Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

41

07.12.2006, 14:51

Katılıyorum sana ahval20 kardeşim,
haklısınız,meşrep meseleleri burda konuşulmaz,
Ortak noktalar konuşulur,
Ortak nokta ise risalei nuru mütalaaa....
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

42

07.12.2006, 15:27

Çok ilginç Ahval kardeşim, ben sizin gibi düşünürken bana itiraz ediyorsunuz, Hulusi kardeş farklı düşünüyorken onu desteklyorsunuz. Desteklemekteki tek ortak noktanız Sungur Abiden Bayram abiden işittiklerinizin ortak olması. Yani, aynı meşrepetki bir kardeşinize körü körüne bir destek söz konusu.
Dikkat ederseniz ben meşreb farklılıklarının bir nimet olduğunu söylemeye çalışıyorum. Farklı meşrebteki bir kardeşimizin benim meşrebime olan bir eleştirisini saygı ile karşılayıp onun meşrebine saygı duyduğumu ve o kardeşimizin de meşrebinin doğru olduğunu söylüyorum. Oysa Hulusi kardeşimiz farklı meşreblere tahammülsüz yazılar yazıyor.

Yani ,Ahval kardeşim arzu ettiklerini ben dile getirmişim. Bana itiraz etmeniz tuhaf olmamış mı? Yazılanı iyi okumak ve tarafsızca karşılaştırmak lazım.
Evet meşreb ve mesleğin ne demek olduğunu iyice konuşmak lazım. Ben demiyorum ki birbirimizin meşreblerindeki farklılıkları bulalım.
Eğer herkez bir meseleyi aynı anlasa meşereblere ihtiyaç kalır mı? Oysa meşerbler zenginliktir. Birbirimizin meşrebini taklid etmek zorunda değiliz. Hem zarardır. Birbirimizin meşrebindeki kararları ,uygulamaları eleştrimemek lazım. Sadece denetleyici ve uyarıcı olabiliriz. Hulusi kardeş böyle bir uyarı yapmıyor malesef. Bizim meşrebe ait bir uygulamayı nerdeyse batıl ilan edercesine eleştiriyor.

Yani, yazdıklarımı teker teker okuyup yanlışlarımı gösterin. Çünkü, ben öyle yapıyorum. Fikire fikirle cevap verilir. Arkadan dolanmak luzumlu değil.

Temelsiz delillendirme yapmıyorum. Bilgi toplayıp birbiri ile alakalı olan delilleri derleyip sonuca ulaşmaya çalışıyorum.Yani, yaptığım ilimselliğin ve bilimselliğin temel kuralı. Yanlış gelirse ilmisel bir araştırmaya ilimle cevap verilir. Sizde delillerinizi koyar teati edilir. ışi meşreb kavgasından çıkartan benim, sokan ise sizsiniz.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

43

07.12.2006, 19:29

Yazmak istemiyordum ama, madem konu uzadı ihtiyaç doğduğuna inanıyorum.

Sürekli meselelere delil olarak bizimde çok sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz abileri gösteriyorsunuz. ılimi ön plana almış birinin böyle yapması ilimsellik değil, Muhakematta bahsi geçen mazinin çocukları tarifinin bir numunesidir. Yani, mazinin çocukları güvendiği hocalarının ,şeyhlerinin sözlerini delilsiz kabul ettiği gibi.

Hem mesela haddimin fevkinde olarak derim, birbirine muhalif açıklama yapan Abilerimiz var. Mesela, Hüsrev Abi, Üstada rağmen Risaleleri Osmanlıca harflerle tab ettirme taraftarı idi. Hem bazı abiler vardı ki Üstad'ın Mehdi olduğuna şehadet ederken bazıları olmadığına şehadet etti. Bazı Abiler Üstad'ın Dp'ye oy vermadiğini ilan etti. Ve hakeza. Ama biz hiç birini birbirinden ayırmadık. Hepsini kişsel gördük. Hikmetlerini düşündük. ış geldi bu abilerin gösterdiği farklı yolların meşerbe dönüşmesine geldi. ıyide oldu. Ancak her meşreb sahibi kendi abisini delil olarak gösterip diğer meşrebleri yoldan çıkmakla suçlaması noktasına gelince adı ihtilaf oldu.
Mücadeleye değer olan o ayrılıkların gerçek mecrasına dönmesidir. Yani, zararlı olan ihtilafa bedel, yararlı ve hatta olamaması zarar olan meşreblerin saygı ve sevgi çerçevesinde varlıklarının desteklenmesi gerekmektedir.

Mesela, Hulusi kardeşin yaptığı gibi bir meşrebi henüz yapmadığı veya yapmayacağı şeyle itham etmek doğru değildir. ıhtilaf budur. O da şu sorusudur: bu abilerin dışında bazı abiler ve kardeşler bir meşveret kararı alsalar;
deseler ki biz kararımızı verdik risalei nuru sadeleştireceğiz.
Siz ne dersiniz?Meşveret kararıdır diye bir şey söylemezmisiniz?

