Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

30.12.2006, 16:52

Demokrasi Nur Mesleğinin Umdesi midir?

Üstadın "Sen fenafil Said olmak mecburiyetindesin" sözü ile taltif ettiği Zübeyir Abi şöyle demiş; "Kardeşim! Diğer ehl-i imanın imtihanı Kur'an'ın bütününe iman etmesi veya etmemesi olduğu halde, bizlerin, yani Nur Talebelerinin imtihanı; hem Kur'an'ın bütününe iman etmesi ve hem de Risale-i Nur'un meslek umdelerinin bütününü kabul etmesi gerekir. Aksi takdirde mesleğinin esaslarından bir tek meselesinde inhiraf edilmesi halinde imanda hidayette olunduğu halde meslekte dalalete düşmek ihtimali kavidir"

Bu uyarıyı çok iyi tahlil etmek lazım. Risale-i Nur mesleğinin umdelerini çok iyi bilmek lazım.

Ben hem forumlarda, hem çevremde Nur Cemaatinden olduğu halde, Risale-i Nur'u bilmesine ve gerçekten takdir edilecek bir iman ve amele sahip olması rağmına Risale-i Nur umdesi nazarı ile baktığım meselelere çok aykırı görüş beyan edenler gördüm, duydum.

Bunlardan tek biri Demokrasidir. Hürriyet-i şer'iye adına demokrasiye sahip çıkılmasıdır.

Evet ben bu meseleyi ilk önce kendi nefsim adına tahlil etmek isterim. Kimseyi kişsel olarak mesleki delaletle suçlamak niyetinde değilim. Ancak Mesleki Umde olmasına rağmen bu tür meselelerin konuşulması bazı cenahlarda şiddetle men ediliyor. Oysa bir iş yerinde işe başlasanız mesleğinizi icra etmeden önce mesleğin umdeleri söylenir, işçiye kurallar hatırlatılır. Hatta defalarca hatırlatılır. Peki biz hakikat erleri neden mesleğimizin esası olan bu umdeleri konuşmaktan içtinap ediyoruz.

Bence kardeşlerimiz yardım etsin. Risale-i Nur ve abilerimiz bu umdelere nasıl bakıyor görelim. Mümkünse elimizden geldiği kadar araştıralım, Sağda solda duyduğumuz bu hakikatleri yazıp bir telahhuk-u efkar oluşturalım. Ancak rica ediyorum çok uzun şerhler olmasın. Okunmuyor. Teat-i efkar tarzında veya soru cevap tarzında gidelim.
Maksadım tahrip değil tamirdir. Zate Risalelerde dediği gibi daire içinde tekammül meyli tamirdir, daire dışı olsa tahriptir. Beni de daire içinde sayınız. Aşk-ı hakikat uğruna inadıklarımı söylemekten çekinmem. Ancak hamiyet-i hakikat dalalete girme korkusu veriyor. Bu yüzden tahrip etmemek için sizin yardımınızı istiyorum ki bir nevi meşveret hükmüne geçsin. Sönük fikirlerim hakitalere perde olmasın.

Soru şu; Risale-i Nur demokrasiye nasıl bakıyor? Demokrasi Risale-i Nur mesleğinin umdesi midir, yoksa Üstad demokrasiyi eski tür şeriata geçiş için ehven mi görmüştür.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

2

30.12.2006, 17:52

güzel konu açmışınız takipçisiyim abi

3

30.12.2006, 18:31

Allah razı olsun kardeşim.

Meselemize şu nükteyi münazara ederek başlayabiliriz.

mahkeme reisi hurşid paşa sorar: "sen de şeriat istemişsin?.." bediüzzaman cevap verir: "şeriatın bir hakikatine, bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. zira, şeriat sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. fakat, ihtilalcilerin isteyişi gibi değil!" Tarihçe-i Hayat Birinci Kısım : ılk Hayatı Sayfa : 53

Üstad burda şeriatı ihtilaciler gibi istemediğini beyan etmiş. O zaman nasıl bir şeriat istiyor?
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

4

30.12.2006, 19:06

Abi şuan şeriat ve üstadın bu konudaki görüşleri hakkında araştırma yapıyorum.ınş. bulduklarımı paylaşacağım.Selametle



