Muhabbet Fedâileri

Yaşlanmaya yol açan neden
Memelilerde yaşlanmaya, dokuların kendilerini onarma yeteneğiyle kanserden koruma mekanizması arasında zamanla artan dengesizlik yol açıyor.
06 Eylül 2006 20:25

Nature dergisince internette yayımlanan araştırmalara göre, "p16 ınk4a" adı verilen protein, tümör ve kanserle mücadele edebilmek amacıyla hücrelerin çoğalmasını önlüyor. Araştırmacılar, deney fareleri üzerinde yaptıkları incelemelerde, bu proteinin, yaş ilerledikçe dokularda çoğaldığını belirledi.

Araştırmalara göre, kanseri önlemek için hücrelerin çoğalmasını durduran protein, dokuların kendilerini yenileme yeteneğine müdahale eder hale geliyor. Öyle ki, dokuları sürekli yeniden üreten kök hücrelerin bölünmesini engelleyerek "hücre çevrimini" bozuyor.

Birbirlerine paralel olarak yürütülen üç araştırmaya göre, bu proteinin üretilmesine komuta eden genin faaliyeti yaş ilerledikçe değişik dokularda artıyor. Bundan şu sonuç çıkıyor: Hücreler giderek yavaşlayan bir hızla kendilerini yenileyebiliyor. Bu da yaşlanma anlamına geliyor.

Michigan, Harvard ve Kuzey Karolina üniversitelerinin uzmanları, bu sonuçları; neokorteks, pankreas ve ilik kök hücreleriyle ilgili çalışmalar sonucu elde etti.

Üç araştırmada da tümörle mücadele proteinini yok etmek amacıyla genetik değişikliğe uğratılan fareler, hücre yenileme yeteneğini muhafaza ettiler, ancak çeşitli kanserlerden erkenden öldüler.

Uzmanlar, bu çalışmalarının daha da geliştirilmesi ve bu mekanizmanın daha iyi anlaşılması sayesinde, ilerde kanserlere ve miyopati veya Hunter hastalığı gibi "dejeneratif" hastalıklara karşı yeni tedavi yöntemlerinin yolunun açılacağını düşünüyor.

AA



----------------------

Bu haberin yeri normalde, güncel haberler, ama Üstad risalede bi yerde buna dem vuruyor, bu dengesizlik Cennette kaldırılır, dünyada vardır diyor, arıyorum arıyorum bulamadım. Yerini bilen var mı?

Söbelenirsen başlık kilitlenir, taşınmaz ,
güncel haberler kısmına koymadım bunu,
çünkü Üstad risalede bu haberden bahsedioyrdu,
bulabilsem o kısmı, o alıntıyı yapar üstüne haberi koyardım,

Araştırayım orda mı,
herkes beni söbelemeye çalışıyor zaten

Aradığım yer sanırım burasıydı kardeşim sağolasın.
Biyolojide buna metabolizma, katabolizma da diyorlar, yani yapım, yıkımdan azalmaya başladığında, vücut direncini, gücünü kaybediyor.

Demek bu işe yarayan bir protein varmış vücutta, vay be dedim,
2 türlü işe yarayabilir, bölgesel kullanımlarda,
hem gençleşmeyi sağlar, hem tümörlü, yani arızalı hücrelerin, kanser hücrelerinin genişlemesini engeller, Allah'ın ne hikmetleri var.

Kök hücreleri de biliyorsunuz, insanlar ilk olarak, tek hücreydi, sonradan hücreler bölündü, birbirinin aynısı bu hücreler, çoğaldı, çoğaldı, belli bir miktar arttıktan sonra özelleşmeye, dönüşmeye başladı bu hücreler. Kök hücreler de, bu doğumdaki hücrelerdendir, her türlü hücreye dönüşebiliyorlar, büyüdükçe, yaşlandıkça, bu hücreler vücudumuzda kalmıyor.

Hem biliyor muydunuz, hiçbirinizin iskeleti, 7-8 yaşından daha büyük değil. Asit salgılayan bakteriler, sürekli heykeltraş gibi kemilerinizi yontuyor, bir yandan kemikler oluşuyor. Bu yontum sırasında, yapılan işe, yaşam şartına vs göre, zamanla insanın iskeleti farklı hal alabiliyor. Sürekli kemiklerimiz yenileniyor. Nasıl yılanlar, sürüngenler kabuk değiştirir, biz de zamanla kemiklerimizi, yavaş yavaş, eriye eriye, yeniden yapıla yapıla değiştiriyoruz.

Daha vücudumuzdaki mizanlar hakkında bilmediğimiz çok şeyler var.

Yol özürlü ile ne kastettiğini ben anladım, bana sakın yol sormayın, tarif edersem de inanmayın diyor.

Allah selametlik versin, burada bir abi var, ona asla yol sormayız, her seferinde bizi kaybeder, bazen biliyorum bu sefer, bak şöyle diyor, hep kayboluyorduk. En son çok zor bir çıkmaz sokağa, hem de yağmurlu havada soktu, öyle ki arabadan birinin inerek tarif etmesi gerekiyordu, gel abi gel abi, biraz kır direksiyonu (bu süren abiye de böyle tarif ettirilmez, o da gel gel der, nasılsa vurunca ses çıkar diye de ekler)

alkanın da aynı şekilde sorunu olduğunu söyleyebilirim abi, Bursa'ya gittiydik, Yeni Asya dershanesine götürecekti bizi, tamam biliyom dedi, o Bursa'nın dik yokuşunda bayağı bi çıkardı yukarı, sonra orada öğrendik ki, yanlış gelmişiz, bu sefer de o yokuşlardan aşağı inmek lazım, Alkan'ın arkasından seslendim, "Alkan, bi de yanlış indiysek, bu yokuşun çıkışı var biliyorsun değil mi?" diye tehditvârî bir sesle, tamam bu sefer bulacaz falan,

ındik, amma velakin, dediğim gibi tekrar yukarı çıkmamız gerekti, bu sefer bi arka sokaktan.

Sakın Alkan'a yol sormayın.

Önemli olan sonuca en kısa ve selametli şekilde ulaşabilmektir.