ışte Ahval kardeşim esas itiraz etmen gereken bu felsefik mantık oyunudur. Ateistlerin kelime oyunlarına benziyor. O cemaatin sadeleştirmeye karşı olduğunun delili, Risalelere lugat koymasıdır. Lugat koymuş ki aslı bozulmasın. Dilinin ağır olduğunu söyleyenlere mazeret kalmasın. Hem sadeleştirme nararlarının önü kesilsin. Hem Risalelerin sadeleştirilmesinin mümkün olmadığı aynı meşveretin kararıdır.
Hem sorunun yapısında meşvereti küçümsemek mantığı vardır.Sungur Abinin sözün Kur'an'ın emri olan meşveretten üstün görme vardır. Yani, meşveret kötü kararlar alabilir demek istiyor. şeye benziyor. Hani bazı cuntacılar halka güvenmeyip halkı halka karşı korumak için darbe yaparlar ya ona benzer bir zihniyet. Yani ,demek istiyor ki, çoğunluk her zaman haklı değildir.Antidemokrat bir tutum.
Evet Hulusi kardeşim, meşveretin kararı asla dalalet çıkmaz. Çıkacak olsa ayet emretmez. Kişilerin tek başına hükmü zarardır. Peygamberimiz dahi ya vahiyle ya istişare ile hareket ederdi. Evet vahiy kapısı kapanmıştır. Onun yerine meşveret emredilmiştir.
Sungur Abi, Bayram Abi, Zübeyir Abi, hepsi birer hakikat kahramanı idiler. Ancak biz Zahiriyun değiliz ki her hallerinin mükemmel olduğunu tasavvur edip onların fikirleri ile iktifa edelim.
Ben gerçek bir Sungur Abiyi seviyorum, siz ise hayallerinizdeki Sungur Abiyi seviyorsunuz. Üstad'ın dediği gibi perde açılsa hakikat gözükse...

Serd-i Kelam ettik af ola.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

44

07.12.2006, 21:08

s.a.
ceka kardeşim hakkınızı helal edin
ben desteklediğimi belirtirken
bi kardeşi değil fikirleri desteklediğimi belirtmiş olurum kanaatindeyim
o sozleri siz solemiş olsa idiniz sizden alıntı yapardım

ayrıca uzun uzun yazıyosunuz
okumaya çalışıyom son yazılarınızı okudum

allah razı olsun
ama tuhaf efkarınızda var arada doğrusu
yani bana gore

hulusi kardeşinde bikaç yazısına baktım
paraleliz gibi ama çokta aynı değiliz
ben sungur abiyi cemaatin lideri olarak gormüyorum
eğer o liderse
ortada cemaat değil tarikat var demek olur
ben meşveret cemaatınden sayılırım

ama sungur abiye bi abi olarak hürmetim muhakkak olacak
fikirlerinide dinlerim
lakin üstadda olsa fikirleri bi tartıp
altın gümüş muvazenesi yaparım

meşveret onemlidir
meşveretin kararlarıda onemlidir

lakin sizi (ceka) meşveret mevzusunda tuhaf fikirlere kapılmış gordüm

hiç bi kardşin burda benim nazarımda tarafımız ve ya karşıtımız nazarı ile bakmam
sizde huluside kardeşimsiniz veya abimsiniz

lakin bu konu burda konuşulmaz

yanlış yapıyoruz
indallah mesul olabiliriz

daha müsait ortamlarda hususi konuşalım olmazmı

temelsiz delillendirmelerden ve mantık oyunlarından uzak duralım hep beraber
demişim ceka kardeş
yani bende sizde huluside herkesde dahil

yanlış anlayabiliyoz birbirimizi
o yzden hüsn-ü zan edelim

fiemanillah ........
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

45

07.12.2006, 21:57

belki konumuzla alakadar değil ama bu sözünüz beni şaşrttı :shock:

Alıntı sahibi ""ahval20""

...lakin üstadda olsa fikirleri bi tartıp
altın gümüş muvazenesi yaparım


Azami sadakat teslim olmaktır üstadımıza. teslimiyet olmadan olmaz.tabi kalpten bir teslimiyet onun söyledikleri her şeye şüphe duymadan uymak inanamaktır.azamin sadakat denilince üstad ne diyorsa ona harfiyen uymak söz konusudur.