Divanda Bediüzzaman, "şeriat"ı şöyle tarif. etmiştir: "şeriat da, yüzde doksan dokuz ahlâk, ibâdet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir."
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

5

30.12.2006, 19:09

http://irtica.wordpress.com/2006/12/20/seriat-mi-demokratik-cumhuriyet-mi/
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

6

30.12.2006, 19:12

Bekir abinin bir anısı;

Bir çok yerdede Nur Talebeleri Sıkıyönetim Komutanlığı’nca takip edilirler. Savcı Berk’e sorar:

-Söyle, şeriatçı mısın, şeriat ve cumhuriyet hakkında ne düşünüyorsun?

‘şeriat, ıslam, iman ve Qur’an hükümlerinin toplamıdır. Elhamdulillah ben mü’minim, müslümanım ve bütün zerratımla şeriat’a bağlıyım. Ayrıca ıslam, diktatörlüğü değil, meşvereti esas almıştır. şeriat’a bağlı bir Cumhuriyetçiyim.’
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

7

02.01.2007, 17:51

Allah Razı olsun Can. Güzel bir nükte ile başlamışsın. ısabet olmuş. Bu yazdıklarındaki geniş çerçevede incelemek lazım diye düşünüyorum.

Bayram münasebeti ile foruma giriş yapamadım. ınşaallah Bayramdan sonra -kendi adıma- devam etmek isterim.

Muhabbetle

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

8

04.01.2007, 09:32

Risalei nur talebeleri herşeye,imanın ve islamın gözüyle bakarlar.

Nur talebelerine islam ,başka şeylere ihtiyac bırakmamıştır.

Önce islamın ne olduğunu anlamamız lazım ki,batının taraftar olduğu demokrasininde ne olduğu ortaya çıksın.

bir müslüman hem islam, hemde demokrasiyi savunurmu?
Bir müslüman hem islamdan başka bir sistemden bahsedermi?
Hiç müslüman islama,demokrasi der mi?

Üstad der ki;eger bir islamiyete ait doğruluğu gösterirsek,diğer dinlerin tabileri toplu toplu islamiyete girerler .


Onun için anlayışıma göre;herşeyden evvel islamiyeti iyi öğrenip ,ne olduğu anlayıp,
sonra ona göre yaşandımızı şekillendirmeliyiz.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

9

04.01.2007, 09:36

Batının kullandığı kelimelere üstad yine islamın kabul ettiği manada
anlam vermiştir,
Mesela demokrasi,cumhuriyet,hürriyet,laik gibi,

mademki islama göre onları yorumlamış,
o zaman bize düşen iş islamı iyi anlamak,

Batı bizim anladığım manda yani üstadın verdiği anlamda demokrasiyi savunmuyor.

onun için bizim çok suratle islamı iyi belleğimize yerleştirmemiz lazımdır.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

10

04.01.2007, 12:02

Hulusi Kardeş biz burda batının anladığı manada Demokrasiden bahsetmiyoruz. Üstad'ın anladığı manada demokrasiden bahsediyoruz.

Ölçü ve soru şu: Üstad demokrasiyi ehvenüşer mi görüyor. Yoksa Meşrutiyet-i meşrua'nın manasında mı bakıyor? Zira meşrutiyet-i meşrua biliniyor ki Üstad Hürriyet-i şer'iyenin ta kendisi görmüş. Hürriyet-i şer'iyeye ıslam demiş.
Konu bu. Bu konuda delili olan yazması lazım. Yoksa havada aslılı kelimeler , ithamlı sözlerle konuyu kaynatmak luzumsuz.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

11

04.01.2007, 13:22

mahkeme reisi hurşid paşa sorar: "sen de şeriat istemişsin?.." bediüzzaman cevap verir: "şeriatın bir hakikatine, bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. zira, şeriat sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. fakat, ihtilalcilerin isteyişi gibi değil!"

Evet Üstad'ın şeriat istemi nasıl farklı ise Nur Cemaatinin şeriat istemi öyle farklıdır.
Aslında Üstad hangi anlayıştaki şeriatı istemiyor diye anlamak lazım ki istediği şeriat tüm Nuru ile gözüksün. Fehmiziden o istenmiyen şeriat anlayışını çıkarmak hakikat eleği olacaktır.

