne yakın bir ilmelyakînle bildi.
Kaynak: http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2876
Alıntı sahibi ""YaMusaB""
şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözünün doğruluğu nedir veya biz nasıl anlamalıyız bunu, abiler yardımcı olursa sevinirim
Alıntı sahibi ""nurciv""
Bediüzzamanin kendi seyhi var diyorlar.
bu dogrumu?
varsa kim hangi zat?
Alıntı sahibi ""nurciv""
"Zaman tarikat degil cemaat zamanidir"
kardes ben yeniyim. Üstadin bu sözünü de ilk defa senden duyuyorum.
Vesselam
Alıntı sahibi ""Bazul_Eşheb""
Alıntı sahibi ""nurciv""
Bediüzzamanin kendi seyhi var diyorlar.
bu dogrumu?
varsa kim hangi zat?
Otuz üç adet Sözlerin ve otuz üç adet Mektupların mecmuuna Risaletü'n-Nur namı verilmesinin sırrı şudur ki:
Bütün hayatımda Nur kelimesi her yerde bana rastgelmiştir. Ezcümle, karyem Nurs'tur, merhume validemin ismi Nuriye'dir, Nakşî üstadım Seyyid Nur Muhammed'dir, Kadirî üstadım Nureddin. Kur'ân üstadlarımdan Nuri, talebelerimden benimle en ziyade alâkadarı Nur isimli bulunanlardır. Kitaplarımı en ziyade izah ve tenvir eden, nur misâlidir.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3177
Alıntı sahibi ""talhagenc""
Üstad ile şeyh kavramları karıştırılmasın. Anlamları farklıdır bu 2 kelimenin...
Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""
Seyh kelimesi hadisi serif´te veya ayette geciyormu Seyhten maksat bir yol göstericidir
Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""
anlasilmayan ne