46

07.12.2006, 22:04

Alıntı sahibi ""nuraşığı""

belki konumuzla alakadar değil ama bu sözünüz beni şaşrttı :shock:

Alıntı sahibi ""ahval20""

...lakin üstadda olsa fikirleri bi tartıp
altın gümüş muvazenesi yaparım


Azami sadakat teslim olmaktır üstadımıza. teslimiyet olmadan olmaz.tabi kalpten bir teslimiyet onun söyledikleri her şeye şüphe duymadan uymak inanamaktır.azamin sadakat denilince üstad ne diyorsa ona harfiyen uymak söz konusudur.


kardeş taassub ayrıdır selabet ayrıdır
üstadın şahsi şahsisine de muhabbetim var şahsı manevisinede
o diyorsa doğrudur
ben doğruluğunu anlamaya çalışırım
kimsedende üstada bu nnazarla bakmasını beklemiyom ama
ben bakıyom
kişisel bişi
ben konunun ehemmiyetine binaen ole diyom
muktezayı hale mutabakat yani
ama kendine güvenmiyen ve ii okumayan bu sozü kullanmasa karlı olur :)
haddimi aşmış bulunsamda şunu belirtmek isterim
kimseden ole bi beklentiye giremem
ve ole olmasını isteyemem
ama üstadın ole biri olduğunu lisanı hal ve kal ile ispatlayarak konuşurum :)
allah razı olsun kardeş
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

47

07.12.2006, 22:09

Allah sizden de razı olsun.

benim külliyatım lügatsız ve mealsiz.Nurları önce bir kere okuyorum anlamını bilmediğim kelimeleri okumamın sonunda çıkartıyorum ve ayrı bir lügat alıp elime kelimelerin anlamlarını öğreniyorum.sonra tekrardan lügatsız bir şekilde okuyorum..Canı gönülden şevkli bir şekilde okuyunca manalarını bilmediğiniz kelimeler bile açılıyor..nurlarda böyle bir sırda var..Rabbim nursuz bırakmasın..

muhabbetle..

48

07.12.2006, 22:17

ben okurum anlamını bilmeyince de uğraşmam
okumama devam ederim
araştırma yaparsam o ayrı tabi
ama ben pek araştırmada yapmam
ayrıca küçüklüğümdeki anlamadan okuduğum zamanları ozledim
onun ayrı bi feyzi varmış yaw :)
deseler inanmazdım
allahtan yaşamışımda inanıyom :)
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

49

08.12.2006, 08:51

Ceka kardeşim yine yanlış anlıyorsun;

Birincisi olarak üstadın tarzının lugatsız ve ayet mealsiz olduğunu söyledim,
Diğer meşreplerin batıl olduğunu hele ağzımdan hiç çıkmadı,
siz kullandınız o kelimeyi ve siz mesulsunuz.

ikincisi olarak sungur abiyi lider olarak görmüyoruz.
Sungur abi meşveret kararlarına uyar,
zaten her meşverette konuşur,
karar neyse ona hepsi uyarlar.

Siz bizim ona lider gözüyle baktığımızı söylediniz,bundanda siz mesulsunuz.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

50

08.12.2006, 12:15

Lakin mesveret ile talimatI birbirinden ayrI tutulmalI. Ve bir agabey saygI duyuluyor diye mesverette onun kararIna uymak gerekmiyor. Biz Said Nursiye veyahut agabeylere hizmet etmiyoruz. Biz insaallah dellallar olarak Risalei Nura hizmet ediyoruz. Risalei Nur nasIl daha da inkisaf eder, futuhat eder diye calismaliyiz, gayrIsI ikinci, ücüncü sIradadIr. Benim Bediüzzamandan aldIgIm ders anlayIsI budur.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

51

08.12.2006, 20:22

Hulusi kardeşim, sanırım konuyu uzatmam gerekecek. Çünkü, mesele kişisel değil. Her ne kadar kişisel bir tartışmaya dönüşsede meşveretin tanımı, tartışmanın tanımı, delil getirmenin tanımı,meşreb ayrılığının ihtilaf olmadığının açığa çıkması gibi konuların anlaşılması açısından çok önemli. Nefsimi temize çıkarmam, kendini savun diyor. Ancak,kalbim doğruların açığa çıkmasından yana.

Alıntı sahibi ""Hulusi5""


Birincisi olarak üstadın tarzının lugatsız ve ayet mealsiz olduğunu söyledim,
Diğer meşreplerin batıl olduğunu hele ağzımdan hiç çıkmadı,
siz kullandınız o kelimeyi ve siz mesulsunuz.
.


1)Bir konuda delil getirmek demek, o konuda varsa sarih bir ayet varsa sarih bir hadisi şerif, bir içtihad bir meşveret kararı veya fetva getirmek demektir.
Eğer bunların hiç biri aleni bir şekilde değilse. ışaretlere bakılır. Bir kaç işaretin, imanın aklen yorumlamlanması ile yorumlayanın "benim dalaletimdir" demesi şartı ile delil olarak getirilebilir ki;teatiye açık bir delildir. Kabul etmemek itaba sebebiyet veremez. Örnek yukarda benim yaptığım gibi.

2)Size meşreblerin batıl olduğunu söylediğinize dair her hangi sarih bir açıklamam olmadı.
şöyle dedim
Hulusi kardeş böyle bir uyarı yapmıyor malesef. Bizim meşrebe ait bir uygulamayı nerdeyse batıl ilan edercesine eleştiriyor.