Ben ıstemediği şeriat anlayışını başlıklar halinde sunmak istiyorum. Sonra mümkün olursa açılım olsun.

Üstad Siyasal ıslam'ın şeriat anlayışını istemiyor. Ayrıca eski hal dediği ve yarım şeriat olan Osmanlının şeriat anlayışını istemiyor. Ki yarım olduğu için hadisin işaret ettiği gibi beşyüz seneden biraz fazla yaşamış.

Biraz açmak lazım. Osmanlı Mutlakiyete dayalı bir şeriat sistemine sahipti. Adalet ve hürriyet kişilerin anlayışına münhasırdı. Yani, Meşrutiyetsiz bir hürreyet vardı.Böyle olunca Üstad'ın Münazarat'ta tarif ettiği gibi kişiler istibadat meyl etmiş ve şeriat çiğnenmişti.
Meşrutiyet-i Meşrua ile mecz olmuş Cumhuriyet ise hürriyet-i şer'iyeyi intac etmiştir. Birinden birinin yokluğu yarım şeriattır. "Tam şeriata 1000 sene yarım şeriata 500 sene var ,denmiş." Asr-ı Sadet meselemize şahittir.

Aslında çerçeveyi belirleyen olmak istemezdim. Ancak kısmet böyleymiş.
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

12

04.01.2007, 14:22

Peki neden islamı anlatmıyorsun.

madem ki diyorsun demokrasiden kasdım islam.
o halde buyurun islamı anlatın.

konuyu uzatmanın manası yoktur anlayışıma göre.

islam kelimesinin yerini hiç demokrasi kelimesi tutarmı?
nasılki tanrı kelimesi Allah isminin yerini tutmadığı gibi.

demokrasi diyeceğine,islam şöyledir böyledir,şudur budur,diye anlat da istifade edelim.

demokrasi dersen kimse bilmez ki sen islamsın?

isalm dersen senin kim olduğun anlaşılır.

demokrasi diye bir din yoktur .
islam diye Allah tarafından gönderilmiş din vardır.

ıslam kelimesi özel isimdir,
bu ismin yerini hiçbir isim tutamaz,tanrı kelimesinin Allah ismininin yerini tutmayışı gibi,
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

13

04.01.2007, 14:55

demokrasi isteyenlere üstad asıl demokrasinin islam olduğunu anlatmış,yoksa demokrasi eşittir islam dememiştir.

bu kelimeyi islamlaştırmıştır.ama kelimeyi islam yerine kullanmamıştır.

hürriyet istiyenlere asıl hürriyetin en güzeli islam olduğunu anlatmış,bunuda islamlaştırmış.

meşrutiyet ,cumhuriyet isteyenlerin nazarını islama çevirmiştir.

ama meşrutiyet eşittir islam dememiştir.

demokrasi isteyenlere sen en güzel demokrasinin islam olduğunu anlatacaksın.

islamdan örnekler vereceksin.
ama demokrasi demek islam demektir diyemezsin.

islam evrensel bir sistemdir,dindir.
demokrasi şu asırda insanların ağzından çıkan,yalancı yaşamanın adıdır.

zaten onların amaçları demokrasi değldir.

insanları islama ulaşmalarını engellemek için oyalamaktır.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

14

04.01.2007, 16:54

Hulusi Kardeşim, o zaman bize Demokrasinin ıslam olmadığını anlat.

Hem Demokrasinin ıslam olduğunu nerde okudun. Kim söyledi. şimdi biri namazı inkar etse "ıslamda namaz yoktur" dese. Namazı ıspata çalısak, biri bize çıkıp Namaz ıslam mıdır niye anlatıyorsun, dese nasıl tuhaf kaçar, senin yazdıkların öyle tuhaf kaçar. Zira, biz Demokrasinin ıslam'ın içinde olduğunu söylüyoruz. Yani tek başına ıslam değil ,ama ıslam'ın bir hassası, diyoruz.