Bu sözümün arkasında duruyorum. Çünkü, sadece bir Sungur Abi gibi bir adam dahi olsa kişisel bir örneği delil olarak sunup Üstad böyle yapmamış, şöyle yapmış, demek; elimizi kolumuz bağlamak anlamında bize meşrebimizin Üstad'ın fevkinde haddini aşan bir kararla lugatları uyguluyor demeye getirmektir.
Çünkü, bunu geçerli hiç bir delili yoktur. Sungur Abi tüm saygı ve sevgimize rağmen bu konuda tek başına etkili ve yeterli bir delil değildir. Bunun tek başına yada meşveretsiz delil olabilmesi ancak Risalelerde sarih bir ifade olması ile geçerlidir. Bunun böyle olduğu sarih bir şekilde Risalelerde mevcuttur. Hiç bir hakikat kişlerin üstüne bina edilemez.

3)Tabiki kullandığım kelimden mesulum. Ancak sizde mesulsunüz.

Alıntı sahibi ""Hulusi5""


ikincisi olarak sungur abiyi lider olarak görmüyoruz.
Sungur abi meşveret kararlarına uyar,
zaten her meşverette konuşur,
karar neyse ona hepsi uyarlar.
.


1)Üstadın tarzının lugatsiz olduğuna delil olarak sadece Abilerin beyanlarını dile getirdiniz. Zaten bende onların kararlarının meşveretsiz olduğunu söylemedim.
Eğer meşrebiniz lugatsiz Risaleleri meşveret kararı ile aldı ise delil olarak pek ala onu sunmanız gerekecekti. Ancak bizim meşrebimizin de lugatli Risaleler hakkında meşveret kararını bildiğiniz için ve bir meşrebin diğer bir meşrebe taklide muhtaç olmadığını bildiğiniz için fazladan bir delil olarak değerli Abilerimizi öne sürdünüz.Bunu tek anlamı olabilir, meşrebimizin sizin meşrebe taklid mecburiyetini ima etmek. Hatta işaret etmek. Çünkü, sizin meşrebinizin meşveretinde değerli Abilerimiz var.(Ellerinden öperim)
Eğerki böyle bir niyetiniz yoksa, Risale-i Nurları ya az okumuş yada anlamamışsınız demektir. Çünkü, bu yazdıklarım Risale-i Nur'da sarih bir şekilde anlaşılabilir mevzulardır.
2)böyle bir delilin bir anlamı şudur;"Sungur Abi gibi abiler sizin meşveretinizin kararlarını yok sayıyor",demek arzusudur. ışte ben buna ihtimal vermediğim için bu yazılarınızın kişisel bir iltibas olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden endişe etmeden sizin delilsiz fikirlerinizi delillerle çürütmeye çalıştım. Hata ettim. Sorumlu olursam ilimsel olmayan bir fikre ilimsel olmaya çalışarak cevap vermekten sorumlu olacağım. Ki benim fikirlerim benim delaletimdir. Kuralına göre oynadım(Teşbihte hata olmaz.) Mutlak doğru olduğunu söylemiş değilim. Düşünmüş dahi değilim.
3) Sanırım yazılanı okuyan benim gibi bir adamın yazılanı okumayan biri ile tartışmamda mesul olacağım başka bir mesele

Alıntı sahibi ""Hulusi5""


Siz bizim ona lider gözüyle baktığımızı söylediniz,bundanda siz mesulsunuz.
.


şöyle demişim;
Risale-i Nur Üstada dahi ihtiyaç bırakmıyorken onun yardımcıları hükmünde olan ımanın kaleleride olsa Abilere her meseleyi dayandırmak bizim mesleğimize aykırıdır. Liderlik vereme söz konusudur.

1) Siz her meseleyi Abilere dayandırıyorsunuz. Bu yüzden onlara liderlik verdiğinizi düşünüyorum. Cemaatinize değil sadece size kişsel olarak bu ithamı yapıyorum. Nedenleride yukarda yazılmıştır.
2) Eğer siz her meseleyi Abilere dayandırmıyorsanız liderlik vermiyorsunuz demektir. Kızmanızı gerektirecek bir ifade yok demektir.

...
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

52

08.12.2006, 20:56

şunu söylemek istiyorum. Onca yazımda söylemek istediğim şey meşreb ve meşveretin önemi idi. Hakikatlerin ne kadar parlak dahi olsa kişilerin üstüne bina edilemiyeceği idi.

Yapmak istediğim şey meseleyi ilimsel bir tartışma platformuna çekip araştırmaya teşvik idi. Yani, kişisel olarak yapabileceklerimizi görmememiz içindi.

şunuda ilave etmek istiyorum. Asla Sungur Abi gibi Abilere bir su-i zanım yoktur. Onları küçük düşürmek gayreti yazılarımda bir şemmesi dahi yoktur. Lugatsiz okuyanların yanlış yolda olduğunu ıspatlamaya yönelik hiç bir çabamda olmamıştır. Böyle bir his uyanmışsa ya iltibas hissedendedir. Yada benim yazma kabiliyetsizliğimdedir. En azından şu an böyle bir niyetimin olmadığını anladınız.