Yahu Hulusi Kardeş,Allah aşkına Üstad Münazaratta bu gün Demokrasi denilen Meşrutiyet-i Meşru'anın ımanın büyük bir hassası olan Hürriyet-i şer'iyeyi intac edeceğini söylemiyor mu? O zaman sen bunu yanlış olduğunu ıspatla. Deki Risale-i Nur'da böyle bir şey yok. Allah aşkına Üstad Münazaratta geçen münazaraları yapmak için yaz kış çöl, dağ dolaşmış. Bakmış Meşrutiyet acayip anlaşılmış. Batını yanlış uygulaması ve memurların istibdatlı uygulaması meşrutiyet-i meşrua sanılıyor, görmüş

Anlaşılan sende o aşiretlerdeki adamlar gibi göz aklı ile bakıp yorum yapıyorsun.
Yahu Avrupa hürriyetin güzelliğini görmüş, bunu Demokrasiden ummuş. Doğru görmüş yanlış yorumlamış. Tuhaf tuhaf demokrasi adına delaleti netice verecek uygulamalarda bulunmuş. Allah aşkına Üstad münazaratta bunu anlatmış. Biz ıslam ile mecz edilmiş demokrasiyi Avrupaya ders versek ne zarar olur? Avrupaya ıslamı satmak mı kolay Demokrasi elbisesi giymiş ıslamı satmak mı daha kolay. Avrupa demokrasi anlayışına bakıp demokrasiyi red etmen şiaya aldanıp ıslam'ı red etmek gibi durmaz mı?

Münazaratı red ediyorsan neyi kabul edelim?

Hem konu açılırken denmiş;
Soru şu; Risale-i Nur demokrasiye nasıl bakıyor? Demokrasi Risale-i Nur mesleğinin umdesi midir, yoksa Üstad demokrasiyi eski tür şeriata geçiş için ehven mi görmüştür.

ışte konuyu açan benim bir fikre sahip olmam konunun açılışındaki tarafsızlığı ihlal etmiyor. Yani senin gibi muhalif düşünenlere eşit yaklaşılmış. şimdi bu makamı işgal ediyormuşuz gibi sürekli ihtar edici yazılar luzumsuz.

Yine tekrar ediyorum, eğer demokrasi ıslama aykırı ise yada demokrasi ehvense yada her ne düşünüyorsan ya delilleri ile yaz yada bu benim delalatim diyerek fikrini yaz ki konu devam etsin.
ıhtarların luzumsuzdur. Lütfen bırak devam edelim. Gereksiz kavgalar görülmüş ki pek çok kişinin kaçmasına sebep oldu.
vesselam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

15

05.01.2007, 00:22

Ben bütün samimiyetimle Ser-i bir Devlet kurulmasInI isterim. Fakat bunun icin milletin en azIndan 60% - 70% Müslüman olmasI ve Seriat-I istemesi gerektirir. Bu ise Türkiyenin su sartlarInda ve 1506 dan evvel neredeyse imkansIz gözüküyor. Üstad "Istikbal inkilablarI icinde en gür seda IslamIn sadasI olacak" diyor ama Ser-i bir Devlet kurulacagInI müjdelemiyor. Suna inaniyorum ki Türkiyede Islam hakim olacak, hatta su Dünyada diyebilirim. Lakin Seriat degil belki ona yakIn olan Islam-i bir demokrasi Sistemi olacak. Yani icki, fuhus, kumar gibi unsurlar yasaklanacak. CocuklarImIza dini egitim saglIklI bir sekilde verilebilinecek. Ve bunun gibi seyler olacagIna kati kanaat getiriyorum. Ser-i bir Devlette ise Adaleti Mahz uygulanmasI lazimdir buna ise milletimizin hazir olabilecegine inanmiyorum.

Hepimizin farklI fikirleri var ama hepimizin istedigi aynIdIr = RIZAYI ILAHI

Bunun icin birbirimizi kIrmayalIm
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

16

05.01.2007, 09:11

Hasan kardeşim haklısın.
Ceka kardeşim senin bahsettiğin demokraside içki içmek yasak mı?değil mi?yoksa serbestmi .

hani sen demokrasi istiyorsun ya,
adam diyor ben içki içmek,zina yapmak ,kızlarla gezmek,vesaire günahları yapmak için demokrasi istiyorum.

sen böylelerine bu tür demokrasiyi verirmisin.