Başlıkta ilk yazımın gayesi lugatli Risalelerin zararlı olmadığını söylemekti. Tabiki benim sözlerim delil değildir. Ancak burası forum ve fikirlerimizi forumda söyliyemiyorsak nerde söyleriz.

Burdaki hata kişisel bir tartışmanın meşreblere kaydırılmasıdır. Yazılarımı okumuş olan her insafli kişi Hulusi Kardeşe kişisel eleştirim dışında hiç bir meşrebe dil uzatmadığımı, eleştirmediğimi görecektir.
Zaten yazılarımı uzun olduğu için okumadığını itiraf edip yine okumadığı yazıları eleştiren Ahval kardeşimize uzun bir cevap yazma niyetinde idim. Ancak okumayacağı için gerek duymuyorum.

Sadece şunu söylemek istiyorum. Yukarda Hulusi kardeşe cevabımda sadece Hulsusi kardeşin Sungur abiyi lider olarak gördüğünü ima ettim. Aslında söylemedim sayılır. Bir şarta bağlı olarak ima ettim. Yazılarımı okusaydınız görecektiniz.

Hem bir fikre tuhaf deyip havada bırakmak ilimselliğe ve vicdana aykırıdır. Meşveret hakkında tuhaf fikirlerimi, tuhaf olamayacak sizin fikirlerinizle çürütmeniz gerekiyor. Üstelik tuhaf olan o fikir, ilimsel bir veri ile yazılmışsa, ilimsel verilerle; sadece kişisel akıl ve mantık ile yazılmışsa yine,aynen mukabele edip kişisel akıl ve mantıkla cevaplamanız gerekmektedir.Yoksa "tuhaf fikir" diyerek ilimsellik dışına çıkmış olursunuz ki ilzam ve iskat sanatını öğreten Risale-i Nura aykırı bir tavır olur. Bir insanın fikrinin tuhaf olduğunu söyleyip geri çekilen açıklama nezaketinde bulunmayan ya kendini bir lider görüyordur yada bilgisi olmadan bir yere taraf olmuştur, "yaptım oldu" edasındadır.

Hem burda kimse kimsenin meşerbine saldırmamaktadır. Meşreblerde ihtilafa sebep olacak bir mesele konuşulmamaktadır. Uyarınız bu açıdan çok yersiz ve kışkırtıcı durmaktadır. Kışkırtıcı durmasının sebebi ,yazılanları okumayacak olanlar sanki gerçekten böyle bir kavga varmış zannedecek ve belki talihisiz bir yazı ile olayın büyümesine sebebiyet verecektir.

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

53

10.12.2006, 14:55

kardeş muvazenesiz konuşup duruyon
yok delil yok bilmem ne
gereksiz izahatlarda bulunuyon
gereksiz açıklamalar yapmışsın
bu ne acıklı bi savunma derdidir bole
kardeş
sakin ol
sen yoluna devam et
her adama her delil gosterilmediği gibi her adamda her delilden anlamaz
abilerin şahsı içinde ileri geri konuşmuşsun
buraya yazdığın yazı kadar biraz da lahika oku
risale oku
lugatlilerden oku da anlamadığın kelimelere de bak
bu sefer yazını tamamen okudum
delil diye abes açıklamalar getirmişsin
daha once senin savunma ve kişisel nefis savunması hükmündeki uzun yazılarını okumamakla ne kadar isabet ettiğimi anladım
kendince tevil yaparsın
abileride ellerinden opersin
kurana bakıp tevil yaparak açık saçla dolaşmanın haram olmadığını ispatlayanlar var kardeş
senin felsefenle :( oluyor tabi bole hezeyanlar

meseleyi uzatma demek neden seni tahrik ediyomuş ????????????????
artık hep beraber bu mesele hakkında sükut etmek daha efdal olur
sükut etmek kotü bişi değil
imamı şafi delil gosterme edalarıyla ortaya atlayanlara çok sükut etmiştir .............
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

54

11.12.2006, 08:50

şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda, hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. şimdilik Tâhirî, Sungur, Ceylân, Hüsnü ve bir iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum.