Demokrasi kelimesi lastik gibidir.o çeker kendine gör emana verir,
sen çekersin kendine göre mana verirsin.

ama üstad demokrasi savunmuyor.çünkü böylelerin istediği demokrasi veya hürriyet hayvanlıktır diyoor.
istediği şeriat dairesindeki edep.

yani üstad nazarları hep islama çekiyor.
sen ise nurcuları islamdan diye mesleğimizin esaslarından olmayan demokrasi dediğin lastikli bir kelimeye çekiyorsun.

şimdi muhakeme et
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

17

06.01.2007, 14:03

Meşrutiyeti Üstad nasıl izah etmiş

Meşrutiyet için “ne inşa ettimse Üstadımız olan Meşrutiyetten öğrendim” diyen Üstad Meşrutiyeti bulana kadar Ümmi olduğunu beyan ederek, Meşrutiyeti tanımayanın ümmi olduğunu söylüyor.
Meşrutiyetin ikinci yaşında yaz kış dere tepe dolaşarak Ekrad ‘ın meşrutiyet ile alakalı sorularını cevaplandırdığı Münazarat adlı eseri meselemiz için çok mühimdir. Bende o kitapta gördüklerimi yazmak istiyorum. ılerde inşaallah anladıklarımı yazmak isterim.

Üstad avam ve ulemanın dahi Meşrutiyeti çok garip anladıklarını farketmiş. Hastalıklarını teşhis için Meşrutiyeti sormalarını istemiş.
Aslında bu garip anlama için onlara biraz hak vermiş çünkü avamın ancak fiile baktığını ve meşrutiyeti uygulayan memurların Meşrutiyet namına istibdatına bakarak olumsuz düşündüklerini söylemiş.
Meşrutiyeti için “Nurdan zarar gelemez, gelse yarasaya zarar gelir”, diyerek meşrutiyetin önemini çok veciz bir şekilde anlatmış. Bu uğurda milletin yarısının fedasının dahi ucuz kalacağını belirtmiş.
ıstibdatı ancak Meşrutiyet tamir edebileceğini söyledikten sonra Mutezile,Cebriye, Mürcie gibi delalet fırkalarının istibdattan doğduğunu belirtmiş.
Meşrutiyete ‘de kaynak olarak meşveret ile ilgili iki ayet göstermiş. Meşrutiyet-i Meşrua’nın meşvereti-i şerriyenin emri olduğunu ilan etmiş.
Meşrutiyetin yararlarını anlattıktan sonra. Meşrutiyetin uygulanmasındaki hataları harika temsillerle göstermiş. Meşrutiyetin güzelliklerini göremedikleri sorusuna “Ben hür bir hürriyeti meth ettim “diyerek cevap vermiş.

Sonra tam Meşrutiyetin kendi hatalarından, cahilliklerinden korktuğunu ve gelemediğini anlatmış, coğrafi zorluklar, fakirlik gibi zaaflara sebep olarak değinmiş. Kendilerine yapılan zulumün Meşrutiyetin suçu olmadığını mevcut hükümeti de suçlamakla beraber kendi cahilliklerinin de payı olduğunu anlatmış. Bir millet cehaletle hukukunu bilmesse ehl-i hamiyeti dahi müstebit yapacağını söylemiş. Arkasından Meşrutiyetin neden bulanık gözüktüğünü ,niye geciktiğini ve bu halleri ile Meşrutiyetin cemalini onlara 100 sene sonra götereceğini anlatmış.

Tarih boyu ne kadar güzellik varsa Meşrutiyettenin ziyasından geldiğini söylemiş. Ziya sözünü kullanmış. (Ben burda “Güneş ziya ay nur” ayeti ile bir bağlantı kurmuştum)
Meşrutiyeti neden bu kadar büyük gösterdiği sorusunu cevaplandırdıkatan sonra sapık dini fırkaların dahi Meşrutiyet ile ortadan kalkacağını ehl-i sünnete mecz olacağını söylemiş.

Meşrutiyetin her taifede hürriyet fikrini uyandııracağını ve eski zamanda gücü olan hüküm sürerken meşrutiyette hak, akıl, marifet ,kanun ve efkar-ı amme’nin hükümsüreceğini ilan etmiş.
Ancak eskiden gelme istibdatın herkezin damarınna sirayet ettiğini örenklere anlatmış. ıstibdatın ıslam’ın yasak gördüğü dalkavukluk, yalancılık,entrika ve enaniyeti tahrik ederek herkezi dalalete götürdüğünü açıklamış.
ıstabdat’a girmeyen yöneticilerin ne güzel vasıflara sahip olduğunu anlatarak, isdibdatın hayvanlara has olduğunu söylemiş.

Hz. Hasan’ın doğmaya başlayan istibdata sönmeye yüz tutmuş meşveret-i şer’iyeyi ayakta tutmak için kılınçını çekmesine rağmen dört bir yanı kuşatmış cehaletin dört bir yandan bir havuz yapıp toplanması ve bu havuzdan istifade eden eden Yezidin ve onun gibilerin ıslam’a istibdatı soktuğunu anlatmış

Arkasından Ruh-u Meşrutiyetin şeriattan olduğunu ve hayatını ondan aldığını söylemiş. Meşrutiyetin ıslam’a aykırı olduğunu söyleyenlerin yolunu böylece kesmiş.

Sanırım şimdilik bu kadar yeter. Uzun olmaması için ve usandırmaması için kısa kesiyorum.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

18

08.01.2007, 00:37

S. A.

Yeni katılan bir kardeşinizim. Fakat cakanın bahsettiği demokrasi ile Üstad Hazretlerinin bahsettiği Hürriyeti şeriyye arasında büyük bir uçurum görüyorum.

Meşvereti şeriyye demokrasimidir...

cumhuriyetçilik ayrı bir şey demokrasi ayrı bir şey.

Üstad ahrarları şeriat için desteklemiş. Üstadımızın Hürriyet anlayışı 4 halife gibi adaleti mahzayı esas tutan ferdin selametinin zerrelerini bile hesaba katan hakiki saadet ve adalet olan şeriatı Garradır.

Bunun uygulaması sadece 4 halife döneminde olmuş.

şu anda Üstadımızın bahsettiği hürriyeti şeriyyenin tatbiki dünyada yok geçmiştede olmamış.

ınşaAllah bizler yakın bir zamanda göreceğiz.

Sayılarımla..

19

08.01.2007, 08:28

Sual: Efkârı teşviş eden, hürriyet ve meşrutiyeti takdir etmeyen kimlerdir?
Cevap: Cehalet ağanın, inad efendinin, garaz beyin, intikam paşanın, taklit hazretlerinin, mösyö gevezeliğin taht-ı riyasetlerinde insan milletinden menba-ı saadetimiz olan meşvereti inciten bir cemiyettir.

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=4758&a=a%F0a&k=13&p=36

Ayrıca Münazaratta şöyle bir şey var. Meşrutiyet ile ilgili bir soruda şöyle cvap veriyor

Sual: Dine zarar olmasın, ne olursa olsun?
Cevap: ıslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. Hem de, mağlûp biçare bir reise yahut müdahin memurlara veyahut mantıksız bir kısım zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi onlara bırakılırsa mı daha iyidir; yoksa efkâr-ı âmme-i milletin arkasındaki hissiyat-ı ıslâmiyenin mâdeni olan, herkesin kalbindeki şefkat-i imâniye olan envâr-ı ılâhînin lemeâtının içtimalarından ve hamiyet-i ıslâmiyenin şerârât-ı neyyirânesinin imtizacından hasıl olan amûd-u nuranînin ve o seyf-i elmasın hamiyetine bırakılırsa mı daha iyidir, siz muhakeme ediniz.