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3868…p=&ep=&s=10&l=2
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

55

11.12.2006, 11:28

“Medar-ı niza bir mes’ele varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız. Herkes bir meşrepde olmaz. Müsamaha ile birbirine bakmak şimdi elzemdir.” Kastamonu Lahikası

http://www.sorularlarisaleinur.com/moduller.php?modul=makale&op=1&id=115

Peygamberimiz (asm.), kendi görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışan bir lider değildi. Vahyi tebliğ eder, uyar ve uyulmasını emrederdi. Ancak vahye istinat etmeyen hususlarda kendi şahsî görüşünü sahabelerle eşit tutardı. Hemen her hususta ashabıyla meşveret eder, o­nların görüşlerini alırdı. Bu hususta Ebu Hureyre; "Ben, Resulullah'tan daha fazla arkadaşlarıyla meşveret eden birini görmedim." (Tirmizi, Cihad, 35) demektedir. (Saidnursi.de/tr)

Cemaat yapılanmasında meşveret ,günümüzde cemaatler çoğunlukla hiyerarşik ve dikey yapılanmaya sahiptir. Risâle-i Nur modelinde ise yapılanma şekli yataydır, yani kardeşlik ilişkisine dayanmaktadır. şeyh-mürit ilişkisi gibi, faziletin ve talimatın yukarıdan aşağıya aktığı ve bu emirlerin yerine getirildiği bir yapılanma şekli yoktur. (Saidnursi.de/tr)

Hulusi Kardeşim, Sungur Abinin Risale-i Nurların mutlak vekil olmasından sence ihtilaf veya nizaya konu olabilecek bir meselede fikrinin mutlak kabul edilmesini mi anlamalıyız? Oysa Üstad "kardeş kardeşe mürşid olamaz", demiştir. Meşrebimiz dostluk, kardeşlik üzerine kurulmamış mıdır? Gerçi Sungur Abi'yi Üstadtan kabul edebiliriz, ona o açıdan bakıp Risaleleri bizden daha iyi anladığına hükmederiz, ancak bu hiç bir zaman Sungur Abi'nin meşveret kararlarından öne alıp sözünü mutlak delil olarak kabul edilebileceği demek değildir. (Oda zaten böyle bir çaba içinde değildir.). Meşveret kararı olmayan bir meselede meşveret kararı çıkana kadar onun tavsiyelerine uymak ise başkadır.
Sungur Abi, Hüsnü, Tahiri,Ceylan Abilerimiz başımızın tacıdır. Üstad'ın mutlak vekilleridir ve onları meşvertin baş köşesine oturturuz.Onlar Meşveret kararlarının takipçisi ve uygulayıcısıdır. Amir değildirler, şeyh değildirler ki meşveretten üstün görüp onların hükümlerini ön plan çıkaralım
O Mübarek zatlarda zaten hiç bir zaman böyle bir iltibasta bulunmamışlardır. Ancak bazı kardeşler ziyadesi ile onlara hüsün-ü zan edip hükümlerini meşveretten üstün görmesi o kardeşlerin iltibasıdır. Biz hiç bir zaman Sungur Abi böyle işliyor diye düşünmeyiz. Hiç kimsede bizi bu konuda inandıramaz.

Bir kez daha tekrar ediyorum. Sungur Abi lugatlı Rislaleleri tavsiye etmemiş. Meşveret olmasa mutlak doğru kabul edilse sakıncası yok. Sonra Sungur Abi meşvereti topluyor ve aynı doğrultuda bir karar çıkıyor. Artık kimse diyemez ki Risalelere lugat konsun. Ancak unuttuğun ufak bir mesele var. Başka meşrebler meşveret kararı olmadan diğer bir meşrebin meşveretine dilerse uyar.Ancak, kendi meşveret kararları varsa diğer meşverette kim olursa olsun uymayı gerektirmez. Hatta zarardır.
ışte Hulusi kardeşim anlamsız bir şekilde kırıldığın gereksiz bir tatsızlığa sebep olan bu meselde böyle düşünüyorum.
Görüldüğü gibi yazılarımın hiç bir yerinde ne Sungur Abiyi dışlayan hakaret eden bir yazı yazmışım ,ne de Meşreblere dil uzatmışım. Bilakis Risale-i Nur ekseninde bu husularda anladıklarımı yazmışım. Anladıklarım ise senin ve Ahval kardeşin gereksiz çıkışlarındaki gibi Sungur Abiyi dışlamaya ve meşreb kavgasına sebep olacak hususlar içermiyor.
Sözün bazı noktalarda size dokunması gerekmiştir ki tartıştığım bir kişi olduğu anlaşılsın ve meşrebelere dil uzattığım düşünülmesin. Ancak kardeşlerimiz konuya odaklanacağına kendini savunmayı tercih etmiştir, kendi kişiliklerini konunun üstüne koymuştur.

Sözlerim tabi muvazenesizdir, ancak zaten maksadım gerçeklerin ortaya çıkması için teat-i efkardır. Sungur Abi gibi bir kahramanın meşveret karalarından üstün olmadığını söyleyen birisi nasıl olurda kendi muvazenesiz sözlerini mutlak doğru kabul ettirme çabası içinde olabilir. Böyle bir iddia haksızlık olmaz mı? Evet ben ders vermedim, fikrimi söyledim. Fikirin paratoneri fikirdir. "Tuhaf söz , muvazenesiz söz," "sözlerinden sorumlusun" gibi çıkışlar muhattabın hiç hükmünde telakki edildiğine alamettir ki kardeşlik mesleğine hiç yakışmamaktadır.

Son söz, ben meseleye bir konu olarak baktım. Dersime çalışmışmıyım diye sizin fikrinize, eleştrinize açtım. Muradım meşveretin ve meşrebin ne olduğunun konuşulması idi. Gördüm ki bazı kardeşler telahuk-u efkarın manasını anlamamış gerçeklerin açığa çıkması çabasını, hiç hükmünde olan ben ile değerlendirmişler gereksiz duygu krizine girilmiştir. Beni bir cam gibi değersiz görüp hakikatlere mazinin çocukları gibi -okumadan- cam parçası gibi bakmıştır.

Her neyse alim olmayan birinin tevazusu kibir hükmündedir. Yanlış anlaşılmasın.


Oysa son paragrafta yazdığım Üstad'ın Risale-i Nurda kesretle uyardığı bir vartadır.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

56

13.12.2006, 16:49

Değerli ahval20 ve diğer abilerim Emirdağ lahikasında gördüğüm şu cümleleri nazarınıza sunuyorum.
"Size gönderdiğim Asa-yı Musa nın lugatnamesini hasta olduğu halde çok güzel ve alimane yazan, lugatnamenin başında güzel bir fıkra derceden ve bana da ayrı mektup yazan Risale-i Nur’un serkatibi Mehmed Feyzi nin, oraca çok müşkilat ve manialara rağmen harika sadakatini ve Nur lara faik alakasını, sarsılmadan imana hizmetini bir kaç cihette yapması gösteriyor ki, o küçük bir Hüsrev olduğu gibi, tam bir Hasan Feyzi dir. "

Bence Lügatlı yazanınlarında lügatsız yazanlarında kendilerine göre gerekçeleri var. Bu kaderin bir cilvesididr. Risale-i Nur'lar bir Üstadımızın Kur'an'dan aldığı feyizle yazılması hasebiyle bırakın okumayı sadece yüzüne bakana bile bir feyiz- kalbi sürur ve rahatlık, ferahlık- vermektedir. Bunula beraber lügatlı okuyanlar metnin orjinalini yine görmeleri hasebiyle yinede bir feyiz alacaklardır ancak belki şekilsel orjinalite değiştiğinden diğeri kadar değil. Ama bunu lügatlen okuyup anlama azmi ile eşitleyecekleri kanaati var içimde.
Ayrıca lügatın arkada olması bana göre hiç olmamasından daha iyidir. Çünkü lügatsiz kitabın sayfa yüzü ile lügati arkada bulunan kitabın sayfa yüzü aynı şekildedir. Buna ek olarak ilmi çalışma yapabileceğin anlamakta güçlük çektiğin yerleri akla yaklaştıracak bir lügatnameyi arkada bulacaksındır.
Pür kusur kardeşiniz Abdullah...
SELAMETLE...

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

57

13.12.2006, 17:25

malasef herkes aynı mesrepte olamıyor. ben yeniasya dayım klügatsiz okuyanlara veya nesr5edenlere neden lügat yok demiyorum ama bizimki orjinal diğerleri değil demek tamamen mantıksız ve risale-i nuru anlayamamaktan kaynaklanmaktadır..

hem fitne uykudadır diyor resulullah sizler orjinal derseniz korkarım ki fitneyi uyandırıp uyandırana lanet olsun sözüne muhatap olursanız işte bu tam bir iflastır.

bir birimize destek olmak varken köstek olmak niye??

58

13.12.2006, 17:42

Re: rnk yayınları

Alıntı sahibi ""nur_unalanur""

tüm külliyatı 49. YTL ye sattığına dair gazetelere ilanlar veren rnk yayınları kimdir nedir? neşrettiği külliyat alınabilir mi? fiyatı çok cazip ama???


Soru nerden nereye gelmiş cok üzücü sevgili yönetimdeki kardeşlerimizde konu ile sanırım yakından alakadar olmamıslar hal böle olunca bilende bilmeyende ifrat tefrit ile cevap vermiş belki hakiki sözler de zayi olmus..

Kısaca ve genel olarak acıklayacak olur isek ; RNK: Risale-i Nur Külliyatı kelimelerinin baş harflerinden olusmaktadır Kimlerin nasıl ne şekilde neşredeceği malumunuzdur.Bu konulara burada girerek meşreb konusması yapmak pek mantıklı olmadığından suale cevap vermek yeterli olacakdır...RNK neşriyatta o neşir yayınlarından biri olmak ile beraber tamamıyla en kaliteli kağıt ve ciltleme kullanmak ile ve iceriğinin tamamıyla Ustad Bediüzzamanın onayladığı bicimde olduğu kesindir.. Ucuz olmasına ise ancak hizmet deriz :)

Her sözünüz hak olsun ancak her hakkı konusmak sizin hakkınız değildir diyen Ustad Bediüzzamanı dinlemezmisiniz . Bu söz meşreb konusmasında aklınıza gelmez mi ?
"Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı taktirde fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme."

59

13.12.2006, 19:08

Her ne kadar bu topicte meşreb ve meşveretin önemi konusunu açılan başılık ve sorulan sorular çerçevesinde teati etmek niyet ettiysemde malesef dışardan bakışta meşreb kavgası görüntüsünü kaldıramadım.

Hatanın çoğunu üstüme almakla beraber, hatalı bir insan olarak hatamı telafi etmek niyeti ile tekrar yazmak ihtiyacı duydum. Çünkü, fazlası ile rahatsız oldum ve hatta kötü rüyalar dahi gördüm.

Nefsimi temize çıkaramam insafsız davrandı. Ona meyl ettim, cinayet ettim. Rabbim af etsin.
Halis bir niyet ile başladığımı iddia ettim, ancak şeytan ve nefsin oyunlarına hesaba katmadım. Aldandım. Hakkınızı helal edin.
Özellikle Ahval Kardeşin ve Hulusi kardeşin hakkalarını helal etmesini isterim. Sonra kötü anlama ile doğru olmayan bilgiler edinen hakkını helal etsin isterim.

Bu vesile ile münakaşanın zararını -anladığım kadarı ile- yazmak arzu ediyorum..

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

60

13.12.2006, 19:26

Üstad beni tokatlarcasına tevafuk sonucu okuduğum Risalede demiş;

Bu çeşit mesâili münakaşa etmenin birinci şartı, insafla, hakkı bulmak niyetiyle, inatsız bir surette, ehil olanların mabeyninde, sû-i telâkkiye sebep olmadan müzakeresi caiz olabilir.
şu nükteden anladıklarımı eleştirinize arz ediyorum
ılk şart insaflı olmak. ınsaflı olmayan kişi kendi bildiklerinin mutlak doğruluğunu iddia ediyor demektir. Hem adil olmasıda zordur. Çünkü, insafsız adam kendi mesleğine ,meşrebine iltizam etmek değil kendi nefisine taraftardır. Onu tatmin etmek ister.
Sonra bir mesailde münakaşa eden adam hakkı bulmak gaye edecek. Yani, hakkı gördü, ancak kendi tarafında değil, nefsine iltizam ederek hala delil peşinde koşmayacak.

Üçüncü şart; tartışılan meselede ehil değilse bunu bilmektir ki buna göre ya teati etsin yada münakaşa etsin. Ehil değilse ancak belki öğrenmek niyeti ile -varsa- bir fikrini söyler, daha müdahale etmez. Teati-i efkara dahil olur.Sevabından istifade eder.
Ehil olmak mesele ile alakalı olduğu kadar daire içinde olmaklada alakalıdır. Mesela, ben senin evinin döşenme şekline ordaki zevke müdahale edip yanış olduğuna dair seninle bir münakaşaya girsem hadsizliktir. Hem tahriptir. Senin dairene ancak dışarı gelen bir gürültü veya bir koku üzerine uyaran hükmünde olabilirim ki bu kemalattır. Yada sana zarar muhakkak olan bir meselede tavsiyede bulunabilirim. Bu dahi tamirdir.

Aynen öyle, evimin sırlarını başkaların yanında fütürsuzca bahis, dost üzecek, düşmanı sevindirecek luzumsuz münakaşa caiz değildir.
(Bu kısmını misali olarak anlattım.Meselemize, tatbik edebilrisiniz)

Sonra Üstad demiş,
Sebeb-i münakaşa, eğer hadis ise, hadisin merâtibini ve vahy-i zımnînin derecâtını ve tekellümât-ı Nebeviyenin aksâmını bilmek lâzım. Avam içinde müşkülât-ı hadisiyeyi münakaşa etmek, izhar-ı fazl suretinde, avukat gibi kendi sözünü doğru göstermek ve enaniyetini hakka ve insafa tercih etmek suretinde deliller aramak caiz değildir.
Madem şu mesele açılmış, medar-ı münakaşa edilmiş, biçare avâm-ı nasın zihninde sû-i tesir ediyor. Çünkü şu gibi müteşabih hadisleri aklına sığıştıramadığı için, eğer inkâr etse, dehşetli bir kapı açar; yani küçücük aklına sığışmayan katî hadisleri dahi inkâra yol açar. Eğer zâhir-i hadisin mânâsını tutarak öyle kabul edip neşretse, ehl-i dalâletin itirâzâtına ve "Hurafattır" demelerine yol açar. Madem bu müteşabih hadîse, lüzumsuz ve zararlı bir tarzda nazar-ı dikkat celb edilmiş ve bu çeşit hadisler çok varid olmuş. Elbette şüpheleri izale edecek bir hakikati beyan etmek lâzım gelir. şu hadis katî olsun veya olmasın, o hakikati zikretmek gerektir.


Bu kısmı hem ağır ifhamım yetişmiyor, hem haddimi aşmak istemiyorum.
Açıklamak isteyen varsa memnun olurdum.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Bu konuyu değerlendir