Suâl: "Meclis-i Mebusânda Hıristiyanlar, Yahudîler vardır; onların reylerinin şeriatta ne kıymeti vardır?"
Cevap: Evvelâ, meşverette hüküm ekserindir. Ekser ise, Müslümandır, altmıştan fazla ulemâdır. Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir. Demek, hâkim ıslâmdır.
Sâniyen: Saati yapmakta veyahut makineyi işletmekte, sanatkâr bir Haço ve Berham'ın reyi mûteberdir; şeriat reddetmediği gibi, Meclis-i Mebusândaki mesâlih-i siyâsiye ve menâfi-i iktisâdiye dahi ekserî bu kâbilden olduğundan, reddetmemek lâzım gelir.


Bunu da cidden söylüyorum: Eğer, meşveret şeriattan bir parmak müfârakat ederse, eski hâl yüz arşın ayrılmıştır.
Suâl: "Neden?"
Cevap: Bir ince teli, rüzgâr her tarafa çevirebilir. Fakat içtimâ ve ittihat ile hâsıl olan hablü'l metin ve urvetü'l-vüskâ değme şeylerle tezelzül etmez. ıcmâ-ı ümmet, şeriatta bir delil-i yakînîdir. Rey-i cumhur, şeriatta bir esastır. Meyelân-ı âmme şeriatta mûteber ve muhteremdir.
ışte, bakınız: Eski padişahların irâdesini, Ermeni rüzgârı ve ecnebî havası veya vehmin vesvesesi esmekle çevirebilirdi. O da, sükûta rüşvet-i mâneviye olarak, birçok ahkâm-ı şeriatı feda ediyordu. şimdi kapı açıldı; fakat, tamamı ileride. Üç yüz ârâ-i mütekâbile ve efkâr-ı mütehâlife hak ve maslahattan başka birşey ile musâlâha etmez veya sükût etmezler. Hak ve maslahat ise, şeriatta esastır.

Suâl: "şimdiki meşrûtiyet, istibdat nerede? Onların harekâtı nerede? Hilâfet, saltanat nerede? Nasıl tatbik ediyorsun? Yekdiğerine musâfaha ve temas ettiriyorsun, aralarında karnlar ve asırlar var?"
Cevap: Meşrûtiyetin sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir. ıstibdâdın esâsı, kuvvet şahısta olur, kânunu kendi keyfine tâbî edebilir, hak kuvvetin mağlûbu. Fakat, bu iki ruh her zamanda birer şekle girer, birer libas giyer. Bu zamanın modası böyle giydiriyor. Zannolunmasın, istibdat galebe ettiği zaman tamamen hükmünü icrâ etmiş, meşrûtiyet mağlup olduğu vakit mahvolmuş. Kellâ! Kâinatta gâlib-i mutlak hayır olduğundan, pekçok envâ ve şuubât-ı heyet-i içtimâiyede meşrûtiyet hükümfermâ olmuştur. Cidâl berdevam, harb ise seccâldir.
Suâl: "Bâzı adam, 'şeriata muhâliftir' diyor?"
Cevap: Rûh-u meşrûtiyet, şeriattandır; hayatı da ondandır. Fakat ilcâ-i zarûretle teferruat olabilir, muvakkaten muhâlif düşsün. Hem de, her ne hâl ki, meşrûtiyet zamanında vücuda gelir! Meşrûtiyetten neş'et etmesi lâzım gelmez.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

20

08.01.2007, 08:35

Alidar kardeşim hoşgeldin. ınşaallah istifade ederiz.

Yanlız başlığı açarken Demokrasinin ıslama aykırı olup olmadığını teat-i efkara sunmuşum. Yani, iddialar değil ya fikirler yada deliller konuşacak.

Sizinde belirttiğiniz gibi biz Nurcuyuz.Nurcu bilmediğine taraftar olmaz. Elbette ben yanlış yorumlamış olabilirim. ancak yorumum hakikate perde değildir. Çünkü, ben bir şeyh yada alim değilim ki sözüm muteber olsun.
Teat-i efkar ise söylenin delillerle desteklenmesi yada akıl yolu ile bulunan fikirlerin yazılması ve eleştirilmesi ile abes olanların ayrılıp telahhuk-u efkar demektir.

şimdi siz cumhuriyet başka demokrasi başka dediğiniz anda bunu açıklamanız gerekir.
Bizim mesleğimize göre Üstad dahi aynı sözü dese "Neden" dememiz gerklidir.



Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir